Dizilerin hayatımızda nasıl bir erozyona sebep
olduğunu fark etmeden her gün biraz daha bağımlı biraz daha
problemli hâle geliyoruz.
Ne yazık ki izlediğimiz dizilerin bizden götürdükleri,
getirdiklerinden daha fazla. Gitgide yozlaşan ve
değerlerini yitiren bir toplum olduk.
Özellikle gençlik dizilerin üzerimizdeki tesiri yoğun bir
şekilde hissedilmekte.
Her türlü ahlaksızlığın işlendiği diziler bizi
geleneklerimizden, aile yapısından
uzaklaştırmakta. Şiddet ve şehvet unsurunun sıkça
kullanıldığı diziler her yaştan insanların izlediği bir hâl almış
durumda ve toplum olarak bu duruma karşı duyarlılığımızı
yitirmiş durumdayız.
Nasıl mı?
Buyrun o zaman:
Önce haber…
Eskişehir’de 6 çocuğun cep telefonunu, parasını ve kişisel
eşyalarını bıçak zoruyla gasp ettikleri öne sürülen 3 çocuk ile cep
telefonlarını satın alan şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin
yakalanmasında ise, birçok kişi tarafından beğenilerek izlenen
Çukur dizisinde bulunan işaretlerin dövmesi ve tişörtü olması
etkili oldu.
Edinilen bilgiye göre, Emniyet Müdürlüğü ekipleri yaşanan
bıçaklı gasp olaylarıyla ilgili çalışma başlattı. Ekipler,
yaptıkları araştırma ve mağdurların verdiği ifadeler sonucunda,
şüphelilerin vücutlarında ünlü Çukur dizisinden işaretlerin
dövmelerini yaptırdıklarını tespit etti. Polis ekipleri,
şüphelileri yakalayarak gözaltına aldı.
Sonra yorum…
Diyeceğim ama…
Yoruma ne hacet…
İşin fecaati gündüz gibi ortada…
Birçok yazımda söylemişimdir.Televizyon dizileri aile yapımızı
ve gençlerimizi dejenere ediyor.
Yukarıdaki haber sadece buzdağının görünen
kısmı.
Tahribat inanın çok daha büyük.
Ve daha derin...
Bu dizilere özenen gençlerimiz çeteler kurup racon
kesiyor.
Kendilerini hukuk yerine koyup güya kendilerince adalet
dağıtıyor.
Aileler dizilerdeki lüks yaşama özenip gereksiz
harcamalar yapıyor.
Bu dizilerde gayri meşru ilişkiler sanki
normalmiş gibi sunuluyor.
Aldatma ve arkasından gelen cinayet
haberlerinde de eminim ki bu dizilerin etkileri var.
Dizilerde hayat idealize edilip gençlerin duyguları
sömürülüyor.
Gençler bu dizilerdeki ideal aşkın peşine düşüp
daha sonra büyük hayal kırıklıkları yaşıyorlar.
Demem o ki dizilerin aile yapımıza ve gençlerimize
yönelik zararları çok büyük.
Acil tedbir alınması gerekiyor.
“İzlemesinler” kardeşim demekle sorun
çözülmüyor maalesef.
Siz sefahati öyle bir allayıp pulluyorsunuz ki izlememek
çok zor…
Yapmayın efendiler…
Aileyi ve gençliği üç beş kuruşluk reytinge kurban
etmeyin.
İş işten geçtikten sonra “eyvah” demenin bir faydası
olmaz.
Kaybettiğimiz sadece aile ve gençler değil
aslında.
Geleceğimiz, ideallerimiz, memleketimiz,
vatanımız…
Lütfen biraz hassasiyet…
Eskiden sadece Türk yapımı dizilerden mustariptik.
Şimdi bir de başımıza Hint ve Brezilya yapımı
ucuz diziler çıktı.
Ne kültürümüzle, ne dinimizle, ne örfümüzle
uzaktan yakından ilgisi yok.
Tamamen başkalarına ait.
Türkiye’de uygulanabilirliği ve karşılığı yok…
Yakında Hintliler gibi ineğe tapınan insanlar görürsek
şaşırmayalım.
Televizyonlarda yayınlanan diziler toplum gerçeklerimizle uyuşsa
amenna ama dizilerdeki rol modeller ve verilen mesajlar asla ama
asla toplumumuzu ayakta tutan dinamiklerle barışık
değil.
Bir ülkenin en önemli insan kaynağı ailedir.
Eğer aileyi bozarsanız ne idareci, ne ekonomist ne
de asker yetiştiremezsiniz.
Ey devletlüler,
Ve ey Türkiye halkı,
Gelin iş işten geçmeden tedbirlerimizi alalım.
Devlet aklı ve toplum vicdanını
çalıştıralım.
Yoksa “eyvah” diyeceğimiz günler çok yakın bu gidişle.
Hani ne demiş atalarımız:
“Kızını dövmeyen dizini döver”
Biz de herhalde yakında şöyle diyeceğiz:
“Dizisini dövmeyen geleceğini döver…”
SOSYAL MEDYA
TAKİP
twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser