"... Kitap denen uçsuz bucaksız okyanusta daima yeni
keşifler yapmak kabil. Hangimizin irfanı, o sonsuz "belki"yle boy
ölçüşebilir?"
Cemil Meriç’in sözleri bunlar. Bu cümle hep bana insanı
hatırlatmıştır. O kitap demiş ya hani, asıl kitabın insan olduğunu
söylemek istermiş gibi gelmiştir bana…
Neden mi?
Okunması gereken asıl kitap insandır çünkü, insan en girift en
karmaşık, en devinimli hikayedir kendi aleminde…
"Kitap denen uçsuz bucaksız okyanusta daima yeni keşifler
yapmak kabil..." derken Meriç bunun tam tersini yapar
olduk insanlara ve insan yanımıza.
Kendimizi çok iyi biliyor ve tanıyor gibi davrandık öz
benliğimize. Oysa biz kendimize ait olmayandık. Ve
kendimizi tekrar tekrar tanımak zorunda olandık.
Her gün değişiyorduk farkında olmadan ve kendimizi bilmeyerek
görmeyerek en büyük eziyeti ettik benliğimize.
Sonuçta ne mi oldu?
Duygularımız köreldi.
Aklımız köreldi.
Duygularımızı ve aklımızı bir araya getiremedik.
Bunların bir araya gelmesinden hasıl olacaktı asıl insan, bunu
bilemedik.
Heba ettik kendimizi.
İnsan olamadan beşerlik makamında çakıldık kaldık öylece…
Ne acıdır bu insan olmak sancısını duyan yürekler için…
Kendi aslına dönme çabasında olmalıdır insan. Başka çaresi yok.
En azından ben başka çare göremiyorum. Bilen varsa söylesin.
Her şey asli vazifesini yerine getirdiğinde fıtratını yaşar ve
bu fıtrat yaşanmışlığıdır onu tatminkâr kılan. Günümüz
depresyonlarının ve ruh hastalıklarının yegâne kaynağı da budur
belki…
Fıtratın asıl ahengi ise akıl ve duyguların yerinde ve ahenkli
kullanımını öğrenmekle olacaktı.
Biz hem aklımızı hem de duygularımızı göz ardı ederek yaşamayı
seçtik. Seçimler kargaşasının yaşandığı bu çağda bilgi bu kadar
çokken ve bu kadar hızlı yayılıyorken ne hikmetse insan daha fazla
hata yapar oldu!
Hata üstüne hata yapmak neredeyse fıtratımız haline geldi!
Okullara bir sürü müfredat koydu günümüz sistemleri. Şimdi
anlıyorum ki asıl müfredata girmesi gerek ders Fıtrat Bilgisi
olmalıydı. Ve en çok da fıtrattan bahsetmeliydi kitaplar…
Öğretiyor hayat; “Fıtratını kaybedenden geriye bir şey kalmaz”
vesselam…