Cuma Hutbesi 30 Mart 2018 Diyanet İşleri Başkanlığı konu ne?
Abone ol30 Mart 2018 cuma günü 81 ildeki tüm camilerde okunacak hutbe nasıl, 2018 30 Mart cuma hütbesi detayı haberimizde. 30 Mart 2018 tarihli Türkiye Geneli Cuma Hutbesi, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Bu haftaki cuma hutbesinin konusu 'VAHYİN İNSANLIĞA İLK MESAJI: OKU!' konusu ile yayınlandı.
Müslümanlar için mübarek günlerden biri olan cuma günü Diyanet
İşleri Başkanlığı 30 Mart cuma günü camilerde okunacak cuma hütbesi
nasıl?Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Bu haftaki cuma
hutbesinin konusu 'VAHYİN İNSANLIĞA İLK MESAJI: OKU!' konusu ile
yayınlandı. Diyanet işleri cuma hutbesi tam metni haberimizde.
HUTBE NEDİR: Cuma ve bayram namazlarından önce söylenen dini hitabedir. Hutbeyi hatipler okur.
Hatip, bir camide görevli din adamlarının en büyüğüdür. Hutbe minberde okunur. Halifelik kaldırılıncaya kadar hutbede halifenin adı, İslam dininin başı olarak anılır, sonra o ülkenin hükümdarının adı (eğer halife değilse), söylenirdi. Hutbede adının söylenmesi, eski hukukumuza göre bir hükümdar için tam anlamıyla bağımsızlık işaretidir.
Hutbe, halka hitap etmek ve söz söylemektir. Terim anlamı ise
cuma namazı ve bayram namazlarında minbere veya yüksekçe bir yere
çıkıp Allah’ı anıp Peygambere salavat getirerek toplumun çeşitli
konularda bilgilendirilmesidir. Bu bakımdan İslam’da hutbenin
önemli bir yeri vardır. Hutbe Cuma ve bayram namazlarında
okunmaktadır.
Hutbenin bölümleri dua ve öğüttür.
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Müminler!
Peygamber Efendimize Hira Mağarası’nda gelen ilk vahiy, hutbemin
başında okuduğum ayetlerdi. Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktaydı:
“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı ana rahmine tutunan bir
yumurtadan yarattı. Oku! Kalemle yazmayı öğreten, insana
bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz kerem sahibidir.” 1 Bu emrin
muhatabı olan Sevgili Peygamberimiz ise okuduğum hadis-i şerifte
şöyle buyurmaktadır: “İlim için yola koyulan kimse, dönünceye kadar
Allah yolundadır.”2
Kardeşlerim!
Mükerrem bir varlık olan insan, akıl gibi eşsiz bir nimet ile
donatılmıştır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran ve ona değer katan
bir nimettir akıl. İyiyi kötüden ayırt etme kabiliyetidir. İnsana
sorumluluk bilinci veren, doğruyu yanlıştan ayırt etme vesilesi
olan bir imkândır akıl. Kul, Rabbinin mesajlarını akılla anlar ve
hayatına kılavuz yapar. Rabbine, çevresine ve kendisine karşı
sorumluluklarını akılla idrak eder ve yerine getirir. Bilgiyi
akılla öğrenir, öğretir, yaşar ve yaşatır. Muhterem Müminler! İnsan
için uğrunda yorulmaya, sıkıntı çekmeye, emek vermeye değen en
hayırlı gaye bilgi edinmedir. Bilgi, insanlığın yolunu aydınlatan
bir hazinedir ve ilim, insan için en şerefli rütbedir. Onun içindir
ki son vahyin ilk hitabı “Oku!” emridir. Okumak, erdemin peşinde
koşmaktır. Okumak, hakikate varmaktır. Okumak, yaratılışın
anlamını, hayatın manasını ve kâinatı keşif yolculuğunda insanın en
yakın yol arkadaşıdır. Nitekim Yüce Kitabımız, “Hiç bilenlerle
bilmeyenler bir olur mu?” 3 buyurarak insanlığa bilginin değerini
ve ilmin vazgeçilmez olduğunu vurgulamıştır. İlmin ilahî membaı
olan Kitab-ı Kerimimiz düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı ve doğru
bilgiye ulaşmamızı emretmiştir. “Cahillerden yüz çevir.”4 “Sakın
cahillerden olma!” 5 gibi uyarılarla cehaleti yermiştir. Bu
sebepledir ki, dinî ve sosyal sorumluluklarımızı bilmek için
okumak, doğruyu yanlıştan ayırmak için Kitaba ve ilme sarılmak her
Müslümanın asli görevidir.
Muhterem Müslümanlar!
Bilgi insan içindir. İnsan ilimle yücelir. Sağlam bir kaynaktan
aldığı doğru bilgiyle hidayete erer, topluma yön verir ve dünyayı
şekillendirir. İlim; insanı huzura, mutluluğa, dünya ve ahiret
kazancına eriştirir. Cehalet ise insanı utandırır, aldatır, hataya
ve zarara açık hale getirir. Muhterem Müminler! Peygamber
Efendimizin Medine’de inşa ettiği Mescid-i Nebevî bir ilim
merkezidir. Hiçbir ayrım gözetmeden kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla
genciyle bütün müminleri mescidine davet eden Peygamberimiz (s.a.s)
ilme talip olanlara Allah’ın cennete giden yolu kolaylaştıracağını
müjdelemiştir.6 Medeniyetimizde âlim; ilimle hikmeti, hikmetle
irfanı, ahlakla adabı, hak ve hakikati tüm insanlığa takdim
edendir. Kendi şahsında söz konusu güzellikleri yaşayan ve temsil
edendir. Zira âlim bilir ki, hikmetle harmanlanmayan, irfanla
yoğrulmayan bilgi, ahirette hesabı çetin bir yük olarak karşısına
çıkacaktır.
Aziz Müminler!
Bilgi ve teknoloji çağında yaşamaktayız. Ancak insanlık çoğu zaman
bilgi ve teknolojiyi yeryüzünde iyiliğin hâkim olması için
kullanmamış, istismar etmiş, bilgi ahlakından uzak adımlar
atmıştır. Bilgi, ahlaktan yoksunlaştıkça insanlık değer
kaybetmektedir. Eğitimin ruhundan, ilmin mana ve gayesinden mahrum
bırakılan nice genç, bağnazlık, şiddet ve teröre
savrulabilmektedir. Bugün zulmün ve cehaletin kol gezdiği İslam
coğrafyasında huzur ve güveni tesis etmek, Müslümanlar olarak
dünyaya yeni bir medeniyet takdim etmek bizim görevimizdir. Bu
hususta hepimize düşen sorumluluk öncelikle doğru bilginin ve
sağlam kaynağın peşine düşmek, ilmi ehil ellerden almak, sonra da
öğrendiğimiz ile amel etmektir.
Kardeşlerim!
Geliniz anne ve babalar olarak yavrularımızı Kur’ân ve sünnetten
beslenen iman şuuruyla, ibadet sevgisiyle ve ahlak bilinciyle
yetiştirelim. Onların iyi birer insan, örnek birer mümin olması
için gayret edelim. Kız erkek ayrımı yapmaksızın evlatlarımızı
okullarımızda, camilerimizde ve Kur’an kurslarımızda yürütülen
eğitim-öğretim faaliyetlerinden mahrum bırakmayalım. Hutbeme son
verirken bir hususu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Kütüphaneler
haftası içerisinde bulunmaktayız. Bizlere okuma aşkı ve alışkanlığı
kazandıran kütüphaneler, ilim ve irfan yuvalarından biridir. Kitap
sevgisini aşılayan mekânlardır. O halde, bu nezih yerlerin değerini
bilelim. Kütüphanelerde kitap okuyarak vakit geçirmenin güzelliğini
hep birlikte hissedelim.