Pazartesi günü Silivri’de devam eden Ana Darbe Davası’na
izleyici olarak katıldım. Sanık Ahmet Gümüş’ün savunması klasik bir
üç maymun temsiliydi.
15 Temmuz Darbe Gecesi Kurmay Albay rütbesi ile Hava Harp Okulu
Dekanı olarak görevli olan sanık mahkemedekilerin sinirini bozdu.
Müşteki avukatları kısmı Dr.Mehmet Sarı, Ahmet Özel, Yasin Şamlı
gibi tecrübeli avukatlardan oluşmasına rağmen sanığın fütursuz
tavır ve cümleleri onları bile çileden çıkardı.
İşte birkaç anektod..
Ahmet Gümüş sorulara soruyla cevap verdi bir süre. Mahkeme
başkanı Cem Karaca sanığı bu tavrından dolayı uyardı. Gümüş kendini
savunmak için şu saçma cümleyi kurdu: Sayın Başkan, bu avukatlar
önyargılı ve taraflı. Bunun üzerine Ağır Ceza Başkanı Karaca sanık
Gümüş’e kısa ve öz bir hukuk dersi verdi: Onlar taraf oldukları
için orada oturuyorlar. Önemli olan mahkeme heyetimizin
tarafsız olmasıdır ki öyleyiz zaten. Şimdi sorulara soruyla değil
gerektiği gibi cevap verin!
Müşteki avukatlarından gelen Fetullah Gülen’i tanıyor
musunuz sorusuna sizin kadar cevabını verdi küstah bir şekilde.
Daha sonraki bir soruda ise niyetini belli etti. Müşteki
avukatlarından gelen soru şöyleydi: Fetöcü olmadığınızı iddia
ediyorsanız şunu bir düşünün. Hava Kuvvetleri’nde bu kadar etkin
şekilde yapılanmış bir örgüt Hava Harp Okulu Dekanlığına Fetöcü
olmayan birini getirir mi? Gümüş’ün niyetini belli eden cevabı
şöyleydi: Ben Fetöcü olmadığım için sizin gibi onların
beyni ile düşünemiyorum. Sizin gibi empati
kuramıyorum.
Bu cevap her şeyi ortaya koyuyordu aslında..
250 şehide ve yüzlerce gaziye rağmen inkar ve ve suçu başkası
üzerine yıkma politikası güdüyorlar açık şekilde. Dikkat ederseniz
birkaç istisna dışında ne Fetöcü ne darbeci olduğunu kabul eden
var. Demek ki dışarıdan verilen sufle şu şekilde: İnkar
edin, yargılama sürecini sulandırın, suçu başkaları üzerine
atın.
Bu hain planın açılımı ise şöyle: İnkar ederek kendilerini
temize çıkaracak ve darbeyi gerçekleştirenlerin hükümet ve onunla
ittifak etmiş diğer gruplar olduğunu ispatlayacaklar. Bu
sebeptendir ki salyaların efendisi Gülen ilk
etapta tiyatro diyerek inkar ettiği darbe için sonradan ulusalcı
laik bir kesim yapmış olabilir dedi. Aslında darbeyi
hükümetin üstüne yıkmak asıl maksat. Bu yüzden Fetö
ağzıyla konuşan siyasiler de kontrollü darbe ve asıl darbe 20
Temmuz’da yapıldı argümanlarını kullanıyorlar.
Bütün bunların yanında yargılama sürecini de sulandırmak için
ellerinden geleni yapıyorlar. Mesela Ahmet Gümüş hem insanları
tahrik edip hem de gelen haklı tepkiler üzerine ‘bu şartlar
altında savunma yapamam’ dedi. Bütün beklenti dışarıya
bağlı olunca bu tür şarlatanlıkları görmeye devam edeceğimiz
kuvvetle muhtemel.
Şarlatanlıkların ardı arkası kesilmiyor ve hepsi birbirinin
kopyası. Mesela hepsinin o gece saatinde gayrimenkul yatırımı
yapacakları tutmuş. Sanık Gümüş darbe başarısız olup Balıkesir’e
kaçıyor ve yakalandığında da diğer darbeci arkadaşının adını
vererek yazlık bakmaya geldik diyor. Darbe gecesi bir kısım darbeci
gibi özellikle telefonunun internetini kullanmıyor. Eklenmiş olduğu
darbe whatsapp grubundakileri de tanımadığını söylüyor.
Tabii ki cevval hukukçular için bu çelişkili ifadeler
önemli ispat fırsatları doğuruyor. Mesela darbe başarısız
olup da Balıkesir’e kaçan Gümüş’ün savunması şu: Konumum gereği
darbeciler tarafından suiistimal edilmekten korktum, uzaklaşarak
kendimi erişilmez hale getirdim. Müşteki avukatının sorusu ise
şöyle: Hem dekanı olduğunuz öğrencilerle ilgili sadece eğitimlerine
ilişkin yetkim var, idari hiçbir yetkim yok diyorsunuz, hem de
hangi idari yetkinizin suiistimal edilmesinden korkarak
kaçıyorsunuz. Bu nasıl açıklanacak? Sanık bu soruya tabii ki cevap
veremiyor.
Her şeyden önce darbecilerin adil şekilde yargılanarak hak
ettikleri cezayı almaları için çalışan herkese teşekkür ediyorum.
Bununla birlikte bu tür davalara sivil toplum
örgütlerimizin daha fazla destek vermesi gerektiğini belirtmek
istiyorum. Gerekirse haftalık izinlerimizi birkaç davayı
izlemek için kullanalım. Gerekirse birkaç gün kısa tatil yapalım.
Ama özellikle darbe davalarında bulunalım. Ne katkısı olacak diye
düşünmeyin. Orada bulunan mağdurlar ve onların yakınları sizlerin
varlığından güç alıyorlar. Bunu kendileri de söylüyorlar.
Bu işe duyarlı STK’larımız davaların görüldüğü binaların
önüne stant açarak başlayabilirler.