El yakan irtica raporu
Abone olKoru "irtica raporu" yazdı. Raporun içinde özellikle iki ismi eleştirdi ve tehditcileri imalı da olsa yazdı.
Fehmi Koru bu kez isim vermeden Hürriyet'i eleştirdi ve
CUMHURİYETİ asıl onlar tehdit ediyor dedi. İşte Koru'nun " El yakan
irtica raporu"...
Yazı : Fehmi Koru
Kaynak: Yenişafak
----------
Cumhuriyet tehdit altında
Konuşanların ağzına
bakıldığında en değerli sözcüklerin öfkeyle telâffuz edildiği hemen
fark ediliyor. "Cumhuriyet" diyorlar, ama sözcük birilerine
küfreder gibi çıkıyor ağızlarından... "Demokrasi" sözcüğü ise daha
da çirkin şeyler ifade ediyor onlar için; o sebeple en ağır küfür
yerine onu kullanıyor gibiler... Dışarıdan izleyenler için ibretlik
bir tartışma şu sıralarda sürdürülen...
Türkiye'de Cumhuriyet tehlikede mi? Bir iddia bu. En son kapı önüne
bırakılan üç-beş ayakkabıdan hareketle bu iddia ortaya atıldı. Daha
ciddi tartışmacılar ise, ellerine tutuşturulduğu derhal belli olan
bir listeden okuyarak hemen herkesin aynı sonuca varmasını sağlama
gayretindeler. O sihirli sözcük, 'irtica', bu amaçla çok
kullanılıyor; "İrtica her yerde" diyorlar, "İrticaî kadrolaşma
yapılıyor" diyorlar, buradan da "Cumhuriyet tehlikede" sonucunu
çıkarmamızı bekliyorlar.
'İrtica'nın tarihi çok eski aslında. 'İrtica' 19. yüzyılın ikinci
yarısından itibaren siyaset literatürüne girmiş bir kavram. Hiç
değişmeyen kaderi de, 'irtica' sözcüğünün hemen ardından olağanüstü
radikal tedbirlerin gündeme girmesidir. Geçen hafta, yalan olduğu
anlaşılan bir elektronik posta mesajında, "Gençler 31 Mart'ı
kutladı" iddiası ortaya atılmıştı ya, '31 Mart olayı' sözgelimi,
tarihimizin en bilinen 'irtica' olayıdır. İrtica kalkışması ve
"Hilâfet elden gidiyor" iddiasıyla kışlasından çıkan asker hükümet
düşürdü ve iktidara taşıdığı kadro korkulan işi başardı: Sonunda
'imparatorluk' elden gitti. Bu tür tartışmaların gündeme girdiği
dönemler tekin değildir bizim ülkemizde...
Cumhuriyet neden tehlikede olsun ki? Hele, 'tehlike' olarak
gösterilen kişi ve kitleler neden Cumhuriyet rejimini 'tehdit'
etsinler ki? Cumhuriyet, başka ülkelerde olduğu gibi bizde de,
iktidarı, sadece aynı aileden olanların hakkı olmaktan çıkardı ve
herkesin yaptı. 'Herkes' içerisinde gerçekten 'herkes' var ve o
sayede Uşak'ın köyünden çıkan bir genç eğitim için İngiltere'ye
gidebiliyor, iyi performans gösterirse Merkez Bankası'na başkan da
olabiliyorlar...
100 yıl önce "Hilâfet elden gidiyor" sloganıyla "İrtica da irtica"
diye yollara dökülenleri günümüzde taklit edenler, acaba hakikaten
Cumhuriyet sevdalıları mı? Yoksa halkın gerçek anlamda iktidar
olmasından korkuyor ve korkularını 'irtica' simge sözcüğü arkasına
saklayıp "Cumhuriyet tehdit altında" sloganıyla bunu mu ifade
ediyorlar? Tehdit altında gördükleri kendi iktidarları mı yoksa?
Tehdit algılamaları 'halk' için mi?
Bu sorular bir boşlukta sorulmuyor elbette. Tartışmaları açıp
sürdüren yayın grubunun 'amiral gemisi' durumundaki gazetesini de
yöneten yazarı, Ak Parti iktidarını, dördüncü yılında, "Beyaz
Türkler'in tasfiyesi mi?" sorusuna muhatap etti. Kapı önünde
çıkarılmış üç-beş ayakkabıya bakarak... Şu soru o yazının bitiş
paragrafından: "Acaba köylerden ve varoşlardan gelen bir
'garibanizm ihtilali mi' yaşıyoruz. / Acaba bu ihtilal 'Beyaz
Türklerin tasfiyesi sürecini' mi başlattı?"
'Beyaz Türkler', Cumhuriyet-öncesi dönemde Saray ve kapıkullarından
oluşan bir sınıfın günümüzdeki izdüşümleri olmalı... Unutmayın ki,
Merkez Bankası yeni başkanının hayat tarzından hareketle "Beyaz
Türklerin tasfiyesi mi?" sorusunu gündeme taşımış olan kalem,
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kendisini 'zenci' olarak tanımlamasına
da karşı çıkmıştı. Bir ay sonra, aynı kalem, 'zenci-beyaz'
ayrımında kendini 'doğru' yere konuşlandırmadan yapamadı.
Peki de, Cumhuriyet, kendilerini 'beyaz Türkler' diye andıkları
anlaşılan bir küçük azınlığın rejimi midir ki, 'beyaz Türk'
tanımına uymayan birileri iktidarı paylaşmaya kalktığında derhal
'tehdit altına' düşüyor? İyi de, 'beyaz-zenci' ayrımı yapılan bir
ülkeye nasıl Cumhuriyet diyebileceğiz? Hani biz 'imtiyazsız,
sınıfsız' bir kitle idik? Cumhuriyet 'tehlikede' ise, esas bu
yanlış düşünce sahipleri 'tehdit' oluşturduğu içindir.