Düşük dolar ve Çin tekstili vurdu
Abone olMarkalaşan firmalar uluslararası piyasada başarıyla rekabet ederken, fason şirketler kapanma noktasında. Merter ve Bursa’da 120 atölye kapısına kilit vurdu.
TL’nin aşırı değer kazanması ve Çin’in dünya pazarlarındaki
hakimiyeti, tekstil sektörünü olumsuz etkiledi. Mahmut Canbulat, 26
yıldır ekmeğini tekstilden kazanıyor. 11 yıldır İstanbul'da atölye
işleten Canbulat'ın işleri şimdilerde durma noktasına geldi.
İşadamı, yüzde 10 kapasite ile üretim yaparak ayakta durmaya
çalışıyor. Birkaç yıl önce 500 bin dolar vererek aldığı sekiz
makinenin altısını yarı fiyatına satılığa çıkardı; ancak alıcı
bulamadığı için kilosunu 250 kuruştan hurdacıya satmaya karar
verdi. Türkiye'nin dünyada söz sahibi olduğu tekstilde yüzlerce
işadamı ve binlerce çalışan, Canbulat'ın yaşadıklarıyla karşı
karşıya. Son iki yılda büyük bir toparlanma sürecine giden
ekonominin bütün göstergeleri olumlu. Enflasyonun tek haneli
rakamlara indiği, ihracat rekorlarının kırıldığı ve gayri safi
milli hasılanın hızla büyüdüğü ortamda, 4 milyon kişiye ekmek
kapısı olan tekstil sektörü sıkıntılı günler yaşıyor. Doların değer
kaybetmesi, harcamaları Türk Lirası, hasılatı döviz olan firmaları
zor durumda bıraktı. Maliyetleri dolar üzerinden olan işletmeler
ise uluslararası piyasada ayakta kalmak için kârı düşürmek zorunda
kaldı. İstanbul'un tekstil merkezi Merter ve Güngören'de 500'e
yakın örme firmasından 30'u kapısına kilit vurdu, 3 bin 500 kişi
işsiz kaldı. Denizli'de geçen ay bin 800 işçi çıkarıldı. Bursa'da
90 dokuma atölyesi kapandı. Uzmanlara göre Türkiye'nin tekstil
sektörü, markalaşarak ve moda üreterek ayakta kalabilir. Ayrıca
hızlı teslimat yapmak, kaliteyi koruyarak maliyetleri düşürmek,
yeni modeller üretmek de dünya piyasalarıyla rekabet için olmazsa
olmazlardan. Türkiye, Çin'i sadece rakip değil, en büyük pazar
olarak da görmeli. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen de rekabet gücünü
artırabilmek için markalaşmanın önemine dikkat çekmişti. Örme
Sanayicileri Derneği Başkanı Erdinç Erdoğan, sektördeki sarsıtıyı
Çin faktörü, düşen döviz kuru, yükselen sigorta primleri, artan
vergiler ve yüksek enerji maliyetlerine bağlıyor. Türkiye'nin bazı
pazarları kaybetmeye başladığını vurgulayan Erdoğan, son bir yıl
içerisinde sadece Avrupa Birliği ülkeleri içinde Türkiye'nin
tekstildeki pazar payının yüzde 16'dan, yüzde 12'ye gerilediğini
vurguluyor. Erdoğan'a göre devletin uyguladığı politikalar
firmaları yurtdışına kaçıracak. Erdinç Erdoğan, sadece son bir yıl
içerisinde çok sayıda şirketin Suriye, Ürdün, Mısır ve Özbekistan'a
gittiği bilgisini veriyor. Tekstilde yaşanan sıkıntıda, Türk
Lirası’nın değer kazanmasının yanı sıra kotaların kalkmasıyla Çin
ürünlerinin dünya pazarlarına hakim olmasının da büyük payı var.
Avrupalı şirketler Türkiye yerine daha düşük fiyata imal eden Çin’e
fason üretim yaptırmaya başladı. Son 1,5 ay içerisinde Avrupa’nın
Çin’den yaptığı ithalatta yüzde 400-500 artış var. İstanbul Tekstil
ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İsmail
Gülle, ekonomide her şey yolunda giderken firmaların aşırı bir
kârsızlık ortamına girdiğini kaydediyor. Döviz kurunun 2001 yılı
seviyesinde olduğunu, aynı dönemde işçi maliyetlerinin ise yüzde
100’ün üzerinde arttığını belirten Gülle, “Son 2,5 yılda gelirlerde
hiçbir artış olmadı, aksine düştü. Aynı dönemde işçi ve girdi
maliyetleri yüzde 100 arttı.” diyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi
Başkanı Oğuz Satıcı ise uygulanan para politikası sonucunda ortaya
çıkan kurun Türkiye’nin rekabet gücünü elinden aldığını vurguluyor.
Sıkıntının sadece tekstilde değil, bütün sektörlerde rekabet
imkanını daralttığını savunan Satıcı, Türkiye’de şu anda paradan
para kazananların dışında kimsenin kazanamadığı görüşünde. Sanko
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, döviz kurunun
dört yıl önceki fiyatında seyrettiğine dikkat çekerek, “Ama dört
yıldır bütün firmalar işçilerine zam yaptı. Enerjinin fiyatı arttı.
Maliyetleri artarken sattığı ürünün fiyatı düştü.” ifadelerini
kullanıyor. Gaziantep’te işten çıkarmaların henüz yaşanmadığını
belirten Konukoğlu, bazı firmaların çalışanlarını ücretsiz izne
gönderdiğini ifade ediyor. Konukoğlu, pazardan çekilen firmaların
yerini Hindistan, Pakistan ve Çin firmalarının aldığını kaydediyor.
Denizli Sanayi Odası Başkanı ve Tümteks sahibi Abdülkadir Uslu,
döviz kurunun 1 milyon 600 bin liradan 1 milyon 300 bin liranın
altına düşmesinin ihracatçıyı zor durumda bıraktığına dikkat
çekiyor. Reel faizlerin enflasyon oranına çekilmemesi halinde işçi
çıkarmaların devam edeceğine dikkat çeken Uslu, çıkardığı 225
işçiye 350 bin YTL tazminat ödediğini anlattı. Ege İhracatçı
Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkanı Servet Eröcal ise doların dört
yıl önceki seviyesine inmesiyle, hasılatı döviz olan firmaların
kapanmanın eşiğine geldiğini vurguluyor. Faizlerin yüksekliğinden
şikayet eden Eröcal, dövizdeki düşüşün ithalatçıya yaradığı
görüşünde. Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkan
Fikret Mısırlı doların geldiği seviyenin, hammaddesini iç piyasadan
YTL ile karşılayan firmalara yaşama şansı bırakmadığını dile
getiriyor. Girdisi ithal olan firmaların bu düşüşten fazla
etkilenmediğine dikkat çeken Mısırlı, şu uyarıda bulunuyor:
“Girdisini iç piyasadan karşılayan istihdamı yoğun sektörler şu
anda rekabet edemez durumda. Bu durum ihracata büyük darbe vuracak.
Pazarları kaybetmemek için şimdiye kadar zararları
özsermayelerimizden karşıladık.” Denizli Tekstil ve Konfeksiyon
İhracatçıları Birliği Başkanı Raşit Güntaş da düşük kur
politikasından yakınıyor. Reel faizlerin düşürülmesini isteyen
Güntaş’a göre, faizlerin düşmemesi halinde fabrikalar küçülme
politikalarını sürdürecek, işçi çıkarmalar devam edecek. Tekstil
İşçileri Sendikası Pilot Sanayi Bursa Şube başkanlarından Mehmet
Çakan, ilde 23 bin kişinin işten çıkarıldığı bilgisini verirken,
diğer şube başkanı Selim Yıldız, fabrikalarla toplu görüşme
imzalamakta zorlandıklarını vurguluyor. Yıldız, “800 kişi
çalıştıran fabrika kapısına kilit vurmak yerine 200-300 işçi
çıkarmayı tercih ediyor. Fabrikalar sendikalı işçi çalıştırmak
istemiyor, bizler de toplu sözleşme imzalamakta zorlanıyoruz.”
diyor. Bursa Dokumacılar Odası Başkanı İlyas Albayrak şikayetini,
“İşlerimiz günden güne kötüye gidiyor. Bulgaristan, Romanya gibi
ülkelerde bir işçi 150 Euro’ya çalışırken bizde asgari ücretle
çalışan işçinin maliyeti 500 doları geçiyor.” şeklinde dile
getiriyor. Bursalı tekstilci Hüsnü Çayhan, işten ayrılan elemanın
yerine yeni personel alamamaktan şikayetçi. Bir başka tekstilci
Abdurrahman Yurtsever, asgari ücretin rutin olarak artmasının bile
sanayiciyi etkilediğini ifade ediyor. Gaziantep Sanayi Odası
Başkanı Nejat Koçer, büyük partiler halinde yurtdışına mal gönderen
tekstil üreticilerinin, kurdaki düşüşten daha fazla etkilendiğine
dikkat çekiyor. Tekstil sektöründe, mevsim sebebiyle üretimin
oldukça düşük seviyelerde gerçekleştiğini vurgulayan Koçer, ocak
ayında başlayan durağan dönemin sürdüğünü, bu süreçte bazı
firmaların işçi çıkarma yoluna gittiğini dile getiriyor.
Gaziantep’te tekstil sektöründe üretim yapan firmalardan Gürteks’in
Mali ve İdari İşler Müdürü Mahir Aslan, mevsime bağlı 300 çalışanın
işine son vermek zorunda kaldıklarını kaydediyor. Akteks Akrilik
İplik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Mutafoğlu ise işçi çıkarmayı
dövize bağlamanın yanlış olduğu görüşünde. Gaziantep’te mevsime ve
döviz kurundaki düşüşe bağlı olarak tekstil sektöründe 3 bin
civarında kişinin geçici süreyle işinden ayrıldığı belirtiliyor.
Atölyemi kapatınca, geçinmek için simitçilik de yaparım hamallık da
Bir yıl öncesine kadar 8 kişiye iş imkanı sağlayan Can-Örme’nin
sahibi Mahmut Canbulat, şimdi iki elemanıyla akşam eve götüreceği
ekmeğin telaşında. Canbulat, Türkiye hazır giyim ihracatının yüzde
70’ini karşılayan örme sanayiinde faaliyet gösteren bin 300’e yakın
firma sahibinden sadece biri. “Devlet, bu ülkede yatırım yapanları
cezalandırıyor.” diyen Canbulat, en iyimser tahminle iki ay daha
işini devam ettirebileceğini anlatıyor. Canbulat bundan sonrası
için ne iş bulursa yapmayı düşünüyor. Canbulat, “Yeter ki ailemin
geçimini sağlayayım. Ne iş olursa yapmaya razıyım. Simitçilik de
yaparım, hamallık da. Ama beni bu yaştan sonra kim işe alır?” diye
soruyor. Temteks Tekstil’in sahibi 50 yaşındaki Ertuğrul Elçi ise
işleri iyi olmadığı için İzmir’de bulunan evine 2-3 ayda bir gitmek
zorunda kalıyor. Geçen yıla kadar haftada bir evine giden Elçi,
şimdi işyerinde yatıp kalkıyor. İşadamı, 3 makinesini satmayı
düşündüğünü, elinde kalan üç işçisini başka iş yapamazlar diye
işten çıkarmadığını kaydediyor. Elçi, “İki yıl öncesine kadar
siparişlerimizi aylar öncesinden alırdık. Boş günümüz ise hiç
olmazdı. Şimdi ise haftada iki gün iş yapabilirsek buna sevinir
hale geldik.” sözleriyle eski günlerin özlemini dile getiriyor. 21
yıldır sektörde olan Özçakır Tekstil’in sahibi Hasan Çakır, geçen
yıl kasım ayından beri atölyesinde bulunan 5 makinesini
çalıştırmıyor. 35 yaşındaki işadamı bu yaştan sonra herhangi bir
mesleğin çıraklığını yapmanın zorluğuna dikkat çekiyor. Çakır, 100
bin dolara aldığı makinelerini 2 bin YTL’ye (2 milyara) hurdacıya
vermeye karar vermiş. Damla Örme’de çalışan makine ustası Mustafa
Demirel şimdilerde gündüzleri boyacı, geceleri ise tekstilcilik
yapıyor. Demirel, boyacılığa başlayış hikayesini ise şöyle
anlatıyor: “Patronum iş olmadığından bana gündüzleri boyacılık,
geceleri de atölyede çalışmam için boyacı sandığı aldı. Geceleri
kumaş örüyorum, gündüzleri ise ayakkabı boyacılığı yapıyorum.”
Günde 2-3 saat ancak uyuyabilen Demirel, bu sıkıntıya zihinsel
özürlü kardeşine ilaç yetiştirmek için katlanıyor. Zaman