Çiçek: Atatürk'ün gizli vasiyeti yok
Abone olAdalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Atatürk’ün ölümünden 50 yıl sonra açıklanmak üzere hazırladığı gizli bir vasiyetname bulunmadığını belirtti.
Atatürk'ün gizli vasiyetinin bulunmadığını belirten Devlet
Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, "Ancak Ziraat Bankası’ndan
getirtilen kasalara konulan belge ve eşyaların ise 1964’te
Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi ve Milli Eğitim
Bakanlığı’na "usulüne uygun şekilde devir ve teslim edildiğini"
açıkladı.
İstanbul bağımsız Milletvekili Emin Şirin, Bakan Çiçek’in
yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na bir soru önergesi vererek;
Atatürk’e ait bir tereke dosyasının bulunup bulunmadığını, tereke
hakimliğinde gizli bir vasiyetin var olup olmadığını, bu vasiyetin
eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e teslim edilip edilmediğini, Ziraat
Bankası’na ait kasada saklanan belgelerin neler olduğunu
sormuştu.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in Atatürk’ün vasiyeti ile ilgili önem
taşıyan ve Atatürk’ün belge ve özel eşyalarının 1964’te Genelkurmay
ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bırakıldığını açıkladığı yanıtı
şöyle:
"Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1938/95 Tereke sayılı
dosyasında Mustafa Kemal Atatürk’e ait vasiyetnamenin açılması ve
tereke tespiti işleminin yapıldığı; Beyoğlu 6. Noterliği’nin 6
Eylül 1938 tarih ve 7061 sayılı yevmiye sayısı ile kayıtlı olan,
kapağı üzerinde Noterliğin mührü bulunan kırmızı bal mumuyla üç
yerinden mühürlenmiş ve vasiyetname Kemal Atatürk yazısını muhtevi
bulunan el yazılı vasiyetnamenin, Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne
teslim edildiği, bu vasiyetnameden başka Atatürk’ün ölümünden 50
sene sonra açılması öngörülen bir vasiyetnameye ait herhangi bir
bilgi ve belgeye dosya içerisinde rastlanmadığı; Atatürk’e ait
kıymetli eşya ve evrakın muhafazası amacıyla Ziraat Bankası Merkez
Müdürlüğü’nden tahsisi talep edilen kasalara, bir heyet tarafından
getirilen kıymetlerin kapalı bir şekilde konularak kilitlendiği,
mahkemece mühürlenerek keyfiyetin bir tutanakla tespit edildiği,
22.01.1964 tarihinde kasalardaki bütün tarihi belge ve vesikaların
Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi temsilcilerine, 1 no’lu
kasadaki eşyaların ise 29.4.1964 tarihinde Milli Eğitim
Bakanlığı’na, Maliye Bakanlığı yetkilileri tarafından usulüne uygun
şekilde devir ve teslim edilerek kasaların tamamen boşaltıldığı,
kasa anahtarlarının yedekleriyle birlikte Ziraat Bankası
yetkililerine teslim edildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın
27.5.2005 tarih ve 3/9341 sayılı yazısı ve eklerinin
incelenmesinden anlaşılmıştır."
KENAN EVREN DE REDDETMİŞTİ
Daha önce 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, konuyla ilgili olarak
kendisine mektup yazan Emin Şirin’i telefonla arayıp, gizli
vasiyetnamenin 1988 yılında açıklanmasına izin vermediği
iddialarını kesin bir dille reddetmişti. Bilinen vasiyetname
dışında bir vasiyetname olmadığını, ayrıca, "vasiyet" niteliğinde
başka notlar da görmediğini ve olmadığını kesin bir dille ortaya
koyan Evren, "Ne böyle bir gizli vasiyet var, ne de hilafetin
ileriki bir tarihte ihyasını ima edebilecek en ufak bir yazı veya
nota "rastladım" diye konuşmuştu.
İDDİA SAHİBİ AYTUNÇ ALTINDAL
Gizli vasiyet iddiasını araştırmacı-yazar Aytunç Altındal, ortaya
atarak, Atatürk’ün "siyasi, toplumsal, tarihsel vasiyeti"nin
gizlendiğini öne sürmüştü. Altındal’a göre, Atatürk, bazı
notlarının ölümünden 50 yıl sonra açıklanmasını vasiyet etmişti.
Altındal’a göre, Atatürk’ün notlarında, Cumhuriyet için ileride
neler yapılması konusundaki görüşleri de bulunuyor. Ancak Altındal,
Ata’nın sır vasiyetinin 1988’de yani Atatürk’ün ölümünün üzerinden
50 yıl geçtikten sonra açıldığını, "Cumhurbaşkanı Kenan Evren ve o
günkü Başbakan Turgut Özal’ın bunları okuduğunu, ancak bu
görüşlere, bu fikirlere ’toplumun henüz hazır olmadığını’ öne
sürerek bunların açıklanmasını engellediklerini" savunuyor. 1988’de
Atatürk’ün vasiyetinin üstüne 25 yıllık yeni bir yasak konulduğunu
söyleyen Altındal, vasiyette halifeliğe dair ipuçları olduğunu
düşünüyor.
Altındal’a göre, Atatürk’ün notlarında hilafetle ilgili ilginç
fikirleri yer alıyor. Buna göre Atatürk, hilafetin kişi bazında
değil, bütün İslam ülkeleri arasında rotasyonla değişecek bir kurum
olarak canlandırılabileceğini düşünüyordu. Altındal’a göre, bu
vasiyeti 1958’de öğrenen Adnan Menderes, "Siz isterseniz hilafeti
bile geri getirebilirsiniz"i bu nedenle söylemişti. Altındal,
Atatürk’ün "1920’lerde sadece 3 Müslüman devlet var. Türkiye, İran
ve Afganistan. Bu sayı ileride 40’a 50’ye çıkarsa, bu devletler
kendileri bir araya gelerek bir Hilafet Meclisi oluştururlar"
dediğini öne sürüyor.
Kaynak: www.milliyet.com.tr