Güzel bir kitap geçti elime. Kitap dediysem henüz basılı-matbu
halde değil.
Baskı öncesi gözden geçirmem için verilen bir kitap.
Kitabın güzelliği ve ilginçliği henüz kitabın isminde
zuhur etmiş; Dijital Haçlı Seferleri.
Dostlarımdan gelen bu ricayı büyük bir onur ile kabul ederek
başladım okumaya.
Cumhurbaşkanımızın Yönetmeni Okan Özbay ve Yıldız Teknik
Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Murat Dağıtmaç.
İki yazar tarafından kaleme alınmış bir kitap çalışması.
Yazarların kimliklerine baktığımızda zaten kitabın isminin ne
mesaj verdiği anlaşıyor.
Medyada Dijital Dönüşümü ilk anlatan kişiler arasında
yer alan Okan Özbay, Sosyal medya ve İletişim
alanında doktorasını yapmış Murat
Dağıtmaç.
“Hilal’i Haç’a kurban etmeyen dijital çağın
çocuklarınındır; Türkiye!” sloganı ile kitaba giriş
yapıyorsunuz.
Haçlı seferleri zaman içerisinde farklı
şekillere bürünerek devam etmiş olsa da aslolan amacı her daim
“batının doğuya tahakkümü” politikası ile
gerçekleşmiştir.
Bin yıldır doğu hangi değeri parlatmış olsa Haçlılar
tahakküm gücünü kullanarak her türlü barbarlığı ve müdahaleyi
yapmıştır.
Kitap içerisinde çok güzel bir vurgu var; “İçinde
bulunduğumuz yüzyılda tüm dünya da gerçekleştirdikleri fiziki
işgallerin ardından, haçlıların amaç ve gayeleri ruhlarımızın
işgalidir.”
Kitap bize neye karşı ve nasıl bir çözümleme yapmamız
gerektiğini anlatmaya çalışıyor.
Yatak odamıza kadar girmiş düşmana karşı yeni nesil bilgilere
sahip olarak savaşabileceğimiz ve dahası bu bilgileri
millileştirebileceğimizin mümkün olduğunu okuyorsunuz kitabın
satırlarında.
Dijital dönüşüm ile ruhlarımızın nasıl işgal
edildiğini, kurulan yeni oyunların sonuçlarının yakın olduğu
gerçeği ile karşı karşıya kalıyorsunuz.
Teknoloji dünyasını ya da dijital dünyayı özellikle
gençliğimizin takip ediyor olmasının tek amacı tüketim odaklı
maalesef.
Ürün odaklı ve görsel odaklı takibimiz bize bilmediğimiz
dijital dünyanın içinde sunulmak istenen dili ve algıyı
ister istemez kabul ettiriyor.
Özellikle gençliğe yönelik yapılan bütün dijital ve teknolojik
yeniliklerin hepsinin içeriği haçlı zihniyetin
kendisini bize kabul ettirmek istediği içerikler ile bezenerek
ruhlarımızın işgaline sebebiyet veriyor.
Farkında olmadan kulluk ettiğimiz onca dijital ve teknolojik
“İlâh ve Rabb” arasından gerçek anlamda bizi terbiye eden ve tek
olan İlahı bulabilmek için Müslüman kelimesinin anlamı içerisinde
gezintiye çıkmayı nefsime ve sizlere öneriyorum.
Dini ve milli değerlerin maalesef dijital dünyanın da
katkısı ile dar bir alana hapsedildiğini görmekteyiz.
Ruhlarımızın işgali ile birlikte özel anlarda yaşanılası, özel
durumlarda geçerliliği olan bir olgu haline gelen değerlerimizin
etkisi tamamen yok olmaya başladı.
Günümüz fotoğrafında çok net bir şekilde görülen; Türkiye'de
namaz kılan, dini değerler hassasiyetine sahip olduğunu söyleyen ve
kendisini inançlı bireyler olarak addedenler, bu söylemlerin tam
tersi bir eylem içerisindeler.
Haçlıların tahakkümü altında girmiş olduğumuz her sahada
toplum olarak dünya ve içindeki güzellikler bizim için esas gaye
halini almış durumda.
Geçmişte ahlaki problem olarak addedilenler günümüzde
dijital dönüşüm sayesinde normal sayılıp, hatta bir de
nezaket örneği olarak kabul ediliyorsa artık işgal altındayız
demektir.
Kitap istatistiki bilgi bağlamında reel manada işgal altında
olduğumuzun ispatını da yapıyor; “teknolojiye ve
bilgiye erişim olanakları açısından, internet araçlarını ve mobil
araçları kullanma açısından dünyanın sayılı ülkeleri
arasındayız!”
Bu kitabın ülkemiz gençliğine hatırı sayılır manada hizmet
edeceğini düşünüyorum.
Öncelikle zikredilen işgal atında yaşamayı bırakıp
sonrasında ise yeniçağın bütün ilmî-bilgi gereksinimlerini
millileştirmeliyiz!
Kitabın basıl olarak çıkmasını heyecanla bekliyor ve samimi
olarak herkese tavsiye ediyorum.
Bu vesile ile kitabın yazarları olan dostlarımı tebrik ediyor
yüreklerine sağlık diyorum.