Cumhurbaşkanı Erdoğan 2 gün önce bugünü ima ederek
”Çarşamba günü millete sesleniş konuşmamı izlemenizi
özellikle tavsiye ediyorum, inşallah birçok güzellikleri orada
takdim edeceğim” dedi ya, siyasi alandan sosyal medyaya,
çarşı pazardan evlere kadar ülkenin dört bir tarafında bir
meraktır, bir heyecandır aldı başını gidiyor. Aynen Ağustos
ayındaki müjde öncesi olduğu gibi tahminler yürütülmeye
başlandı.
“Cumhurbaşkanımız acaba şimdi hangi müjdeyi
verecek?” sorusunda makul tahminler içinde önceliğin
pandemiden ve hayat pahalılığından dolayı şu 2 konuda
yoğunluk kazandığını belirtmeliyim.
Birincisi;
“Biliyorsunuz bir süredir Türk bilim adamlarımız yerli aşı
üzerinde çalışmalar yapıyorlardı. Çalışmalarda olumlu gelişmeler
sağlandı.İlk ve yerli milli aşımızın üretimi için startı verdik.
İnşallah 1 Mart’tan itibaren vatandaşlarımın kullanımı için aşılama
çalışmalarına başlayacağız. Hayırlı olsun”.
İkincisi;
“Biliyorsunuz, yeni tip coronovirüs salgınının
ülkemizde de ciddi boyutlara ulaşması nedeniyle Aralık ayından
itibaren hükümet olarak bir dizi sıkı önlemler almış ve bu
önlemlerde lokanta, restoran, cafe başta olmak üzere yiyecek-içecek
işletmeleri ile pek çok sektöre kısıtlayıcı tedbirler getirmiştik.
1 Mart’tan itibaren işletmeleri açacağız.Hayırlı
olsun”.
*****
*****
*****
İnanın sadece benim değil, çıkın sokağa yediden yetmişe her bir
vatandaşının sabırla beklediği, istediği en güzel
haberler, müjdeler bunlar olacak( tır).
Da…
Doğrusu bu ilk 2 tahmini, beklentiyi Cumhurbaşkanımızın ağzından
duymak, şu aşamada hiç mümkün değil hepimiz biliyoruz,
ama olsun yine de hayali bile güzel!..
Son 2 gündür yapılan tahminlere bakıyorum da, uçuk kaçık ,
tamamen sosyal medyada tt olan“tiye” alma babında hadi olmaz da,
diyelim ki oldu, Cumhurbaşkanı “her eve birer çeyrek altın
dağıtacağız” ya da “her haneye fert başı
birer milyar Türk lirası ödeyeceğiz “ dedi diyelim. Emin
olun şu yukarıda saydığım 2 tahmin kadar insanları
mutlu etmeyecek.
Aynı şekilde;
Ne yeni bir doğalgaz rezervi, ne Söğüt’teki gibi 2. bir altın
madeni bulunması, ne Kanal İstanbul Projesi’nin temelinin
atılması, ne AB’ye tam üyeliğimizin kabulü, ne vergiler ve
kredilere 3. defa 6 ay öteleme desteği getirilmesi vb. gibi
normal dönemde Türkiye’nin ekonomik gelişimine katkı
sağlayacak güzel gelişmelerde şu dönemde covid ile geçim
derdi arasına sıkışmış insanlarımızı “güzel müjdeli
haber” olarak hiç sevindirmeyecek.
Hatta, Cumhurbaşkanımızın dün akşam Külliye’de görkemli bir
törenle açıkladığı Milli Uzay Programı tanıtım
toplantısında “2023’te Ay’a gideceğiz”
sözleri de...
Normal zamanda olsa 2023 hedefleri içinde mutluluktan
uçardık, heyecanlanır, TV başında “nereden nereye
geldik?”diye göz yaşlarımızı tutamazdık.
Ama şimdi?
Ve ya;
Olmaz da hadi, yine oldu diyelim.
2002’den bu yana kesintisiz iktidarda olan ve 19 yıllık süreçte
sandıkta götüremedikleri için muhtırasından, darbesine, küresel
finans baskılarından, hükümetleri itibarsızlaştırma
girişimlerine, Gezi Parkı gibi toplumsal ayaklanma olaylarından,
Boğaziçi eylemlerine, istihbarat kurumlarının
çökertilmesinden terör saldırılarına kadar bir dizi siyaset
dışı ve meşru olmayan baskılarla iktidardan
indirmeye çalıştıkları AK Parti’nin lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan
eğer bugün çıkıp da “Hodri Meydan seçime
gidiyoruz” dese de yine aynı …
Adına ister erken seçim deyin, ister baskın seçim. Başka zaman
olsa yüzde 50 artı 1’in dışındaki kesim için tam bir
güzellik. Ancak bugün sokaktaki insanımız için bunun da
"aşı ve açılım dışında "hiç değeri
yok!