DEHAP'lılar Bakan'a küfretti!
Abone olHüseyin Çelik seçim gezisine çıktı. Kürt vatandaşlardan küfürler yedi. Ama karşı koymadı. Bakan Çelik, MHP ve DEHAP'ı şikayet etti; olaylara ilginç bir yorum getirdi.
MİLLİ Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Mersin'deki Nevruz
şenliklerindeki bayrak yakma girişiminin ardından Trabzon ve
Sakarya'da yaşanan toplumsal olayları değerlendirdi. Çelik,
siyasetin uçlarında bulunan iki partinin gerilimden faydalandığını
iddia ederek, "Bayrak işinde bu iki parti birbirini besliyor. Kendi
evhamlarımızla kendimizi kandırıyoruz. Son dönemlerdeki anketlerde
DEHAP ve MHP'de başabaş bir yükselme var. Bana göre, Türkiye'de
etnik kimlik üzerine siyaset yapmak adamı iflah etmez. Etnik kökene
bağlı siyasetle Türkiye partisi olamazsınız" dedi. Hüseyin Çelik,
provokasyonların her zaman olacağını belirterek, 28 Mart yerel
seçimleri sırasında başından geçen bir olayı şöyle anlattı: "Bir
gün bir seçim gezisindeyiz. Sandıkların kurulduğu yere gittik. Bana
Kürtçe, zarfı açılmamış küfürler ediyorlar. Polislere dedim ki
'Fiziki saldırı olmadığı sürece müdahale etmeyin' Çünkü biliyorum
ki, 'Bakan, polisle sandık bastı' diyecekler. Yuhaladılar,
küfrettiler, olay çıkarmadan ayrıldılar. Sonra bir ortamda FB
Başkanı Aziz Yıldırım'a dedim ki, 'Siz futbol adamlarının
pişkinliği ilk kez benim de işime yaradı. O küfürler edilirken
dedim ki, sanki ben bir hakemim, onlar da seyirci..." "Siyaseti
batıran kafa" "Siirt'te seçim gezisinde DEHAP'lı bir yönetici bana
'Burada size ekmek yok. Doğuya gelmeyin, batıya gidin' dedi. Bu
sözüne sert tepki gösterdim. 'İşte sizi batıran bu kafa. Siz bu
düşünceyle 3 vilayetten başka yerde oy alamazsınız' dedim. Biz tüm
Türkiye'nin partisiyiz. Biz Mardin, Şırnak, Kızıltepe'ye de
gidiyoruz, Edirne, Trabzon, İzmir'e de gidiyoruz. Güneydoğu
meselesini ön plana çıkarıp siyaset yapmanın Türkiye açısından bir
cinayet olduğunu düşünüyorum." "Hasılat iyi" Milli Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik, "Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası" çerçevesinde
vatandaşların ve kurumların büyük desteği olduğunu söyledi. Son
dönem için "hasılat iyi" değerlendirmesini yapan Çelik, şu bilgiyi
verdi: "Van Gölü kıyısında Merkez Bankası'nın yaptırdığı 400
kişilik devasa bir tesis var, bir dönem üniversiteye, sonra il özel
idaresine devredilmiş. Şimdi işadamı Fettah Tamince (Rixos Otel)
tesisi alıp işletecek. Ayrıca Çaldıran'a okul yapacak. Mardin
Mazıdağı'nda Süryani bir işadamı Yatılı İlköğretim Bölge okulu
yaptırdı. Avukat Münci İnci, memleketi Van'da bilişim lisesi
yaptıracak. Geçtiğimiz hafta Trabzonlular gecesinde 15 okul
bağladım. 30 trilyondan fazla eder. İstanbul'a gidişimde
Finansbank, Doğu'da 12-13 okul yaptıracağını açıkladı. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş ile de 12,5 trilyonluk
bir protokol imzaladık. Yani bu gidişimde İstanbul'dan 25-30
trilyonluk hasılatım oldu." "Eğitimi yerinde düzeltiyoruz" Bakan
Çelik, gittiği illerde eğitim sistemini "check-up'tan
geçirdiklerini ifade ederek, yöntemini anlattı: "Bir ile gitmeden
birkaç gün önce 19-20 daire başkanını gönderiyorum. Ben gidene
kadar eğitim alanındaki her şeyi baştan aşağı inceliyorlar. Vali,
belediye başkanı, il milli eğitim müdürü de taramaya katılıyor.
Bunun en iyi yönü sorunları yerinde görebilmek. Bürokratlar bugüne
kadar Ankara'dan ayrılmamışlar. Bizde en iyi bürokrat, sorunları
üstüne iletmeyen bürokrat olunca sorunlar hasıraltı edilmiş.
Ankara'dan soruyoruz, "her şey çok iyi" diyorlar, gidip bir
bakıyoruz her şey berbat" "Her ile özürlü okulu açamayız" Hüseyin
Çelik, her şehre her özürlü grubu için okul açılmasının mümkün
olmadığını söyledi. Yapılan okulların ailelerin tavrı nedeniyle boş
kaldığını savunan Bakan Çelik, şöyle devam etti: "Her ilde bir
okulu dolduracak görme özürlü yok. Aileler çocuklarını başka
illerdeki okula göndermeye de yanaşmıyor. Denizli'de beş yıldızlı
otel gibi 250 öğrenci kapasiteli bir görme özürlü okulu var. Sadece
60 öğrenciye hizmet veriyor. Niğde'deki özürlü okulunda da 31
öğrenci, 31 personel var. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) özür şartlarını
belirlemiş. Altıncı parmak da özür sayılıyor ve DSÖ rakamlarına
göre Türkiye'de 9-10 milyon özürlü var. Yani her 7-8 kişiden biri
özürlü. Bizde eskiden kalma kötü bir alışkanlık var. Birçok aile
özürlü çocuğunu ayıp sayıyor, gizliyor ama yine de özürlü sayımız
bu kadar yüksek değil." kaynak: tercumangazete.com