Deraigne'den Türkiye'ye çirkin suçlama
Abone olSözde soykırımı reddedenlerin cezalandırılmasını isteyen Christine Defraigne'den Türkiye'ye çirkin suçlamalar geldi.
Belçika'da, sözde Ermeni soykırımını reddedenlerin
cezalandırılmasını öngören bir yasa tasarısını yeniden Senato'ya
sunan ''Reformcu Hareket'' (MR) partisinin üyelerinden Christine
Defraigne, ''cellatlardan'' söz ederek, Türkiye'ye ve Türk
toplumuna yönelik kışkırtıcı açıklamalarda bulundu. Liberal
eğilimli Valon partisi MR'nin Senato Grubu Başkanı Defraigne, Le
Soir gazetesine verdiği demeçte, ''kamu düzeninde ve sosyal düzende
bir çalkantı yaşandığını'' ileri sürerek, buna çözüm aradıklarını
söyledi. Defraigne, ''Ermenilerin saldırılara uğradıkları'' ve
''soykırımı reddetmenin, bu soykırımın kurbanlarını ikinci bir defa
öldürmek anlamına geldiği'' düşüncesinde olduklarını belirtti.
Belçika'daki Türk toplumunun başarı sembolü olarak görülen Türk
asıllı Devlet Bakanı Emir Kır'ı bir kere daha hedef alan Defraigne,
''sözde soykırımın tarihi ve adli yanıtları ve kanıtları
bulunduğunu'' iddia etti ve ''Kurbanların çocukları bugün gene
kurbandır, ama cellatların çocukları cellat değiller'' diye
konuştu. Defraigne, Kongo sömürgeciliği çerçevesinde Kral II.
Leopold'ün uyguladığı soykırıma ilişkin bir soru üzerine, ''Fikir
özgürlüğünün kesin, salt olmadığını'' söyleyerek hemen konuyu
değiştirdi, sürekli olarak Yahudi soykırımı ve ''sosyal
çalkantılar'' iddiasıyla bağlantı kurmaya çalıştı. MR üyesi
senatörler Christine Defraigne ve François Roelants du Vivier
tarafından sunulan tasarı, Belçika'da, 1995 yılından beri var olan
ve Yahudi soykırımını reddedenleri cezalandıran yasanın kapsamını
genişletmeyi, sözde Ermeni soykırımını da bu çerçeveye sokmayı
hedefliyor. İki senatör, sözde Ermeni soykırımının okul
kitaplarına, üniversite programlarına ve anı belgelerine
sokulmasına ilişkin bir karar tasarısını da ayrıca Senato gündemine
getirdiler. Senato'da görüşmelerin Ocak ayında başlayacağı
öğrenildi. -BELÇİKALI PROFESÖRÜN YANITI- Le Soir gazetesi, Brüksel
Üniversitesi Tarih Profesörü Jean Puissant'ın değerlendirmelerine
de aynı sayfada yer verdi. Belçikalı profesör, yaptığı bilimsel
değerlendirmede, ''Tarih yazmanın, yasama ve yargı güçlerinin işi
olmadığını'' vurguladı. MR'nin ve Fransız Parlamentosu'nun
yaklaşımını ağır bir dille eleştiren Prof. Puissant, şunları
söyledi: ''Tarihçiler, daha düzenli bir şekilde ve yeri geldikçe,
politikacıların yalancı ve sahtekar olduklarını, çünkü anlamazdan,
duymazdan, gerçekleri görmezden geldiklerini söylemeliler.''
''Siyasi çevrelerin tarih konuştukları zaman bunu siyasi amaçlarla
yaptıklarını'' belirten ve tarihi araştırmaların bağımsız ve
bilimsel olması gereği üzerinde duran Prof. Puissant, bilimin
özerklik istediğini söyledi. Yasama gücünün geçmişi değil, geleceği
düzenleme rolü olduğunu, oysa tarihin sürekli olarak siyasi koz
olarak kullanıldığını belirten Puissant, Fransa'da yapılanların
Batı Avrupa'da başka örneği olmadığını kaydetti. Brüksel
Üniversitesi profesörlerinden Olivier Corten de, bir süre önce
yaptığı değerlendirmede, MR'nin yasa tasarısının, fikir özgürlüğünü
kısıtlamaktan başka bir işe yaramayacağını söylemişti. -OLAYIN
GEÇMİŞİ- Belçika Senatosu Adalet Komisyonu'nda, Ermeni soykırımı
iddialarını reddedenlerin cezalandırılmasını öngören yasa
tasarılarına ilişkin görüşmeler, geçen Haziran ayında, söz konusu
tasarıların reddedilmesi ve Federal Meclis'e iade edilmesiyle son
bulmuştu. Liberal eğilimli Valon Reformcu Hareket (MR) ve Valon
Yeşiller'in (ECOLO) girişimleriyle sunulan tasarıların
reddedilmesiyle, konuya ilişkin yasanın eski haliyle kalması,
sadece uluslararası kurumlarda tanınmış soykırımların dikkate
alınması kararlaştırılmıştı. Federal Meclis'te onaylanarak
Senato'nun onayına sunulan tasarılarda, Ermeni soykırımı iddiaları
gündeme taşınmış, bu iddiaları reddedenlerin 8 gün ila bir yıl
hapis, 26 ila 5 bin avro para cezasına çarptırılmaları
hedeflenmişti. Senato Adalet Komisyonu'nda yapılan yoğun
tartışmalarda, MR ve ECOLO dışındaki tüm partiler, ''hukuki açıdan
yanlış bir adım atıldığı'', ''tarihi olayların değerlendirme ve
yargılanmasının Belçika'ya düşmediği'', ''Belçika'daki Türk
toplumunun uyum ve tepkilerinin dikkate alınması gerektiği'' ve
''Ankara hükümetinin attığı son olumlu adımların görmezden
gelinemeyeceği'' gibi unsurlarda uzlaşma sağladılar. Belçikalı
siyasetçilerin söz konusu tasarıları reddetmesinde Türk toplumu ve
sivil toplum örgütlerinin demokratik tepkileri ile Belçika
siyasetine atılmış bazı Türk asıllı politikacılar etkin rol
oynamıştı. Belçika basınının önemli bir kesimini de arkasına alan
ve yoğun çabalar harcayan Ermeni lobisinin bu sonuçtan sonra büyük
bir ''hayal kırıklığı'' yaşadığı ve saldırılarını hükümet
koalisyonundaki Valon Sosyalist Parti (PS) ile Hıristiyan demokrat
ana muhalefet partisi CDH'a yönelttiği gözlemleniyor. Belçika'daki
Türk toplumunu ve Türkiye'yi tamamen karşısına alan MR ise 17
Aralık zirvesi öncesinde de Türkiye'nin AB'ye katılım
müzakerelerinin başlaması için sözde soykırımı tanımasının önkoşul
olmasını öneren bir açıklama yapmıştı. Belçika Maliye Bakanı,
Başbakan Yardımcısı ve MR Başkanı Didier Reynders ile bu partinin
bazı üyeleri, sözde soykırım konusunu en kısa zamanda tekrar siyasi
gündeme taşıyacaklarını bildirmişlerdi.