Dershanelerin kapatılması konusunda
hükümet kararlı. "Kapatmıyoruz, özel okula çevireceğiz" dese de
bunun ne anlama geldiğini herkes
biliyor.
Hükümet bu ısrarına gerekçe olarak
eğitim kalitesini yükseltmek ve fakir ailelerin çocuklarını
dershaneye göndermenin yükünden kurtarmak gibi argümanlar
sunuyor.
Yazık ki dershaneler eğitim sisteminin bir
sonucu.
Bir yarışa tabi tutulan öğrenciler ve
çocuklarının bu yarıştan üniversiteli olarak çıkmasını dileyen
aileler çareyi dershanelerde buldu.
Getirdiği maddi-manevi yükün yanında adeta bir
zorunluluğa dönüşen dershane olgusu o kadar kemikleşti ki şimdi
aileler, dershaneler olmazsa ne yapacaklarını düşünüyor kara
kara.
"Ailelerin yükünü alacağız" deyip
çözüm olarak "özel okulu" sunarsanız yükü ortadan mı kaldırmış
olursunuz yoksa o omuzlara daha büyük bir yük mü bindirmiş
olursunuz?
Yapılan araştırmalar, dershaneye giden bütün
öğrenciler arasında en fazla katılımın gelir düzeyi orta veya düşük
seviyede olan ailelerden gelen öğrenciler olduğunu ortaya
koyuyor.
Aslında bilimsel araştırmaya, istatistiki
verilere falan gerek yok bunu görmek için. Çevrenizdeki orta halli
ailelere bakmanız kafi. Gelir düzeyi yüksek olanların
çocukları zaten özel okullarda.
Devletin vereceği teşvikle özel
okulların maliyeti bir aile için aylık 100 lirayı geçmeyecek
diyorlarsa o başka. Zira bugün orta halli bir dershaneye
aylık 100-150 lira ödeyerek çocuğunuzu
gönderebiliyorsunuz.
Tabi bu sadece dershane olayının bir
boyutu.
Eğitimin alınıp-satılabilen bir hizmet
olduğunu düşünürsek, dershanelerin kapatılması teşebbüs özgürlüğüne
vurulan bir darbe olacak. Bunun yanında bu hizmeti tüketenlerin
tercihlerine de kısıtlama getirmek anlamına geliyor.
İnsanlar eğitim hizmetini kimden istiyorlarsa
alabilmeliler. Hükümet dershaneleri kapatarak bireylerin
eğitim alanında tercih yapma hakkına müdahale etmiş
olacak. Bu da işin bir diğer boyutu.
Peki dershanelerin istihdam ettiği
insanları nereye koyacaksınız?
Hadi öğretmenleri bu özel okullarda istihdam
ettiniz, özel okula dönüşemeyen dershanelerdeki öğretmenler ne
olacak?
Hadi onun da bir kısmı devlete kaydırdınız
ki o zaman "atanamayan öğretmenlere" ne hesap
vereceksiniz?
Herkes öğretmenleri düşünüyor ama bu
dershanelerin istihdam ettiği hizmetlileri, büro elemanlarını ne
yapacaksınız? Bu da işin başka bir boyutu.
Dershanelerin yarattığı istihdam alanını
kimsenin küçümsemeye hakkı yoktur sanırım.
Kısacası bu haliyle nerden baksan yanlış nerden baksan
tutarsız...
Ve dershaneleri kapanmaya götüren olayın
aslında herkesçe görünen ama ısrarla görünmezmiş gibi davranılan
bir boyutu daha var.
AK Parti ve cemaat arasındaki
çatışma...
Perde arkasında bazı konularda yaşanan
çatışmalar vitrine dershanelerin kapatılması olarak
konuyor. Olan da vatandaşa oluyor.
Vatandaşın cemaat-AK Parti çatışmasını düşünecek
hali mi var? Onun derdi; "çocuğunu bu yarıştan nasıl
olacak da galip çıkaracak?"
AK Parti-cemaat kavgasında bir kurban
verilmesi gerekiyordu bu da dershaneler olacak böyle
giderse. Yalnız kaş yapayım derken göz çıkartmanın kimseye faydası
olmayacak.
AK Parti bu kavgadan galip çıkayım derken
kurban ettiğinin "çocuklar" olduğunu görmüyor
mu?
Sağlam bir temelle, sınav sistemini ortadan
kaldıracak iyi bir çalışmayla, eğitim sistemini revize ettiklerinde
zaten dershanelere ihtiyaç kalmayacak.
Hükümet dershaneler konusunda yaptığı
inattan, bu yanlıştan dönmezse çok canlar sıkılacak.
Ama inanın canı en çok sıkılan, çocukları
yarış atına döndüren bu eğitim sistemiyle baş edemeyen aileler ve
çocuklar olacak.