Devlette çift başlılık, üç başlılık olmaz”
Abone ol‘Yolsuzluk ve rüşvet’ operasyonlarıyla ilgili konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, devlet içinde çift başlılık olamayaca...
‘Yolsuzluk ve rüşvet’ operasyonlarıyla ilgili konuşan AK Parti
Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, devlet içinde çift başlılık
olamayacağını söyledi. Bir paralel devlet yapılanması olduğunun
görüldüğünü belirten Soylu, “Siyasetin buna müsaade etmemesi
gerekir” dedi.
Malta Köşkü’nde düzenlenen ’Siyasal Kampanyalar ve Sosyal Medya
Çalıştayı’na katılan Süleyman Soylu, ‘yolsuzluk ve rüşvet’
iddialarına ilişkin operasyonlarla ilgili gazetecilerin sorularını
yanıtladı. Soylu, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti bin yıldır bu
topraklarda belli geleneklere sahiptir ve bu geleneklerden hiçbir
şekilde vazgeçmeyecektir. Siyaset yaparız veya yapmayız çok önemli
değil. Ama herkesin bilmesi gereken bir şey var; siyasetten Ahmet
gider, Mehmet gider, yerine Veli gelir, Selami gelir. Ama
demokrasi, hukuk ve bu devletin kendi gelenekleri bu topraklarda
devam eder. Bu devlette çift başlılık, üç başlılık, dört başlılık
olmaz” dedi.
“Çok yanlış işler oluyor” diyen Soylu, insanların ailelerinin,
çocuklarının gizli, özel ve kendilerine ait özel yaşamlarının
internette paylaşıldığını belirterek, “Kimin eşinin, çocuğunun,
ailesinin ne yaptığı şu anda kimin ne ile meşgul olduğunu hiç kimse
bilemeyebilir. Bunlar ne ahlakımıza uyar, ne dini geleneklerimize
ne de milli geleneklerimize uyar. Herkes kendine çeki düzen versin.
Yolsuzluğun üzerine hep beraber gidelim. Yolsuzluk bir toplumun en
önemli problemlerinden ve sorun alanlarından bir tanesidir. Biz bu
sorun alanlarını ortadan kaldırmak için çalışmak zorundayız. Ama
bir taraftan bunu kin kampanyasına döndürürsek ve birbirimizle bir
rövanşlaşma kampanyasına döndürürsek, hiç etik olmayan kurallarla
yönetmeye çalışırsak bu Türkiye açısından da, toplumumuz açısından
da örnek bir zaman dilimi olarak gösterilemez. Hiçbir şeyin üstü
örtülmez, örtülmeyecektir” diye konuştu.
“DEVLET İÇERİSİNDE PARALEL YAPILARIN OLUŞMASINA MÜSAADE
EDİLEMEZ”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Soylu, devlet içerisinde
alternatif ve paralel yapıların oluşmasına dünyanın hiçbir
devletinde ve hiçbir karar mekanizmasında müsaade edilemeyeceğini
vurgulayarak şunları söyledi:
“İstanbul Emniyet Müdürü’nün veya bir üst rütbelinin bir şekilde
hem de önemli bir şekilde haberi olmaksızın Türkiye’nin siyasi
hayatını veya ekonomik hayatını bu kadar etkileyen, önemli
gördüğümüz, önemli bulduğumuz bir meseleyi haber vermeksizin
oluşturulan bir yapı bir paralel devlet yapılanmasıdır. Bunun başka
hiçbir izahı yoktur. Dün Ergenekon ne yapıyorsa, dün Türkiye’de
hangi şartlar ortaya konuluyorsa, bunun içinde velev ki ben olsam
bu paralel devlet yapılanmasıdır. Siyasetin buna müsaade etmemesi
gerekir.”
“Yolsuzlukların eğer varsa, iddiaların eğer varsa üstünü
kapatmayacak bir tek merci vardır; o da AK Parti’dir” diyen
Süleyman Soylu, “Ciğerimize batsa da, gönlümüzü kanatsa da siyaset
bu konudaki sorumlulukların tamamının ve yükümlülüklerin tamamını
yerine getirir. Türkiye’de bir şekilde paralel devlet yapılanmasına
veya devletin içerisindeki farklı kanatların ve farklı güçlerin
kendi güçlerini test etmelerine müsaade etmez. Siyaset buna müsaade
etmez. Bir takım aklıevveller var. Ana muhalefet partisi, muhalefet
partisinde zannediyorlar ki ‘eğer hükümeti, AK Parti’yi
itibarsızlaştırıp, bu meseleleri seçim öncesi üzerlerine yıkarsak
buradan biz bir kar elde ederiz.’ Meseleye hep siyasetin toplamı
açısından baktım, bugün de siyasetin toplamı açısından bakarak bunu
söylüyorum. Bu meselelerin yerel ve ülkemiz içerisindeki bir takım
değerlendirmeler olduğu kadar, İran’daki gelişmelerle, Irak’taki
gelişmelerle, Türkiye’nin attığı adımlarla, yaşadığı ekonomik
gelişmeyle, Türkiye’nin bu özgüveniyle de çok net bir şekilde
ilişkisi vardır. Bu ilişkiyi de hep beraber biliyoruz. Bu konuda
siyaset sorumluluğunu da, milli iradenin kendisine sağlamış olduğu
temel yükümlülükleri de yerine getirecektir” şeklinde konuştu.
Soylu, herkesin kendisine ciddi bir şekilde çeki düzen vermesi
gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye’de hukukun, kuralların,
kaidelerin bize ne imkan sağlıyorsa o imkanların içerisinde
siyasetini yapan siyasetini yapsın, hukukunu ortaya koymaya çalışan
hukukunu ortaya koymaya çalışsın, modern, demokratik bir hukuk
devletinin gereklerini getirmeye çalışan bir anlayış var. Bunu bir
siyasal istismar vesilesi haline getirmek elbette ki son derece
yanlıştır” dedi.
“BUNLAR SUÇLUDUR, İSTİFA ETMELİDİR’ ANLAYIŞI KABUL EDİLEMEZ”
Soylu, bir basın mensubunun, “Herkes siyasi sorumluluğunu yerine
getirmelidir’ dediniz. Bu sorumluluklar arasında istifa var mıdır?”
sorusu üzerine de şunları söyledi:
“Siyaset sorumluluğunu yerine getirmelidir dediğimde bütün bunların
tamamını kapsayacak bir şeydir. Bakanlar bizim arkadaşlarımızdır ve
her birinin bizim için çok ayrı bir kıymeti ve ehemmiyeti vardır.
AK Parti ve Türkiye’nin geleceğinin ben Süleyman Soylu’dan çok daha
iyi düşünür, çok daha iyi değerlendirir, çok daha iyi bir noktaya
götürür. Bu süreçler geçmişte de yaşandı. 1994’leri, 1995’leri
hatırlayın. O günkü polis şeflerinin elindeki dosyaları, herkesi
tehditlerini. ‘Herkesin kasetleri var, dosyaları var’ diye
devletin, milletin ve siyasetin üzerinde oluşturulan o korku
dilimlerini o paranoyak dilimleri he beraber hatırlayalım. Ben o
zaman DYP’deydim ve o dönemde bizim iktidarımızın polis şefleriyle
ilgili ortaya konulan değerlendirmelerin tamamına ne oldu? Hepsi
birer birer tarihin arka sayfalarında oldular. İddialar üzerinden
bakanlarımızla ilgili veya AK Partili yetkililerimizle ilgili
yapılan değerlendirmeleri hemen masumiyet karinesine, masumiyet
kuralına uygun olmayan bir şekilde ‘bunlar suçludurlar, hemen
istifa etmelidirler’ diyen bir anlayışı kabul etmek mümkün
değildir. Ama bu onların da Türkiye’nin geleceğini en azından
benden çok daha iyi bir şekilde düşündükleri konusundaki
değerlendirmelerimi bir vesileyle ortadan kaldırmaz. Hepsi bugüne
kadar büyük işler yaptılar. Öyle 2-3 tane ortaya atılan iddialar
sebebiyle de hemen hemen her birimiz birbirimizin hakkında cadı avı
başlatmamalıyız. Siyaset bütün unsurlarla birlikte bunun gereğini
yerine getirir. Çünkü siyaset millete karşı sorumluluktur. Önümüzde
30 Mart seçimleri var. Bunun da gereği tam anlamıyla yerine
gelecektir ve getirilecektir.”
“SİYASET KENDİSİNE KARŞI YAPILACAK OPERASYONLARA DİKKAT
ETMELİDİR”
Operasyonlarda gözaltına alınan Sadık Soylu’nun akrabası olduğunu
belirten Soylu, “Yaklaşık 19 yıldır birbirine benzer görevlerin
içinde. Ama Sadık Bey için de, bütün herkes için de aynı şey
geçerlidir. Eğer en ufak bir şey varsa, en ufak bir şey yapılacaksa
bunun üzerine gidilmelidir, bu örtülmemelidir. Bu herkes için
geçerlidir. Bu ülke bizden daha kıymetlidir, bu millet bizden daha
kıymetlidir. Siyaset kendisine dikkat etmelidir. Siyaset kendisine
dikkat ederken, kendisine karşı yapılacak operasyonlara da dikkat
etmelidir. Hepimizin akrabaları, dostları var, yakınları,
arkadaşlıkları var. Hepimizin kurduğu ilişkiler var. Onun için
bunların tamamı hukukun önünde, adaletin önünde tecelli edecektir.
Bizim burada aradığımız şey şudur; adaletin ve hukukun tarafsız ve
bağımsız bir şekilde sürdürülebilmesidir. Ben AK Parti’ye girmeden
önce de benim akrabam o görevlerdeydi, ben DYP’deyken de o
görevlerdeydi, ben muhalefet partisi lideriyken de o görevlerdeydi,
bugün de o görevlerde. Topluma karşı şeffaf olmalıyız. Hiçbir
şekilde ekşi yemedik ki karnımız ağrımasın. Ekşi yemişsek de
toplumun bunu bilmesi, toplumla bunu paylaşmak bir siyaset adamının
en temel görevlerinden bir tanesidir. Hiç öyle sağa sola kaçmanın
bir anlamı yok. Ye herro, ya merro. Bir siyasetçi yapabileceği ve
topluma karşı bir tek sorumluluğu vardır dürüst olmak ve işini
yapmak” diye konuştu.
(İHA)