Denktaş Yeniçağ'da yazacak
Abone olKKTC'nin efsanevi lideri Rauf Denktaş mücadelesini bundan böyle kalemle verecek. Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazılarına başlayan Denktaş, ilk yazısında Annan'a yüklendi
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 'efsanevi lideri' Rauf
Denktaş, bundan böyle mücadelesini kalemle verecek. "Milli
Direnişin Komutanı Milli Direnişin Kalesinde" anonsuyla duyurulan
Denktaş, Yeniçağ'daki ilk yazısında BM Genel Genel Sekreteri Kofi
Annan başlıklı yazısıyla yüklendi:
Yazı: Rauf Denktaş
Kaynak: www.yenicaggazetesi.com.tr
- 3 Mayıs''ta Uluslararası Kadınlar Forumu''nda konuşan BM Genel
Sekreteri Annan dünya barışı ve insanlığın saadeti, refahı için
öngördüklerini açıkladı.
Satır başları arasında Kıbrıs Türk halkının durumu ile ilgili
addettiğim birkaç paragrafa değinmek istiyorum: "Vicdanımı
inançlarımı ve BM''in insanlari çin ne anlam taşıdığını, neler için
var olduğu hususundaki güçlü duygularımı kaale alarak vardığım
sonuç insan şeref ve haysiyetine özellikle önem vermemi sağladı ki,
bu insan hakları mücadelesiyle hukukun üstünlüğünün de içerdiği bir
olgudur." Kıbrıs''ta, Güvenlik Konseyi, Hukuk''un üstünlüğüne ters
düşen, insan hakları açısından kabulü mümkün olmayan kararlarla
Ortaklık Cumhuriyeti''ni yıkan suçlu tarafı anayasal haklarını
korumaktan öteye bir şey yapmamış olan Türk ortağın Meşru Hükümeti
addetmekle, Kıbrıs Türk Halkının haysiyet ve şerefini ayaklar
altına aldığının farkında olmalıdır.
42 yıldır, dünya dediğimiz malum ülkelerin malum liderleri hukuku,
uluslararası antlaşmaları, insan haklarını, Kıbrıs Türklerinin
demokratik haklarını hiçe saydıklarının bilinci içinde de
olmalıdırlar.
Genel Sekreter''den beklediğimiz Güvenlik Konseyine vereceği
raporlarla, Rum idaresini Kıbrıs''ın Meşru Hükümeti addetmekle
Kıbrıslı Türkleri''nin şeref ve haysiyetlerini incitmekte
olduklarını v ebunu yapmaya hakları olmadığını duyurmasıdır.
Madem ki vicdanı ve inançları bu doğrultudadır bunu yapmak da
görevi olmalıdır. Sn.
Annan, konuşmasında şunları da söylüyor: "Oy kullanabilen fakat
fakirlik acısı içinde yaşayan kişi gerçekten hür olamaz! Makul bir
geçim kaynağı olsa da zulüm veya kununsuz baskı altında yaşayan
insan da gerçekten hür olamaz!" Soruyorum: Anayasa''ya göre
hükümetimiz olma hakkı olmayan Rum idaresini 42 yıldır meşru
hükümet addetmet Kıbrıs Türklerini devamlı bir tehdit, kabul
edilmez bir baskı altında yaşatmak değil de nedir? BM Güvenlik
Konseyi Kıbrıslı Türklere bu zulmün yapılmasını BM prensiplerinin
hangisine sığdırmaktadır? İnsan Hakları, insana, kendi hür iradesi
ile seçeceği kişiler tarafından idare edilme hakkını tanır.
42 yıldır, seçmediğimiz, bizi imha için Akritas Planı hazırlayıp,
masum insanlarımızı toplu mezarlara gömerek bizden azınlık olarak
sadakat bekleyen, 2005 yılını EOKA yılı ilan edebilen bir kuruluşu,
Kıbrıs''ın meşru hükümeti olarak AB''ne aldırtmak hangi yasaya,
hangi prensibe, hangi anlaşmaya, hangi vicdana sığdırılmıştır?
Genel sekreter güven yoksa inkişaf olmaz; inkişaf yoksa güven
yaşanmaz, insan hakları yoksa ne güven, ne de inkişaf olur diyor.
Kıbrıs''ta 42 yıldır Kıbrıslı Türklerin güvenli inkişaf ortamı,
Birleşmiş Milletlerin Kıbrıs Hükümeti dediği Rum''un insafına
terkedilmiştir; nüfus mübadelesi ve iki kesimlilik anlaşmaları ile
ortaya çıkan durumda mal - mülk konusunun global bir şekilde
süratle halli gerekirken, "insan hakları kişinin mülkiyet hakkını
tanır" diyerek, siyasi hal çaresini, kişiler arası kavgaya
dönüşterecek formüller oluşturulmuştur. KKTC''nin tapuları, keyfi
kararla geçersiz addedilmek suretiyle, 1963-1974 yıllarında
cehennem hayatı yaşamış olan ve ancak 1974 nüfus mübadalesi ile
hürriyetine kavuşan Kıbrıs Türk''üne ekonomik esaret
önerilmiştir.
KKTC tapuları olmasaydı güneyden göç eden Kıbrıslı Türklerin tümü
ekonomik açıdan gelişme olanağı bulamayacaklardı.
Güvenin hala askeri tedbirlerle elde edildiği bir ateş-kes
ortamında BM''in ve AB''nin hala Rum idaresine "bu zulümden vazgeç,
Türklerin hükümeti olamazsın, bize güvenerek referandumda evet
demiş olan bu insanlara yapacağımız yardımlara veto kullanamazsın;
yasalarımız zulüm için değil, insanca yaşamak içindir" diymemeleri
düşündürücüdür. Genel Sekreter "herke, kendine öz korkuları ve
öncelikleri nedeniyle korunma için BM Teşkilatına bakmaktadır.
Herkes bu teşkilatın bu beklentilere cevap verebileceğini
hissetmelidir" diyor. Evet Sn.
Genel Sekreter, sana olan tümg üvenimize ve saygımıza rağmen, BM
Teşkilatı 42 yıldır Kıbrıs meselesinde beklentilerimize cevap
verememiştir çünkü Kıbrıs meselesine teşhis koymaktan kaçınmış ve
kanlı bir darbe ile Kıbrıs''ı ele geçirmek isteyen Makarios -
Papadopulos terör ekibi karşısında, Türk direnişi devam ederken,
kanlı Rum idaresini meşru Kıbrıs Hükümeti addedip Kıbrıslı Türklere
eşit muamele yapmamak suretiyle insan haklarımızı çiğneyenlerle
işbirliği yapmıştır.
Hala da yapmaktadır! Sayın Genel Sekreter! Sizin vizyonunuz şayanı
kabûl ve şayanı takdirdir.
Ancak büyük devletler, maalesef, kendi çıkarları için sadece sizin
vizyonunuzu değil, BM''in temelini teşkil eden ilkeleri de, Kıbrıs
meselesinde, kendi çıkarları için çiğnemişlerdir.
Uluslararası anlaşmalarla Enosis''i ve Taksim''i yasaklayan,
garantilenmiş bir ortaklık Cumhuriyetini Akritas Planı gibi meş''um
bir planla yıkmış olan Rum idaresini meşru Kıbrıs Hükümeti olarak
42 yıldır yaşatan ve en sonunda bu terörist kuruluşu AB üyesi
yapanlar, sizden hala, Kıbrıs meselesine yeniden müdahil olmanızı
bekliyorlar.
Vizyonunuza saygınız varsa, "Rum idaresinin Türklerin ve Kıbrıs''ın
tümünün meşru hükümeti olmadığı yönünde karar çıkarmazsanız ben
Kıbrıs meselesine yeniden bulaşmayacağım" demenizi bekliyoruz.
Meşru olmayan suçlu, eli kanlı bir idareyi meşru Kıbrıs Hükümeti
addederek Kıbrıs meselesinin 42 yıldır halledilmesini önlemiş olan
büyük devletlere vizyonunuzu kabul ettirecek güçte olduğunuza
inanmak istiyoruz.