Her ne hikmetse nüfusu 30 milyonu bulan Kürtler için bir coğrafi
devlet yoktur. Bunun bir sorun olmayacağını sanan varsa tek
kelimeyle IQ’su düşüktür.
Zamanında Suriye, Irak ve İran Kürtleri ilgili devletlerin
insafına bırakılmışken, Türkiye Kürtleri asli unsur olarak kabul
edilmiş ve TBMM açılışı yapıldığında ”Bu Meclis Kürtlerin
ve Türklerin meclisidir” ifadesi kullanılmıştır.
İyi niyet ve insani bir tarzla başlayan Cumhuriyet süreç içinde
ne kadar plan projesi varsa dindar Anadolu insanı ve Kürt
vatandaşlarımızı sindirmek için hazırlamış, dolayısıyla kendi iç
sorunlarıyla boğuşmuştur.
Kürt sorunlarının bu dört ülkede yaşanması gözler önündedir,
fakat Türkiye’nin ki yersiz ve gereksiz olup, Kürtlerin bu sorunda
hemen hemen hiç hataları yok/yoktu, bu son 15-20 hariç tabi. Çünkü
dünyanın emelleriyle ortak hareket ettiler. Bir kısım Kürtler öyle
kontrolsüz hareket ettiler ki bu gün bu yanlış alışkanlıklarından
vazgeçemiyorlar.
Dünyanın oyunlarını fark eden Abdullah Öcalan dahi pes etti ve
devletle iş birliği içinde bu sorunu minimize etmeye çalıştı. 2013
Nevroz mesajı da bunun bir startıydı.
Kimse bu Kürt sorunu dünyadan bağımsız düşünmesin. Herkes
kendine göre bu sorunun bir tarafı olarak bir duruş sergiliyor.
2007 yılı Şubat ayıydı, Alman Konsolosluğu-Diyarbakır Barosu iş
birliği içinde Büyükşehir belediyesi Tiyatro salonunda iki günlük
bir Kürt konferansı yapıldı. Yaklaşık bin kişilik salonda oturacak
yer bile kalmamıştı.Katılımcıları yarısı dış ülkelerden desem
inanın. Çağrı usulü gelen katılımcılardan oluşan bu salon hınça
hınç dolu, ben de mazlum-der adına davetliydim.
7 oturum 21 saat süren bu konferansta akla yatkın bir fikir
ortaya konuldu. Denildi ki milyonlarca Kürdün devletinin olmayışı
psikolojik bir sorun oluşturmaktadır.
Dolayısıyla Irak’taki Kürdistan bölgesini devletleştirmek
dünyanın boyun borcudur. İran ve Suriye Kürtlerine federatif bir
yapı lazım. Türkiye Kürtlerine gelince canı sıkılan Anadolu’ya
kayıyor, en büyük Kürt nüfusu 6 milyonla İstanbul’dadır. Bunları
bölgesel federasyon kurtarmaz anayasal düzeyde hak ve
özgürlüklerini vereceksiniz kendini Türkiye’nin her yerinde 1.sınıf
vatandaş olarak hissedecekler.
O günden bu güne bu istikamette çalışmalar oluyor, İran ve
Irak’ta pek sorun yok ama Türkiye’de ve Suriye’de bir kesim fitne
ehli buna çomak koyuyor. Bu da dünyanın gözü önünde cereyan eden
olaylarda görüldüğü gibi Türkiye’de PKK, Suriye’de PYD,
tutturmuşlar bir komünist sistem uğruna bir felaket oluşturuyorlar,
hem Kürtleri baskı altına alıyorlar hem de Türkiye cumhuriyetine
sorun oluşturuyorlar. Aslında eski devlet anlayışı olsaydı rahat
anlaşabilirlerdi ancak özüne dönmeye çalışıp halk ile selamlaşma
yolunu seçen AK Parti hükümetinden kıl oluyorlar.
Baksanıza halk PKK’yi, PYD’yi yavaş yavaş tanıyor ve böyle
giderse iki örgütü de orta yerde kalacak.
Eğer PKK/PYD sıkıntısından olmasaydı zaten devletin sivil
toplumun eli üzerine ortaya koyup uygulamaya çalıştığı plan
uygulanıyordu, bu kadar sorunda çıkmayacaktı.
Benim bildiklerim bundan ibaret, varsa bir bildiğiniz
paylaşmakta fayda var.
Bir Kürt vatandaş olarak Berzanı’nin Külliye’de ve Çankaya’da,
TBMM başkanlığında ağırlanması beni onurlandırdı, ülkeme olan
bağılığım bir kat daha arttı.
Umarım Türkiye Cumhuriyeti her geçen gün adaletini pekiştirerek
payidar olmaya devam edecektir.