Dağlıca baskınında çok ilginç detay!
Abone olDağlıca baskını sırasında üst düzey bir rütbeli Muhsin Yazıcıoğlu'ndan yardım istedi!
Helikopterin düşmesi sonucu hayatını kaybeden BBP Lideri
Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatına dair anekdotlara bir yenisi eklendi.
Avrupa Türk Kültür Dernekleri Birliği eski Başkanı Recep
Yıldırım'in iddiasına göre Dağlıca saldırı sırasında, çarpışan
askerler Yazıcıoğlu'nu arayarak saldırı hakkında bilgi verdi ve
yardım istedi.
21 Ekim 2007 tarihinde Türkiye, Dağlıca saldırısı ile sarsıldı.
Kuzey Irak'tan gelen yaklaşık 150 kişilik terörist grubu, sınıra 4
kilometre uzaklıkta bulunan Dağlıca'daki Komanda Taburu'na ağır
silahlarla saldırdı. 12 mehmetçiğin şehit olduğu, 16 askerin
yaralandığı ve 8 askerinde teröristler tarafından kaçırıldığı
saldırı gecesiyle ilgili yeni bilgiler gün yüzüne çıktı.
SALDIRI SIRASINDA YAZICIOĞLU'NU ARADI
Saldırının olduğu gece Almanya'nın Frankfurt eyaletinde olan BBP
Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'na terörist ateşine maruz kalan
askerlerden birinin telefon açıp yardım istediği iddia edildi.
Avrupa Türk Kültür Dernekleri Birliği Eski Başkanı Recep
Yıldırım, askerin baskın esnasında aradığını ve Yazıcıoğlu'ndan
yardım istediğini söyledi. Yıldırım, çarpışan askerlerden
birisinin Muhsin Yazıcıoğlu'nu aradığını ve baskına uğradıklarını
anlattığını ve yardım istediklerini aktardı.
'DAĞLICA SALDIRISININ HABERİNİ GÜL'E YAZICIOĞLU
VERDİ'
Muhsin Yazıcıoğlu'nun, bu görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül'ü aradığını söyleyen Recep Yıldırım, Gül'ün konudan
haberinin olmadığını belirtti. Yıldırım, Yazıcıoğlu ve Gül arasında
geçen diyalogları şu şekilde anlattı:
"Rahmetli Genel Başkanımız asker ile görüşmesinin ardından
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü aradı ve askerden edindiği bilgileri
paylaştı. Sayın Gül'ün de o ana kadar olaydan haberinin
olmadığını söyledi. Aradan 15-20 dakika geçtikten sonra
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, rahmetliyi aradı ve 'size gelen
bilgi doğrudur' dedi. Muhsin Yazıcıoğlu, askerden edindiği
bilgiyi Cumhurbaşkanı teyit etti."
'NE YANİ BEN Mİ GİTSEYDİM ÇATIŞMA BÖLGESİNE'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile telefon görüşmesini yaptıktan
sonra Muhsin Yazıcıoğlu'nun yan taraftaki odaya geçtiğini söyleyen
Recep Yıldırım, burada bazı telefon görüşmeleri yaptığını ve yardım
gelmemesine çok sinirlendiğini dile getirdi. Yazıcıoğlu'nun 'ne
yani ben mi gitseydim' diye tepki gösterdiği görüşmeyi şöyle
anlattı:
"Muhsin başkan konuşma yapılan salonun yanındaki odaya geçti.
Burada bazı kişiler ile telefon görüşmeleri yaptı. Fakat hiç alışık
olmadığımız şekilde bağırarak konuşuyordu. O konuşmaları
hatırlıyorum. Bir askeri yetkiliye telefonda bağırarak şöyle
konuşuyordu başkan: Bak, bak çocuklar çarpışıyor. Almanya'dan
Türkiye'ye 2 saatte uçaklar gidiliyor. Bu çocuklar '2.5- 3 saattir
çarpışıyoruz' diyor ama bir yardım gelmiyor. Ne yani ben mi
gitseydim."
'YAZICIOĞLU, SALDIRININ OLDUĞU GECE TÜRKİYE'YE
DÖNDÜ'
Muhsin Yazıcıoğlu'nun uzun yıllar özel kalemliğini yapan Okan Köksal da Dağlıca baskınından bir hafta sonra Diyarbakır'a ve Şırnak'a gittiklerini, Yazıcıoğlu'nun bölgede bir dizi temaslarda bulunduğunu belirtti. Baskının olduğu gecenin sabahında Almanya'daki programı yarıda keserek aktarmalı uçakla Türkiye'ye dönüş yaptıklarını sözlerine ekledi.
'O GECE YAPTIĞIMIZ TESPİTLER İLE YAZICIOĞLU'NUN TESPİTLERİ ÖRTÜŞÜYOR'
Cihan Haber Ajansı'na konuşan dönemin Dağlıca Taburu komutanı
Onur Dirik, çatışma sırasında Yazıcıoğlu'na gelen telefonu
doğruladı. O gece yaptıkları durum değerlendirme toplantısında elde
ettikleri tespitlerin, Yazıcıoğlu'nun saldırıyla ilgili yaptığı
tespitlerle örtüştüğünü söyledi.
DAĞLICA KOMUTANI DİRİK: 'YAZICIOĞLU'NU ÜST RÜTBELİ PERSONEL
ARADI'
Dirik, Muhsin Yazıcıoğlu'nu arayan kişinin üst rütbeli personel
olduğunu söyledi:
"Tabur komutanlığı görevini bitirdikten sonra çatışma esnasında
taburdan bir uzman çavuşun Muhsin Yazıcıoğlu'nu aradığını
söylediler. Fakat ben, bir uzman çavuşun o gece Yazıcıoğlu'na
telefon edebileceği kanaatinde değilim. Çünkü telefon eden
rütbelinin iletişim imkanlarının yeterli düzeyde olması gerekir.
Dolayısıyla Yazıcıoğlu'na telefon eden kişinin küçük rütbeli
personel olduğuna ihtimal vermiyorum. Yazıcıoğlu'nu arayan
personelin üst düzey değerlendirme yeteneğine sahip ve şahsi
telefonu olması gerekir. Bu imkan da sadece birkaç kişi de
vardı."