Ege Bölgesi kanser tehditi altında
Abone olTürkiye'nin zeytin üretim merkezi Ege, kanser alarmı veriyor. "Zeytin kıran" ve "mantar" olarak da bilinen hastalık yüzünden bölgede 300 bin ağaç kurudu.
Türkiye'nin zeytin üretim merkezi Ege, ‘kanser' hastalığı
tehdidiyle karşı karşıya. ‘Zeytin kıran' ve ‘mantar' olarak da
bilinen hastalık yüzünden bölgede yaklaşık 300 bin ağaç kurudu.
Hızla yayılan mikrobu durdurmanın tek yolu bilinçli mücadele ve
aşılama. Hastalık sonucu zeytinde 4,5 milyon kilo, yağında da bin
tonluk düşüş bekleniyor. Zeytinyağındaki toplam zararın 5 trilyon
lirayı bulacağı, üretimdeki azalmanın fiyatlarda artışa yol açacağı
belirtiliyor. Geçen yıl 75 bin ton olarak gerçekleşen zeytinyağı
ihracatındaki artışın da durmasından endişe ediliyor. Uzmanlar,
200-300 yıllık ağaçları kurutan mikrobun toprakta 10 yıl
yaşayabildiğine dikkat çekerken, Tarım Bakanlığı'nı uyarıyor:
“Üreticileri bilgilendirmez ve desteklemezseniz hastalık zeytin
varlığına önümüzdeki yıllarda büyük darbe vuracak.” Zeytinyağı
Birliği Başkanı Cahit Çetin, hastalığın diğer ağaçlara sıçrama
riskinin bulunduğunu belirterek, zeytin ağacı varlıklarının büyük
bölümünü kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını söyledi.
Rekoltenin düşmesi durumunda zeytin ve zeytinyağı fiyatlarının
artacağına işaret eden Çetin, “Kurtarılmayı bekleyen 300 bin ağaç
tamamen kurursa zeytin üretimi bundan büyük zarar görür.” dedi.
Zeytin ve zeytinyağı üretiminde önemli bir yere sahip Türkiye,
hastalığın yayılması halinde İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus ve
Portekiz ile rekabet etme gücünü kaybedebilir. Geçen yıl dışarıya
74 bin ton zeytinyağı satan Türkiye, 2001'de 91, 1999'da da 106 bin
ton ihracat yaptı. Hastalığın ihracatta da ciddi kayıplara yol
açacağı belirtiliyor. Bulaşıcı olan ‘zeytin solgunluğu' hastalığı,
bir ağacı 4-5 ay içinde kurutuyor. Sürgün ve uç dallardan başlayan
hastalık kısa sürede gövde ve köklere kadar iniyor. Ağacın yaşaması
için, kesilen dalların başka bir arazide imha edilmesi gerekiyor.
Hastalıklı dalın kesilmesinde kullanılan testerenin, dezenfekte
edilmeden sağlam bir ağacın budanmasında kullanılmaması öneriliyor.
Zeytin bahçelerinde pamuk, domates, biber gibi hassas ürünlerin
yetiştirilmesi hastalık oranını artırıyor. Hastalık, sulama yapılan
zeytin bahçelerinde yüzde 21, sulanmayan alanlarda ise yüzde 9
oranında görülüyor. Hastalığın Türkiye'ye zeytincilikte gelişmiş
diğer Akdeniz ülkeleri İspanya, İtalya ve Yunanistan'dan geldiği
iddia ediliyor. Türkiye'de ilk kez 1973’te Bafa Gölü civarında
rastlanan hastalığın yurtdışından ithal edilen tarla bitkileri
tohumlarıyla ülkemizde yaygınlaştığı tahmin ediliyor. Ziraatçılar
Vakfı Genel Sekreteri Burhanettin Aydın, bir ülkenin zeytin
sektörünün ancak şarbon özelliği taşıyan bu hastalıkla yok
edilebileceğini öne sürüyor. Ülkemizde hastalığın öneminin
kavranamadığından yakınan Aydın, bu konuda iyi niyetli
düşünemediğini belirtiyor. Hastalığın yurtdışından ithal edilen
tarla bitkilerinin tohumlarıyla ülkemize geldiğini vurgulayan
Aydın, "Gümrüklerdeki kontrollerde hastalığın teşhisi mümkün değil.
Mikrobun ülke geneline yayılmasından endişeleniyorum." dedi.
Hastalığının kimyasal mücadelesinin bulunmadığını dile getiren
Salim Çetin, hastalık sürecini şu şekilde aktardı: "Ağacın yaprak
sürgün ve dalları yeşilimsi rengini kaybederek açık kahverengiye
dönüyor. Yapraklar geriye doğru kıvrılarak ağaçta dökülmeden
kalıyor. Sürgün ve dallar morumsu renk alıyor. Özellikle genç
ağaçlarda ağacın bir yönünde başlayan solgunluk daha sonra tümünü
kaplayacak şekilde ilerleyerek kurutuyor." Turgutlu bölgesinde
yaklaşık 50 bin zeytin ağacı hastalığın pençesinde bulunuyor. Tariş
Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Çetin, zeytin
kanserinin Aydın, Akhisar ve Manisa yörelerinde yaygın görüldüğünü
belirtti. Hastalığa zeytin ağaçları arasında pamuk, kavun, karpuz
gibi ürünlerin yetiştirildiği yerlerde daha fazla rastlandığını
açıklayan Çetin, şu önerileri yaptı: "Bu mikrop 40 derecenin
üzerindeki sıcaklarda ancak ölüyor. Hastalığın önlenmesi için
solarizasyon yöntemi önemli. Bu yöntemle her ağacın altı tek tek
kazılıp su dolduruluyor. Daha sonra üzeri ince naylonla kaplanıp
10-12 hafta bekleniyor, özel budama yapılıyor. Ancak hem maddi
anlamda hem de zaman açısından çiftçi bunun altından kalkamaz. Tek
çare hastalığın bulaştığı dalları ya da bütünüyle ağacı kesip
yakmak." Çetin, iki yıl içinde 400-500 bin ağacın yok olacağına
dikkat çekerek, Tarım Bakanlığı'nın il ve ilçe müdürlükleri, Koruma
Kontrol Genel Müdürlüğü aracılığıyla üreticileri bilgilendirmesi ve
desteklemesini istedi. Manisa genelinde 53 bin hektar zeytin
alanında yüzde 3'ü söz konusu hastalık yüzünden kurudu. Akhisar'da
bu rakam yüzde 4 iken Gölmarmara'da yüzde 5. Gölmarmara ilçesinde
zeytinliği bulunan Salih Ören, 150 zeytin ağacından 30'unun
hastalıktan kuruduğunu söyledi. Manisa'nın Gölmarmara Belediye
Başkanı Nihat Ağaçdiken, "Özellikle kavun ve pamuğun yaygın olduğu
ilçemizde vatandaş pamuk ve kavundan zarar edince zeytine yöneldi.
Zeytinde de bu tür hastalık meydana gelince çiftçimiz gerçekten ne
yapacağını bilemez duruma geldi." şeklinde konuştu. Manisa Tarım İl
Müdürü Ömer Çelik, hastalığın genelde suyun çok biriktiği taban
arazilerdeki ağaçlarda görüldüğünü belirterek, çiftçilere bilinçli
üretim yapmaları konusunda uyarıda bulundu. Manisa'nın Turgutlu
ilçesinde zeytincilik yapan Ali Arba, hastalığını armut
ağaçlarından geçtiğini savundu. Hastalığın önce armut ağaçlarında
görüldüğünü vurgulayan Arba, "Önceleri armut ağaçlarını kuruttu,
şimdi sıra zeytin ağaçlarında. Hastalık karşısında çaresiz
kalıyoruz." diye konuştu. EÜ Ziraat Fakültesi hastalığı aşılama ile
durdurmayı başardı Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Mehmet Yıldız ve Doç. Dr. Latife Erten, her yıl on
binlerce ağaca zarar veren hastalığı yenmek için 1,5 yıldır kuruyan
zeytin ağaçları üzerinde çalışma yapıyor. 3 bin 600 ağaçta 60 çeşit
zeytini inceleyen ikili, bazı çeşitlerde hastalığı durdurmayı
başardı. Bilim adamları, dirençli ağaçları hastalıklı ağaçlara
aşılayarak gerçekleştirdikleri çalışmadan olumlu sonuç aldı. Prof.
Dr. Mehmet Yıldız, hastalığa karşı mücadelede Türkiye'nin en önemli
zeytin ağacı çeşitlerini incelediklerini belirterek, aldıkları
sonuçların umut verici olduğunu söyledi. Zeytinin hastalığa karşı
dayanıklı olması kadar ekonomik olmasının da çok önemli olduğunu
belirten Prof. Dr. Yıldız, bol zeytin veren güçsüz zeytin
çeşitlerini aşılamayla güçlendirebileceklerini kaydetti. Aşılama
sonrası bol ürün veren zeytin köklerinin güçlü çeşitlere
dönüşeceğini belirten Yıldız, "Verticillium mantarı ağaca topraktan
bulaşıyor. Aşı yöntemiyle mantarın ağaca geçmesini engelleyeceğiz.
Zeytinlerin üstleri eski çeşidinde kalıp bol ürün vermeye devam
edecek." diye konuştu. İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürü
Yardımcısı Namık Yavuz da hastalıkla mücadelede aşılamanın milat
olacağını kaydetti. Mücadelenin 1-2 yılda bitmeyeceğine dikkat
çeken Yavuz, ancak 10 yıl sonra çok daha dayanıklı ve bol ürün
veren ağaçların elde edileceğini belirtti. Enstitüde bilimsel
çalışmalar yaptıklarını sözlerine ekleyen Yavuz, ülkemizde yılda 5
milyon fidan yetiştirildiğini, bunun 4 milyonunun dikildiğini
hatırlatarak, bu hastalığın önüne geçecek ipuçlarına ulaştıklarını
anlattı. Ege Zeytin, Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim
Kurulu Üyesi ve Akhisar'ın Zeytinliova beldesinde üreticilik yapan
Emin Demirci'nin 6 bine yakın zeytin ağacı bulunuyor. Önceki yıl 27
ağacı hastalığa yakalanan Demirci, bunlardan 25'ini solaryum
sayesinde kurtarmış. Bu yıl 70 ağacın hastalığa yakalandığını
kaydeden Demirci, yine aynı metotla 60 ağacı kurtarabileceğini
umuyor. Demirci, Zeytinliova'da yüzde 40-50 civarında zeytinliğini
bu hastalığa kurban veren üreticilerin olduğuna dikkat çekerek,
"Üreticiler son yıllarda pamuk üretimi yaptıkları tarlalarına
zeytin dikince bu hastalık baş gösterdi. Zeytin dikimi yapılmadan
önce tarlalar iki üç yıl kurutulmalıydı." dedi. Üretici mikrobun
yayılmasını nasıl engelleyebilir? Hastalığın görüldüğü zeytin
ağaçlarının solgunluk ve kuruma belirtileri olan sürgün ve dalları
budanarak bahçeden uzaklaştırılmalı. Budama işlemleri yapraklar
dökülmeden ve budama aletleri sürekli çamaşır suyuyla dezenfekte
edilerek yapılmalı. Kesilen dallar uzak araziye götürülerek imha
edilmeli. Aşırı toprak işlemeden kaçınılmalı, sürüm aletleriyle
hastalığın temiz bahçelere bulaştırılmamasına dikkat edilmeli.
Aşırı sulama yapılmamalı, karık usulü yerine damla sulama tercih
edilmeli. Bahçelerde kesinlikle sebze, pamuk gibi ara ziraat
yapılmamalı. Dengeli, yaprak ve toprak analizleri yapıldıktan sonra
analiz sonuçlarına göre gübreleme uygulanmalı. Hastalık kontrolü
için hassas bitkilerle ziraat yapılmamalı. Yabancı ot kontrolü ve
minimum toprak işleme yapılmalı. İnfekteli dal ve sürgünler hemen
bahçeden uzaklaştırılmalı. Hastalıklı yapraklar enfeksiyonu
artırdığından budama işlemi yapraklar dökülmeden tamamlanmalı.
Budama yaparken öncelikle hasta ağaçlar budanmalı, temiz ağaçlar,
makas alkol veya hipoklorit ile dezenfekte edildikten sonra
budanmalı. Toprak işleme dikkatli yapılmalı, aşırı toprak işlemeden
kaçınmalı. Sürüm aletleriyle hastalığın temiz bahçelere
bulaştırılmamasına dikkat edilmeli. Bahçelerde kesinlikle ziraat
yapılmamalı, özellikle sebze, pamuk gibi ürünler hastalığın
artışına sebep olduğu için bu ürünlerin ara ziraatından
kaçınılmalı. Dengeli gübreleme yapılmalı. Yaprak ve toprak analizi
yaptırılarak, analiz sonuçlarına göre gübreleme uygulanmalıdır.
Haber: Mustafa Yüksel, Ali Rıza Karasu, Muharrem Gökçen, Emrullah
Sarı; İzmir, Manisa, Turgutlu Kaynak: Zaman Gazetesi