CHP yine yalana ve iftiraya başvurdu. İç siyaset açısından üzücü
bir durum.
CHP liderinin ve onun temsil ettiği zihniyetin yalan ve iftira
kataloğu çok geniş değil aslında.
Hedefiniz belden aşağı vurmak olunca kataloğunuz haliyle çok
geniş olamıyor.
Ya yargıya müdahale var diyorsunuz, ya özgürlüklere kısıtlanıyor
diyorsunuz ya da hırsızlık falan.
Birkaç gündür bu kısıtlı kataloğun yeni versiyonları ile
uğraşıyoruz yine. Şu iddia ile başlayalım: Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliği’nden gizli bir belge Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na
yollanıyor ve CHP’ye göre AK Partililer yargıya
‘yine’ müdahale etmeye çalışıyor. İnsan el insaf
demeden edemiyor açıkçası.
“Her şeyden önce söz konusu belge bir suç duyurusundan ibaret.
Üstünde de yazıyor zaten suç duyurusu diye. İkinci olarak belgenin
üstünde gizli yazmasında hiçbir sakınca yok. Biz hukukçular buna
idarenin takdir hakkının bir tezahürü olarak bakarız. Kaldı ki Ceza
Hukuku’nun temel ilkelerinden biri de soruşturmanın gizliliği
prensibidir. Soruşturma ile ilgili gizlilik kararı verilmesi apayrı
bir durum.
Ona hiç girmiyorum.
İdarenin gizli olarak nitelendirdiği belge soruşturma ile ilgili
gizlilik kararı alınmaz ise zaten kamuya mal oluyor.
Kısacası ortada ne yargıya baskı var, ne müdahale var, ne de
hukuka aykırı bir durum var. El insaf hakikaten Kılıçdaroğlu!
Bunların hepsi bir kenara da şu soru hep aklımda: CHP’nin bütün
milletvekilleri Kılıçdaroğlu’nun yalan, iftira ve şantaj üzerine
kurduğu siyasi dili destekliyor mu acaba? Hiç zannetmiyorum. En
azından çoğu konuda Kılıçdaroğlu’nun söz konusu çarpık tarzı
siyasetini benimsemeyenler illaki vardır.
Medyanın bu noktada sorumluluğu üzerine alması gerekir. Ben
kendi üstüme düşeni yapayım. Mesela Eski Cumhuriyet Başsavcısı
İlhan Cihaner’e sorularımı yönelteyim.
Sayın Cihaner, sizce Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin suç
duyuru yapması hukuka aykırı mı? Aykırı ise neden? Değil ise
Kılıçdaroğlu’nun ve onun üslubunu benimseyenlerin amacı nedir? En
basit bir idari soruşturma ile ilgili belgenin üzerinde bile gizli
ibaresinin yer alması mümkünken koskoca Cumhurbaşkanlığı’ndan giden
bu suç duyurusu üzerindeki gizli ibaresi Kılıçdaroğlu ve avanesini
niye rahatsız etmektedir?
Sayın Cihaner, siz Fetö kumpaslarının mağdurlarındansınız.
Kılıçdaroğlu’nun kontrollü darbe argümanını destekliyor musunuz? Bu
argümanı yargılanan Fetöcü darbecilerin de kullanıyor olması sizi
rahatsız etmiyor mu? Birgül Ayman Güler’in 30 Mart’ta cemaatle
ittifak yaptık açıklaması ne anlama geliyor? Bir Fetö mağduru
olarak sizi rahatsız ediyor mu? MİT Tırları Davası hakkında ne
düşünüyorsunuz? Lütfen devlet sırrı kavramını biraz da
partidaşlarınıza anlatabilir misiniz? Enis Berberoğlu ile ilgili
verilen mahkeme kararı hakkında tecrübeli bir hukukçu olarak ne
düşünüyorsunuz? Tutuksuz yargılanması hususunu sormuyorum. CHP’nin
de desteği ile dokunulmazlığın kaldırılması ardından CHP’nin çark
etmesi ve Berberoğlu’na isnad edilen suçlar bağlamında
değerlendirin mümkünse. Berberoğlu davası sizin karşınıza gelse idi
ne karar verirdiniz? Sonuç olarak CHP bu tarzı siyaseti
değiştirmeli. Birkaç gün önceden bir örnek daha. Tayyip Erdoğan’ın
3.5 milyar dolar serveti var denildi. Erdoğan haliyle sert çıktı ve
Kılıçdaroğlu’na hitaben ‘’ispatlayamazsınız namustan
yoksunsunuz’’ dedi. Gerçi olay belirttiğim gibi sadece
Kılıçdaroğlu ile ilgili değil. CHP’nin bu katalogcu kafayı
değiştirmesi lazım. Aykut Erdoğdu da geçenler de müfterilik
nitelemesine ‘mazhar’ olanlardan biri olarak
gündeme geldi.
Eski örneklere girmiyorum bile. Altın klozetli saraylardan
devasa masalara kadar. CHP zihniyetinin söz konusu tarzı siyaseti
internet sitesi kurdurdu. İncelemek isteyenlere Günün Yalanları
sitesini tavsiye ederim. Artık CHP zihniyetinin yalanları tasnif
edilip ‘başarı’ derecesine göre değerlendirilir
oldu. Bir ana muhalefet partisinin içine düştüğü durum bu
olmamalıydı. Yürüyüş meselesine gelince. İlk olarak; 367 krizinde,
AK Parti’nin kapatılması ile ilgili süreç başlatıldığı ve AK Parti
kıl payı ile kurtulduğunda veya başörtüsü mağduriyeti nice canları
yaktığında yürümeyenlerin bu yürüyüşünde kesinlikle samimiyet yok.
İkinci olarak; iktidara yakın çevrelerin de eleştirdiği damatların
tutuksuz yargılanması kararı ardından yürümeyip Mit Tırları ile
ilgili davadan mahkum edilen Berberoğlu için yürünmesinde de
insanlar samimiyet göremiyor. Hele hele Kılıçdaroğlu’nun 4 gün
içinde Kavurmacı olayı ile ilgili çark etmesini CHP’liler de
garipsedi. Dürüstlük en kuvvetli hazine. Gerisi lafı güzaftır.