Dilmen'den Fenerbahçe analizi
Abone olUsta yorumcu Rıdvan Dilmen Fenerbahçe'nin artılarını ve eksilerini yazdı. Dilmen'e göre Fener 15 dakikalık oyunla rakiplerini yeniyor.
Fenerbahçe 17 maçın 14'ünü kazanmasına rağmen bazı
karşılaşmalarda büyük sıkıntı çekti. Bunda en önemli neden tempoyu
oyunun başında yükseltmemeleri idi. Özgüven başarıda etkendi
Sezonun ilk yarısı başlamadan Fenerbahçe Kulübü ve Teknik Direktör
Daum'a "Alın size 45 puan" deselerdi, sizce ne cevap verirlerdi?
Tabii ki kocaman bir evet. 17 maçta 3 beraberlik, 14 galibiyet lig
standartlarında müthiş bir başarı. Aslında şampiyonluğa oynayan
takımlar için 40 ve üzeri önemli bir puandır. Aradaki dört puanlık
farka rağmen Galatasaray da başarılıdır. Aralarında oynadıkları
maçı Galatasaray kazansa ilk yarıyı iki puan önde kapatacaktı.
Fenerbahçe takımı ligin ilk yarısına mutlak favori girdi. Taraflı
tarafsız herkes favori gösteriyordu. İki maçta iki beraberlik
kafalarda soru işareti bile yaratmadı. Örneğin Beşiktaş ve Trabzon
kötü başladı, kötü gitti ama Fenerbahçe'nin mevcut kadrosunun
toparlanacağı apaçık gözüküyordu. Son iki yılda elde edilen
şampiyonluğun getirdiği özgüven bunda önemli sebepti. Zaten üçüncü
haftadan itibaren bir seri yakalandı. En önemli başarısı ise İnönü
ve Ali Sami Yen'den üçer puan çıkarmasıydı. Teknik Direktör Daum
kadro ve sistemle çok fazla oynamadı. Geçmiş yıllarda bunun tersini
çok gördük. Yani yoldan geçen birine sorsanız bir, bilemediniz iki
oyuncuda yanılabilir. İlk yarının 14-15 haftası iyi gitmelerine
rağmen yanlış oyun stratejisi vardı. Yani rakiplerine karşı erken
öne geçemedi. Önde kapadığı 3-4 maçta farka gitti. Tempolu
başladığı Denizli, Erciyes, Malatya maçlarının ilk yarılarını iki
farklı kapadığı için rahat kazandı. Kalan karşılaşmalarda güç bela
galibiyete ulaşması özgüvenden kaynaklandı ama kritik puanlar
kaybedebilirdi. Son bölümlerde durumu kurtardılar. Fenerbahçe zaten
bu ligde 15-20 dakikalık yüksek tempolu oyunla sonuca varan bir
takım. Birkaç maçta bunu maçın başında yaptılar ve de rakiplerinin
disiplinden çabuk kopmasını sağladılar. Çok kontra şansı
yakaladılar. Diğer maçlarda karşılarında hep oyunun sonlarına kadar
direnç gösteren takımlar buldular. Bu rakiplerin gücünden çok kendi
hatalarından kaynaklandı. Tempoyu bir türlü maçın başında
yükseltmemeleri en büyük hatalarıydı, ilk yarı boyunca. Geniş kadro
yok Fenerbahçe'de geniş kadro olduğunu düşünmüyorum. Alt yapıdan
gelen oyuncuların kadroya girmesi ne kadar güzelse, Türk futbolu
için direkt oynayacak durumda olmamaları bir o kadar düşündürücü.
Bir başka sıkıntı da rakiplerine çok gol pozisyonu vermeleriydi.
Bireysel anlamda baktığımızda Volkan süper oynamadı ama kötü de
değildi. Savunma oyuncuları geniş alanda yakalandığı zaman defansın
arkasına atılan toplar ciddi tehlikeler yarattı. Rakiplerini
sahasında beklediği zaman hatasız gözüktüler. Orta sahada
enteresandır Appiah ve Aurelio aynı anda form tuttular ama sezona
kötü başladılar. Bunun sebebi uzunca bir dönem tek oynayan
Aurelio'nun ikili ön liberoya dönünce adaptasyon sorunu
yaşamasıydı. İlk yarının ortasından sonra çok iyi oynadı. Appiah da
fizik açıdan hazır değildi. O da ilk yarının ortasında form tuttu.
Tuncay kim ne derse desin, her antrenörün istediği bir futbolcu.
Hep oyunda oldu. Özellikle Ümit Özat ile ikili olduğu zaman
rakipler için hep tehlikeydi. Sağdan gelen hücumlarda Nobre'nin
veya santrforun yanına destekçi olarak girdi, pozisyonlar yakaladı,
goller attı. Sağda oynayan Mehmet Yozgatlı şans bulduğu maçlarda
etkiliydi. Geçen sezon Fenerbahçe'yi sırtlayan Alex'in faydalı
görüntüsü yine sürdü. Duran topları ve attığı golleri Fenerbahçe'yi
taşıdı. Nobre özellikle Süper Lig'de savunmaları en çok rahatsız
eden oyuncu görevindeydi. Ve ilk yarıda çok iyi işler yaptı. Anelka
üç dört maç mükemmel oynadı, sonra bir düşüş gösterdi. Mutlu olduğu
ve istekli çıktığı maçlarda önlemi olmayan bir oyuncu. Fenerbahçeli
mutlu ve iştahlı olsun diye hep dua ediyor. Semih hepimizi haksız,
Daum ve yönetimi haklı çıkardı. Niye bu Semih başka takımlarda
gelişim kaydetmiyor diye düşünürken, Nobre ve Anelka'nın sakatlığı
sonrası takıma büyük katkı sağladı. Fenerbahçe Avrupa'da çok
başarısız düşüncelerine katılmıyorum. Çünkü günlük şartlarla maç
kaybedildi. Schalke deplasmanı iyi giden oyunda dokuz kişi
kaldılar, kaybettiler. Milan maçında takımın omuriliği Alex,
Luciano ve Aurelio yoktu, mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Şampiyonar
Ligi altı maçlık maraton. Ne yazık ki, günlük şartlar geleceğinizi
belirliyor. Yazı: Rıdvan Dilmen Kaynak: www.milliyet.com.tr