Ekrem İmamoğlu grubunun 'seçim formülü'nü ünlü anketçi itiraf etti! 'Seçimi kaybedersek İstanbul'a kayyum atarız'
CHP'li isimler ve Ekrem İmamoğlu taraftarlarının kameralar ve ses kayıt cihazları kapalıyken sık sık dillendirdiği "seçim formülü"nü ünlü anketçi Metropoll Araştırma'nın sahibi Özer Sencer ilk kez kamera karşısında açık açık dillendirdi. Özer Sencar, "Türkiye'yi mi almak lazım, İstanbul'u mu almak lazım? Türkiye'yi alma gücün varsa, İstanbul'u verirsin. Seçildikten üç gün sonra da kayyum atarsın" dedi.
Metropoll Araştırma'nın sahibi Özer Sencer'den Karar TV'de Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'a siyaset sahnesini karıştıracak bomba bir ifşa geldi. Özer Sencer, özellikle Ekrem İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı adayı gösterilmesini isteyenlerin kameralar ve ses kayıt cihazları yokken dillendirdiği CHP'nin seçim formülünü canlı yayında açık açık anlattı. Sabah yazarı Hilal Kaplan da "Fonlandığı partinin 'siyasi aktivisti' kesilen anketçi tipi" eleştirisi getirdi.
Özer Sencar, isim vermeden Ekrem İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı seçimini kazanabileceğini belirterek, "Türkiye'yi mi almak lazım, İstanbul'u mu almak lazım? Türkiye'yi alma gücün varsa, İstanbul'u verirsin. Seçildikten üç gün sonra da kayyum atarsın" dedi.
Özer Sencer'in demokrasi adına çok tehlikeli ve ayıp olan "Seçimi kaybedersen İstanbul'a kayyum atar geri alırsın" formülüne Çakır ve Yıldıray Oğur, "Bunlar çok yanlış şeyler" diye itiraz etti.
Sencer, HDP'li belediyelere kayyum atanmasını örnek göstererek, "Zannediyor musunuz ki Erdoğan seçimi kazandıktan sonra şu andaki CHP'li belediye başkanları yerlerinde kalabilecek" ifadelerini kullandı.
Hilal Kaplan'dan Sencer'e: "Fonlandığı partinin 'siyasi aktivisti' anketçi
Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, Özer
Sencer'in o açıklamalarını yerden yere vurdu. "Anketçilik ile
siyaset ilişkisi dünyanın her yerinde netamelidir, ama bizdeki
kadar fonlandığı partinin "siyasi aktivisti" kesilen
anketçi tipolojisi zor bulunur" diyen Kaplan şunları
yazdı:
Onlardan birisi olan Metropoll'ün sahibi Özer Sencer,
İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığı için katıldığı programda
şöyle demiş: "Türkiye'yi mi almak lazım, İstanbul'u mu almak lazım?
Türkiye'yi alma gücün varsa, İstanbul'u
verirsin. Seçildikten üç gün sonra da kayyum
atarsın."
Yani halkın nabzını tutmak, nötr olmayıp da siyasi taraf olmak
neyse de şehirleri "alım gücü" çerçevesinde bir ürün gibi
nitelendirip ondan sonra da sırf iktidar nefretinden
ötürü "kayyum atarsın" kabadayılığı nasıl bir akıl
tutulmasıdır?
Hem seçmen davranışları üzerine uzmanlaşacaksın hem de seçmenin
oy hakkını hiçe sayacaksın. CHP'nin vaat ettiği demokrasi anlayışı
bu mudur? Belki de tam olarak budur, evet.
PKK'ya yakın belediyelere kayyum atanmasına karşı çıkıp sadece
AK Parti yönetmesin diye en büyük belediyeye kayyum
atamak..
"Yapmazlar" diyememek en büyük sorun zaten.