Damat Ferit ÖĞÜDÜ
Abone olDamat Ferit ölmeden Vahdettin'e mektup yazdı. Ne tavsiye etti.
Damat Ferit Paşa ölmeden Vahdeddin’e bir mektup yazdı.
Mektupta Damat Ferit vereceği önemli şeyler olduğunu yazıyordu.
Vahdettin'e "hacıdan hocadan uzak dursun, başımıza ne geldiyse
onlardan geldi" dedi.
Vahdeddin’in San Remo günlerinde Damat Ferit’in hastalık haberi
gelmişti. Paris’te yaşayan Damat Ferit’in Vahdeddin’e gönderdiği
zarfta söyleyeceği ve vereceği şeyler olduğu yazıyor; Vahdeddin’den
emin bir adamını göndermesini rica ediyordu.
Vahdeddin Tütüncübaşı Şükrü’yü hemen Paris’e yollamıştı.
Tütüncübaşı gördüğü manzarayı şöyle anlatıyordu:
YAKINDA ÖLECEĞİM
“Paşa’nın yanına vardığımızda gördük ki, Paşa’nın beti benzi
uçmuştu. ’Beni Şükrü Bey’le yalnız bırakın’ dedi.
Başbaşa kaldığımızda, ’Ben ölüyorum’ dedi. ’Doktorlar gizliyor ama
bir doktor ısrarlarım sonunda söyledi. Mide kanseriyim. Son
nefesimin yaklaştığını hissediyorum. İnşallah Efendimiz yakında
iade-i saltanat ederler. İyi çalışılırsa bundan eminim. (...)
HACILARDAN HOCALARDAN UZAK DURSUN
Salon yabancılarına kapılmasın. En büyük kabahatim etrafımdaki
insanları layıkiyle tanıyamayışımdır. Hürriyet ve İtilaf
Fırkası’ndan olan birtakım abuk sabuk herifleri, alelacayip
hacıları, hocaları, şeyhleri bir daha yanına yaklaştırmasın.
Başımıza ne geldiyse hep onlardan geldi...
MEDİHA SULTAN'A SAHİP ÇIKSIN
Bunları not et Şükrü...Üç bankada param var. Bu bankaları
kendileri de bilirler. Nem varsa, Sultan Efendimizindir.
Bankalardaki paraları da o alacaktır. Her ne pahasına olursa olsun
Mediha Sultan’ı (eşini) Sami’nin (üyev oğlu) tahakkümü altında terk
etmesin.”
MAHREM EVRAKLAR VAR
Damat Ferit yatağından zorlukla doğrulup Tütüncübaşı Şükrü’ye
iki çantayı gösterdi:
“Bak görüyorsun, orada iki çanta var. Emri hak vaki olursa bu
çantaları alıp Efendimize teslim edeceksin. Anahtarları da Mediha
Sultan'dadır. Haberi var, sana verecektir. Bu çantalarda çok mühim
vesikalar ve mahrem evrak mevcuttur. Bunların Efendimiz’den
başkalarının eline geçmesini istemiyorum. Bu nedenle San Remo’ya
dönme, ölümümü bekle...”
2 HAFTA SONRA ÖLDÜ
Bu vasiyeti Damat Ferit birkaç kez daha Tütüncübaşı Şükrü’ye tekrarladı. 2 hafta sonra Damat Ferit ölmüştü. Artık yapılacak son bir görev vardı. O da sır dolu çantaları almak:
SAMİ BEY VASİYET FALAN DİNLEMEDİ
“Mezarlıktan dönüşte, evvela Meliha Sultan’dan anahtarları aldım. Fakat çantaları alamadım. Sami Bey, vasiyet filan dinlemiyordu, ’Acelen ne, elem keder içindeyiz’ diyor çantaları vermiyordu. Sonunda ’Ben adama madama çanta vermem’ dedi. ’Beyfendi adama, madama değil Padişah’a verilecek’ deyince büsbütün alevlendi, ’Padişah da adam değil mi? dedi.
PADİŞAH TELEFON ETTİ
Efendimize telefon edip durumu bildirdim. O da telefonla Sami Bey’den çantaları istedi ancak Sami Bey hiddetle telefonu kapatıvermiş. Efendimiz akşam üzeri aradı, ’Bu adamla konuşulmaz. çantaları bırak, gel!’ dedi.
SON ZAMANLARDA SEVMİYORDU
Dönünce Damat Ferit’in anlattıklarını sordu. Vahdeddin eskiden Damat Ferit’i çok severdi, ancak son zamanlarda sıdkı sıyrılmıştı, soğumuştu. Hatta kaç kere ’Bu heriflerin yüzünü görmek istemiyorum’ dediğini işitmiştim. Başına gelen bütün felaketlerin sorumlusu olarak Damat Ferit Paşayı ve Konyalı Zeynelabidin Hoca’yı gösteriyordu. ’Beni aldatan işte bu hokkabazlardır’ diye ikisinden de nefret ederdi.
ÖLÜMÜNE ACIMADI, ÇANTALARA ACIDI
Ölümüne pek acımamıştı. Çantaları getiremiyişime hayıflanıyordu.
’Yazıklar olsun sana... Adam iki çantayı bir yolunu bulup getiremez
mi? Nerede kaldı senin Kayserililiğin?’ diye bana çıkışıyordu.
Damat Ferit’in sözlerine çok kızmıştı. ’Söylediği sözlere bak.
Ecnebilere kapılmamalı imiş. Ya kendisi? Sadrazam olacak adam
mıydı? Benim en büyük hatam ona kapılmamdır. Kapılmamalı idim.
Baksana ecnebileri ancak öbür dünyaya göç ederken fark
ediyor.”
Kaynak: Vatan