Cindoruk'un AK Parti kehaneti!
Abone olPartisi istifalarla sarsılan Cindoruk AK Parti'ye ömür biçti.. İktidar partisinin ne zaman dağılacağını söyledi.
Bugün kongre yapacak olan DP’nin lideri Cindoruk, ANAP
örneğini vererek farklı eğilimlerin aynı çatı altında uzun süre
duramayacağını söylüyor. Cindoruk’a göre bu seçimden sonra AK Parti
de aynı süreci yaşayacak.
Oy yüzdesi olarak küçülmesine karşın hareketliliğinden hiçbir şey
kaybetmeyen DP, bugün tüzük kongresi yapacak. Genel Başkan
Hüsamettin Cindoruk kongre öncesi ilginç açıklamalar yaptı.
Cindoruk, Osman Can’ın “görevi kötüye kullanma” suçu işlediğini ve
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç’ın kendisini görevden alması
gerektiğini öne sürdü.
- Süheyl Batum CHP’ye geçti ve “Cindoruk CHP’ye gelmeli”
dedi. Mümkün mü?
Süheyl Batum aklını kendine saklasın. Biz CHP ile 1946’dan bu yana
karşı karşıya gelmiş iki akımız. Öyle de kalmalı. Benim CHP’ye
gitmem hem siyasi ahlak bakımından hem karakterim itibariyle mümkün
değil. Onlar sosyal demokrat biz liberal demokratız. Benim CHP’ye
gitmem mizahi bir hadise olur.
- Aslında artık kimse bunlara dikkat etmiyor. Eğilimler
buluşuyor. En güzel örneği de iktidar partisi
galiba...
Bunu rahmetli Özal, ’4 eğilim bir arada’diyerek icat etti. Doğru
bir tarif olmadı. Olsaydı ANAP barajın altında kalmazdı. Partiler
iki eğilimle bir arada gidebilir ama 4 eğilim fazla. Bilhassa sol
düşünceyle merkez hareketin bir araya gelmesi çok zor.
- Türk siyasetinde aslında bu taşlar mı yerine
oturmalı?
Oturmalı ve onun için de AK Parti’nin dağılması gerekir. AK Parti
bu seçimden sonra dağılma süreci içine girer. Aşağı yukarı dört
eğilimi bir arada tutmaya çalışıyor. Tutsaydı Özal ve ANAP
tutardı.
- DP-CHP ile seçim ittifakı yapar mı?
Hayır. Hem CHP’ye hem bize zarar verir. Geçmişte böyle birbirine
benzemez partiler arasındaki işbirlikleri yanlış sonuç vermiştir.
Bugün için söylüyorum ittifak düşünmüyoruz.
- Çiller gerçekten dönecek mi? Bu dedikoduları siz de
duymuşsunuzdur...
Kendisi partimizin üyesidir. Her zaman partide görev alabilir,
isteyebilir. Ama bana ulaşan bir isteği olmadı.
- Mesut Bey’le senelerce birbirleriyle anlaşamadılar.
Birlikte nasıl siyaset yapacaklar?
Eşyanın tabiatında var. Siyasetin tabiatında ayrışma da var buluşma
da var. Olabilir, kimse bunu garipsemez.
- Sayın Çiller’in bir sonraki kongrede aday olması mümkün
mü size göre?
Kesinlikle mümkün. Sayın Çiller benim siyaset arkadaşım. Partiye
girişinde etkili oldum. Aynı şey Mehmet Ağar, Süleyman Soylu için
de sözkonusu. Hepsi aday olabilir. Ama gerekçeleri ve söyledikleri
yeni şeyler olmalı ki partinin kongre üyelerini etkilesinler. Ben
geliyorumla olmaz, ben şunun için geliyorumla olur.
ERGENEKON'DAN KORKMAM PAÇAMA GÜVENİYORUM...
DİĞER SAYFADA...
Silivri’ye bakınca Yassıada’yı hatırlıyorum
demiştiniz...
Yassıada hortlayacak diye korkuyorum. Horlayabilir çünkü cezaevinde
mahkeme olmaz. Komünist Rusya’da ve bizde Yassıada’da oldu. Ama o
mahkemeye güvenimiz yoktu. Orada hakimler de, sanıklar da ve biz de
tutukluyduk. Yargılama psikolojisi içinde tarafsız ve bağımsız
olmanın ilk koşulu hapishane ile mahkemenin ayrı olmasıdır. Yarın
AİHM’de , bizim Yargıtay’ımızda bozma nedenidir.
O günleri andıran manzaralar görüyor musunuz?
Avukatların eylemi, sanıkların alkışları aynen Yassıada’yı
anımsatıyor. Yassıada’da Salim Başol zaman zaman tezahüratı
durdurmakta zorluk çekmiştir. Bağırmalar, alkışlar. O mahkemedeki
baskıyı yaşadığım, o baskı içinde savunma yaptığım için ve kabul
görmeyen bizim çok haklı gerekçelerimize rağmen idamların
yapıldığını yaşadığım için çok korkuyorum bir hukukçu olarak.
Her şey rayına nasıl girebilir?
Yargı bağımsız olarak Beşiktaş Adliyesine taşınmalı. Sanıklara
orada salon bulunur. Mahkemeyi oraya getirseniz başka cezaevlerine
sanıklar yerleşirler. Tutukluluk hallerini azami ölçüde
kaldırılırsa yargılama 20 yıl da sürse adil yargılama olarak
adlandırılabilir.
Sizin için ’Ergenekoncu’ dediler...
Güldüm hiç de cevap vermedim. Çünkü paçama güveniyorum.
Hukuk Dairesi'nin kararında yetki şüphem var
Haberal’ın hakimlere karşı kazandığı davayı bir hukukçu
olarak nasıl yorumluyorsunuz?
Hukukçular arasında savaş çıkabilir dedik, çıktı nitekim. Haberal
çarpıcı bir örnek. Yurtdışına çıkma yasağı koyup mesleğini
yapmasına izin verirsiniz. Haberal gibi otoriteler dünyanın her
tarafında adalet tarafından himaye görür. Savunmasını okuyunca
ortada suç unsuru, kanıt yok. Yargıtay’ın 4. hukuk Dairesi’nin
verdiği karar var ama mahkemenin yetkisi bakımından kuşkularım var.
Ona tam katılamıyorum
Neden?
Hukuk mahkemesinin ceza davasında bir ara kararını tazminata konu
yapıp yapmayacağı konusunda kuşkum var. Ama başka bir mahkeme
tespit yaptı. O tespitte Haberal’ın tahliyesi gerektiği yönünde bir
düşünce ifade ediyor. Karar Yargıtay’ın üst kurullarına gidecektir.
Ama ilk defa bir yüksek mahkeme bir ceza davasında yargıçların
hatalı kararlar verdiğini ve bir sanığın mağdur olduğunu
söylüyor.
Demirel’e yapılan gayri insanidir
Demirel’in çocuğu olduğuna ilişkin haberler yapıldı. Doğru
mu?
Olacak şey mi? Sayın Demirel çok üzülmüştür. Üstelik eşinin hasta
olduğu bir döneme rastlaması da gayri insani bir hareket olarak
telakki edilebilir. Ama İslami ahlakı savunan basın mensuplarının
Kuran’ı Kerimde’ki açık ayetlerine dikkat etmesi lazım. Bu çeşit
iftiraların cezası cehennemlik olmaktır. Kuran’ı Kerim suçlu ve
mağdur arasındaki dengeyi mağdurun affına ya da diyetine
bağlamıştır. Demirel’in onları affetmesi mümkün değil.
CAN YA İSTİFA ETSİN YA DA KILIÇ GEREĞİNİ YAPSIN!..
DİĞER SAYFADA...
Osman Can’ın açıklamalarını ağır bir dille
eleştirdiniz...
Bilim adamları ve tecrübeli hukukçular isyan ettiler bu
açıklamalara. Çünkü hukuk bir anarşi döneminden sonra kurallara
bağlanmıştır. Temeli anarşiyi önlemektir. Can, Anayasa Mahkemesi
olmasa ne kadar anarşi olabileceğini ortaya koyuyor. Söyledikleri
hukuksal değil siyasaldır. Bunu söylerken hukukçu olarak bilgi
eksikliği var. Daha da ötesi Anayasa Mahkemesi’nin bir unsuru
olarak yazacağı, söyleyeceği fikirleri, yetkileri içinde Anayasa
makamlarına yapmalıdır. Bunları Anayasa Mahkemesi dışında ifade
etmeye başlarsa o görevi bırakması gerekir. Derneği var, onun adına
konuşabilir. Ama diğerine hakkı yok.
İstifa mı etmeli sizce?
Kesinlikle. Ya da Anayasa Mahkemesi Başkanı gereğini yapmalı.
Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşuyla ilgili bir kanun var ve disiplin
hükümleri hala duruyor. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı vermesi
önlenmeye çalışıyor. İktidar yanlısı gazeteler kampanyaya
katılıyorlar . Bu doğal olmamakla beraber kabul edilebilir bir
hadisedir. Siyasi iktidar böyle düşünebilir. Ama buna Anayasa
Mahkemesi’nin organlarında çalışanların hakkı yok. O, görevi kötüye
kullanmaktır.
Osman Can suç mu işliyor diyorsunuz özetle?
Bence görevi kötüye kullanma suçu istiyor.
Başkan’ın Can’ı görevden alma yetkisi var mı?
Tabii, alabilir. Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşuyla ilgili kanuna
bakarsanız, Başkan getirdiğini götürür.
İktidar yok sayarsa nasıl bir senaryo ile
karşılaşırız?
Öyle bir sonuçla karşılaşır ki iktidar kendisi yok sayılır. Geçerli
bir hukuk kararını yok sayarsanız kendiniz geçersiz ve yok
sayılırsınız. Karşı hareket başlar. Anayasa Mahkemesi tedbirler
alır. Kararını yayınlar.
Bu hükümet tek başına terörü çözemez
Başbakan anayasa değişikliği ile terör arttı diyor. Bundan yanlış
bir tanımlama olamaz. Eğer böyleyse öz sorgu yapması lazım. 2002’de
sıfır terörle devraldığı bir siyasi iktidar 8 yılda bu duruma
gelmişse önce sorgulayacağı kendisi, partisi ve iktidarıdır.
İktidarlar başarılı olmak istiyorlarsa devletin tüm organlarını
yanına alarak, uzlaşarak ve birlikte çalışmalıdır. Tek başına bu
hükümetin gücü bu terörü önlemeye yetmez. Devletin diğer
kurumlarıyla uzlaşmak zorunda. Ordu, Emniyet, yargı, STK’lar. Ama
kimse hükümete güvenmiyor, hükümet de onlara güvenmiyor.
Generalleri, Emniyet genel müdür yardımcılarını tutukluyor. Böyle
gitmez. Bu yaşlarda siyasete dönme nedenimiz ortaya çıkıyor.
Hükümetin dikkatli biçimde öz eleştiri yapmasını tavsiye ediyorum.
Bu hadiselerde kendilerini tahrik ve teşvik edenler bazı basın
organları olabilir. Belki faydalı fikirleri de vardır. Ama sadece
onların idare ettiği bir hükümet Türkiye’yi sıkıntıya sokmuştur.
Sıkıntı artar. Üst komutanlarını yargıladığınız bir ordunun çok
içtenlikle size yardımcı olacağını sanmıyorum.
Türkiye adliye koridoru gibi ve asabi
İlhan Cihaner örneğinde yaşananlar büyük bir fiyaskodur. Savcı
savcıyı tutukluyor. Tamamen bir keşmekeş. Sabah gazeteleri
açıyorsunuz Türkiye bir adliye koridoru gibi. Sanki mübaşirler her
köşeden bir sanık adını bağırıyorlar. Mahkemeler uzuyor, sanıkların
hakları arada kayboluyor. Daha acısı var. Mahkemeye amiral bir
sanık geliyor. Bütün sanıklar ayağa kalkıyor. Mahkemenin disiplini
ortadan kalkıyor. Belki bir refleks olarak ortaya çıkıyor belki de
bir karşı duruştur. Bunlar Türkiye’yi asabi yapıyor.
‘Cintonik’e ve karikatürlere hiç kızmadım’
Ne okuyor?: 4-5 kitabı birden okuyorum. Ergenekon’la ilgili
kitaplar var elimde. Safahat ve Mehmet Akif’in kitaplarını da aynı
anda okuyorum. Safahat bir büyük hadise.
Ankara mı İstanbul mu?: Ankara
Spor yapar mı?: Yürürüm
Gençlik formülü ne?: Çalışmak ve düşünmek. İnsanlar beyinleriyle
yaşlanır. Beyni açık ve sağlıklı tutmak.
Yaş eleştirilerine kızar mı?: Kızmam cevap veririm.
Karikatürlere kızar mı?: Benim karikatür kolay, iki kulak bir
burun. Kızmam.
‘Cintonik’ lakabına kızdı mı?:
Hiç kızmadım. İçkiyle aram iyi olmadığı için (gülüyor).
Demirel ile hitapları: Ben Beyefendi, zaman zaman Süleyman bey
derim. Kendisi ismimi söyler.
Hiç kavga ettiler mi?: Yüzyüze hiç ihtilafa düşmedim. Ayrıntılarda
olmuştur.
TV dizileri izliyor mu?: Aşkı Memnu’yu dikkatle seyrediyorum ama
çok uzattılar.
Beren Saat’i beğeniyor mu?:
Drama kültürü aldı daha da gelişti, iyi bir oyuncu.
Estetiğe sıcak bakar mı?:
Bakmam. Allah’ın verdiğini muhafaza etmek gerekiyor. Kaza durumu
hariç.
Torunları var mı?: Biri 3, biri 12 yaşında, harika bir duygu.
İyi baba mı iyi dede mi?: İyi dedeyim. Siyaset çok yaptığım için
baba olmakta zorluklarım olmuş olabilir. (Vatan)