Efkan Ala tüm detayları anlattı! 17 Aralık sabahı...
Abone olİçişleri Bakanı Efkan Ala, 17 Aralık darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail'e 29 Ocak 2009 tarihinde 'One Minute' demesinden sonra başladığını söyledi.
17 Aralık operasyonun perde arkasındaki tüm detayları Sabah
Gazetesi'ne anlatan İçişleri Bakanı Efkan Ala,
'Türkiye'nin güçlenmesi, bazı dış odakları rahatsız
etti ve iç odaklarla komplo hazırladılar. Süreci 'One Minute'tan
itibaren ele almak lazım. Kimine başbakanlık, kimine bakanlık vaat
edilmiş'. dedi.
17 Aralık sabahı ülke şok bir haber ile uyandı. Dört bakanın
oğlu sabahın erken saatlerinde gözaltına alınmıştı. İddialar havada
uçuşurken işin aslı çok geçmeden anlaşıldı. Devlet içine
çöreklenmiş bir yapı, emniyet ve yargıyı kullanarak hükümete darbe
girişiminde bulunuyordu. 17 Aralık darbesinin en yakın tanığı,
dönemin Başbakanlık Müsteşarı, İçişleri Bakanı Efkan Ala, darbe
girişimini bütün detayları ile Sabah gazetesine anlattı. İşte
Ala'nın gözünden 17 ve 25 Aralık darbe girişimi:
17 ARALIK SABAHI TELEFONUNUZ ÇALDI, NE
DEDİNİZ?
Aslında 17 Aralık, çok önceden başlamış bir sürecin
aşamalarından biri. O yüzden süreci biraz daha geriden, "One
Minute"tan itibaren ele alalım, her şey orada başlıyor. Bu aklı
dışarıda ve eli içeride olan bir darbe girişimidir.
'PARALEL YAPI' NE ZAMAN BELGE, BİLGİ TOPLAMAYA
BAŞLADI?
29 Ocak 2009'da One Minute oluyor ve aynı yıl içinde bu yapı
aldığı talimat doğrultusunda yasa dışı belge, bilgi toplamaya ve
telefon dinlemelerine başlıyor... O yüzden bu tarihten itibaren
ülkemizde yaşanan bazı olayları kronolojik olarak hatırlarsak 17
Aralık'ı daha iyi anlarız. 2009 içinde hükümet demokratik açılım
sürecini başlatıyor ve arkasından Habur olayı oluyor. Aynı yıl Mavi
Marmara saldırısı yaşanıyor, tabii Paralel Yapı'nın bu konudaki
tavrı malum. Sonra İzmir casusluk soruşturması çıkıyor. Tasfiye
etmek istedikleri herkesi bu sepetin içine koyuyorlar. Eylül
2010'daki anayasa değişikliği referandumundan sonraki süreçte, 28
Şubat'ı tamamen bitiriyoruz. Aralıkta İrticai Faaliyetlere Karşı
Yürütülecek Mücadele Stratejisi'nin yanı sıra 28 Şubat ürünü
mevzuatın tamamını yürürlükten kaldırıyoruz.
DENİZ FENERİ, OSLO...
Nisan 2011'de 2023 hedeflerini açıklıyoruz. Haziran ayında genel
seçimlerde yüzde 50 oy alarak tarihe geçecek bir başarıya imza
atıyoruz. Ama bir aydan kısa bir süre sonra, 6 Temmuz'da Deniz
Feneri soruşturması başlıyor, eylül ayında ise Oslo görüşmeleri
basına sızdırılıyor. Türkiye'de sivil iktidarların ele almaya
cesaret edemediği 3 temel alan var. Bunlardan birincisi din
ve vicdan özgürlüğünün önündeki engellerin
kaldırılmasıdır. İkincisi Kürt sorunu ve üçüncüsü ise
uluslararası alan... AK Parti Sarıkız, Ayışığı, Balyoz ve Ergenekon
gibi darbe teşebbüslerini, e-muhtıra, 367 kararı ve kapatma davası
gibi saldırıları geri püskürtüp bu 3 konuda doğrudan inisiyatif
almaya başladı. Bunların neticesinde de milletle inanılmaz bir
siyaset ve gönül bağı kurdu. Oslo görüşmeleriyle terör konusunda
inisiyatif başlatırken, öte yandan da uluslararası alandaki
etkinliğini artırdı ve bu durum "one minute" ile somutlaştı.
MİT İŞİNİ YAPIYORDU
Tüm bu gelişmeler bazı dış güçleri rahatsız etti ve yurt
içindeki bazı odaklarla siyasi iradeye karşı komplolar hazırlandı.
Hükümet bu arada 2023 hedeflerinin yanı sıra 2071 vizyonunu
açıkladı. Üniversite giriş sınavında meslek liselerine uygulanan
katsayı kalktı ve sonra da Başbakan'ın ofisindeki dinleme cihazları
bulundu.
MİT MÜŞTEŞARININ İFADEYE ÇAĞRILMASI SÜRECİN BİR PARÇASI
MI?
Elbette... Hükümetin terörle mücadelesini yürüten kurumların en
başında MİT geliyor ve MİT'e yapılan bu saldırının esas hedefi
bugün çözüm süreci olarak isimlendirdiğimiz politikayı sabote
etmek. Bu sorunun, ülkenin ayağında pranga olarak devam etmesinin
hangi ülkelerin işine geldiği ise çok aşikar. Zaten işi bunları
yapmak olan MİT'in müsteşarını Oslo nedeniyle ifadeye
çağırıyorlar.
4+4+4 VE GEZİ OLAYLARI...
Süreç nasıl devam etti?
Yapılan tüm saldırılara rağmen hükümet reformlarla yoluna devam
etti. Mesela Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatı seçmeli ders
oldu, 4+4+4 sistemine geçildi ve Çözüm Süreci başlatıldı. 2013'ün
mayıs ayında yaşananlara gerçekten çok dikkat etmek gerekir. Bu
ayda IMF'ye olan borcun tamamı ödeniyor. İstanbul'a 3. köprü ve
yıllık 150 milyon yolcu kapasiteli havalimanının, canlı yayınla
ihalesi yapılıyor. Nükleer santral görüşmeleri başlıyor. Ekonomiye
katkısı 100 milyar doları bulan projelere start veriliyor.
Bunların neticesinde ülkede çok olumlu bir hava hakim oluyor ve
tarihimizin en düşük faiz oranını görüyoruz. Bu arada PKK sınır
dışına çekilmeye başlıyor. Ama yine mayıs ayı içinde önce Reyhanlı
saldırısı gerçekleşiyor ve arkasından Gezi olayları başlıyor.
Neticede Türkiye'nin yakaladığı bu güven iklimi berheva ediliyor.
Sonra da PKK çekilmeyi durdurduğunu açıklıyor. Türkiye yılmıyor ve
yoluna devam ediyor. Bütün dünyada ekonomik büyüme sıfıra
yaklaşmışken Aralık 2013'te dört dörtlük büyüme (%4.4) açıklanıyor.
Sayın Erdoğan'ın dirayetli duruşu ve siyasi öngörüsü ülkenin kısa
zamanda bu kadar ağır saldırılara karşı durup yeniden
toparlanmasını sağlıyor. Ama bunun üzerine 17-25 Aralık darbe
girişimleri geldi.