Dershane kararı kimseye zarar vermeyecek
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu’nda dershaneler konusunun enine boyuna tartışıldığını belirterek, “Alacağımız karar, kimse...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu’nda
dershaneler konusunun enine boyuna tartışıldığını belirterek,
“Alacağımız karar, kimseye zarar vermeyecektir” dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ABD ziyareti öncesi Atatürk
Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi. ABD temasları hakkında
bilgi veren Arınç, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Dersaneler konusundaki tartışmaları yorumlayan Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç, “Dershaneler konusunu duyurmuştuk. Bahsettiğiniz
gelişmeleri ben de takip ediyorum. Dershaneler dediğiniz zaman
Türkiye’de şu kadar bin dershane şu kadar bin öğretmen varsa
bunların hepsinin sizin cemaat dediğiniz benim hizmet hareket
olarak adlandırdığım guruba ait olduğunu düşünmeyin. Dershaneler
ticari amaçlı özel teşebbüslerdir. Öğrencilerden para alırlar,
öğretmenlere para öderler. Bu kursların karşılığı maddi olarak
düşünülmeli. Hizmet hareketi bunu yaparken daha fedakar davranmış
olabilir. Bütün bu dershaneleri hizmet hareketine mensup kurumlar
olarak nitelendirirseniz bu o hizmet harekete karşı büyük bir
yanlış olacağı gibi, ticari amaçlarla dershanecilik yapanlara karşı
haksızlık yapmış olursunuz. Biz bu meseleye rasyonel bakmak
zorundayız. Bunların Türkiye’de yasal kuruşlar olduğunu, okullarda
verilen derslerin yanında takviye amacıyla katkı olduğunu
düşünmemiz lazım” dedi.
"HÜKÜMETİMİZİ VE BAŞBAKANIMIZI ÇOK SEVER"
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin hükümete karşı farklı ve yanlış bir
düşünce içinde olmadığını söyleyen Arınç, “Hükümetimizi,
başbakanımızı her zaman çok sevdiğini, dershaneler konusunda
hükümet kapatılması gerektiğini düşünüyorsa, dershaneler kursların
eğitim açısından faydalı olduğunu kapatılmaması gerektiğini hoca
efendi söylüyor. Bu doğru bir gerekçe olabilir. Bunun karşılığın
diyor ki. ‘Kapatmayın ama bütün bu dershaneleri okuma salonlarını
siz kullanın, yine de öğrencilerimize faydaları olsun’ Bu bir
fedakarlıktır. Bu düşüncenin sahibini takdir etmek gerekir. Böyle
bir fedakarlık karşısında bizim hükümet olarak yapacağımız şey
rasyonel düşünmektir. Bu dershanelere olan ihtiyacın, bu
dershanelerde aldıkları eğitimle yarışta başarılı olmak isteyen
öğrencilerimizin, o dershanelerde eğitim hizmetlerine katkıda
bulunan öğretmenlerin de geleceğini düşünmek zorundayız. Bunu
düşündüğümüz için geçtiğimiz bakanlar kurulunda mesele enine boyuna
tartışılmıştır. Alacağımız karar kimseye zarar vermeyecektir” diye
konuştu.
KILIÇDAROĞLU’NU ELEŞTİRDİ
Dershaneler konusunu büyütmeye yönelik çalışmalar olduğunu söylenen
Arınç konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dershaneler konusunda meseleyi kızıştırmanın, bir takım radikal
sözlerle, yazılarla meseleyi içinden çıkılmaz boyuta getirmeni,
farklı açılardan meseleyi büyütme çalışmalarının bir faydası yok.
İster bu taraftan, ister diğer taraftan atılan tweetlerle, bir
takım dedikodularla bu meseleyi hükümet karşı bir noktaya kimse
getirmemelidir. Özel okullar, özel dershaneler dendiğinde
geçmişteki sol düşüncenin bunlara temelden karşı olduğunu hepimiz
biliriz
Dershaneler bakış açısında da sosyal demokrat düşünceler bugünkü
gibi değildi. Bugün nasıl oluyor da Kılıçdaroğlu dershaneleri
müdafaa etmek durumunda kalıyorlar. Bence işin bu boyutunda
hükümetin yıpratılması vardır. Hükümete karşı bir cephede yer almak
arzusu vardır. Oysa hizmet hareketi içinde dershanecilik faaliyeti
gösterenlerin böyle bir savunucuya ihtiyacı yok. Başta Kılıçdaroğlu
olmak üzere diğer siyasetçilerin su dershaneler hakkında
ağızlarından olumlu bir söz çıkmadığını ama bugün hepsinin
hararetli şekilde dershaneler safında yer aldığına dikkat ederek bu
çelişkini samimi mi yoksa AK Parti’ye yıpratma hareketi mi olduğuna
herkes dikkat etsin.”
Bülent Arınç, Diyarbakır’da gerçekleştirilen tarihi buluşma ile
ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun
eleştirilerine de yanıt vererek, “Bu eleştirileri samimi bulmuyorum
özellikle sayın Kılıçdaroğlu ağzından. Bir açıdan doğru bir çizgide
gidiyor çünkü kendisi Dersim’de yaşanan trajediye de sahip
çıkmamıştı. Geçmiş dönemde yaşanan olaylarda hiçbir zaman ağzını
açmayan bir insanın şimdi Diyarbakır’da yaşanan barış sürecinin
herkesin gönlüne su serptiği zamanda bütün bunları söylemesi,
samimiyetsizlik, kıskançlık ve çözüm sürecinin başarıya
ulaşmasından duyduğu korkudur. Ben 2010 yılında Şivan Perver ile
görüşmüşüm sohbet etmiştim. Bugün 37 yıl sonra geliyorsa o
görüşmeni payı vardır. O zaman yüreği yaralı bir insan gördüm.
Türkiye hasreti ile yanıp tutuşan, bir taraftan örgütün tehdidi,
diğer taraftan Türkiye’de karşılaşacağı manzaradan korkarak
gelemeyen bir insan görmüştüm. Kendisini Türkiye’ye ben davet
etmiştim. Farklı farklı tehlikelerden bahsetmişti. Ben onun bu
konuda samimi olduğunu düşünüyorum. Yaptığı konuşma ve söylediği
türkülerle içindeki hicranı döküyor. Buna Kılıçdaroğlu’nun alkış
tutması beklenirdi ama o içindeki haset onu kendi çizgisinden bile
saptıracak düzeyde. Bugün Şivan’a karşı kimsenin söz söyleme hakkı
yok. Uludere’de yaşanan acı bir olaydır ama Kılıçdaroğlu onu da
istismar etmektedir. Terörle mücadele kapsamında yaşanan bütün
olayları biliyoruz. Ahmet Kaya konusunda başbakanımızın mahkum
edildiği ve cezaevine gönderildiği zamanda yalnız bırakmayan bir
özgürlük aşığı insandı. Çaldığı şarkılar bir yana kendi başına
gelen sıkıntıları, başörtülü kızlarımıza yönelik tehditleri kendi
nefsinde hissetmiş ve sahiplenmişti. Ahmet Kaya’yı ağzına almasın
Kılıçdaroğlu. Nazım Hikmeti de ağzına almasın. Nazım Hikmeti de bu
ülkeden kovduran CHP tek parti dönemiydi.”
Başbakan Yardımcısı Arınç, basın mensuplarının ısrarlı sorularına
karşı, “Siyaseti bırakırsam herhalde televizyonlarda yorumcu olmak
benim için mümkün değil mi” diyerek espri yaptı.
(İHA)