Economist Erdoğan'ı kızdıracak kapak
Abone olHaftalık The Economist dergisi, Başbakan Erdoğan ve Gezi olaylarını yine gündemine taşıdı.
Haftalık The Economist dergisinin bu haftaki kapak
konusu, aralarında Türkiye ve Brezilya'nın da bulunduğu dünyanın
pek çok noktasındaki protesto eylemleri.
'Protestoların ilerleyişi' manşetini atan derginin kapağındaki
karikatürde, 1789 Fransız Devrimi, 1968'deki protestolar, 1989'daki
komünizm karşıtı eylemler ve son dönemdeki protestoları simgeleyen
karakterler yer alıyor.
Son dönemdeki eylemleri sembolü olan kadın karakter, bir elinde
kağıt kahve bardağı, diğerindeyse bir akıllı telefon tutuyor.
Farklı yerlerdeki protestoların farklı nedenleri olduğunu
vurgulayan dergi, eylemlerin ortak noktalarını şöyle açıklıyor:
İŞTE PROTESTOLARIN ORTAK NOKTASI
"Son bir kaç haftadır, bir ülkeden diğerine protestocular hayret
verici bir hızda harekete geçti. Demokrasilerde, diktatörlüklerden
daha aktiftiler. Talepler listesi olan çeşitli lobilerden ziyade,
sıradan, orta sınıf insanlardı. Şölenleri ve öfkeleri, yolsuzluğu,
verimsizliği ve iktidardakilerin küstahlığını mahkum
ediyordu.."
Eylemlerin ritminin teknoloji sayesinde hızlandığını belirten
dergi, V for Vendetta filmindeki tıklayın Guy Fawkes maskesinin hem
Sao Pulo'da, hem de İstanbul'da görüldüğünü söylüyor ve şöyle devam
ediyor:
Elinde akıllı telefonu olan herkes haberler yayıyor, ama bu
haberler her zaman güvenilir olmuyor. Polis 31 Mayıs'ta
İstanbul'daki Gezi Parkı'nda kurulan çadırları yaktığında, olanlar
Twitter'da anında yayıldı.
POLİS ACIMASIZCA MÜDAHALE ETTİ
Türkler öfkelerini ifade etmek için sokağa çıktıklarında, polisin
acımasız müdahalesinde göstericilerin öldüğü haberleri alevi
körükledi.
O ilk haberlerin yanlış olduğu ortaya çıksa da, artık protesto moda
olmuştu. The Economist eylemlerin daha önceki gibi sendikalar ya da
diğer çıkar grupları tarafından örgütlenmediğini söylüyor ama bu
organizasyon eksikliğinin eylemlerin gündemini ve taleplerini
kaçınılmaz olarak bulanıklaştırdığını belirtiyor.
Bu geniş tabanlı 'iyi hava eylemciliğinin' ortaya
çıktığı hızda kaybolabileceğini de söyleyen dergi, 2011'deki İşgal
(Occupy) eylemlerinin akıbetini hatırlatıyor. Ancak dergi bu kez
eylemcileri derin bir hoşnutsuzluktan beslendiğini kaydediyor.
Dergi bu noktada, geçen ay İsveç'te, 2011'de de İngiltere'de
yaşanan gençlik isyanlarını hatırlatıyor.
GENÇ ORTA SINIFLAR ÖFKELİ
Economist, özellikle kalkınmakta olan ülkelerde hızla büyüyen
orta sınıfların siyasi beklentilerinin daha büyük bir güç olduğunu
belirtiyor ve bu noktada Hindistan'da 23 yaşındaki bir kadının
tecavüz edilip, öldürülmesine karşı yapılan eylemleri ve 2011'deki
yolsuzluk karşıtı protestoları hatırlatıyor.
GENÇLİK ERDOĞAN'IN DİNCİ MUHAFAZAKARLIĞINA KARŞI
ÖFKELİ
Türkiye'de de üniversiteden mezun olanların sayısının 1995'ten bu
yana her yıl yüzde 8 arttığını belirten dergi, "Bunun yarattığı
genç orta sınıflar, büyük aileler ve alkole denetim isteyen
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, dinci muhafazakârlığına karşı
öfkeli" diyor.
Economist'in başyazısı şu satırlarla sona eriyor "Demokratlar
diktatörlerin gösterileri durdurma yeteneklerine imrenerek bakıyor
olabilir. Çin çok sayıda yerel düzeyde gösterinin, bir ulusal
harekete dönüşmesini engellemeyi başardı. Suudi Arabistan
muhaliflere sessiz kalmaları için rüşvet verdi.
SULTAN ERDOĞAN GİBİ GÜÇ KULLANMAK HÜKÜMETLERİ
ZAYIFLATIR
Rusya, para cezası ve hapis tehditleriyle gözleri korkuttu. Ama
uzun vadede otokratlar daha büyük bir bedel ödeyebilir.
Sultan Erdoğan'ın ileride görebileceği gibi, insanları sokaklardan
uzaklaştırmak için güç kullanmak hükümetleri ölümcül derecede
zayıflatabilir ve Arap hükümetlerinin iki yıl önce gördüğü gibi,
diktatörlüklerde protestocuların öfkelerini yönlendirebileceği
kurumlar pek bulunmuyor. 2013'te demokrasilerin sıkıntılar
çektiğini gören Pekin, Moskova ve Riyad'daki liderler rahatsız
hissediyor olmalı."
TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ İLE İLGİLİ
SORUNLAR
Economist 'Hala dışarıda, sokaklarda' başlıklı bir makalede ise
Türkiye'deki eylemleri ele alıyor.
"Protestolar azalsa da, Türkiye'nin siyasi geleceğiyle ilgili
sorular havada" diyen dergi, "31 Mayıs'tan bu yana Türkiye'yi
sarsan eylemler Recep Tayyip Erdoğan'ın geleceğiyle ilgili birçok
soruyu gündeme getirdi. Başbakanın popülerliği tamir edilemeyecek
derecede zarar gördü mü?
GELECEK YIL CUMHURBAŞKANI SEÇİLEBİLECEK Mİ?
Gelecek yıl yine de Cumhurbaşkanı seçilebilecek mi? Daha da kritik
olanıysa, bu çalkantının uzun süredir devam eden Kürt sorununu
çözmek için giriştiği cesur çabaların üzerindeki etkisi ne olacak?"
diye devam ediyor.
Bu son soruya BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Milliyet
gazetesine verdiği röportajda bir yanıt alındığını söyleyen dergi,
Demirtaş'ın "hükümet ve PKK lideri Abdullah Öcalan
arasındaki görüşmeler kopma noktasına geldi" dediğini
aktarıyor. Dergi şöyle devam ediyor:
KÜRTLERİN TUTUMU
"Erdoğan'ın Kürtlere sırt çevireceği kaygıları, hükümet yanlısı
mitinglerde milliyetçi klişelere geri dönmesiyle büyüdü.
Ankara'daki evine Türk bayrağı astıran Erdoğan, taraftarlarına da
aynı çağrıda bulundu ve Öcalan'a yine 'terörist' dedi.
Erdoğan'ı kızdırmaktan çekinen BDP, başta gösterilerde genel olarak
sembolik bir tutum takındı. Hatta Demirtaş, hükümetin
'gösterilerden darbeciler ve aşırı milliyetçiler sorumlu'
şeklindeki görüşünü tekrarladı.
11 EYLEMCİ KÖR OLDU
Çok sayıda Kürt, biber gazı, basınçlı su ve plastik mermi
kullanılmasıyla dört eylemcinin ölmesi, 11'inin kör olması, 8
bininin de yaralanmasından fazla etkilenmedi. Pek çoğu, ilk kez
ayaklanan 'Beyaz Türklere' 'Biz gerçek
mermilerle öldürülürken neredeydiniz' diye sordular."
Ancak dergi, kamuoyunda öfke büyüdükçe Kürtlerin eylemcilere destek
vermeye başladığını, PKK yöneticilerinden Murat Karayılan'ın
Türkiye'nin 'savaşa hazırlandığını' söyleyerek, üç
aydır devam eden ateşkesi sonlandırmaktan bahsedecek kadar ileriye
gittiğini belirtiyor.
KÜRTLER SOKAK EYLEMLERİNİN ALASINI
YAPABİLİRLER
Dergi şöyle devam ediyor "Protestolar artık Kürtlerin seslerini
duyurmak için silaha ihtiyacı olmadığını gösterdi. Kürt araştırmacı
Mahmut Kaya'nın söylediği gibi 'Sokak eylemlerinin alasını
yapabilirler'. Kürtlerin Türk protestocularla güçlerini
birleştirebileceği kaygısı, Erdoğan'ı harekete geçmeye zorladı.
Demirtaş hükümetin bir dizi reform açıklayacağını, terörle mücadele
yasalarında değişiklikler yapacağını ve Öcalan'ın mahkûmiyet
koşullarının iyileştirileceğini söyledi. Böylece barış görüşmeleri
kurtuldu."
Dergi, yeni müzakere başlıkları açılması konusunda, Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan Almanya Başbakanı Angela Merkel'in kışkırttığı Avrupa Birliği'yle olası bir krizin de 25 Haziran'daki uzlaşmayla aşıldığını belirtiyor. Yazı şu satırlarla sona eriyor:
HOŞGÖRÜ DERSİ ALINDI MI?
"Ama bunların hiç biri Ankara'daki protestolar sırasında bir
polis tarafından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük'ün annesi
Sayfi Sarısülük'ü teskin etmiyor. Oğlunun ölümünden Erdoğan'ı
sorumlu tutuyor. Sarısülük'ün vurulma anını gösteren görüntülerin
ortaya çıkmasıyla, sokaklara daha çok sayıda eylemci çıktı.
POLİSİN SERBEST KALMASI ÖFKELERİ BÜYÜTTÜ
Mahkemenin nefsi müdafaada bulunduğu gerekçesiyle şüpheli polisi
serbest bırakması öfkelerini büyüttü. Erdoğan da bir konuşmasında
'polisin destan yazdığını' söyleyerek ateşin üzerine benzinle
gitti. Hükümet şimdi, 'Büyük Oyun' başlıklı bir videoyla olaylara
kendi bakışını dolaşıma soktu. Videoda Erdoğan'ın kendisine karşı
küresel bir komplo yapıldığı söylemine destek verilmeye
çalışılıyor. 25 Haziran'da binlerce eylemci, polisin bakışları
altında yine Taksim Meydanı'nda toplandı. Göz yaşartıcı gaz,
plastik mermi ve biber gazı yoktu. Bir hoşgörü dersi alındı mı
acaba?"