Dindar Beki'nin 'kindar' yönü!
Abone olNazik bir yazı istendiğine bile bu şekilde cevap vermekte mahzur görmüyorlar. Bu yüzden ben bu son olaya hiç şaşırmadım, Hadi arkadaşın da en azından bu mutlu günlerinde üzülmesini hiç istemem.
GAZETECİLER.COM -
Habertürk yazarı Serdar Turgut, bugün köşesinde İnternethaber'in
13. yıldönümünde Radikal yazarı Akif Beki'nin terbiye ve nezaket
sınırlarını zorlayan yazısına değindi.
"Neden şaşırıyorsun Hadi kardeş?" başlıklı yazısında Turgut, Hadi
Özışık'ın Akif Beki ile ilgili yazısına "Akif Beki'nin
içinden geldiği ve ait olduğu tarafın belirleyici özelliği
kindarlığıdır. O kesim dindar olduğunu iddia eder, ama asıl
belirleyici özellikleri kindarlıklarıdır. Bunu siyasetlerine,
adalet anlayışlarına, geçmişle yüzleşmelerine, kendilerinden farklı
olan farklı yaşayan insanlara bakışlarına daima
yansıtırlar." yazdı.
İşte Akif Beki'nin "kindar" yönünü köşesine taşıyan Habertürk
yazarı Serdar Turgut'un yazısından çarpıcı bir bölüm:
DÜNYADA HUFFİNGTON POST, TÜRKİYE'DE
İNTERNET HABER
Bana "Dünyada huffingtonpost.com varsa Türkiye'de de
internethaber.com var" dedirten, internet haberciliğinde
çok önemli global pozisyon almış olan Hadi Özışık,
"İnternethaber'in 13'üncü yılı ve Akif Beki'nin
yazısı" başlıklı bir yazı yazdı.
Kendim de dahil birçok insandan bu konuda yazı istediğini
bildiğimden, "Acaba Akif bizim yapamadığımız neyi yapmış;
yazısı, ayrı bir yazıyı hak edecek neler içeriyor?" diye
merak edip hemen okudum.
Hadi'yi şaşırtan ama beni hiç şaşırtmayan bir şey yapmış
Akif Beki. Eğer gönlü yoksa, böyle durumlarda nazik bir
insan ne yapar? "Kusura bakmayın, yazamayacağım"
der, değil mi? Ama onun yerine Akif öfke dolu bir yazı
yazmış ve internet haberciliğine bir dizi hakaret yağdırmış, kin
kusmuş.
HADİ ÖZIŞIK ŞAŞIRMIŞ BEN HİÇ
ŞAŞIRMADIM
Hadi Özışık haklı olarak şaşırmış, nezaketten bahsediyor.
"Bu güzel günümüzde bu da yapılır mı?" diye
soruyor.
Ben hiç şaşırmadım, aksine çok da doğal buldum. Hadi
de en az benim kadar tecrübelidir; o bu gerçeği henüz neden
göremedi bilmiyorum, ama tahminim bu iyi niyetinden olsa
gerek.
O gerçek şu: Akif Beki'nin içinden geldiği ve ait olduğu
tarafın belirleyici özelliği kindarlığıdır.
O kesim dindar olduğunu iddia eder, ama asıl belirleyici
özellikleri kindarlıklarıdır.
Bunu siyasetlerine, adalet anlayışlarına, geçmişle
yüzleşmelerine, kendilerinden farklı olan farklı yaşayan insanlara
bakışlarına daima yansıtırlar.
Bu yaygın kindarlık sadece bireysel zarar vermekle kalmıyor,
topluma da büyük darbeler vuruyor.
DİNDARLARIN KİNDAR YÖNÜ BU ÜLKENİN EN
TRAJİK YANI
Dindarının kindar yönünün ön plana çıkması bu ülkenin en trajik
yanıdır. Dinle hiç alakası olmayan bir insan olarak
ben bile bir dindarın kindar olmasının yanlış olduğunu
biliyorum. Ama bunu nedense onlar
bilmiyorlar.
Bu yüzden bir güzellik yaratabilecekken toplum olarak
yıpranıyor ve geleceği güzel kurabilmenin fırsatını
kaçırıyoruz.
Ruhlardaki kin duygularının bu şekilde ön plana çıkması hemen
hiçbir konuda konuşamamamız ve diyalog açamamamız sonucunu
doğuruyor.
Kin, insanı teslim alınca o insan, geçmişle yaşamayı
geleceği kurmaktan daha rahat, daha güvenli bulur.
DİYALOG ÇABALARIM HEP KİN DUVARINA
ÇARPTI
Bu ülkede geçmişte olanlarla hesaplaşmak ve hesabını sormak bütün
söylemleri bu yüzden teslim aldı. Geçmişe bakmak daha iyi bir
geleceği toplu halde kurmanın bir yolu olabilecekken bizde sadece
geçmişe kinlerin kusulmasıyla sonuçlandı.
Benim bireysel olarak bir süredir sürdürdüğüm diyaloglar
açmak ve konuşup anlaşmak çabaları hep bu kin duvarına çarpıp yarım
kaldı.
O duvara çarpıp çarpıp devrildim ama her defasında ayağa kalkarak
bir umutla konuşma çabamı sürdürmeye çalıştım.
Ancak "Hapishanelere haksız yere sokulmuş birçok insan var,
hep birlikte bunlara sahip çıkmalıyız. Eminim ki gerçek bir dindara
da bu yakışır" dediğimde, içten söylediğim bu sözlerime
sadece "Ne yapalım herkes geçmişte yaptıklarıyla mı kalsın,
hiç mi hesap sormayalım yani" tepkisi alınca o noktada
üzülerek koptum ve duvara tekrar çarptığımı hissettim.
Tekrar ayağa kalktım ve bu defa yine ileriye yürümeye çalışmak
yerine döndüm ve geriye gittim. Kendime yaratmaya
çalıştığım, içinde kinlerin, hesaplaşmaların olmadığı küçük
adacığıma geri döndüm.
Bundan sonra diyalog kurmak, konuşmak isteyebilecekleri o adaya
bekliyorum.
Ada her zaman açık ve ben iyi bir ev sahibiyimdir. Daha
önce ben o adacığımdan hayli açılmış ve dalgalı sulara yelken
açmıştım. Hayli sallandım, ama batmadım; demir atmaya çalıştım, ama
demir atmamı sağlayacak bir sentez, hoşgörülü bir karşılıklı
anlayış ortamı hiçbir zaman oluşmadı. Hava hiç durulmadı. Ben de
geriye döndüm yelkeni kendi küçük adacığımdaki ağacıma
bağladım. Bu dalgalı fırtınalı dünyaya ne yazık ki hâkim
olmuş kin ve öfke, insanların sadece siyasi görüşlerine değil
ilişkilerine, hayata bakışlarına da yansıyor.
HADİ ARKADAŞ BU MUTLU GÜNÜNDE HİÇ
ÜZÜLMESİN
Bir de zeitgeist nedeniyle gücü de ellerinde hissettiklerinden
duygularını hiç içlerinde saklamaya ihtiyaç duymuyorlar.
Nazik bir yazı istendiğine bile bu şekilde cevap vermekte
mahzur görmüyorlar. Bu yüzden ben bu son olaya hiç şaşırmadım, Hadi
arkadaşın da en azından bu mutlu günlerinde üzülmesini hiç
istemem.