Danıştay'dan sakıncalı türban kararı
Abone olDanıştay, okula geliş gidişlerinde türban takan bir öğretmenin, anaokuluna müdür olmasını sakıncalı buldu. İşte Yüksek Mahkeme'nin çok tartışılacak kararı.
Danıştay, okula geliş gidişlerinde türban takan bir öğretmenin,
anaokuluna müdür olmasını sakıncalı buldu. Yüksek Mahkeme,
"Anayasa’ya göre, çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan düzenin,
laiklik ilkesinin göz ardı edildiği bir ortam olmasının mümkün
olmayacağını" vurguladı. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre,
Gölbaşı Bayrak Anaokulu Müdürlüğü’ne atanan ve başı kapalı kimlik
göstererek okula girmek isteyen bir öğretmen, 2001’de görevden
alınarak Mamak Kıbrıs Köyü İlköğretim Okulu’na Çocuk Gelişimi
öğretmeni olarak atanması işleminin iptali istemiyle dava açtı.
Ankara 6. İdare Mahkemesi, işlemi 2002’de iptal etti. Mahkemenin
kararında, Altındağ Atam İlköğretim Okulu’nda öğretmen olarak görev
yaparken, Gölbaşı Bayrak Garnizonu’ndaki Bayrak Anaokuluna Müdürü
olarak atanan kişinin, yeni atandığı okula gittiğinde, kimliğindeki
fotoğrafında başı kapalı olduğu için görevliler tarafından
alınmadığı, bunun dışında başka bir kimlik tespiti yapılmadığından
müdürlük görevine başlatılmadığı, öğretmen hakkında İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğü’nce soruşturma açıldığı belirtildi. İdare
Mahkemesi’nin kararında, soruşturma sonunda, öğretmene "aylıktan
kesme" cezası verildiği ve Ankara Valiliği’nin işlemiyle Gölbaşı
Bayrak Anaokulu Müdürlüğü’nden alınarak, Mamak Kıbrıs Köyü
İlköğretim Okulu’na Çocuk Gelişimi Öğretmeni olarak atamasının
yapıldığı kaydedildi. Davacının, daha önce görev yaptığı Altındağ
Atam İlköğretim Okulu müdürü ile okul hizmetlisinin yazılı
ifadelerinde, "adı geçen öğretmenin okul içerisinde başı açık
olduğu, ancak zaman zaman okula gelişi ve çıkışında başını
kapattığı"nı belirttiklerine yer verilen kararda, davacının, "başı
kapalı fotoğrafını öğretmen olmadan önce çektirdiğini, başı açık
olarak Atam İlköğretim Okulu’ndan aldığı kimliğini kaybettiğini, bu
nedenle yeni okuluna eski kimliğini verdiğini" söylediği
kaydedildi. Kararda, davacının, öğretmenlik görevi süresince, Kılık
Kıyafet Yönetmeliği hükümlerine aykırı hareket etmediğini söylediği
ve nüfus cüzdanındaki fotoğrafın da başı açık olduğu ifade edildi.
Ankara 6. İdare Mahkemesi, "öğretmenin okula alınmayışının, o anda
başı kapalı olması değil, daha önce aldığı kimliğindeki resminde
başının kapalı olmasından kaynaklandığını belirterek, yalnızca bu
husus esas alınarak davacının müdürlük görevine başlatılmadan
öğretmenliğe atanmasında hukuka uyarlık görülmediği" gerekçesiyle
dava konusu işlemi iptal etti. BOZMA KARARI Kararın Ankara
Valiliği’nce temyiz edilmesi üzerine, dosya Danıştay 2. Dairesi’ne
geldi. 2. Daire, idare mahkemesinin kararını bozdu. Daire’nin
kararında, 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu’nun ilgili maddesine göre,
memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi
tanındığının açık olduğu vurgulandı. Kararda, bu yetkinin ancak
kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının
kanıtlanması veya idari yargı merciince saptanması halinde dava
konusu idari işlemin sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı
nedeniyle iptalini gerektireceğinin, yerleşmiş yargısal
içtihatlarla kabul edildiğine işaret edildi. Kararda, Anayasa’nın
176. maddesine göre, Anayasa’nın dayandığı temel görüş ve ilkeleri
belirten başlangıç kısmının, Anayasa metni kapsamında olduğu,
başlangıcın, Anayasa’nın dayandığı temel görüş ve ilkeleri
içerdiği, Anayasa maddelerinin amacını ve yönünü belirleyen kaynak
olduğu vurgulandı. Anayasa’nın başlangıcında, "Atatürk’ün
belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılap ve ilkeleri
doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş medeniyet düzeyine
ulaşma azmi yönünde; hiç bir düşünce ve görüşün, Atatürk
milliyetçiliği, ilke ve inkılaplarıyla medeniyetçiliği karşısında
korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesi gereği kutsal din
duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle
karıştırılmayacağı"nın belirtildiği kaydedildi. "ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE
ÖĞRETİM ESASLARI" Anayasa’nın 130. maddesinde öngörülen "çağdaş
eğitim-öğretim esaslarına dayanan" düzenin, laiklik ilkesinin göz
ardı edildiği bir ortam olmasının mümkün olmayacağına işaret edilen
kararda, bu maddenin, ulusallık, bağımsızlık ve ulusal birlik için
katkılarının, laikliği dışarıda bırakmasının düşünülemeyeceği
belirtildi. Kararda, aklın ve gözlemin yönlendirdiği bilimsel
çalışmaya katılacak kimselerin de bilimsel gerekler dışında bir
etkiyle karşılaşmaksızın yetiştirilmeleri gerektiği ve eğitimin,
yalnız bilimsel sistemler doğrultusunda yapılması, dogmalardan ve
bilime ters düşen etkilerden uzak tutulmasıyla sağlanacağı
vurgulandı. Anayasa’nın, "eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi"
başlıklı 42. maddesinin 3. fıkrasında da "eğitim ve öğretimin,
Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve
eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında
yapılacağı, bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri
açılamayacağı"nın belirtildiğine işaret edilen kararda, söz konusu
maddede ayrıca, eğitim ve öğretim hürriyetinin Anayasa’ya sadakat
borcunu ortadan kaldıramayacağının vurgulandığı, eğitim ve öğretim
faaliyetinin temel ilkelerinin, Atatürk ilke ve inkılaplarına
bağlılık, laiklik, çağdaşlık ve bilimsellik olduğunun tartışmasız
olduğu kaydedildi. "TÜRK MİLLİ EĞİTİMİNDE LAİKLİK ESAS" Milli
Eğitim Temel Kanunu’na göre, "Türk milletinin bütün fertlerinin
Atatürk ilke ve inkılapları ve Anayasa’da ifadesi bulunan Atatürk
milliyetçiliğine bağlı yetiştirmenin" Türk milli eğitiminin genel
amacı olarak belirlendiği anımsatılan kararda, aynı kanun gereği,
ders programlarında da bu ilkelerin esas alınacağı, Türk milli
eğitiminde laikliğin esas olduğu vurgulandı. Kararda, söz konusu
kanunda, din kültürü ve ahlak öğretiminin ilköğretim, lise ve dengi
okullarda zorunlu olduğu, öğretmenliğin, devletin eğitim, öğretim
ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas
mesleği olduğu, öğretmenlerin bu görevlerini Türk milli eğitiminin
amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak yapmakla yükümlü
olduklarına işaret edildiği kaydedildi. Eğitim ve öğretim
hizmetinin verilmesi sırasında, öğreticilerin bilgi ve görgüyle
davranışları kadar görünümlerinin de öğrenen kişiler üzerinde bir
etki yaratacağının şüphesiz olduğu vurgulanan kararda, görevi
gereği eğitim ve öğretim faaliyeti ile ilgili bir alanda çalışan
kamu görevlisinin, yasal düzenlemelerde belirtilen temel ilkelere
aykırılık oluşturabilecek tutum ve davranışlardan kaçınması
gerekeceği ifade edildi. "ÖĞRETMEN İYİ ÖRNEK OLMALI" Buna göre,
davacı öğretmenin, her ne kadar okul içinde başı açık hizmet
verdiği ifade edilse de zaman zaman türbanlı olduğu yönünde
beyanların da bulunduğu kaydedilen kararda, davacının, benzer
eylemleri nedeniyle daha önce aldığı iki ayrı disiplin cezası
bulunduğu belirtildi. Kararda, şu tespitler yapıldı: "Davacının
yönetici olarak görev yapacağı eğitim öğretim kurumunda öğrenim
görenlerin yaşlarının küçüklüğü itibariyle mantıksal değerlendirme
ve çıkarım yapma çağından uzak oldukları hususları birlikte
değerlendirildiğinde, bulunduğu ortam içerisinde ve
eğitim-öğretimin bir şekilde yansımasının oluştuğu dışsal çevrede
en iyi örnek konumunda olması gereken davacının, okula geliş ve
gidişleri sırasında da olsa söz konusu yasal düzenlemelerde
belirtilen temel ilkelere aykırı davrandığı sabit olduğundan, bu
göreve başlamadan Bayrak Anaokulu Müdürlüğü görevinden alınarak
Mamak Kıbrıs Köyü İlköğretim Okulu’na Çocuk Gelişimi Öğretmeni
olarak atamasına ilişkin işlemde hukuka, kamu yararı ve hizmet
gereklerine aykırılık bulunmamaktadır." Danıştay 2. Dairesi, İdare
Mahkemesi’nin işlemin iptaline ilişkin kararında hukuki isabet
bulunmadığını belirterek, mahkemenin kararını bozdu.