Üstat Bediüzzaman’ın, sorunları tanı ve tedavi konusunda bir
benzetmesi var.
Diyor ki;
"Bir bölge düşünün, orada bir hastalık var, doktor o
bölgeye yakın bir yerde çadır kurmuş, gelen gidene sorarak
hastalığı teşhis ediyor ve ona göre reçete yazıyorsa sizce yazdığı
reçete oradaki hastalara bir şifa verebilir mi?"
Elbette ki hayır!
O hastalarla birebir bir araya gelip onlardan aldığı bilgileri
değerlendirmesi lazım.
İyi olan şu ki, devlet var olan sorunu artık Ankara’da masa
üstünde senaryo üretenlerden değil ilgililerle, sorunun bir parçası
olanlarla bir araya geliyor, onları dinliyor, ona göre strateji ve
siyaset geliştiriyor.
Diyarbakır Valiliği'nin ev sahipliğinde İçişleri Bakan
Yardımcısı Sabahattin Öztürk’ün moderatörlüğünde vekilimiz Galip
Ensarioğlu ve Büyükşehir Belediye başkanımız Cumali Atilla’nın
katılımıyla Sivil Toplum Temsilcileri, Muhtarlar ve Kanaat
önderleriyle Lizuz Otel'de buluşma gerçekleşti.
Bir çok sorunun dile gelip çözümünün paylaşıldığı toplantıda
özellikle İdris’i heyeti gibi bir heyete ihtiyaç duyulduğu ortak
kanaate varıldığı toplantıda, dile gelenleri bir yazıda
değerlendirmek mümkün olmadığı halde üç dakikalık konuşmamı ve
sizinle paylaşmak isterim.
"Sayın Bakan yardımcım, protokolün muhterem zevatı,
kıymetli hazirun.
Ben Ortadoğu Gazeteciler Cemiyeti il temsilcisiyim. Benim
uluslararası faaliyetlerim de var mesela İslam İşbirliği Teşkilatı
(İİT) daimi gözlemcisiyim.
Geçen sene İran’da gerçekleşen Dünya İslam Forumu'na
katılmıştım,. Ruhani’nin selamlarıyla konuşmasına başlayan bir
Ayetullah dedi ki “İran devleti Kürt vatandaşlarına
minnettardır, beraber kalkındık, birlikte
kalkınacağız. Devlet büyüklerimizden böyle
onurlandırıcı ifadeler bekliyoruz."
Ayrıca inkılap tarihi ders kitabımızın içeriği revize
edilmelidir, çünkü inkılap tarihi zorunlu ders kitabında doğru
yanlış karışımı bir bilgi içeriyor ve bütün gençlerimize bu kitap
okutuluyor.
Bir ara Ortadoğu Kongresi'ne söz sırası bana geldi dedim ki
“Ben kimyacıyım, insan vücudunda bir çok madde var, birinin
yokluğu bedenimizi hasta düşürüyor, dolayısıyla insanlık alemini
bir bedene benzetirsek Kürtlerin rahatsızlığı hepimizi hasta
düşürür, onun için beraber yaşanın yollarını
aramalıyız.”
Hem benim değerlendirmemi, hem de diğer katılımcıların yorum ve
değerlendirmelerini not edip kavli leyin ile analiz eden Sabahattin
Bey, o nezaketiyle salonu mutlu etti diyebilirim.
Son günlerde bu ve benzeri toplantılara şahit olunca
“Devlet böyle idare edilir” demek içimden
geldi.
Sorunlarımızla ilk elden yüzleşeceğiz, çözüm bulacağız, var olan
bir sorunu görmezden gelmek tozu halının altına gizlemek gibidir, o
toz bir anlık görülmeyebilir ama vardır, biz göremiyoruz diye yok
olmuyor.
Umut ediyorum ki yerli ve milli dinamiklerimizle bir araya
gelerek, modern heyetlerle, günümüzün perspektifiyle başta Kürt
sorunu olmak üzere tüm sorunlarımızın üstesinde gelebiliriz.
Umut, dua ve muhabbet ile.