Durdurulamayan kanama: Hemofili
Abone olSağlık Bakanı Recep Akdağ, hemofilinin Türkiye’de halledilemeyen sağlık sorunlarından biri olduğunu belirtti.
Bakan Akdağ, bakanlığa kayıtlı hemofilik hasta sayısının 1.500
olmasına karşın, bilimsel açıdan bunun 2 bin 500-3 binleri
bulmasının beklendiğini bildirdi. Prof.Dr. Davut Albayrak,
hemofilinin kanın pıhtılaşması için gerekli olan maddelerden
birinin soydan geçen eksikliği sonucu, durdurulamayan kanamalarla
kendini gösteren bir hastalık olduğunu belirterek, bu hastaların
çarpmaya ve düşmeye karşı korunması gerektiği hatırlattı. Dünya
Hemofili ve Ulusal Hemofili Günleri ile Türkiye Hemofili
Derneği’nin 10. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen toplantıda
konuşan Bakan Akdağ, “Hemofili, ülkede halledemediğimiz sağlık
sorunlarından biri” dedi. Herkesin bu konuda özverili çalışmasına
rağmen sorunun çözülmemiş kısmının biraz daha büyük olduğunu dile
getiren Akdağ, şöyle devam etti: “Bakanlığa kayıtlı hemofilik hasta
sayısı, 1.500 civarında. Oysa bilimsel olarak bu sayının 2 bin
500-3 binleri bulması beklenmekte. Kayıtlı olmayanlar acaba nerede
ve nasıl bir hizmet almakta? Bu çocukların önemli bölümü,
buradakiler kadar şanslı değil. Önemli bir bölümü, tedavilerinin
bir şekilde eksik kalmasından dolayı bazı sakatlıklarla karşı
karşıya gelmiş durumda. Maalesef gelişmiş ülkelere göre ülkemizde
bu hastalarda sakatlık oranı yüksek.” Akdağ, bu konunun sistematik
olarak ele alınmasının önemine işaret ederek, ilk olarak koruyucu
hekimliğin yaygın hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Kayıt
probleminin engellenmesi için de birinci basamak sağlık hizmetinde
doğru bir sistem kurulmasının zorunlu olduğuna değinen Akdağ,
hastaların sağlık ocakları yerine doğrudan hastanelere başvurduğuna
dikkati çekti. Akdağ, “Hastaneler, birinci basamak sağlık
kuruluşları olarak kullanılıyor. Bu ülkede eğer daha kaliteli bir
sağlık hizmeti vermek istiyorsak, mutlaka birinci basamak sağlık
hizmetini çalışır duruma getirmeliyiz” dedi. Hekim ile hasta
arasına para girmeyecek Hemofilide kullanılan ilaç ve ürünlerin de
çok pahalı olduğunu ve hiçbir ailenin bu masrafın altından
kalkmasının mümkün olmadığını anlatan Akdağ, sağlıklı bir sigorta
sistemine sahip olunması gerektiğini ve bunu da genel sağlık
sigortası ile başaracaklarını bildirdi. Bakan Akdağ, ayrıca,
hemofili tedavisinde kullanılan ürünlerin ülkede imal edilmesi için
de yeni modeller geliştireceklerini söyledi. Herkesin bilinçli
olması gerek Samsun Lösemili ve Kan Hastalıklı Çocuklar Derneği
Başkanı ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Davut Albayrak,
löseminin genetik bir hastalık olduğunu söyledi. Albayrak, 17 Nisan
Dünya Hemofili Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, hemofilinin
kanda, kanın pıhtılaşmasını engelleyen bir maddenin eksikliğinden
kaynaklandığını hatırlatarak, hastalığın bulaşıcı olmadığını
belirtti. Hemofili hastalığının vatandaşlar tarafından iyi
bilinmesini isteyen Albayrak, hemofili hastalarının sorunlarının da
bilinmesi gerektiğini söyleyerek, şunları kaydetti: “Hemofili,
kanın pıhtılaşması için gerekli olan maddelerden birinin soydan
geçen eksikliği sonucu, durdurulamayan kanamalarla kendini gösteren
bir hastalıktır. Bu hastalar çarpmaya ve düşmeye karşı
korunmalıdır. Diş çekimi, sünnet sonrası durmayan kanamalarda akla
gelmelidir.” Hastalarda kanamanın durması için kandan elde edilen
ve “faktör” denilen maddelerin kullanılması gerektiğini belirten
Albayrak, hastalığın takibinin ise kan hastalıkları bölümünde
yapıldığını bildirdi. Albayrak, 17 Nisan Dünya Hemofili Günü’nde
dikkat çekilen bu hastalığa karşı herkesin bilinçli olması
gerektiğine dikkati çekti. Sosyal güvencesi olmayan hastalar faktör
8 ilacını temin etmek zorunda Ege Hemofili Derneği Başkan
Yardımcısı ve Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Kaan Kavaklı, hemofili hastalığının genetik problem
nedeniyle kanda pıhtılaşma fonksiyonunda görev yapan “Faktör 8”
isimli proteinin eksik olması nedeniyle ortaya çıktığını,
hastaların ciddi kanamaların yanı sıra kalıcı eklem sakatlıkları
ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Tedavi sürecinde ilaç yoluyla
kanda eksik olan “Faktör 8”in hastaya verildiğini kaydeden Kavaklı,
“Tedavi için gereken Faktör 8 isimli ilaç pahalı ve ithal bir
ilaçtır. Özellikle sosyal güvencesi olmayan hastalar bu ilacı temin
etmekte zorlanıyorlar” diye konuştu. Hastaların eklemlerinde oluşan
kanamaların yeterince tedavi edilmemesi durumunda kalıcı
sakatlıkların oluştuğunu da belirten Kavaklı, Ege Hemofili
Merkezi’nde uygulanan “Eklem içi radyoaktif madde uygulaması”
yöntemiyle eklem sakatlıklarının önlenebildiğini de belirtti.
Hemofili hastaları için umut Hemofili hastalarının kesin tedavisi
için ABD’de genetik üzerine çalışan bilim adamlarının önemli bir
aşama kaydettiğini de belirten Prof. Dr. Kaan Kavaklı, hastalara ve
hasta yakınlarına seslenerek “Üzerinde deney yapılan hasta sayısı
45’e ulaştı. Çalışmalar yavaş ilerliyor ancak gelinen nokta tedavi
için önemli bir aşama. Umudunuzu kaybetmeyin” diye konuştu.