Edip Paşadan şok mesajlar
Abone olEdip Başer: ABD'den asker sözü aldım. PKK ile masaya oturma iması dahi olmayacak.
Terörle Mücadele Koordinatörü Edip Başer: ABD'den asker sözü
aldım. PKK ile masaya oturma iması dahi olmayacak.
PKK siyasallaşamaz
ABD'li muhatabım (PKK koordinatörü) bana asker sözü verdi. PKK ile
müzakere olmayacak, ima bile edilemeyecek. PKK'nın siyasallaşmasına
kapı açılamaz.
Suç işlemeyen gelsin
PKK'nın lider kadrosunun afla siyasete katılması mümkün değil.
Dağdakiler teslim olmalı. Suçu olmayan, beraat eden siyaset
yapabilir. Suçlu olan cezasını çeker.
DTP, Demokrasi lekesi
DTP'li belediye başkanları demokrasinin siyah lekeleri. Bunların
bir kısmının nasıl seçildiği belli. PKK tehditle halkı bunlara oy
vermeye mecbur ediyor.
Mahmur boşalacak
Mahmur Kampı'ndakiler bizim vatandaşlarımız, dönecekler. ABD'nin
yardımı olmadan da Türkiye vatandaşlarını geri alır.
Hem Atatürk hem de Sure
Emekli Orgeneral Edip Başer'in evinin duvarlarını 38 yıllık eşi
Hülya Başer'in yaptığı tablolar süslüyor. Çalışma odasında ise
babasının ve Atatürk'ün resminin yanı sıra Kuran'ın özeti olarak
gösterilen İhlas Suresi ile Şırnaklıların hediyesi halı
duruyor.
'ABD asker sözü verdi PKK ile müzakere yok'
Türkiye'nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi seçtiği emekli Org.
Başer, ABD'li muhatabı Raltson'un güvendiği bir asker olduğunu
belirterek, "Söz verdi. PKK ile hiçbir müzakere olmayacak"
dedi.
* Özel temsilcilik görevi nasıl verildi?
Yapabileceğime inandığım, yararlı olacağını düşündüğüm bir görevdi.
Genelkurmay Başkanlığımız, beni önermişler. Sayın Başbakan da
görüşme talebinde bulundu. Bu acıları sona erdirmenin bir yolu
olmalı mutlaka. Üzerime düşen görevler vardı, kabul ettim. Bazı
dost ve müttefik ülkelerle, komşu ülkelerle yapabileceğimiz ortak
yapacağımız şeyler varsa diye bu mekanizma oluşturulmuştur. Benim
görev tanımım da budur. Hala 'terörle mücadele emekli orgenerale
devredildi' diye küçümseyerek garip yorumlar yapılıyor. Bunlar
bilgi noksanlığından kaynaklanıyor.
* Talabani "Ateşkes için PKK'yı ikna ettik" dediği dönemde "masaya
çekme, siyasallaşma gibi bir şey görürsem bırakırım" dediniz. Bu
noktaya getirecek bir durumda karşılaştınız mı?
Hayır. Görseydim bırakırdım zaten. Bunu ABD'li muhatabımıza da çok
net ilettim. En ufak bir şüphe sezersem, işbirliğinin sona
ereceğini açıkça söyledim. Zaten kendisi de hemfikir olduğunu
açıkladı. Bu temel ilkelerde mutabıkız. PKK ile herhangi bir
şekilde müzakere olmayacak, öyle bir görünüm dahi verilmeyecek,
imada bile bulunulmayacak. PKK'nın siyasallaşmasına kesinlikle kapı
açılamaz.
GÜVENİLİR BİR ASKER
* Verilen güvenceleri yeterli buldunuz mu? Benim için yeterli çünkü
kendisi daha önceden de tanıdığım bir askerdir. Söz verdi, verdiği
sözlerin arkasında duracak bir askerdir. Elbette ABD, liderlik
konumuyla dünya üzerinde oyun oynayan bir aktör. Sevsek de sevmesek
de dünya lideridir. Bunlar dünyanın bugünkü gerçeği. Bu gerçeği de
değiştiremeyeceğimize göre bunu kabullenmek ve bununla yaşamak
zorundayız. Böyle bir devletin bölgede bu kadar karmaşık çıkarları
varken sadece bizim kanalımızda işleri yürütüyor diye bir durum
olamaz. Bölgeyle ilgili bir çok girişimleri vardır. Ama bunları ben
şu anda gerçekten bilmiyorum.
* Talabani'nin konumu nedir, terör örgütü lideri Karayılanla da
konuştuğu iddiaları var?
Talabani herkesle konuşabilir. Onlarla, PKK ile konuşması yeni
değil. Biz Talabani'yi de Barzani'yi de 30 yıldır çok iyi
tanıyoruz. Bunların amaçlarının ne olduğunu yeni öğrenmiyoruz. Bu
amaca yönelik olarak adım adım ilerledikleri de belli.
* Yaklaştılar mı hedeflerine?
Yaklaştıklarını söylemek mümkün. Özellikle ABD'nin Irak
politikasını kuzeydeki unsurlar üzerine bina etmiş olması, onları
çok ümitli hale getirdi. Talabani bunu açıktan dillendirmiyor ama
Barzani çok açık olarak da söylüyor. Türkiye'nin politikası belli.
Irak'ın toprak bütünlüğü ve üniter yapısının korunması. ABD de aynı
şekilde beyanlarda bulunuyor. Bunda samimiler mi o ayrı bir konu.
'Türkiye gücenir' diye bir kaygıları yok. Şak diye o adımı
atıyorlar.
DEMOKRASİDE SİYAH LEKE
* DTP'li belediye başkanlarını eleştirdiniz...
Maalesef demokrasinin siyah lekeleri benim anlayışıma göre.
Bunların bir kısmının ne şekilde seçildiğini hepimiz biliyoruz.
PKK, tehditle, halkı kendi iradesinin dışında oy vermeye mecbur
ediyor. Sonra da bunun adına demokrasi, seçilmişlere de demokratik
bir seçimle işbaşına gelmiş belediye başkanı veya falanca filanca
diyoruz. Bunlar demokrasinin en ideal rejim olduğunu değiştirmez
ama siyah noktaları da var.
* ABD'li muhatabınızla görüşmelerinizde Mahmur kampının kapatılması
da masada. Bir görüş birliği oluştu mu?
Tabii. Onun bazı prosedürleri var. Mesela, Talabani tarafından BM
Mülteciler Yüksek Komiserliğine bir mektup yazılması gerekiyor. BM
ile Türkiye ve Irak hükümetleri arasında bir sözleşmenin yapılması
gerekiyor. Bu üçlü protokolde, hazırlanan metinde Türkiye'nin bazı
değişiklik istekleri var. Irak makamları ve BM bugüne kadar özen
gösterseydi bu sorunun çoktan halletmesi gerekirdi. Burası PKK'nın
bir kampı haline gelmeden önce çözülebilirdi. Bu kamp bölgede
otorite olan ABD ve İngiltere'nin de bir ayıbı.
* Sayın Ağar, "Ovaya inip siyaset yapsınlar" dedi, nasıl
karşıladınız?
Bu ülkede çok can ve mal kaybına neden olanların, bunların lider
kadrosundakilerin, genel afla filan ellerini kollarını sallayıp,
siyasete katılmaları mümkün değil. Ağar'ı oldukça iyi tanıdığımı
zannediyorum. Yakıştıramadım. Bu sözü o genelin anladığı amacı
düşünerek söylediğini zannetmiyorum. Kendisi de bu mücadelenin
içinden gelmiş biridir. Bunlar gelsinler, teslim olsunlar, sonraki
süreçte bir suçları yoksa, bu ülkenin vatandaşları olarak siyaset
yapabilirler.
PKK militanıyla sohbet ettim
* Şimdiye kadar bir PKK militanıyla yüz yüze geldiniz mi?
Geldim. 2001 yılında. Cudi'de mi, Gabar'da mı bir yerlerde bir
militan yakalanmış. Bizim birliklerimizin birindeydi. Henüz
savcılığa sevk edilmemişti. İlk anda çok korkuyormuş. Arkadaşlar
tertemiz giydirmişler. Öyle dağdan gelmiş bir hali yoktu. Yüzüne
kan gelmişti. Kendisiyle konuştum.
* Neler hissettiniz? Acıma, kızgınlık?
Kızmadım, acıdım. Oturdum, sohbet ettim. Cahillik eseri dağa
çıktığını, herhangi bir eyleme katılmadığını ifade etti. Anasını
babasını özlediğini söyledi. Kendisine nasihatler ettim, yaptıkları
işin kötü olduğunu, devletin kendisi için uygun olanı yapacağını,
yanlışı varsa hesabını devlete verip sonra yüzünün akıyla ailesine
kavuşacağını söyledim. O korkak hali geçmişti. Sonrasını takip
etmek mümkün olmadı ama galiba ailesinin yanına dönmüş.
'Asker ihtiyaç olduğu zaman sesini çıkarır'
* Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine girdi. Geçmişten bugüne
Cumhurbaşkanlığı seçiminde askerin rolü tartışıla gelmiştir.
Sonuçta Başkomutan seçiliyor. Bu süreçte askerin rolü ne
olmalıdır?
Tabii, Başkomutanlık görevi manevi olarak Cumhurbaşkanının
şahsındadır. Silahlı Kuvvetler etkili midir, değil midir? Silahlı
Kuvvetler ne zaman etkili olur, etkili olma ihtiyacı duyar? Siyaset
eğer işini doğru yapmıyorsa, uygun yapmıyorsa, Cumhuriyetin temel
ilkelerine aykırı bazı şeyler oluyorsa asker o zaman belki o zaman
etkili olma ihtiyacı hisseder. Ama siyaset kurumu görevini tam
yaparsa asker niye herhangi bir şekilde ağırlık hissettirme
ihtiyacı duysun ki? Asker ihtiyaç olduğu zaman sesini çıkarır. Daha
doğrusu, zorunluluk hissettiği zaman. Siyaset kurumunun işini dört
dörtlük yapması gerekir. Bugünkü bütün komutanların da görmeyi arzu
ettikleri şey, siyaset kurumunun bu ülkede tam olarak işlevini
yerine getirmesi. Bunlar yapıldığı takdirde Silahlı Kuvvetler'in
hiçbir şekilde ağırlık hissettirmeye ihtiyaç duymayacaktır.
Komutanlar gayet açık ifade ettiler. 'Anayasanın bize verdiği bir
görev var. Bu görevin gerektirdiği şeyi söylüyoruz' dediler. O
görev bunları söylemeyi zorunlu hale getiriyor. Siyaset kurumu
aynaya iyi bakmalı. Neler olduğunu iyi görmeli ve düzeltmelidir ki
asker ağırlık koyma ihtiyacı duymasın.
* Cumhurbaşkanlığı seçimi ülkenin makas değiştirilmesi gibi bir
havaya sokuldu.
Öyle bir ihtimali düşünmek bile istemiyorum. Evet bir tehlike yok
mudur? Boyutu tartışılır ama gerek bölücülük bakımından gerek
irticai faaliyetler bakımından, dine dayalı bir devlet özlemi
duyanların, laiklik anlayışının dışında, eylemler var ve bunlar
fevkalade üzücü. Ama buna rağmen ben milletin böyle makas
değiştirme gibi bir şeye izin vereceğini sanmam.
Paşa'dan mesajlar
* Kamptakiler dönerse ABD'nin yardımı olmadan Türkiye
vatandaşlarını alır, onları ev bark sahibi yapar. Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarına sahip çıkar.
* Ancak oradaki insanlardan suçları sabit görülenler ceza alır.
* Türkiye'nin bölücü faaliyetler konusunda ciddi yanlışları
oldu.
* Bu ülkeyi siyasetçiler yönetiyor. Türkiye'nin dengeli bir biçimde
kalkınma için uygun programların gündeme getirilmesi gerekir. Bu
askerin işi değil. Özellikle ihmal ettiğimiz psikolojik boyut.
Benim çok şikayetçi olduğum ve ülke olarak beceri kazanamadığımız
bir boyut nedense.
Kuran'ın özeti duvarında asılı
Edip Başer. Geçmişi başarılarla dolu, doktoralı bir orgeneral. Kara
Kuvvetleri Komutanı olmasına kesin gözüyle bakılırken sürpriz bir
şekilde emekli edildi. Hakkında spekülasyonlar hiç eksik olmadı.
AKP'den milletvekilliği adaylığı teklif edildiği bile konuşuldu.
Adı MİT Müsteşarlığı için geçti. Ama o sustu. Şimdi Türkiye'nin
"Terörle Mücadele Özel Temsilcisi" olan Edip Başer, Fenerbahçe'de
emekli orgenerallerin kaldığı korumalı lojmanlardaki evinin
kapısını SABAH'a açtı. Edip Paşa, 38 yıllık eşi Hülya Başer'in
elleriyle yaptığı içli köfteler eşliğinde PKK ile mücadeleden ABD
ile ilişkilere, DYP Lideri Ağar'ın çıkışından, bir PKK militanı ile
karşılaştığında neler hissettiğine kadar sorularımıza içtenlikle
yanıtlar verdi. Evinin duvarlarında eşinin yaptığı tablolar asılı.
Çalışma odasını ise babasının ve Atatürk'ün fotoğraflarının yanı
sıra Şırnak Gülyazı köylülerinin hediye ettiği küçük bir halı
süslüyor. Başköşedeki "İhlas Suresi" de dikkat çekiyor. Kuran'ın
özeti de denilen İhlas Suresi rivayete göre, Müslüman olmayanların
Hz. Muhammed'e gelip, inandığı Tanrı'nın nasıl bir tanrı olduğunu
sorması üzerine indirildi. Anlamı ise "(Ey Muhammed!) De ki: O
Allah bir tektir. Allah her şeyden müstağni ve her şey O'na
muhtaçtır. O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiç bir şey O'na denk
değildir."
Kaynak : www.sabah.com.tr