Denizlerdeki şifalı hayat tehlikede
Abone olBilim adamları çevre kirlenmesi, düzensiz balıkçılık, kimyasal atıklar nedeniyle uyardı.
Bilim adamları denizlerdeki yaşamın tıpta bir çok hastalığı
iyileştirebilecek potansiyele sahip olduğunu, ancak kirlenme ve
canlıların yokolmasıyla bu potansiyelin de sonsuza dek
yitirileceğini vurguluyorlar. Tıpta hastalıkların tedavisinde
kullanılan ilaçların hammaddeleri doğadaki yüzbinlerce bitkiden
elde ediliyor. Ağrı kesiciler ve antibiyotiklerin önemli bir kısmı
denizaltı canlılarından, deniz diplerinde yaşayan bitkilerden
sağlanıyor. Bilim adamları çevre kirlenmesi, düzensiz balıkçılık,
kimyasal atıklar ve küresel ısınmadan dolayı bu canlıların yok olma
tehlikesi altında oldukları yönünde uyarıyorlar. Tür sayısı
milyonları bulan denizaltı canlılarından insanoğlu tarafından
tanınanların sayısı, sadece yüzbinlerle ifade ediliyor. Yokolma
süreci bu şekilde devam ederse, bir çok hastalığa şifa verecek
bitkiler tıp tarafından keşfedilmeden, ebediyen yeryüzünden
silinecekler ve insanoğlu bunları geri getiremeyecek. Avrupa
Okyanus Bilimleri ve Teknolojileri Konferansı’nda (EurOCEAN 2004)
konuşan bilim adamlarının yeryüzünün kaderi ile ilgili ortak kanısı
bu. Hollanda Institute of Ecology’de görevli Dr. Carlo Heip
“yaşamın ilk olarak denizlerde geliştiği için, deniz altının karaya
göre çok daha yüksek bir çeşitliliğe sahip olduğunu, ancak bu
çeşitliliğin henüz insanoğlu tarafından keşfedilemediğini” söyledi.
EVRİM SONUCU ZEHİR ÜRETİYORLAR Tür sayısı milyonları bulan
denizaltı canlılarından insanoğlu tarafından tanınanların sayısı,
sadece yüzbinlerle ifade ediliyor. Okyanus içinde barındırdığı
canlılara son derece güç bir ortam sunuyor. Evrimin doğal
etkilerini aşmak için canlılar, kendilerince ayrı bir evrimden
geçiyorlar. Bir çok organizma zorlu şartlarda ayakta kalmak için
moleküllerini daha dayanıklı hale getiriyorlar. Molekül evrimi,
örneğin, bir canlının etrafına zehir saçmasına da vesile
olabiliyor. Deniz kumuna çakılı olarak yaşayan ve hareket edemeyen
canlılar, değişen koşullara ayak uydurma sürecinde kendilerini
örtmek için yeni kabuklar bağlıyor ve dış etkilere karşı korunmaya
çalışıyorlar. ZEHİR İLAÇ OLUYOR Bilim adamları ise bu tip canlıları
inceliyor, hücre fonksiyonlarından yararlanarak ilaç yapımında
kullanmak üzere fikir alıyorlar. Örneğin, istiridye gibi deniz
kabuklularının salgıladığı ve normal şartlarda insanlar üzerinde
zehirli etki yapan okadaik asit toksini, eğer bilim tarafından
işlenirse kanser tedavisinde olumlu katkıları oluyor. “Kanserle
mücadelede çalışan bilim adamlarının hücre büyümesini önleyen
molekülleri araştırdıklarını” belirten Stazione Zoologica’da
görevli doğabilimci Anton Dohrn, “Güneydoğu Asya’da bataklık
bölgelerde yaşayan zehirli yılanların ağrı kesici ve sakinleştirici
ilaçlar için önemli potansiyel taşıdıklarını” ifade etti.
İNSANLIĞIN VEBALİ Yokolma süreci devam ederse, şifalı bitkiler
keşfedilmeden, ebediyen yeryüzünden silinecekler ve insanoğlu
bunları geri getiremeyecek. Okyanuslar tüm mikrobiyolojik
zenginliklerine karşın insanoğlunun yıkıcı etkisi nedeniyle bu
çeşitliliği yitiriyorlar. Düzensiz avlanma nedeniyle besin
zincirindeki tuna, köpekbalığı, kılıç balığı gibi belli bazı
balıkların azalmasının etkisi mikrobiyolojik düzeyde dahi
hissediliyor. Bilim adamları küresel ısınmanın denizlerdeki asidite
düzeylerini değiştireceğini ve bunun bir çok canlı için ölümcül
etki yaratacağını anımsatıyorlar. Avlanma ve kirlenme sonucu kimi
canlılar kendi doğal ortamlarının dışına göç etmek zorunda
kalıyorlar; bu göç sonucunda göç edilen yerlerdeki eko-dengeler
değişiyor, ki bu da uzun vadede canlıların ayakta kalmalarını
zorlaştırıyor. Kaynak: NTV-MSNBC