Devlet Bahçeli'den bomba açıklamalar! Belediye davaları kısmı gündem oldu
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den gelen son dakika açıklamalar dikkat çekici oldu. Bahçeli'nin açıklamasındaki en önemli kısım ise Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP'li belediyelere yönelik davalar oldu. Bahçeli, "Türkiye’nin ağırlaşan, belediyeler başta olmak üzere pek alana yayılan ve yoğunlaşan hukuki davalardan süratle kurtulması, sonuçta adaletin eksiksiz tecellisi sağlanmalıdır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den gelen açıklama belediyeler
ve adalet kısmıyla öne çıktı. Bahçeli'nin yazılı açıklamasında
Türkiye gündemi ve Gazze'deki katliamlar yer aldı. Gazze'de yaşanan
drama dikkat çeken Bahçeli, "Soykırım suçlusu, insanlığın utanç
yüzü, eşine benzerine az rastlanır canilik markası olan
Netenyahu’nun Gazze’yi işgal (ve bir adım sonra da ilhak) planı
dünyayı ayağa kaldırması gereken alçak bir emeldir."
dedi.
Belediye davaları
sonuçlanmalı
Devlet Bahçeli'nin iç gündeme yönelik mesajlarında öne çıkan ise
devam eden belediye operasyonları ve tutuklanan başkanlar oldu.
Bahçeli şunları söyledi:
-Türkiye’nin ağırlaşan, belediyeler başta olmak üzere pek alana yayılan ve yoğunlaşan hukuki davalardan süratle kurtulması, sonuçta adaletin eksiksiz tecellisi sağlanmalıdır.
-Adli tatilin bitimiyle beraber yargıyı saran mesnetsiz tartışma ve sürtüşmelerin kesinkes sonlandırılması, süregelen soruşturma ve kovuşturmaların bir an evvel tamamlanması demokrasi ve hukuk güvenliği bakımından önceliğimiz olmalıdır.
-Türkiye’nin moral ve motivasyon seviyesiyle manevra kabiliyetini zaafa düşüren her sorun başlığıyla yüzleşmek ve çözümle örtüştürmek acilen temin edilmelidir. Bunu başarabilecek ve yapabilecek muktedir ve müstesna vasıf Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin sarsılmaz bütünlüğünde mahfuzdur.
Sahte diploma olayı sinsi
tertip olabilir
Devlet Bahçeli gündemi bir süredir meşgul eden LGS sorularının
çalındığı iddiaları ile sahte diploma olayına da değindi ve şu
görüşü ortaya koydu:
-LGS ve sahte diploma ekseninde devamlı mesafe alan kara
kampanyanın toplumsal güven ve huzuru baltalamayı hedef alan,
terörsüz Türkiye hamlelerini boşa düşürmeye çalışan sinsi bir
tertip olup olmadığı da ince ayrıntısına kadar
değerlendirilmelidir. Organize sahtekarlık ve dolandırıcılık
çeteleriyle mücadele kuşkusuz sonuna kadar
sürdürülmelidir. Fakat zarfa bakarken mazrufun gözden
kaçırılmaması, satıhta dururken asıl kök ve kaynağın ihmal
edilmemesi milli güvenliğimiz, sosyal ve toplumsal güven bağlarımız
açısından mecburidir.
Devlet Bahçeli'nin açıklamasının tam
metni şöyle:
Bölgesel ve küresel meydan okumaların devamlı hızlanıp mevzi
kazandığı bugünkü alacakaranlık dönemde Türkiye’mizin iç barış ve
kardeşlik ortamını tahkim etmesi gıpta edilecek bir gelişmedir.
Hayatın ve siyasetin olağan akışı içinde sorun çözme kültürünün
tesir alanını ve temin sahasını gittikçe genişletmesi geleceğimiz
adına umut vericidir. Kaldı ki birbirine eklemlenerek düğüm üstüne
düğüm olan kimi ağır sorunların milli birlik ve dayanışma ruhuyla
hallinden başka makul ve mahut bir seçenek de yoktur.
Merhum Akif’in fehamet içeren, ferahlık vadeden şu sözü tarihin ve
coğrafyanın zamanlar üstü çağrısı olarak ilanihaye varlığını her
cihetiyle koruyacaktır: Nitekim “Yaşayan görecektir, Türkiye ve
Türk milleti ölmeyecektir.”
Mazlum feryatlarının gök kubbede çınladığı, zulmün kıtaları üst
üste kamçılayıp yaraladığı menfur ve melun bir devrin insanlığın
ortak iyiliğine, ortak çıkarlarına ve barışçıl diyaloglara tahvili
ancak ve ancak ahlaki sorumluluğun küreselleşmesiyle mümkündür. Bu
hususta Türkiye’nin, tarihsel müktesebatıyla, çağları kavrayan
stratejik ufkuyla, hürmetkâr manevi dokusuyla, paha biçilemez milli
kültürüyle, müthiş salabet ve seciyesiyle mühim rol oynayacağı
hamasi bir temenniden öte kaçınılmaz ahlaki vicdan misyonudur.
Zincirleme reaksiyon gösteren savaş ve çatışmaların, insanlığı ve
medeniyetleri içten içe kemirip tüketmesinin önü alınmadıkça kalıcı
ve kuşatıcı mahiyetli huzur ve istikrara özlem hiçbir zaman
bitmeyecektir. Ne hazin, ne tarifsiz bir acıdır ki, özellikle
Gazze’de yıkım, trajedi ve insani felaket sürekli tırmanmaktadır.
Ölen ve öldürülen bebekler, çocuklar, kadınlar, ezcümle masumlar;
gömülenler de cansız bedenlerin yanı sıra insanlık ve insani
mirastır. Filistinli kardeşlerimiz barbar bir ablukanın ateş
hattındadır. Gazze açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa, her türlü soysuz
baskıya mahkum haldedir. Soykırım suçlusu, insanlığın utanç yüzü,
eşine benzerine az rastlanır canilik markası olan Netenyahu’nun
Gazze’yi işgal (ve bir adım sonra da ilhak) planı dünyayı ayağa
kaldırması gereken alçak bir emeldir. Birleşmiş Milletler’in derhal
harekete geçmesi, en azından canlılık emaresi göstermesi, tedarik
edilecek çok katılımlı “Barış Gücü”yle Gazze’de hüküm süren katliam
ve Siyonist projeye darbe indirmesi artık hayat memat konusudur. Bu
cinayet ve melanet karabasanına karşı siyasi, askeri ve ahlaki
temelde eylem etabına geçmek ertelenmesi ve gecikmesi feci
sonuçlara yol açacak insanlık görevidir. Netenyahu’nun Gazze’yi
yutma hevesi kursağında bırakılmalıdır.
Bu katilin savaşı bitirmek adına ileri sürdüğü imha şartlarını
tartışmaya açmak ve gündeme taşımak dahi kabul edilemez bir
yanlıştır.
Gelinen aşamada Müslüman ülkeler, mağdur ve mazlumların arşa değen
inilti seslerini, kalpleri sızlatan imdat seslenişlerini, açlıktan
ölen bebeklerin yürekleri kavuran hallerini duymak, görmek ve bu
suretle de İslami ve insani mesuliyetleri yerine getirmek
durumundadır.
Ülkesini ve vatan topraklarını cesaretle, meşru ve haklı
gerekçelerle savunan Hamas’ın onurlu mücadelesi müzahir çevreler
tarafından desteklenmelidir. İsrail’in bölgemizde sahnelediği
dehşet kampanyasına, en ileri düşmanlıklara sabır ve tahammül
kalmamıştır. Türkiye’nin İsrail’e karşı göstermiş olduğu tepki ve
itirazlar haklıdır, haysiyetlidir, hukukidir, elbette ziyadesiyle
isabetlidir.
Bunlar oluyorken, ülkemizde yaşanan ve gündeme yansıyan manidar
ve müessif iddiaların çok yönlü araştırılması, sistematik şekilde
icra edilen dış bağlantılı istihbarat operasyonlarıyla ilişiğinin
olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
LGS ve sahte diploma ekseninde devamlı mesafe alan kara kampanyanın
toplumsal güven ve huzuru baltalamayı hedef alan, terörsüz Türkiye
hamlelerini boşa düşürmeye çalışan sinsi bir tertip olup olmadığı
da ince ayrıntısına kadar değerlendirilmelidir. Organize
sahtekarlık ve dolandırıcılık çeteleriyle mücadele kuşkusuz sonuna
kadar sürdürülmelidir. Fakat zarfa bakarken mazrufun gözden
kaçırılmaması, satıhta dururken asıl kök ve kaynağın ihmal
edilmemesi milli güvenliğimiz, sosyal ve toplumsal güven bağlarımız
açısından mecburidir.
Buna ilave olarak Türkiye’nin ağırlaşan, belediyeler başta olmak üzere pek alana yayılan ve yoğunlaşan hukuki davalardan süratle kurtulması, sonuçta adaletin eksiksiz tecellisi sağlanmalıdır. Adli tatilin bitimiyle beraber yargıyı saran mesnetsiz tartışma ve sürtüşmelerin kesinkes sonlandırılması, süregelen soruşturma ve kovuşturmaların bir an evvel tamamlanması demokrasi ve hukuk güvenliği bakımından önceliğimiz olmalıdır.
Türkiye’nin moral ve motivasyon seviyesiyle manevra kabiliyetini zaafa düşüren her sorun başlığıyla yüzleşmek ve çözümle örtüştürmek acilen temin edilmelidir. Bunu başarabilecek ve yapabilecek muktedir ve müstesna vasıf Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin sarsılmaz bütünlüğünde mahfuzdur.
Ayrıca ve daha mühimi, “Terörsüz Türkiye” hedefine yaklaştıkça
bayatlamış ve geride kalmış yapay ve cepheleştirici tartışmaların
bir kez daha tedavüle sokulma hatasıdır.
Coğrafi temelde kimlik tanımıyla ilgili bariz çarpıklıkların temcit
pilavı gibi ısıtılıp siyasi gündeme iliştirilmesi maksatlı ve
marazi bir sakatlıktır.
Unutulmamalıdır ki, hepimizin müşterek kişilik ve kimliği, müşterek
irade ve iftiharı, herkes eşittir Türkiye anlayışında temerküz eden
müşterek kuvvet ve değeri büyük Türk milletidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan “Milli Dayanışma,
Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” vasıtasıyla huzur, umut ve
kardeşlik üzerindeki sis bulutları dağıtılacak, yeni yüzyıl al
bayrağın etrafında tezahür edecektir.
Bugüne kadar iki toplantı gerçekleştiren, üçüncüsünü de yarın
yapacak olan mezkur komisyonun geniş çaplı mutabakat ve meşveretle
“Terörsüz Türkiye”nin yasal, hukuki, demokratik ve siyasi
mukaddimesini hazırlayacağı yüksek ümit ve inancımızdır.
Milliyetçi Hareket Partisi samimiyet, sağduyu ve özveriyle komisyon
çalışmalarına katkı sunacaktır.
Son olarak, dün akşam saatlerinde, merkez üssü Balıkesir’in
Sındırgı ilçesi olan 6,1 büyüklüğündeki depremden etkilenen
vatandaşlarımıza geçmiş olsun temennilerimi iletiyor, hayatını
kaybeden vatandaşımıza Allah’tan rahmet, tedavi gören
vatandaşlarımıza da şifalar diliyorum.
Devlet tüm kurum, kuruluş ve imkanıyla deprem bölgesine müdahalede
bulunmuş, herkese müşfik elini uzatmıştır.
Deprem hayatın ve coğrafyamızın inkarı mümkün olmayan
gerçeğidir.
Kentleşme ve yaşam planlarımızı bu gerçeğe muvafık yapmaktan başka
da bir çare ve çıkış yoktur.
Muhtemel depremlere hazırlıklı olmak ise bir diğer önemli ve
öncelikli bir mesele olup, Rabbim’den niyazım ülkemizi ve
milletimizi her neviden musibet ve felaketlerden muhafaza etmesi,
esirgeyip korumasıdır.