Malcolm X büyük adammış hakikaten. Medyanın
gerçeği çarpıtma hastalığını ne güzel ortaya koymuş. Tekrar
hatırlayalım ne dediğini: Eğer dikkatli olmazsanız, gazeteler
mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise çok sevmenizi
sağlar.
Son bir aydır ülke gündemimiz adalet yürüyüşü
oldu çıktı. CHP lideri Kılıçdaroğlu, MİT Tırları operasyonu diye
adlandırılan ihanetin görüntülerini servis etmekle yargılanan CHP
milletvekili Enis Berberoğlu’nun ilk derece mahkemesi kararınca 25
yıl ceza alması ve tutuklanarak ceza evine gönderilmesi haberini
alır almaz adalet arıyorum diyerek yollara düştü.
Her kanalda bu olay konuşuluyor. Yürüyüşü
savunanlar birkaç mağduriyete dikkat çektikten sonra basıyorlar
yaygarayı: ‘Bu ülkede adalet yok!’ Her şeyden önce bu yaygaracı
ekibe Süleyman Özışık’ın yakınlarda yazdığı ‘’Kılıçdaroğlu Haklı,
Adalet Yok!’’ yazısını okumalarını tavsiye ederim.
Şimdi gelelim konunun Malcolm X’in sözü ile
alakasına. Gladyo Medyası ve onun sosyal medyadaki
neferlerindeki çarpıtmaları düzeltelim.
Yürüyüş başladığından beri gözlemliyorum hangi
kesimlerden destek gelecek diye. Hani referandumda hayır oyu
verilmesi noktasında Kandilden Pensilvanyaya kadar destek gelmişti
ya, bu desteğe rağmen birileri bu teröristler ile aynı safta
olmaktan rahatsız olmak yerine karşı tarafı suçlamıştı ya.. Şimdi
de aynı olay tezahür edecek mi diye takip ediyorum. Maalesef sonuç
aynı..
Kim ne dedi örneklerine bir de şuradan
bakalım.
Terörist başı Fethullah Gülen: Muvaffakiyete
öyle yürüme, hedefe öyle yürüme, gaye-i hayale öyle yürüme..
Yürüyün, dost doğru yürüyün.
PKK’lı Mustafa Karasu: Adalet yürüyüşü önemli
gelişmelere yol açabilir.
PKK’lı Mihraç Ural: Direnen Suriye halkı
zaferini meydanda pekiştirirken Türkiye halklarının ADALET hak ve
arayışına sonuna kadar destek vermektedir.
PKK’lı Özgürlükçü Demokrasi Paçavra Gazetesi:
Adalet yürüyüşü sürüyor: AKP’yi süpüreceğiz.
Figen Yüksekdağ: Adalet isteyen herkesin
adalet yürüyüşünü desteklemesi gerekir.
Emre Uslu: Adalet yürüyüşü iyi geldi,
saflar belirlendi.
Tuncay Opçin: Sıcağın domatesi salça yaptığı
şu günlerde binlerce insan Adalet için yürüyor. Bu eyleme sadece
saygı duyulur.
Alman Vekilleri unutmamak lazım. Türkiye
aleyhine bir şey olur da onlar uzak kalır mı? Aralarından biri olan
Michelle Müntefering Alman-Türk Parlamentolararası Dostluk Grubu
Başkanı. Adamların dostluk anlayışı karışıklık çıkarmak üzerine
kurulu olunca böyle oluyor işte.
Bu örnekleri arttırmak mümkün. Bir de sözüm
ona yürüyüşün meşru aktörlerinin fecaat açıklamaları ve eylemleri
var. Mesela Tuncay Özkan ‘bu yürüyüş Demirtaş’ın çığlığı,
ete kemiğe bürünmüş halidir’ demişti. CHP Genel Başkan
Yardımcısı Erdal Aksünger tutuklu HDP’li milletvekilleri
için de yürüyoruz diyerek partidaşına destek verdi. Hani
şu PKK’ya destek suçundan tutuklu olanlar var ya, onlar işte..
Hepsi bir kenara da bu yol çilesi ne olacak?
Sözüm ona adalet arayanlar insanları atalet içinde bıraktı.
Vatandaş yolda kaldı. Bir tanesi haklı olarak feryat ediyor:
‘On dakikalık yolu 4 saatte gidemiyoruz. Yolu kapatmanın
neresinde adalet!’ En sonunda bir tanesi suç duyurusunda
bulundu Kılıçdaroğlu aleyhine.
Ya gelin açık açık konuşalım ataletçiler.
Amacınız toplumun sinir uçları ile oynamak, Gezi ve 16 Nisan
sonrası yapamadığımızı bu kez başarmalıyız demiyor mu Selin Sayek
Böke. Böke’yi sokağa çıkma çağrıları ile tanıyoruz. O kadar ki
‘sokak tutkusu’ yüzünden kendi partisiyle bile ters düşmüş ve
görevlerinden istifa etmişti. Şimdi çok mutludur herhalde. Gezi’de
başaramadıkları ne? Tabii ki iç karışıklık çıkarmak. Ya 16 Nisan
sonrası? Meşru bir referanduma çamur atarak yine iç karışıklık
çıkarmak.
Çünkü artık başka çareleri kalmadı. Darbeden
medet umanların hayalleri Suheyl Batum suya düşürmüştü ordu da
kağıttan kaplan çıktı diyerek. Sonra da TSK, hükümet ve Demirel
dahil tepkiler alınca ben darbe çağrısı yapmadım diyerek özür
dilemişti. 28 Şubat’ta olduğu gibi medya üzerinden de operasyonlar
tutmuyor artık. Sandık desen CHP’ye oldum olası küs. Geriye bir tek
seçenek kalıyor. O da iç karışıklık çıkması. Her şeyden önce bir
vatandaş olarak uyarıyorum. Bu yürüyüş insanların sinir uçlarına
dokunuyor. Gezi operasyonunda da gördüğümüz üzere uzun süreli sokak
gösterileri toplumun fay hatlarını hareketlendirir. BBC ajanları
olay yerine üşüştüler bile. Yolları kullanamıyor insanlar en
basitinden. Suç duyuruları başladı. Bırakın artık bu atalet
sevdasını!