Çiller'den Erdem Başçı'ya sert yanıt

Abone ol

Eski Başbakan Tansu Çiller, 5 Nisan 1994 tarihinde alınan ekonomik kararların yalnızca faiz seviyelerinin düşürülmesine yönelik bir olguya indirgemenin "sığ ve yanlış" bir analiz olduğunu belirtti.

Eski Başbakan Tansu Çiller, 5 Nisan 1994 tarihinde alınan ekonomik kararların yalnızca faiz seviyelerinin düşürülmesine yönelik bir olguya indirgemenin "sığ ve yanlış" bir analiz olduğunu belirtti. Çiller, yazılı açıklamasında, son günlerde, uygulanmakta olan faiz oranlarına ilişkin çeşitli açıklamaların yapıldığını hatırlattı.

"Bu vesileyle atıfta bulunulan 1994 yılı ekonomik panoramasını ve buna ilişkin 5 Nisan ekonomik kararlarını, yalnızca faiz seviyelerinin düşürülmesine yönelik olguya indirgemek sığ ve yanlış bir analizdir" ifadesini kullanan Çiller, resmin tamamına bakılması gerektiğini kaydetti.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, en son yaptığı basın toplantısında 1994 krizini örnek göstererek 'O dönemde hükümet ısrarla faizleri düşük tutmak istedi. Bunun sonucunda çok daha yüksek faizler le borçlanmak zorunda kaldı' açıklamasını yapmıştı.

Wall Street Journal'in haberine göre, Çiller, 5 Nisan kararları öncesinde, 1993 yılında, bütçenin iç borç ana para ve faiz ödemelerinin vergi gelirlerine oranının yüzde 104,4'e çıktığını, kamu kesimi borçlanma gereğinin milli gelire oranının yüzde 12 olduğunu, faiz dışı kamu dengesinin milli gelirin yüzde 6,2'si oranında açık verdiğini ve Merkez Bankası döviz rezervlerinin, büyük kısmı kısa vadeli olmak üzere, 3,3 milyar dolara düştüğünü belirtti.

Dönemin Merkez Bankası Başkanı Bülent Gültekin de Wall Street Journal Türkiye'ye verdiği röpörtajda, 1994 krizi öncesinde kurumlar arasında uyumsuzluk olduğunun altını çizmiş ve 'Başbakanların makul olmadığı dönemlerde sorunlar daha fazla oluyor' açıklamasını yapmıştı.

O dönemde de Merkez Bankasının özerk konumda bulunduğunu ve özerklik kapsamını daha ileri seviyeye götüren yasanın da bu süreçte çıkartıldığını anımsatan Çiller, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Bu dönemde, özetlenen ekonomik verilerin yanında yangın yerine dönmüş olan ülkemizde uzun yıllar süregelen terör mücadelesinin kamu bütçesini zorlayıcı etkisi, dağılmış olan SSCB'den ayrılan Türki Cumhuriyetleri kucaklama arzusu ve gereği, AB ile ekonomik bütünleşme hedefi kamu dengeleri açısından ayrı yükler ve sınırlamalar getirmekteydi. Dolayısıyla, o günlerin ekonomik dengelerinin sadece faizlerin düşürülmesine yönelik politikalar nedeniyle bozulduğu, faizlerin düşürülmesi çabalarının ekonomiyi darboğaza götürdüğü görüşü yukarıda özetlenen önemli sorunların önemsenmemesi, gözden kaçırılması sonucunu doğuracaktır."

Kararların alındığı dönemin koşulları ile bugünküleri arasında çok büyük farklar olduğuna dikkati çeken Çiller, o dönemde faiz sarmalından kurtulmanın yolu olarak gözüken PTT'nin T'sinin özelleştirilmesi yoluyla kaynak yaratılması girişimlerinin, "her seferinde koalisyon ortağı partinin bazı üyeleri dahil olmak üzere TBMM'deki muhalefet partileri tarafından Anayasa Mahkemesine götürülerek iptal ettirildiğini" kaydetti.

O zamanlar değeri 40 milyar dolar olan PTT'nin T'sinin yüzde 50'sinin özelleştirilmesi halinde ülkenin 1994 yılında 14 milyar dolar civarında olan iç borç yükünün kalkmış olacağını belirten Çiller, şöyle devam etti:

"Yine, koalisyon ortağı partinin sorunlara çözüm getirecek 5 Nisan ekonomik kararlarının 1994 yerel seçimlerinden sonra uygulamaya konulması yönündeki ısrarının bu kararların uygulanmasını geciktirici etkisi o günün bir başka siyasi gerçeğiydi. Bu şartlarda uygulamaya konulan 5 Nisan 1994 ekonomik kararları ile yıllardan beri bozulan dengeleri düzeltmek, Türk lirasına istikrar kazandırmak, üretim ve ihracat artışını hızlandırmak, rekabete açık olan, dış talebe dayalı ve sürdürülebilir bir büyüme hızını yakalamak ve sübvansiyon dağıtan bir devlet yapısından ekonomide piyasa düzeninin tüm kurum ve kurallarıyla işlemesini sağlayan, sosyal dengeleri gözeten bir devlet yapısına geçilmesi hedeflenmiştir."

5 Nisan kararlarının ardından Türkiye'nin 1995, 1996 ve 1997 yıllarında yakaladığı yüzde 7 büyüme hızı ile en çok büyüyen OECD ülkesi olduğuna işaret eden Çiller, bu çerçevede enflasyonun 2 haneli rakamlara düşürüldüğünü, ihracatta artış sağlandığını, Merkez Bankası rezervlerinin 16,5 milyar dolar seviyesine yükseldiğini belirtti.

Anılan dönemde faizleri aşamalı olarak aşağıya indiğini kaydeden Çiller, sonuç olarak Türkiye'nin "önemli bir ekonomik başarı" kazandığını ifade etti.

Günün Önemli Haberleri