Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum: Bir gecede gider
Abone olCumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Türkiye'nin yeni yönetim sisteminde cumhurbaşkanının tek başına karar vereceğini vurgularken mekanizmalarda sorun olması ihtimali için de "Bir gecede bu uyumsuzlukları yaratanlar gider, yerlerine işi doğru yapacak kişiler gelir" dedi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, “Çatışmaya
elverişli değil, çünkü tek irade var” dediği yeni sistemle,
geçmişte en iyimser tahminle 2-3 ay sürecek yeni hükümetin
kurulması ve komuta kademesi değişikliklerinin 2 saatte
gerçekleştiğini söyledi.
Hürriyet'ten Hande Fırat'a konuşan Uçum, Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Uçum'un açıklamalarından
bir kısım şöyle:
"Politika kurulları talep ve ihtiyaçların tespitiyle, genel politika yaklaşımlarının geliştirilmesinde devreye girecek. Yani bu analizler kurullara geldiğinde, kurullar toplumun ve ülkenin talep ve ihtiyaçları üzerinden genel politika belgeleri geliştirecek. Bütün bunlar kime gelecek? Cumhurbaşkanına. Kurullardan çıkan taslakların kararını kim verecek? Cumhurbaşkanı verecek. Cumhurbaşkanının niye tek başına karar vermesi lazım. Çünkü bu yeni yapılanmada siyasi sorumluluğu olan kişi Cumhurbaşkanıdır.
'SİSTEMSEL PROBLEM DEĞİL, UYGULAMA PROBLEMİ
OLUR'
Seçilmiş kişiyi bir kenara bırakırsak, patron kim sorusunun
yanıtını arıyor Türkiye. Bakan mı yardımcısı mı ofis başkanı mı,
kurul başkanı mı? Yürütmede bir yetki karmaşası olur
mu?
Sistem, sistemsel olarak çatışmaya elverişli değil. Bireysel tercihlerle çatışma olursa da onu tasfiye etme imkanlarına sahip. Yani bu sistem tam tersine sizin dediğiniz gibi herkesi iş birliği içerisinde çalışmaya yönlendiriyor. Çünkü tek irade var halkın seçtiği kişidir. Siyasi sorumluluğu vardır ama onun tek irade olması her şeyi tek başına yapacağı anlamına gelmez. Zaten yapamaz da. Bu tek irade, siyasi sorumlu olan tek kişi ne yapacaktır, diyelim ki Hazine de Maliye de bu kararları verebilecek kişiye yetkisini delege edecektir. Dolayısıyla yetkisini delege ettiği makam, örneğin yatırım ofisiyle de finans ofisiyle de politika kurullarıyla da uyumlu çalışacaktır. Herhangi bir yerde uyumsuzluk ortaya çıktığında bu bir sistemsel probleme dönüşmez, bir uygulama problemi olur. Bunun anlamı nedir? Bir gecede bu uyumsuzlukları yaratanlar gider, yerlerine işi doğru yapacak kişiler gelir.
'HATA YAPAN SONUÇLARINA KATLANIR'
Bir kere atanan yardımcı ve bakanlar için söylenen 'sadece
Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olan, hukuki ve cezai sorumlulukları
olan, ancak siyasi sorumluluğu olmayan bir kişi hata yaparsa
sisteme zarar vermez mi?' sorunu sistemdeki tali bir meseledir.
Öncelikle seçilmiş iradenin yapacağı atamalarda hata olmayacağı
varsayımı üzerinden bakmak gerekir. Yani başlangıçta güven esastır.
Peki hata yapılmaz mı? Yapılabilir. İşte o zaman sistemin diğer iki
ilkesi devreye girer. Birincisi hata yapmayı en aza indirecek
tedbir ilkesi, ikincisi hata yapıldığında uygulanacak yaptırım
ilkesi. Güven, tedbir ve yaptırım. Sistemi böyle kurduğumuzda,
öncelikle hata ihtimali ortaya çıktığında bu hata gerçekleşmeden
fark edilmesini sağlamak, yani icraya geçmeden, zararlandırıcı
sonuç doğurmadan fark edip gereğini yapmak. Buna tedbir mekanizması
diyebiliriz. Eğer ortaya zararlandırıcı bir sonuç çıkarsa da hem bu
sonuçları telafi etmek hem de yaptırım uygulamak. Dolayısıyla
tedbir ve yaptırım mekanizmaları açısından sistem iyi kurulmuştur.
Sistemsel olarak, bu mekanizmalar iyi işlediğinde sözünü ettiğiniz
sorunlar ortaya çıkmaz. Hata yapan da hatasının sonuçlarına
katlanır. Nasıl katlanır? birincisi siyasi anlamda siyasi programa
aykırı davranırsa görevden alınır, bir daha öyle bir görevi zor
üstlenir. İkincisi hukuka aykırı davranırsa hukuki yaptırımlar
uygulanır. Üçüncüsü cezai yaptırım gerektiren eylemi olursa ceza
hukuku devreye girer. Ayrıca belirtelim ki, yeni sistem
hiyerarşileri insanlar arasında değil, pozisyonlar arasında
kurmaktadır. İnsanlar arasındaki ilişki yatay, hiyerarşiler
arasındaki ilişki dikeydir. Böyle baktığınızda kişilerle uğraşan
değil, süreç yönetimi üzerine odaklanan ve iş yapmayı esas alan bir
sistem kurulduğu görülmektedir.
'DÜNYAYA ESİNLENDİRİCİ MODEL OLACAK'
İddialı olacak belki, bizim bu siyasal sistem bütün boyutlarıyla
devreye girdiğinde 21.yüzyılın demokrasisi açısından bütün dünya
için esinlendirici, örnek bir model ortaya koyacak diye
düşünüyorum. Cumhurbaşkanı hükümet sistemine geçiş bir reform
sürecinin sonu değildir. Bir reform sürecinin başlangıcıdır. Bu
reform son derece dinamik bir süreçtir. Ben birinci dönem bitince
ortaya çok iyi işleyen bir yapı çıkaracağımızı umut ediyorum. Eğer
mecliste siyasi partiler uzlaşırsa anayasa değişiklikleri de
olursa, anayasal reformlar bile yapılabilir. Ama ikinci dönemde
anayasal sistem ve genel olarak hukuk reformunun tamamlanacağını ön
görüyorum.”