Cumhurbaşkanlığına aday olacak mı ?
Abone olTürkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda yaptığı açıklamada, "Bu makama ancak adaylık görevi ve...
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu,
Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda yaptığı açıklamada, "Bu makama
ancak adaylık görevi verilir, bu benim için söz konusu değil. Ne
bir görüşme ne bir talep oldu" dedi.
Feyzioğlu, Eskişehir Gazeteciler Cemiyetini ziyaret ederek Başkan
Yılmaz Karaca ve Yönetim Kurulu üyeleri ile görüştü. Ziyaret için
teşekkür eden Cemiyet Başkanı Karaca, Anadolu’da gazetecilik
yapmanın zorluğuna değinerek, “Küçük ilçelerde daha da zor bu. Biz
yine şanslılar arasındayız. Küçük şehirlerde kaymakamın,
belediyenin aleyhinde yazarsanız buraların önünden geçemezsiniz.
Her 2 ayda bir yaptığımız toplantılarla arkadaşlarımıza bu yönde
cesaret veriyoruz” dedi.
Anadolu basını olmazsa Türk basınının olmayacağını ifade eden
Karaca, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eskişehir’de cemiyet dışında faal bir dernek yok, sadece ÇGD’nin
bir şubesi var ama çok faal değil. Cemiyetimiz, Türkiye’de ilk
kurulan cemiyetler arasındadır. Zaman zaman sekteye uğrasa da 1979
yılından bu yana bu görevi yürütmekteyiz. Cemiyetlerin en büyük
sorunu geçim sıkıntısıdır, bunun ortadan kaldırılması için mücadele
veriyoruz. Kendi kaynaklarını oluşturmaya çalışan cemiyetimizdir
100’e yakın üye vardır. Çatı kurum olarak Türkiye Gazeteciler
Federasyonu olarak bölünmemek için önemli mücadeleler
veriyoruz."
"ANADOLU ÖĞRETMENDİR"
Daha sonra söz alan Feyzioğlu da yerel basının çok önemli olduğunu
belirterek, “Türkiye’de Anadolu’ya ayaklarını basmayan, Anadolu’dan
gücünü almayan hiçbir hareketin başarılı olma imkanı yoktur.
Türkiye Ankara ve İstanbul’dan kucaklanamaz, dizayn edilmez.
Türkiye’yi anlayabilmeniz için Anadolu’yu anlamanız gerekir,
Türkiye’yi anlamınız için Trakya’nın yollarına düşmeniz gerekir”
diye konuştu.
Büyük şehirlerin lüks semtlerinde ancak elitist yaklaşımlarla
planlar yapılabileceğini ancak bunların hiçbirinin sahada
tutmayacağını kaydeden Feyzioğlu, “Anadolu bambaşkadır, sıcaktır,
siz bir adım atarsınız o üç adım atar. İnsan insan gibi değer
verilmesinin ne demek olduğunu bilir, buna da açtır ve öğretmendir,
gerçek öğretmendir. Benim umutlu olmamın nedeni siyasi partilerin,
yargının, yürütmenin içinde bulunduğu ve giderek baskıcı hale gelen
durumu değil, yasamanın içinde bulunduğu durum değil. Yasamanın
teslimiyeti belli. Benim gülümsememin bir tek nedeni var; ben bu
millete güveniyorum, bu milletin sağduyusu her zaman çözümü
bulmuştur, yine de bulacaktır” ifadelerini kullandı.
"ANLAMAK İÇİN GEZİYORUM"
Feyzioğlu, seçim döneminin çok kırıcı geçtiğini, kendisinin
seçilmek için gezmediğini, Cumhurbaşkanlığına da aday olmadığını
belirterek, “Aday değilim biliyorsunuz, şaşırıyordur
profesyoneller, ’Niye geziyorsunuz’ diye. ‘Vallahi muhtar adaylığım
bile yok’ deyince gülüyorlar. Ben anlamak ve öğrenmek için
geziyorum. Bir yerden öğrendiğimizi de öbür tarafa aktarabilmek
için geziyorum” şeklinde konuştu.
"CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAYLIĞIM SÖZ KONUSU DEĞİL"
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de değinen Metin Feyzioğlu şunları
söyledi:
“İlk kez millet seçim yapacak. Cumhurbaşkanlığı talip olunacak bir
makam değil, bu makama ancak adaylık görevi verilir, bu benim için
söz konusu değil. Ne bir görüşme ne bir talep oldu. Türkiye Barolar
Birliği Başkanı 83 bin avukatı temsil eden biri olarak Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına millet tarafından yakıştırılmamdan
bütün meslektaşlarımı temsilen onur duyarım. Bizim makamımız, 79
baronun çatı örgütü ve bu barolara bağlı 83 bin avukat var. Bugün
hukuk devleti mücadelesini kim yürütüyor? Yargıda 14 bin hakim ve
savcı adına da biz yürütüyoruz, biz konuşuyor ve biz mücadele
ediyoruz ve belli noktalara da getirdik. Dolayısıyla milletimiz
hizmet yapanı, proje üretene ortaya koyduğu hedefe ulaşmayı
başarana teveccüh gösteriyor. Ben burada bir temsilciyim.
Türkiye’nin en büyük örgütünün başıyım. Dolayısıyla bu teveccüh
ancak temsilen gördüğüm bir teveccüh. Eminim her meslektaşım da
başkanlarının böyle bir yere millet tarafından layık görülmesinden
mutlu oluyorlardır ancak bu talip olunacak bir yer değildir.”
"CUMHURBAŞKANI TÜRKİYE’NİN YÜZDE YÜZÜNÜ KUCAKLAMALI"
Cumhurbaşkanlığı adaylarının belirlenmesinde de geç kalındığını
dile getiren Feyzioğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anlıyorum Adalet ve Kalkınma Partisi birtakım başka dengeler
içerisinde hesaplar yapmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı devam edecek
midir, Başbakan mı talip olacaktır? Bu hesaplar yapılmaktadır,
iktidar gücünü kullananların adaylarını diğerlerinden daha geç
belirleme lüksü vardır ama muhalefettekilerin adaylarını daima
iktidardan önce belirleme şanssızlığı ve zorunluğu vardır çünkü
katedilecek mesafe daha çoktur. Bu yüzden genel bir söz söylemek
gerekirse ben muhalefet ya da iktidarın karşısında değil, hukukun
yanında bir insanım ama muhalefetin etkin olmadığı bir sistemde de
demokrasinin büyük zaaf içinde olduğu ortada. ’Bir ülkede demokrasi
var’ diyebilmemiz için muhalefetin seçimlerde iktidara gelme umudu
yaratabilmesi lazımdır. Bu nedenle muhalefetin her zaman bir yere
ulaşmak istiyorsa daha önce ve daha fazla çalışması gerekir çünkü
kapatacağı mesafe vardır. İktidarın başarısızlığına güvenerek
muhalefetin yükselmesi beklenemez, muhalefetin yükselmesi ile
iktidar aşağı iner. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 3 ay kaldı. 1 ay
sonra aday belirlense 2 aylık çalışma vakti var. Umuyorum muhalefet
partilerinin benim bilmediğim, onların bildiği bir husus vardır ama
geç kalındığını bir yurttaş olarak gözlüyorum. Bu seçimde önemli
bir husus var. Biz bir partinin temsilcisini seçemeyeceğiz, yasama,
yürütme, yargının, bütün devletin üstünde 76 milyonu kucaklayacak
bir cumhurbaşkanı seçeceğiz. Milleti kucaklayacak. Televizyonlarda
bir harita yayınlandı. Belli bölgeler kırmızı, sarı, mavi, algının
çok bölündüğü bir harita. İlçeler gösterilmemiş, algıda
bölünmüşlüğe neden oluyor, bunu tehlikeli görüyorum.
Cumhurbaşkanının Türkiye’nin yüzde yüzünü kucaklaması, sarıp
sarmalaması lazım. Aksi takdirde içinde bulunduğumuz süreç ülkenin
bir arada yaşama dinamiklerini zorlayacak bir noktaya getiriyor.
Bunu adayların seçim propaganda sürecine getirirsek çok
birleştirici ve kucaklayıcı, kimseyi düşmanlaştırmayan bir
propaganda sürecinin geçirilmesi lazım. Seçim sürecinde verilen
zararı balkonda kuleye de çıksanız kolay kolay gidermezsiniz.
Propagandanın kucaklayıcı bir propaganda olması gerekir. Benim
talebim 76 milyonunda bir kişiyi bile dışlamadan propaganda
yürütülmesidir. Seçilecek cumhurbaşkanı kokteyller verecek bir
cumhurbaşkanı değil, Türkiye’yi bir arada tutacak bir cumhurbaşkanı
olmalıdır.”
BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN ANAYASA MAHKEMESİ’NE MÜRACAATI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medya ile ilgili Anayasa
Mahkemesi’ne yaptığı müracaatla ilgili soruya Feyzioğlu, “Şu an onu
inceliyorum. Bireysel başvuru olabileceğini sanmıyorum. Sanıyorum
yanlış yönlendirilmiş. Bireysel başvuru mahkemelerden geçip mahkeme
kararlarının etkisiz kalması durumunda Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’nden önceki son çare ama şunu anlatmaya gayret ediyorum.
Sosyal medyada şerefi, haysiyeti ihlal eden bir durum varsa ilgili
sayfa yasaklanır. Tabii bu şeref ve haysiyet konusu da, ‘Bana ağır
geldi, ben üzüldüm’ şeklindeki cümlelerden değil, gerçekten eylemi
değil, kişiyi hedef alan söylemlerde, yani küfürde, sövmede
kullanılır. Sosyal medyayı bir bütün olarak kapatmayı bizim
kanunumuz da kabul etmiyor. Dünyanın en geri internet kanununu
çıkardık. Ona bile aykırı yapmışlar. İş Anayasa Mahkemesi’ne kadar
gitti ve açıldı. Onun süreci de şöyle oldu. Türkiye Barolar
Birliği, Twitter’in açılması için müracaat etti, yürütmeyi durdurma
kararı aldı ama yürütmeyi durdurma kararını uygulamadı TİB. Bunun
üstüne Anayasa Mahkemesi, ’Türkiye Barolar Birliğinin almış olduğu
yürütmeyi durdurma kararını idare uygulamadığı için artık benim
dışımda bir iç hukuk yolu kalmamıştır’ dedi. Bizim kararımıza atıf
yaptı. Yani bir kısmına kadar biz getirdik. Ondan sonra Anayasa
Mahkemesi doğru olanı yaptı. Sayın Başbakanın başvurusunda böyle
bir şey yok. Sayın Başbakan eğer rahatsızlığı varsa ilgili şirkete
tazminat davasını açar. ‘Bunu niye kaldırmıyorsun?’ der. Gereğini o
şekilde yapar. Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağı bir şey yok.
Anayasa Mahkemesi’ne başvuru şudur. Devlete karşı başvurursunuz. O
zaman Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı devletinden tazminat istiyor.
Anayasa Mahkemesi’nde davalı olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Başbakanımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni dava etmiş oluyor
bireysel başvuruyla. Sanıyorum yanlış yönlendirildi. Başbakanımızın
bu hukuki ayrıntıyı şahsen bilmesi mümkün değil ama yanında en iyi
bilenlerin olması gerekir. Benim Allah’ıma hep yakardığım bir dua
var: Allah’ım beni bana, ’Yanlış yapıyorsun’ diyecek dostlardan
mahrum bırakma, mahrum kalmama sebebiyet verecek davranışlarımdan
alıkoy beni.”
Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yılmaz Karaca da
Feyzioğlu’na ziyaretinden dolayı teşekkür etti.
(İHA)