Ülkemiz uzunca bir süre darbelerle birlikte yaşadı. Hatta
“10 Yılda 1 Darbe” gibi meşhur bir söz ve beklenti
oluşmuştu. Şimdi Rabbimize hamd-ü senalar olsun ki 15
Temmuz itibari ile o dönem bir daha açılmamak üzere
kapandı.
Ancak şimdi de adeta bir seçimler ülkesi haline
geldik.
Bir zamanlar ülkeye darbeler yoluyla bir şeyler
dayatmak isteyenler şimdi gerçekleştirilmesi gereken süreçlerin
inşası için gerekesinim duyulan seçimleri
yumuşak karın olarak değerlendirerek niyetlerini
aşikâr ediyor ve bu süreci bir fırsat aracı olarak
görüyorlar.
Kamuoyunun gündemini son günlerde bedelli
askerlik yasası ile ayrıntılar meşgul ediyor.
Bilindiği üzere bedelli askerlik konusu yeni bir konu değil.
Yıllardır bu konuda propaganda yapılarak bedelli askerlik yasasının
çıkarılması için siyasiler üzerinde baskı kurulmaya
çalışılıyor.
Bazı kesimler ve sözüm ona haber mecraları her türlü süreci
bulandırmak niyetinde oldukları için bu sürece de
aynı düşünce ve izanla yaklaşıyor ve “ne kadar vursak
kardır” düşmanlığıyla yaklaşıyorlar.
Uzunca bir zamandır tüm baskı ve isteklere rağmen bedelli
askerlik konusunda bir sonuç alınamamıştı.
Ta ki son yapılan 24 Haziran seçimlerine kadar.
Seçimleri fırsat bilen bedelli askerlik taraftarları yine siyasiler
üzerinden arzularını dile getirdiler.
Seçimlerden önce seçmenlere verilen sözler bugün yerine
getiriliyor.
Bu köşenin takipçileri hatırlayacaklardır, bedelli askerlik
konusunda görüşlerim olumsuzdu ve hep “bedelli değil
bedenli askerlik” yapılması noktasında görüşlerimi dile
getirmiştim. Ancak bugün amacım bedelli askerlik konusunu tartışmak
değil.
Bazı kesimlerin seçimleri fırsat bilerek normal
zamanlarda yaptıramayacakları işleri siyasiler
üzerinde baskı aracı olarak kullanıp isteklerini yaptırmalarının
yanlışlıklarına değinmek istiyorum.
Seçimler, demokrasinin bir gereği olarak yapılır, amaç
daha iyi, daha düzenli, daha güçlü bir yönetim mekanizmasına
kavuşmaktır.
Bu özellikleri yerine getirecek siyasi partiyi eğer
günlük politikalar üzerinden değil de uzun
vadeli hükumet programları üzerinden seçersek güçlü
yönetime ve güçlü ülkeye kavuşmuş oluruz.
Ancak seçimleri bir fırsat bilip siyasiler üzerinde
“oyum falanca işi yapacak olan partiye” şeklinde
bir baskı oluşturursak partileri ve ülkeyi günlük ve
kişisel çıkarlarımıza alet etmiş oluruz.
Bugünü belki kurtarırız ama ülke ve toplum bu
uygulamalardan zarar görecektir.
Endişem önümüzdeki yerel seçimlerin aynı fırsatçı
insanlara kurban edilmesidir. Zira fert planında
daha fazla ve daha kolay kişisel çıkarlar adına
sesin yükseltilebileceği bir dönem.
Seçimi fırsat bilen çıkarcıların istekleri
karşısında oy pazarlığı yapmaları önce yerel yönetim
mekanizmasına sonra da ülkeye zarar
verecektir.
Bundan kurtulmanın en iyi ve kestirme yolu
toplumun bilinçlenmesidir-bilinçlendirilmesidir. Daha sonra da
siyasetçilerin bu ucuz oy pazarlıklarına pabuç bırakmamaları
gerekmektedir.
Eğer seçimlerin bir rant kapısı haline dönüşmesine izin verirsek
bir zamanlar darbelerin ülkemize veremediği
zararları veririz.
Ve eğer buna yol açarsak her yıl seçimin yapıldığı bir ülke
haline dönebiliriz. “Her 10 yılda 1 Darbe” oyununu bozmuş
olabiliriz ama “Her Yıl 1 Seçim” anlayışına teslim-i silah
edebiliriz.
Bedelli askerlik arzu edenlerin seçimler vasıtasıyla bu
arzularına ulaşmış olmalarını, başka bir kesimi de beklenti içine
soktu ister istemez.
Seçimlerin hemen öncesinde “Emeklilikte Yaşa
Takılanlar” ile ilgili bir yasa tasarısı verilmişti.
Bedelli askerlik isteyenlerden sonra bu kesimin de bir beklenti
içine girmesi normal.
Zira dediğimiz gibi seçimler toplumun beklenti ve talep
melekelerini otomatik olarak devreye sokuyor.
Zikrettiğimiz üzere toplum bilinçlendirilmezse seçim
süreçleri ülkeyi sürekli darbe zeminine sürükleyerek
kirli emellerini hayata geçirmek isteyenlere fırsat
zemini olarak gözükecektir.
SOSYAL MEDYA
TAKİP
twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser