El Kadıya Danıştay morali
Abone olTürkiye'ye girişi yasak olan Yasin El Kadı hakkında Danıştay karar aldı.
Danıştay 10. Dairesi, Suudi işadamı Yasin El Kadı'nın tüm hak ve
alacakları ile mal varlıklarının dondurulmasına ilişkin 22 Aralık
2001 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. AA muhabirinin
aldığı bilgiye göre, Yasin El Kadı'nın, ''Terör örgütleri, kişi ve
kuruluşların Türkiye'de bulunan bankalar ve diğer mali kurumlar ile
gerçek ve tüzel kişiler nezdindeki kiralık kasa mevcutları da dahil
olmak üzere tüm hak ve alacakları ile mal varlıklarının
dondurulması ve bu mal varlıklarıyla ilgili her türlü işlemin
Maliye Bakanlığı'nın iznine bağlanması yönündeki 22 Aralık 2001
tarihli 2001/3483 sayılı Bakanlar Kurulu kararının kendisine
ilişkin kısmının'' iptali istemiyle açtığı dava sonuçlandı.
Danıştay 10. Dairesi, 1'e karşı 4 üyenin oyuyla söz konusu Bakanlar
Kurulu kararının Yasin El Kadı'ya ilişkin bölümünü iptal etti.
Karar, taraflara tebliğe çıkarıldı. Davalı Başbakanlık, Dışişleri
ve Maliye Bakanlıklarının, kararın kendilerine ulaşmasından
itibaren 30 gün içinde temyiz hakları bulunuyor. Karar temyiz
edilirse, dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na
gidecek.
İPTAL GEREKÇESİ
Danıştay 10. Dairesi'nin iptal gerekçesinde, terör olaylarının
giderek artması nedeniyle, terörizmle mücadele amacıyla Birleşmiş
Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından Afganistan'daki Taliban
Yönetimi ve terör örgütü El Kaide üyelerinin faaliyetlerinin
gündeme alındığı anımsatıldı. Güvenlik Konseyi kararı ile Taliban'a
doğrudan veya dolaylı olarak mali kaynak aktarımının engellenmesi
amacıyla BM Güvenlik Konseyi'ne bağlı bir Komite oluşturulduğu
ifade edilen kararda, şöyle denildi:
''BM Güvenlik Konseyi kararının uygulanabilmesi, uygulanacak
yaptırımların izlenmesi için Komiteden, terör faaliyetleriyle
ilgili olan kişi ve grupların belirlenmesi istenilmiştir. 11 Eylül
2001 tarihinde New York'ta yaşanan terör saldırıları sonrasında, BM
Güvenlik Konseyi uluslararası terörizmi önlemek amacıyla acilen
toplanarak 28 Eylül 2001 tarihinde 1373 sayılı kararı almıştır. Bu
kararda, BM Güvenlik Konseyi, bütün devletler tarafından, terörist
eylemlerin ve terörizmin finansmanının önlenmesine ve
cezalandırılmasına; terörist eylemleri işlemek için bilerek kasten
mali kaynak temini ve toplanmasının suç haline getirilmesine;
terörizme finansman sağlayan kişilerin mal varlıklarının ve
ekonomik kaynaklarının vakit geçirilmeden dondurulmasına karar
vermiştir.
Davacının da aralarında bulunduğu terörizmi finanse eden kişi ve
kuruluşlara ilişkin liste, belirtilen Komite tarafından
yayımlanmış; bu liste değişik zamanlarda güncelleştirilmiştir. BM
Güvenlik Konseyi'nce oluşturulan Komitece yayımlanan listenin
intikali üzerine Maliye Bakanlığı'nın 17 Ekim 2001 tarih ve 2001/44
sayılı onayı ile teröre kaynak sağlayan kişi ve organizasyonlar
hakkında inceleme ve araştırma yapmakla görevlendirilen Maliye
Bakanlığı Müfettişi tarafından 9 Kasım 2001 tarih ve 37/37 sayılı
yazı ile, davacı Yasin El Kadı'nın, kara para aklama faaliyeti
içinde olduğu konusunda ciddi emarelere rastlanıldığı belirtilerek
her türlü mal, hak ve alacaklarına 4208 sayılı Kara Paranın
Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun'un 9. maddesi uyarınca tedbir
konulmasının uygun olacağı sonucuna ulaşıldığı Maliye Bakanlığı
Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı'na (MASAK) bildirilmiştir.
Anılan Kurul Başkanlığı da, ekinde herhangi bir belgeye yer
verilmeyen 'Maliye Bakanlığı makamının 17 Ekim 2001 tarih ve
2001/44 sayılı onayı ile teröre kaynak sağlayan kişi ve
organizasyonlar hakkında inceleme ve araştırma yapmakla
görevlendirilen Maliye Bakanlığı Müfettişi, 9 Kasım 2001 tarih ve
37/37 sayılı yazı ile Yasin El Kadı hakkında 4208 sayılı Kanunun 9.
maddesi gereği işlem yapılmasını talep etmektedir.' ifadesini
taşıyan 'tedbir' konulu 9 Kasım 2001 tarih ve 4069 sayılı yazı ile
davacı hakkında 4208 sayılı Kanunun 9'uncu maddesi uyarınca işlem
yapılmasını İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından istemiştir.''
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI'NIN YAZISI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 19 Kasım 2001 tarihli yazısı
üzerine davacının, ''Türkiye'deki mal varlığına ve banka
hesaplarına tedbir konulması'' konusunu inceleyen İstanbul 4. Sulh
Ceza Mahkemesi'nin aynı günlü kararıyla ''Maliye Bakanlığı Mali
Suçları Araştırma Kurulunun yazıları ile adı geçen Yasin El
Kadı'nın Türkiye'deki mal varlığı ve banka hesapları üzerinde
tedbir konulması talep edilmiş ise de, tedbir talebine ekli
herhangi bir delil ve belge eklenmediğinden talebinin reddine''
karar verdiği anımsatılan kararda, şöyle denildi:
''İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi kararında tedbir istemine herhangi
bir delil ve belge eklenmediği ifade edilmesine rağmen, davalı
idarelerce davacı hakkındaki bilgi ve belgelerin mahkemeye
intikalinin sağlanmadığı, mahkeme kararı yerine Bakanlar Kurulu
kararı alınmasının uygun olacağı sonucuna ulaşıldığı dosyanın
incelenmesinden anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut Dışişleri
Bakanlığı'nın 21 Kasım 2001 tarih ve 11162 sayılı 'Terörizmin
Finansmanının Önlenmesi' konulu yazısında, (İlgili kuruluşlarımızın
katılımlarıyla yapılan toplantılarda, BM Güvenlik Konseyi
tarafından kabul edilen ve üye ülkelere uyulması mecburi
yaptırımlar getiren 1373 sayılı karar uyarınca MASAK ve MİT
tarafından sağlanan bilgilere istinaden Yasin El Kadı'nın banka
hesapları ve malvarlığına tedbir konulması kararlaştırılmıştır.
Ancak, MASAK tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde
yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığı öğrenilmiştir... Terörle
mücadelede ön almış olan ülkemizin bugüne kadar izlediği
politikaların inanırlılığı ve tutarlılığı bakımından yukarıda söz
konusu edilen Yasin El Kadı'nın mali kaynaklarının
dondurulmasını... teminen bir Bakanlar Kurulu Kararnamesinin
çıkarılmasının uygun olacağı...) belirtilmiş; bu yazı doğrultusunda
dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı alınmıştır.''
KONSEY KARARLARININ UYGULANMA BİÇİMİ
Anayasanın 90. maddesinin ''Usulüne göre yürürlüğe konulmuş
milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında
Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz''
hükmünü içerdiğine işaret edilen kararda, ''Ancak, BM Andlaşmasının
25. maddesinde yer alan Güvenlik Konseyi kararlarının üye ülkelerce
uygulanacağı şeklindeki hükmün, Konsey kararlarının uygulanma
biçimini düzenlemeyip, bu konuyu iç hukuka bırakmış olması
karşısında, Güvenlik Konseyi kararlarının iç hukukumuz çerçevesinde
Anayasa ve yasal düzenlemeler doğrultusunda uygulanacağı açıktır''
denildi. Kararda, 1373 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararında, ''üye
devletlerden, öncelikle iç hukuklarında, terörist eylemlerde
kullanılmak üzere kasten mali kaynak temini ve toplanmasını suç
haline getirmeleri; bir an önce de 9 Aralık 1999 tarihli Terörizmin
Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme de dahil olmak
üzere, terörizme ilişkin uluslararası sözleşme ve protokoller taraf
olunmasının istenildiği'' ifade edildi.
Dava konusu Bakanlar Kurulu kararından önce BM'ye üye devletlerce
kabul edilen ve Türkiye adına imzalanan ''Terörizmin Finansmanının
Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme''nin 10 Ocak 2002 tarihinde
TBMM'de kabul edilerek 17 Ocak 2002 tarihli Resmi Gazete'de 4738
sayılı Kanun olarak yayımlanıp yürürlüğe girdiği de kaydedildi.
ANAYASA'DA MÜLKİYET HAKKI
Anayasa'nın temel hak ve özgürlükler arasında yer alan mülkiyet
hakkını düzenlediği, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun
olarak yasayla sınırlanabileceği kabul edildiği dolayısıyla da
yabancıların mülkiyet hakkı için de güvence tanındığı anlatılan
kararda, sınırlamaların, Anayasanın sözüne, ruhuna, demokratik
toplum düzenine ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olmadan ancak yasayla yapılabileceğinin öngörüldüğü
ifade edildi. Anayasa'nın, hukuk devleti ilkesinin doğal sonucu
olarak, hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasadan almayan bir
devlet yetkisini kullanamayacağını kurala bağladığı vurgulanan
kararda, şu tespitler yapıldı: ''BM Andlaşmasının 25. maddesi,
Güvenlik Konseyi kararlarının idarece doğrudan uygulanacağı
şeklinde bir düzenleme içermediği gibi; konuyla ilgili 4208 sayılı
Kanun ve 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu,
mülkiyet hakkına müdahale için hakim kararını zorunlu kılmaktadır.
Bu durumda, davalı idarelerin, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi'nce terör örgütlerini finanse eden kişiler listesine alınan
davacı hakkındaki iddiaların ciddiyetini dikkate alıp, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi'nden elde edilen tüm bilgi ve belgeleri
eksiksiz bir biçimde adli mercilere intikal ettirmeleri zorunlu
olduğu halde, İstanbul 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nin, 19 Kasım 2001
tarih ve 2001/466 sayılı kararında 'tedbir talebine ekli herhangi
bir delil ve belge eklenmediğini' belirterek tedbir istemini
reddetmesinden sonra, kaynağını Anayasadan almayan bir yetki
kullanılmak suretiyle hakim kararı olmaksızın davacının hak ve
alacakları ile mal varlığının dondurulmasına karar verilmesinde
hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, BM Güvenlik Konseyi'nden elde edilen,
davacının terör örgütü finansörü olduğu iddiasını içeren ciddi
nitelikteki bilgi ve belgeler ile yine davacıyla ilgili temin
edilecek tüm bilgi ve belgelerin davalı idareler tarafından
eksiksiz bir biçimde adli mercilere intikal ettirilmesi, söz konusu
bilgi ve belgelerin adli mercilerce değerlendirilmesine olanak
sağlanması gerekirken, hakim kararı olmadan, yasayla tanınan bir
yetkiye dayanılmaksızın Bakanlar Kurulu'nca alınan 22 Kasım 2001
tarih ve 2001/3483 sayılı kararın davacının Türkiye'deki tüm hak ve
alacakları ile mal varlıklarının dondurulmasına ilişkin bölümünün
iptaline oyçokluğuyla karar verildi.'' İptal kararına katılmayan
bir üye, BM Güvenlik Konseyi'nce alınan tedbir kararlarının
uygulanması için Türkiye'de ayrıca bir hakim kararına gerek
olmadığını savunarak, Bakanlar Kurulu'nun bu konuda yetkili
olduğunu kaydetti.