Önce Belçika bakanımızın büyükelçilik binamıza girmesine izin
vermedi, sınır dışı etti. Ardından İsviçre’de PKK yandaşları 16
Nisan referandumu için hayır mitingi düzenledi. Bu mitingde
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın fotoğrafının yer aldığı siyah pankart
üzerine “öldürün” yazılmıştı.
Ardından İsviçre’de bir restorantta Erdoğan’ın fotoğrafının
yanında onu hedef almış tabanca konularak
“öldürün” baskılı siyah tişörtler satışa
sunulmuştu.
Yine ardından Almanya G20 zirvesi için Almanya’ya gidecek olan
Cumhurbaşkanımızın Türk vatandaşlarımızla buluşmasını tehdit olarak
görmüş ve yapacağı mitinge izin vermemişti.
Cumhurbaşkanımıza yönelik eylemlerinde başı çeken Avrupa ülkesi
Almanya işi iyice azıttı. Şimdi de Başbakanlık binası önünde özel
bir firma tarafından düzenlenen otomobil çekilişi kampanyasında
otomobilin üzerine astıkları pankartta “Diktatörü
öldürün, otomobili alın” yazıp, bizim Cumhurbaşkanımız
Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve Suudi Arabistan Kralı
Salman’ın fotoğrafını koyarak hedef gösterdi.
/////
//////
/////
Sosyal medyada önceki gün gördüğüm bu paylaşım son derece
beni üzdü ve kızdırdı. Ben ki, PKK, DAEŞ , YPG gibi terörist
bayrakları hariç ki bunları bez parçası olarak görürüm, protesto
eylemlerinde hiçbir ülkenin bayrağının yakılmasına ve ayaklar
altına alınmasına razı olmayan biriyim.
Bayraklar o ülkenin timsalidir, namusudur,devlet ve millet olma
varlığının, bağımsızlığının göklerde sallanan
göstergesidir.
Devlet başkanları da öyle…
Benim ülkemi beğenmeyebilirler. Benim yönetim sistemimi
tasvip etmeyebilirler, benim devlet başkanımı istemeyebilirler, ki
onlara ne? Herkes kendi ülkesine baksın.
Ama hiçbir durumda benim devlet başkanımı, başbakanımı ve
hatta bir siyasi parti liderimi kendi ülkelerinde
fotoğraflarını paspas edip, hiçbir şekilde hedef gösteremezler.
//////
///////
//////
Çünkü bir devlet başkanını hedef almak demek, o ülkeyi hedef
almak demektir.İşin en çirkini de Almanya polisinin eyleme
sessiz kalması, öylece seyretmesidir. Biz Almanya için Ankara’da
böyle bir eylem yapmaya kalksak,bizim polisimiz asla iki ülke
arasında diplomatik ilişkileri gereceği için izin vermez.
Doğru olanı da budur.
Almanya ‘nın derdi Erdoğan değil. Türkiye. Türk düşmanlığı.
Artık Türkiye’nin Almanya’ya ciddi şekilde karşılığını vermesi
zamanı gelmiştir. Ayrıca sosyal medyada tepki sadece Almanya’ya
değil, Kılıçdaroğlu’na da yönelik.
Çünkü;
Bir kere daha gördük ki CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu böylesine
çirkin olaya sessiz kalmayı tercih etti.
//////
//////
//////
Neticede Almanya’daki protesto Türkiye’de bir iç siyaset
malzemesi değildir. Ülkeler arası problemdir ve Türkiye’ye
yöneliktir. Böyle bir durumda CHP liderinin hele hele “adalet
istiyoruz” diye yürürken “Benim ülkemin Cumhurbaşkanını siz nasıl
hedef alıyorsunuz?” diye küçük de olsa bir cümlecik de bulunması
gerekirdi. Hatta o ülkenin parti başkanlarını arayıp
tepkisini söyleyebilirdi. İnanın, o ülkede Kılıçdaroğlu eğer
hedef gösterilse idi en büyük tepkiyi bugün Erdoğan çıkıp
verirdi.
Hem de en sert şekilde…
Bu arada Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarımızın sessizliğini
de anlamış değilim. Özellikle FETÖ olayları başladığından bu yana
Avrupa ve ABD’de yaşayan Türk vatandaşlarımız ülkemize
yönelik eylemlerde organize olup refleks gösteremiyorlar.
Bu son olayda da belli kesimi hariç, genelde Türkiye
Cumhurbaşkanına yönelik öldürme eylemi içeren protesto da bizim
Türklerin sessiz kalmasını anlayamıyorum. Avrupa’da halen 5 milyon
Türk yaşıyor. İsteseler Avrupa’yı inletirler...