Çölaşan'dan Sabah'a ağır suçlama
Abone olHer yıl bugün Menemen olayını köşesine taşıyan Emin Çölaşan, lafı doalıştırıp Sabah'a getirdi. Çölaşan'a göre, Said-i Nursi'nin hayatını yazan Sabah, giderek yobazlaşıyor.
Emin Çölaşan'ın Sabah'ı yobaz olmakla suçladığı yazısı şöyle...
Kubilay olayını unutmayın SEVGİLİ okuyucularım, dünkü yazımda size
Sarıkamış faciasından söz etmiştim. Bundan tam 90 yıl önce
Allahüekber Dağları’nda 90 bin Türk askeri donarak şehit düşmüştü.
Çok acı bir olaydır. Bugün bir başka olayın yıldönümü. Kubilay
faciası. 23 Aralık 1930 günü sabahın erken saatlerinde İzmir’in
Menemen İlçesi’ni basan bir yobaz güruhu tekbirler getirerek
gösteri yapmaya başladı. ‘Biz şeriat ordusuyuz’ diye çığlıklar atan
yobazlar önce, kendilerini önlemeye çalışan iki bekçiyi şehit etti.
Bağırıyorlardı: ‘Ey ahali din elden gidiyor. Şapka giyen káfirdir.
Yakında yine şeriata dönülecektir. Bize kurşun işlemez.’ Yedeksubay
Mustafa Fehmi Kubilay, bir manga silahsız askeriyle olay yerine
gelip bunları uyardı. Derviş Mehmet ve adamları, üzerlerine
gönderilen Kubilay’a önce ateş ettiler. Daha sonra ise yerde yaralı
yatmakta olan Kubilay’ın üzerine üşüşüp başını kıtır kıtır,
oracıkta kestiler. Gövdeden koparılan Kubilay’ın kesik başını Müftü
Camii’nden aldıkları yeşil bayrağın sopasına geçiren yobazlar yine
tekbir getirerek ortalıkta dolanmayı sürdürdüler. Kesik baş
ellerindeydi. Akan kanı avuçlarına akıtıp içtiler. *** Menemen
korkunç bir olay yaşıyordu. Olay yerine gönderilen takviye askeri
birlik, yobazların üzerine ateş açtı. Bazıları orada öldürüldü,
bazıları yakalandı. Bir bölümü ise kaçmayı başardı. 1930 yılı 23
Aralık günü yaşanan Menemen faciası, genç Cumhuriyet rejiminin 1925
yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra yüz yüze geldiği ikinci büyük
irtica olayı idi. Hükümet derhal sıkıyönetim ilan etti. Kaçan
sanıklar yakalandı. General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan
Harp Divanı olaya doğrudan veya dolaylı karışan sanıkları
yargılamaya başladı. 18 gün süren yargılama sonunda karar
açıklandı. 40 kişi suçsuz görülerek salıverildi. 27 sanık beraat
etti. 41 sanık suçlu görülerek çeşitli hapis cezalarına
çarptırıldı. 36 kişiye idam cezası verildi. Ancak bazılarının yaşı
küçük olduğundan, onların ölüm cezası ağır hapse çevrildi. 28 yobaz
3 Şubat 1931 gecesi Menemen’de idam edildi. Bazıları, yedeksubay
Kubilay’ın başını kestikleri yerde asıldı. *** Atatürk, Menemen
olayına çok kızmıştı. Söylentiye göre Menemen’in haritadan
silinmesini emretti. Daha 10 yıl önce Yunan işgali altında inleyen
bir ilçede yobazların yarattığı bu olay ve halktan bazılarının bu
yobaz sürüsüne alkışlarla destek vermesi, Atatürk’ü çileden
çıkarmıştı. Olayın ardından, şehit edilen yedeksubay Kubilay ve iki
bekçinin anısına Menemen’de görkemli bir anıt dikildi. Üzerinde
şöyle yazar: ‘İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin
bekçisiyiz.’ Saygı Öztürk dün Gözcü’deki yazısında 27 Mayıs 1931
tarihli bir gizli belgeyi açıkladı. Ankara Valisi Nevzat Tandoğan,
İçişleri Bakanlığı’na yazıyor: ‘Menemen hadisesinde şehit edilmiş
olan Mülazım (teğmen) Kubilay Bey’in kesilmiş başının takıldığı
sancağın emirleriniz uyarınca İnkılap (devrim) müzesine konulmak
üzere mahallinden (yerinden) gönderilip takdim edildiğini arz
ederim efendim.’ Şimdi Kültür Bakanlığı’na ve devletin bütün
ilgililerine soruyorum: Nerede, hangi müzede o sancak ve kesik
başın takıldığı sancak direği? Sakın kaybolmuş, ya da ‘yok edilmiş’
olmasın! Türkiye o günlerde böyle yozlaşmamıştı. Teknoloji henüz
olmadığı için AB Parlamentosu’nda (!) Atatürk’e konuşma
yaptırılmıyor, bir gazetenin reklam filminde ekranlarda
oynatılmıyor ve AB yutturmacalarına alet edilmiyordu. Aynı gazete
aynı günlerde Nurculuk konusunda yazı dizileri yayınlayıp Said-i
Nursi ve adamları için övgüler düzmüyordu. Nerelerden nerelere
geldik! Hürriyet Gazetesi