İnanç ve tapınmanın kökenini arama çalışmaları devam ediyor. "İnsanoğlu ilk nasıl ibadet etti, dini törenler nasıl ortaya çıktı?" gibi soruların cevaplarını arayan bilimadamları Şanlıurfa Göbekli Tepe'deki araştırmalarını sürdürüyorlar. Bölgede 1995 yılında başlayan kazılarda çok önemli bulgular elde edildi. Günümüze kadar yapılan kazılar sonucunda Göbekli Tepe'nin Neolitik Çağ yerleşimi olduğu anlaşıldı. Tarihi M.Ö. 11 binyıllarına uzanan Neolitik Çağ'dan kalma, tapınma amaçlı törensel alanlara ait mimari kalıntılar, dikili taşlar ve üzerinde kabartmalı yabani hayvan ve bitki figürlerinin bulunduğu taşlar günyüzüne çıkartıldı. Bölgenin önemi ise günyüzüne çıkarılan en büyük tapınma alanını barındırmasıdır. Göbekli Tepe'de bir tilki kabartması. Tapınağı yapan tarih öncesi insanlar henüz metal eşyaları kullanmayı hatta çanak çömlek yapımını bile bilmiyorlardı. Kazı ekibinin başındaki arkeolog Klaus Schmidt'e göre Göbekli Tepe dünyanın ilk kutsal bölgesi. İbadet alanında boğa kabartması. Üst üste konan taşlardan oluşturulan çember genel ibadet alanı olarak kullanıyordu. Kazı çalışmalarının başındaki isim Doç. Dr. Klaus Schmidt çalışmalarını ve elde edilen sonuçları şu şekilde değerlendirdi: "Göbeklitepe'deki kazılarda elde ettiğimiz bulgularla, dünyanın bilinen en eski tapınma merkezlerinden birinin bu bölgede olduğunu ortaya çıkarmıştık. Ancak, son kazı çalışmalarıyla tapınma merkezinin dünyanın en büyük tapınma merkezi olduğunu tespit ettik. Yaptığımız araştırmalarda, Neolitik Çağ'da yaşamış insanların, yabani sığır, akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği ve yabani bitki kabartmalarını incelediğimizde hayvanlarını evcilleştiremedikleri sonucuna ulaştık. Ayrıca, dikili taşların (Stel) üzerindeki resimler ve kabartmalar o dönemde yaşamış olan insanların sanatları hakkında bizlere fikir veriyor. Buradaki tapınak, dünyanın bilinen en büyük tapınağı olma özelliğini taşıyor"