Efsane isim Ahmet Kaya

Kafama sıkar giderim demişti Ahmet Kaya, kafasına sıkmamıştı ama onu vatan hainliği ile bölücülük ile suçlayanlar Onun kalbine sıkmıştı. "Artık seninle duramam" demiş ve gerçekten de bir akşam çekip gitmişti. Her konuşması olay yaratan Ahmet Kaya 10 yıl önce bugün 16 Kasım 2000 tarihinde, geçirdiği kalp krizi ile hayata gözlerini yumdu. Protest ve Özgün müziğin unutulmaz isimlerinden olan Kaya bu ülkeye gelmiş, gelebilecek ender sanatçılardan biriydi. Ahmet Kaya, 12 Şubat 1999 tarihinde katıldığı magazin gazetecileri ödül gecesinde yaptığı "Kürtçe albüm çıkaracağım" açıklamasıyla vatan hainliğiyle suçlanmış, linç edilmek istenmişti. Onu ölüme götüren süreç işte burada başlamıştı aslında... O bu ülkeyi terk etmek zorunda bırakılarak, yaşadığı sürgün hayatında sadece vatanını değil milyonlarca hayranını da geride bırakmıştı. Peki, Ahmet Kaya kimdir, hangi okulu bitirmiş, nerede askerlik yapmıştır, asıl mesleği nedir, hapse kaç yaşında neden girmiştir, hocası hangi sanatçıdır, mezarı hangi oyuncunun yanındadır? Ahmet Kaya’nın başarılarla dolu 43 yıllık yaşamını sabah.com.tr olarak sizin için araştırdık? Ahmet Kaya 1957 yılında Malatyalı Kürt bir baba ile Erzurumlu bir Türk annenin beşinci çocuğu olarak doğdu. Babası Sümerbank mensucat fabrikasında çalışan bir işçiydi. İlkokulu Malatya'da okudu ve kendi hayatını anlattığı bir belgeselde müzikle altı yaşında babasının hediye ettiği bağlama ile tanıştığını söyler. Okuldan geri kalan zamanlarında plak ve kaset satan bir dükkânda çalışmaya başladı. Ailesinin geçim sıkıntısı çekmesi nedeniyle 1972'de İstanbul Kocamustafapaşa'ya göç ettiler ve okulu bıraktı. İşportacılık ve çıraklık gibi çeşitli vasıfsız işlerde çalıştı. Bu dönemde küçük bir yerleşim yerinden büyük bir şehre taşınmanın ve alışmanın sıkıntılarını yaşadı. Bu sıkıntılarını Aynalar isimli belgeselde şöyle dile getirdi: Onlarla konuşmuyordum çünkü onlarla konuşamıyordum. Giyimleri başkaydı, konuşmaları başkaydı. Onlar gibi konuşmaya çalışıyordum. Mesela terziye gidip, onlar gibi pantolon diktirmeye filan başlamıştım. Terzinin yaptırdığı pantolonların üzerime uymadığını görüyordum. Onlara yakışıyordu bana yakışmıyordu. Bir kız vardı bizim okulda; herkesin bir aşkı vardır, çocukluk aşkı. Bir gün gittim dedim ki: 'Biraz seninle konuşak beş dakika, kaçıyorsun hep...' Bana dedi ki: 'Rica ederim.' Öyle bir ağrıma gitti ki: 'Ben de sana rica ederim,' dedim.. Ben o zaman anlamını bilmiyordum, yani onu bir küfür zannettim." Çocuk yaşta cezaeviyle tanıştı Ahmet Kaya 16 yaşında yasak afiş basmak suçundan cezaevine girdi. Daha sonra birkaç arkadaşıyla birlikte Halk Birimleri Derneği'nin çalışmalarına katıldı. Bu çalışmaları sırasında çeşitli etkinliklerde bağlama çalmaya devam etti. Hocası Ruhi Su ile tanışması Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan bir etkinlikte Ruhi Su ile tanışma fırsatı bulan Kaya, Mahsus Mahal isimli Ruhi Su türküsünü söyledi. Askerlik yılları 1978 yılında Gelibolu'da askerlik yaptı, bu arada orkestrada müzik çalışmalarına devam etti. Askerlik dönüşü Emine Kaya ile evlendi ve 1982 yılında kızları Çiğdem doğdu. İlk profesyonel çalışmaları İşsizlik ve parasızlık sebebiyle ekonomik zorluklar çekti Ahmet Kaya. Bu sırada eşi kendisinden ayrıldı. Bu ekonomik sorunlarından kurtulmak umuduyla kendi deyimiyle "sistemin tersine hareket" ederek hapse girmeye çalıştı. Nihayetinde uzun uğraşlar sonucu çıkardığı Ağlama Bebeğim albümünü 1985 yılında yayımladı. Yayımlandığı yıl albüm toplatılır fakat daha sonra sansürü kaldırıldı. 1985'de ikinci albümü Acılara Tutunmak için birinci albümde olduğu gibi Değişim Stüdyosu'yla anlaştı. Gülten Hayaloğlu ile tanışması Değişim Stüdyosunun sahibi, o sıralarda Metris Askeri Cezaevi'nde olan Selda Bağcan'ın kardeşidir. Cezaevinde tanıştığı Gülten Hayaloğlu ile Ahmet Kaya'nın tanışmasına aracılık etti. Albüm yayımlandıktan sonra evlendiler. Gülten Hayaloğlu hapishanede idam cezasına mahkûm olan Nevzat Çelik'in Şafak Türküsü şiirini Ahmet Kaya'ya iletti. Böylelikle geniş kitlelerce tanınması sağlanan albüm, 1985 yılında yapılıp 1986'da piyasaya çıkan Şafak Türküsü oldu. Bu albümde aranjör Oğuz Abadan'la çalışır ve hemen hemen tüm besteleri kendisi yaptı. Aynı yıl An Gelir albümünü yayımlar. 1987 yılında kızı Melis doğdu. Yusuf Hayaloğlu ile çalışmaları Gülten Hayaloğlu ile evlendikten sonra kardeşi Yusuf Hayaloğlu ve şiirleriyle tanıştı. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu'na ait olduğu Yorgun Demokrat adlı albümü 1987 yılında yayınlandı. 1988 yılında sadece iki şarkının söz yazarlığını Hayaloğlu'nun yaptığı ve diğer sözlerin tanınmış şairlerin şiirlerinden oluşan Başkaldırıyorum albümünü çıkarttı. Ardından 1989 yılında sadece bağlama ve vokalin oluşturduğu konserlerinden bir derleme olan Resitaller-1 yayımlandı. Aynı yıl Osman İşmen'in düzenlemesiyle, sözlerinin büyük çoğunluğunu Hayaloğlu'nun yazdığı İyimser Bir Gül albümü çıktı. 1990 yılında Resitaller-1'in devamı niteliğinde olan Resitaller-2 albümü yayımlantı. Aynı yılın Ekim ayında çeşitli şairlerin şiirlerinden oluşan Sevgi Duvarı isimli albümünü çıkarttı. ALBÜMLERİ REKOR KIRDI 1994 yılında Şarkılarım Dağlara albümü, basılan 2.800.000 bandrolle rekor kırmıştı. Bu albümde yer alan Özgür Çağrı isimli şarkıda geçen Abin bir gün dağdan döndü, sarılırsın yavrucağım gibi sözler nedeniyle albümü toplatıldı, konser vermesi yasaklandı. Televizyon programı sundu 1990 yılında Tatar Ramazan ve 1992 yılında Tatar Ramazan Sürgünde filmlerinin müziğini yaptı. 1994 yılında prodüksiyonunu Gülten Kaya ve Yusuf Hayaloğlu'nun yaptığı, Kanal D'de yayımlanan Ahmet Abi'nin Vapuru programını yaptı. Bu program sadece 13 hafta sürer. Bu programa Nihat Akgün'ün katılması ve JET-PA'nın sponsorluğunu yapması bazı eleştiriler aldı. Müzikal tarzı Boğaziçi Üniversitesi'nde Ruhi Su ile tanışıp Mahsus Mahal isimli türküyü çaldığı zaman, Ruhi Su bağlamanın bu şekilde, at teper gibi çalınmayacağını söyler. Yıllar sonra Ahmet Kaya verdiği konserin birinde "Bağlama böyle de çalınır," dedi. Kürtçe şarkısı “Kervan” Ahmet Kaya İlk dönem albümlerinde genel olarak bağlamaya ağırlık verdi. Kendisi müzik tarzının Devrimci Arabesk veya protest olarak tanımlanmasına karşı çıkardı. Sözlerini kendisinin yazdığı bestelerle beraber, Attilâ İlhan, Can Yücel, Nevzat Çelik, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Enver Gökçe, Ahmed Arif gibi tanınmış şairlerin şiirlerini de bestelemişti. Genellikle şarkılarında toplumsal meseleler işlenir. Yirmi iki albümünden sadece Kervan diye bir Kürtçe şarkısı vardır ve bir tane de Kürtçe açılışı vardı. Ahmet Kaya’nın o olaylı gecede bahsini ettiği Kürtçe şarkısı, vefatından sonra yayımlanan “Hoşçakalın Gözüm” albümündeki “Kervan” dı. Kervan parçasının klibi de bulunuyor. Yoksulluk edebiyatı yapmakla suçlandı Yasal suçlamaların yanı sıra, çeşitli kesimlerce lüks içinde yaşarken yoksulluk edebiyatı yapmakla suçlandı. Bu eleştirilerle ilgili olarak yöneltilen bir soruya şu şekilde yanıt verdi: “ Benim hiç 'Mercedes'im olmadı. Şimdiki arabam 'Mercedes'den daha pahalı, cip olduğu için gözüne batmıyor insanların. Salaklaşmamak lazım bunlar önemli şeyler, yani... Biz insanların yoksulluğunu savunmadık, bizler yaşamımız boyunca insanların zenginliğini savunduk... Yani ben cipe binsem 'Mercedes'e binsem bunlar önemli şeyler midir? Ben tarihin yüklediği misyonu yerine getiriyor muyum, bu önemli... Tam 30 sene aç yaşadım bu ülkede, 30 yıl boyunca. Bütün lokantaların kenarlarına gidip, o lahmacunların nasıl çıktığına baktım. Artık ben bu saatten sonra bunu yerim ve kimse bunu engelleyemez... ” O olaylı gecede ne dedi? Birçok albümünün toplatılmasının ve konserlerinin iptal edilmesinin yanı sıra, 10 Şubat 1999'da Magazin Gazetecileri Derneği'nin Princess Otel kongre salonunda düzenlenen ödül töreninde yılın en iyi sanatçısı ödülünü aldı ve ödül konuşmasında: "Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği’ne, Cumartesi Anneleri’ne, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var: Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayımlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayımlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum." dedi. Bunun sözleri üzerine davetliler tepki gösterip, küfür etmeye, çeşitli eşyalar fırlatmaya başladı. MGD görevlileri tarafından kongre salonundan, olağan koşullarda dışarıya çıkartıldı. Bu olayın hemen sonrasında Ahmet Kaya'nın 1993 yılında Berlin'de Kürt İşadamları Derneği'nin düzenlediği bir gecede verdiği konsere ilişkin fotoğrafların Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanması üzerine "Bölücü PKK örgütüne yardım ve yataklık yaptığı ve halkı ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" iddiasıyla hakkında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde toplam 10.5 yıl ağır hapis istemiyle iki ayrı dava açıldı. Haziran 1999'da Türkiye'den ayrıldı. Yargılamaların sonucunda toplam 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. Ancak yurt dışında olduğu için hapse girmedi. Daha sonra bu görüntülerin düzmece olduğu iddia edildi. KASETLERİNİN SATIŞI YASAKLANDI Bu arada Ordu Valiliği, Ahmet Kaya'nın kasetlerinin kentte satılmasını ve bulundurulmasını yasakladı. 1999 yılında Münih'de PKK yanlıları tarafından düzenlenen konserde ‘‘Arabamı o şerefsizlerin memleketinde bıraktım’’ dediğini iddia eden Hürriyet Gazetesi haberi için hakkında DGM tarafından bir kez daha soruşturma başlatıldı. 9 Şubat 2000 yılında Zaman Gazetesi'ne yaptığı röportajda "Ben 3 tane şerefsizin yüzünden ülkemde arabama bile binemedim dedim" diyerek yalanladı. Yine Almanya'da 1999 yılında Münih şehrinde Barış, Demokrasi ve Özgürlük Festivali isimli organizasyonda verdiği konserde Kürdüz Ölene Kadar, Vallahi biz dostu özledik, Kürdüz sonuna kadar, Vallahi Apo'yu özledik" sözlerinin geçtiği şarkıyı söyledi.(Daha sonraları Ahmet Kaya ile ilgili eşi Gülten Kaya'nın yaptığı bir açıklamada; "Ahmet Kaya'nın "Kürdüz sonuna kadar, vallahi barışı özledik, vallahi apoyu özledik" sözü geçen şarkıda tutuklanan PKK lideri apo'nun mensuplarına silahı bırakmaları çağrısı üzerine bu şarkıyı yaptığını söylemiştir. Ahmet Kaya, 2000 yılında Hoşçakalın Gözüm isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris'in Porte de Versailles semtindeki evinde bir gece kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Bu albümde Kervan isimli şarkıyı seslendirdi. Cenaze merasimi Paris Kürt Enstitüsü'nde yapıldı. Ölümünden sonra, 2002 yılında Ahmet Kaya'nın şarkılarını 20 ünlü sanatçının söylediği Dinle Sevgili Ülkem isimli bir albüm yapılmış, Magazin Gazetecileri Derneği'nin gecesinde duyurduğu Kürtçe Kervan parçasının ve klibinin de bulunduğu Hoşçakalın Gözüm, Biraz da Sen Ağla albümü yayımlandı. Père-Lachaise mezarlığındaki mezarı 2003 yılında tekrar düzenlendi. Mezar ağırlığının yaklaşık 3,5 ton olduğu söylenmektedir. Üzerine kardelen motifleri, enstrümanlar, Kastamonu yazması, İstanbul silueti, şarkı sözleri ve büstünün bulunduğu bir mezardır. Kalsın Benim Davam. ve Gözlerim Bin Yaşında (Aralık 2006) adlarında dört albümü daha yayınlanmıştır. Ahmet Kaya'nın kabri usta oyuncu Yılmaz Güney'in mezarıyla yan yanadır. 4 Eylül 2007'de, Türkiye'de kendi ismine açılan tek yer olan, Ahmet Kaya Halk Evi Batman'da açıldı. Ahmet Kaya hakkında yorum aldığımız ünlü isimlere şu üç soruyu sorduk: 1. Ahmet Kaya’yı bir sanatçı kimliği ile ele alırsanız, Ahmet Kaya sizce nasıl bir sanatçıydı? 2. Sizce Ahmet Kaya yaşasaydı “Demokratik Açılım” sürecinde rol alırmıydı? 3. Ahmet Kaya’nın en çok sevdiğiniz şarkısı hangisidir? Ve işte Ünlü isimlerden Ahmet Kaya yorumları… SEVİLAY YÜKSELİR Ahmet Kaya benim için çok özel bir sanatçıdır. Özel söylemleri, özel şarkıları ve özel düşünceleri olan birisidir. Kendisi benim hemşerimdir aynı zamanda. Babalarımız Malatya Sümerbank fabrikasında mesai arkadaşlarıdır. Ben çok küçüktüm hatırlamıyorum ama Malatya Sümerbank lojmanlarında da komşuymuşuz. Bizim ailelerimiz çok yakınmış. Ailemden Ahmet Kaya’nın metini çok duydum, çok küçük yaşlarda gitar ve saza merak sardığını, bahçede beste yapmaya başladığını, mahalledeki çocuklara, arkadaşlarına kendi bestelerini çaldığını duyardım. Sonra, lise yıllarından başlayan ve üniversite yıllarına kadar süren onun şarkılarının bir hayranlığı oluştu bizde. Biz o zamanlar Ahmet Kaya’yı protest gençliğin temsilcisi olarak görürdük onun yorgun demokrat şarkısı bizim şiarımızdı, onun kum gibisi bizim aşk şarkımızdı. Yani Ahmet Kaya şarkıları artık bizim yol arkadaşımızdı. Hatta benim eşim bana ilk arkadaşlık teklifini onun “Kum Gibi” şarkısıyla yapmıştır. Ahmet Kaya ‘nın ailemiz için de özel bir yeri vardır. Bizim gençlik yıllarımızda solcu, demokrat gençlerin idolüydü Ahmet Kaya, bir anlamda bizim duygu ve düşüncelerimize ses veriyordu. 16 Kasım 2000 tarihinde öldüğünde de biz aslında yol arkadaşımızı kaybetmiştik ama biz onu önceden kaybetmiştik kasetleri yasaklatılıp, toplatılmıştı ve o linç gecesinde yaşananlar onun için 16 Kasımın eski solcu gençler için önem arz ettiğini düşünüyorum. İnşallah bundan sonraki 16 Kasımlarda Ahmet Kaya daha rahat anılabilecek. Keşke böyle olmasaydı, keşke haksız bir linçin sonucu ülkesini terk etmeseydi. Çünkü İyi bir vatanseverdi Ahmet Kaya. Kendisi yaşamamasına rağmen Demokratik açılım sürecinde rol aldı zaten yaşasaydı herhalde daha bir başka olurdu. Bugün Türkiye’nin geldiği, özellikle Kürt açılımı konusunda Ahmet Kaya’nın çok büyük bir bedel ödediğini düşünüyorum. o bir kahraman aslında herkes onu vatan haini diye ilan ediyordu, ben bu konularda yazılar yazınca bana da vatan haini diyenler oldu ama hiç kusura bakmasınlar ki Ahmet Kaya bugünü o günden görmüştü zaten. Bir Kürtçe şarkı çıkaracağım ve buna bir klip çekeceğim dediğinde kıyamet koptuğu tarih çok değil 11 yıl önceydi, 100 önce değildi. Yaşasaydı tabii ki demokratik süreçte yer alırdı, yaşamaması demek demokratik süreçte yer almadığı anlamına gelmemektedir. Allah Rahmet eylesin bence büyük bestekârdı, büyük sanatçıydı. Yokluğu büyük kayıptır. Ahmet Kaya’nın en çok sevdiğim parçası ise Şafak Türküsü’dür. Hemen hemen bütün şarkılarını ezbere bilirim. Ben çok güzel şarkı söyleyemem. Bir şarkısının bir dörtlüğünü ancak bilirim bilmem ama o şarkı dönmeye başladığında ben hemen havaya girerim. Bütün arşivi de bende vardır. Dinlediğim birkaç sanatçıdan biridir. Bir Ahmet Kaya’yı dinlerim bir de Sezen Aksu’yu dinlerim. Son dönemdeki sanatçılara pek ilgi ve alakam yok. Çünkü beni bugün bile en iyi ifade edenin Ahmet Kaya olduğuna inanıyorum. KENAN IŞIK Bir kere sanatçı dendiğinde onun kendine has stili olması, özgün olması çok öncelikli bir şeydir, Ahmet kaya da böyle bir sanatçıydı. Kendine has bir stili vardı ve özgündü. İkincisi inançlı biriydi, yani kendi dünya görüşüne ve düşüncelerine son derece sadıktı, inançlıydı ve bunların savunucusuydu. Sanatçı böyle biri olmalı bence. Bu arada ona atfedilen, kendi düşünceleri derken ona atfedilen bölücülük vb. gibi isnatların da ne kadar kf olduğu, ne kadar boş olduğu, bir yakıştırma olduğu da aradan geçen zaman içerisinde anlaşıldı. Bu anlamda da Ahmet kayanın haksızlığa uğradığı gerçeği de bugün artık herkesin bildiği bir şey. Tabii ki toplumun adalet duygusu, halkın adalet duygusu netice itibariyle her zaman haklı olanın haklılığını bir şekilde aradan uzun zaman geçse bile hakkını bir şekilde iade ediyor. Yani bu birkaç kişinin işi değil. Bu doğrudan doğruya halkın Ahmet Kaya'ya olan o sempatisi o adalet duygusu, ilgisi onu bir ölçüde temize çıkardı. Ahmet Kaya öldüğü gün akşam gazetesinde köşe yazıları yazıyordum Ahmet kaya öldüğü gün zannediyorum ki yazı yazan tek gazeteci bendim. Hatta Arda Özkan beni aradı beni arayıp tebrik eden kişiydi… O yıllarda Ahmet Kaya’yla ilgili bir korku da vardı, Ahmet kaya’dan bahsetmek sanki Ahmet kaya’nın yandaşıymış gibi görülüyordu. Ondan dolayı olsa gerek bu konuların üstü hep örtbas edildi, üstü kapatıldı. Ama Zaman her şeyin ilacıdır. Zaman adalet konusunda da hükmünü verir ve o hüküm bugün verilmiştir. Ahmet Kaya temize çıkmıştır ama ne yazık ki hayatını kaybetmiştir. Ne yazık ki onu geri getirmek şu anda mümkün değil. Ahmet Kaya yaşasaydı demokratik açılım sürecinde en büyük fedakârlığı yapardı, demokratik açılımın en büyük figürlerinden biri olurdu. Çünkü bugünkü demokratik açılımın sloganı Ahmet kaya’nın sloganıdır. Ben bölücü değilim! Ahmet Kaya bölücü olmadığını defalarca söyledi PKK yandaşı olmadığını da defalarca söyledi. Ama biz onun PKK yandaşı olmadığını görmezden geldik. Sempatizan olmadığını görmezden geldik, Ahmet Kaya’nın PKK sempatizanıymış gibi algılanması sanki birilerinin işine geldi. Zaten söylediği tek cümle şuydu: “ ben bölücü değilim ben ülkemin bölünmesini asla istemem” demişti. O basit bir şey istiyordu, sadece yaprak dökümü gibi çok seyredilen bir diziyi hiç Türkçe bilmeyen ninesinin de seyretmesini istemek gibi masum bir arzusu vardı. Şimdi ise Kürtçe dublajlı birçok dizi TRT 6 da gösteriliyor. Ahmet Kaya gizli gündemi olmayan birisiydi. Kendi içinde ne varsa onu açık ve net bir biçimde ortaya koyan bir babayiğitti. Bu anlamda ona bölücülük, sempatizanlık gibi yakıştırmaları isnat etmek bence abesti. En çok sevdiğim parçası annemdi. Bizim şarkılarımız da annelerden, ablalardan hiç bahsedilmez ama Ahmet kaya şarkılarında annelerden, ablalardan, işçilerden daha doğrusu toplumun tamamından bahsetmişti. NEBİL ÖZGENTÜRK Ahmet kaya çok özel sesi olan ve bir askeri darbe sonrası bir anlamda o yılların baskıcı rejimine pencere aralayan şarkılar, türküler hazırlayıp, geniş kesimlere ulaşmayı başarmış ve popüler ve muhalif bir dil yakalayarak hatta çok özel aşk şiirleri de harmanlayarak bir dönemin yıldızlaşmış sanatçısıdır ancak sadece ülkemizde olabilecek tuhaf bir ölümün de kahramanıdır Ahmet kaya şimdi artık sıradanlaşmış olan Kürtçe klibi talep etti diye hem kendi meslektaşları hem de linç sever medya mensupları tarafından hırpalanan ve arkasından ülkeyi terk etmek zorunda kalıp yine linç sever kimi medya mensupları tarafından hedef gösterilen, belki de bu yüzden kahırdan ölen hayatı roman olabilecek kırık ve geride kalmış bir hikâyedir. Ben onu ölümünden çok kısa bir süre önce Paris’te bulup mikrofon uzatmış birisi olarak gerçek anlamda kahır çektiğine tanık olmuş birisi olarak söylüyorum bunları. Kendi ülkesini çok sevmekle birlikte bu ülkenin bütün dil ve renklerini yakalamak isteyen ve daha çok insanların dinleyebileceği şarkılar besteleyecekken kalbine kalbine vurulan bir adamdır. Şimdi utanıyorlar onu linç etmek isteyenler, onu hedef gösterenler hem medyadan hem de kendi meslektaşlarından kimi insanlar utançlarından kimsenin yüzlerine bakamıyorlar. Ahmet Kayanın en çok sevdiğim şarkısı ise “Olmasaydı sonumuz böyle”dir. AHMET ÜMİT Ahmet Kaya yaptığı müziğinden daha önde olarak kendisine yapılan haksızlıkla anılan bir sanatçı olarak öne çıkıyor, Çünkü son derece masum bir şekilde ben Kürtçe bir şarkı söyleyeceğim dediği için özellikle o kendi müzisyen çevresi içerisinde bir linçe tabii tutuldu ve bu insan daha sonra Türkiye’den kaçmak zorunda kaldı. Ahmet Kaya Türkiye’den göçmenlikle bir tür zorunlu ölüme de tabii tutuldu aslında. Dolayısıyla bir sanatçının ne olursa olsun düşüncelerinden dolayı, fikirlerinden dolayı ülkesinden ayrılmak zorunda kalması ülke düzeni içerisinde bir tür sürgün içerisinde yaşıyor olması hepimiz adına, bu ülkede yaşayan herkes adına utanç vericidir. Dolayısıyla Ahmet Kaya’nın ölüm yıldönümünde ben hem büyük bir acı duyarım hem de büyük bir utanç duyarım. Acı duyarım çünkü genç yaşta bir sanatçı hayatını kaybetmiştir, bir tek Kürtçe şarkı söyleyeceğim dediği için, utanç duyarım çünkü ona bunu yapanlar benim ülkemdir, benim insanlarımdır. Ahmet Kaya’nın politik görüşleri bellidir Ahmet kaya politik görüşleri içerisinde sanırım daha insanca bir yaşam için sömürünün olmadığı, savaşın olmadığı, eksiksiz ve tam demokrasinin olduğu, her halkın her grubun kendi kültürünü, inancını ya da inançsızlığını özgürce yaşayabildiği bir sistem isterdi. Dolayısıyla Türkiye’nin bu demokratik açılım şu anda değil genel olarak demokratikleşmesi yönünde daha ileri bir demokrasiye kavuşması yönünde mutlaka eylemde olurdu diye düşünüyorum. Ahmet Kaya’nın en çok sevdiğim parçası “Mahlemiz de hoştur yani (Süryani)” ve “Mahur Beste” şarkılarıdır. HAŞMET BABAOĞLU Ahmet Kaya güfteleriyle dikkatimi çeken bir sanatçıydı. O güfteleriydi benim için önemli olan. Ben Ahmet Kaya’yı öyle tanıdım. Onun dışında bir insani figür olarak önem taşıyor Ahmet Kaya benim için. Yaşasaydı demokratik açılım sürecinde ke-sin-lik-le desteklerdi bundan hiç kuşkum yok. Tersini düşünemem bile. Ayrıca bunu Diyarbakır'daki STK’ların insiyatifiyle desteklerdi. Diyarbakır STK'larının o girişimini de desteklerdi. Ona sahip çıkardı, hatta ben adım gibi eminim ki Diyarbakır'da bir barış mitingi düzenlense orada Ahmet Kaya da olurdu kesin. NİRAN ÜNSAL Özgün bir yorumcu, değerli bir besteci ve söz yazarı. Kısacası Ahmet Kaya, Türkiye'nin çok önemli dönemlerden ve tarihlerden geçtiği süreçte başkalarının sesi ve sözü olmayı başarmış kıymetli bir sanatçıdır. Ahmet Kaya yaşasaydı Demokratik açılım sürecinde rol alır mıydı? Evet kesinlikle. Ahmet Kaya'nın müzik yaşamı içerisinde idealist bir sanatçı olması yani Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan Doğudan Batıya, Kuzeyden Güneye her din, dil, ırk ve mezhebe sahip insanların eşit şartlara sahip olması idealini savunan biriydi. Her fırsatta, her şarkıda aşkı sevgiyi barışı dostluğu dile getirirdi. Hiç bir şarkısında bölücülük, propaganda ya da bir cinayet sahnesi görmedik, dinlemedik. İdealleri, aslında Türkiye'nin sanatsal, sosyal ve kültürel alanda gelişimine katkıda bulunabilirdi ve bence bu sürecin daha kısa yoldan daha olumlu yönde halledilmesine sebep olabilirdi. EĞER YAŞASAYDI... En çok sevdiğiniz parçası? HANİ BENİM GENÇLİĞİM SELDA BAĞCAN Ahmet Kaya Halkın nabzını tutmasını bilen, duyarlı, halkını seven bir sanatçıydı. En azından demokratik açılım sürecini desteklerdi. Bütün şarkılarını çok severim, birkaç tanesini de söyledim. Koçero’da okuduğu şiir benim bir numaramdır.O şiiri hiç kimse onun gibi söyleyemez...Selamlar. ŞÜKRİYE TUTKUN Ahmet Kaya'yı çok fazla tanıma imkanım olmadı ancak tanıdığım kadarıyla şunu söyleyebilirim. Müziği ve şarkı söylemeyi çok seven hayat dolu, insan sevgisiyle dolu türkü kokan bir insandı. Çalıştığım yerde tesadüfen beni dinlemeye gelmişti henüz albümüm yokken. Daha sonra kendisinin çalışma yerine gidip albümle ilgili konuşmuştuk ama birlikte çalışmak nasip olmadı... Yaşasaydı açılım için ne derdi bilemiyorum doğrusu, bu sorunuzun cevabını ancak onu politik anlamda daha iyi tanıyanlar verebilirler. En çok sevdiğim şarkısını zaten onun Dinle Sevgili Ülkem albümünde seslendirmiştim. Güzel Günler. Ama bunun dışında azeri türküleri ve Arka Mahalle yi de unutmamak lazım...

Internet Haber Mobil Uygulama

Efsane isim Ahmet Kaya