Elbette dünyaya bakış açım sağdan olduğu için, sol bakış açısına
sahip değilim. O yüzden CHP’nin bir çok politikasını
anlayamıyorum, inanın anlamak için çok mücadele
ediyorum.
Yok, bir adım ilerleyemiyorum!
“Sorun bende mi ?”diyorum, çevreme bakıyorum. Reklam filmindeki
gibi “Yalnız değilsin”oluyorum , ve hemen rahatlıyorum.
Ama benim rahatım, eş zamanlı olarak ülkemin daralmasına neden
oluyor.
Örneğin…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , AK Parti daha 2019 yılı
seçimleri için“Cumhurbaşkanı Adayımız Erdoğan’dır” açıklamasını
yapmadan önce çıkıp” Cumhurbaşkanı adayımız Erdoğandır” dedi.
Siyaset satranç gibidir. Hamle yapan kazanır.
Bahçeli de öyle bir hamle yaptı ki, hem AK Parti’nin elini
rahatlattı, hem 2019 yılı seçimleri için temelde gerekli olan
uyum yasalarının çıkarılması için kamuoyu önünde bir nev’i baskı
unsurunu kullandı ve 2019 yılına yönelik kaos içerikli siyasi
planların, kısır tartışmaların önünü şimdiden kesme yoluna gitti.
Kısacası Türkiye’nin en zorlu 2019 yolunu açtı!..
*******
*******
******
Bu açıklamadan hemen sonra baktım, ilk açıklama CHP’den
geldi.
Konuşmalarının içeriğinden ziyade hatipliğini, hiperaktifliğini
kısmen beğendiğim CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel
çıkıp;
” Sayın Bahçeli MHP’nin kapısına 'tasfiye sürecindeyiz' diye
asmış. Büyük mağazaların kapısında görürsünüz, 'patron çıldırdı,
kapatıyoruz, kapış kapış malları dağıtıyorlar' falan. MHP’nin
durumu o, 'patron çıldırdı, kapatıyoruz', tasfiye sürecinde bir
parti. O yüzden Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamaları, siyasi
tarihte ibret alınacak bir tükenişin geldiği son nokta olarak
görmek lazım” dedi.
Hakikaten ana muhalefet partisine yakışmayacak çok basit ve
düzeysiz eleştiri.
İster istemez bu basit cümle karşısında şöyle bir
bocalıyorsunuz.
Muhalefet yapmaya kalksam ben bile şu tecrübesiz(!) siyasi
yapımla daha dolu dolu karşılık verirdim heralde…
En azından ilk etapta şöyle derdim:
“Sayın Bahçeli böyle dedi ama, bir hesap uzmanı olarak süreci
iyi hesaplaşamadığı kanaatindeyiz. Zira, siyaset te 24 saat hem
uzun, hem de çok kısadır. 2019’un Kasım ayına bir buçuk yıl var.
Şimdiden kendini bağlaması doğru mu? Köprünün altından çok
sular akacak. Türkiye’de siyasi dengeler her an değişiklik
gösterebiliyor” vb…
Bir tarafta ciddi bir devlet adamı edasıyla siyasete yeni bakış
açısı getiren, yeni ufuk açan, siyasi istikrarın yolunu
gösteren, eleştireceği siyasi kimlikleri de isim vermeden
kibarlığı zedelemeden ama bir o kadar da okkalı düzeyde eleştiren
Bahçeli;
Diğer tarafta onun siyasi yaklaşımının içeriğini kavrayamadan,
kavramış olsa bile içeriğe dair eleştiri yapmak yerine çok
basit ve düzeysiz hatta kahvehane ağzı ile “ MHP baraj
tehlikesini anladığı için AK Parti’nin kayığına bindi” sözüne
getirip, “kapısına kapatıyoruz tabelası astı” diyen bir
CHP…
Milletine, devletine sırtını dönmeyip varlığını ülke çıkarları
doğrultusunda sürdüren hiçbir partinin demokratik hayatta kapısına
tabela asmasını ve tabela partisi durumuna gelmesini asla
istemem.
Ve CHP’siz de bir Türkiye düşünmem. Her şeye rağmen CHP,
bu ülkenin siyasi alt yapısı, cumhuriyetimizin kurucu partisi
ve demokrasimizin de temeli. Keşke bu özelliklerini sözde
kullanmak yerine icraatta da geliştirip, güçlü bir muhalefet
edebilme yeteneğini kazansa…
İşte o zaman tamamen yerli, milli hassasiyetler üzerine kurulu
güçlü iktidar, güçlü muhalefet. Sonuç mu?
Büyük ve güçlü Türkiye!...