CHP'li Tekin Davutoğlu'na sert çıktı!
Abone olCHP'li Gürsel Tekin, Bakan Davutoğlu'nu Dışişleri koltuğunu fuzuli işgal etmekle suçladı ve çok ağır sözlerle yüklendi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, ''Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun
görevlerini ihmal ederek suç işlediklerini''
savundu.
İŞLEDİKLERİ GÜNAHIN BEDELİNİ ÖDEYİNCEYE KADAR YAKALARINI
BIRAKMAYACAĞIZ
Tekin, partisinin İstanbul İl Başkanlığında düzenlediği basın
toplantısında, hedefinde Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı
Davutoğlu vardı: ''Bu hesap onlardan sorulacaktır. Bu hezimetin
sorumluları işledikleri günahın bedelini ödeyinceye kadar
yakalarını bırakmayacağız.''
BECERİKSİZ VE BASİRETSİZ
''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu'nun son açıklamalarının suçluluğu, ezikliği ve
çaresizliği yansıttığını'' da öne süren Tekin, ''Başbakan
Erdoğan ve Dışişleri Bakanı sadece beceriksiz ve basiretsiz
davranmamışlar aynı zamanda görevlerini ihmal ederek, suç
işlemişlerdir'' diye konuştu.
ERDOĞAN'A SORULAR
Başbakan Erdoğan'ın ''Bu rapor ellerine ne zaman geçmiştir?
Başbakan bu rapor hakkında ne biliyordu? Ne zamandan beri biliyordu
ve ne yaptı? Müzakerelerde temsilcimiz Sanberk'in 29 Nisan 2011
tarihinde bu rapor hakkında kamuoyuna verdiği bilgilerden
başbakanın haberi var mıydı, yok muydu? Bir başbakanın böylesine
önemli bir konuda devleti temsil eden kişinin açıklamasını
görmemesi mümkün olmayacağına göre neden müzakereleri o noktada
kestirmedi? Neden bu rapor hukuki bir belgeye dönüşene kadar masada
kaldı?'' sorularına yanıt vermesini isteyen Tekin, 15 aylık
müzakere süreci hakkında kamuoyuna, muhalefete ve parlamentoya en
ufak bir bilgi verilmediğini söyledi.
''DIŞ POLİTİKAYI PR KONUSU OLARAK GÖRÜYOR''
Gürsel Tekin, ''Başbakan Erdoğan'ın her olayda olduğu gibi
Türkiye'nin en önemli dış sorunlarını bir PR konusu olarak
gördüğünü, mantalitesi ve kafasının çalışma şeklinin böyle
olduğunu'' savunarak, şöyle konuştu:
''Başbakan Erdoğan, perdenin önünde başkadır, arkasında bambaşka
bir adamdır. Sayın başbakana soruyorum; perdenin önünde Mavi
Marmara'yı sahiplenirken, perdenin arkasında İsrail'e şirin
görünmek için bu yardım faaliyetini organize eden İHH başkanını
'İran servisinin adamıdır, benim ona sözüm geçmiyor' diyerek,
İsrail hükümetine jurnalledin mi, jurnallemedin mi? Sayın Bülent
Yıldırım'ı MOSSAD'ın önüne yem olarak attın mı, atmadın mı? Sayın
dışişleri bakanına soruyorum; bu raporun kaç sayfalık lahikası var?
Bu lahikada neden bahsediyor? Bu lahika tamamlanıncaya kadar neden
görüşme masasından kalkmadınız? İşlem tamamlansın, İsrail
Gazze ablukasını meşrulaştıran hukuki bir belgeye sahip olsun diye
mi? Hangi avukat ya da kaç avukat İsrail'e böyle bir hizmeti
sunabilirdi? Bu şartlar altında İsrail'in avukatı kim oluyor, siz
mi, biz mi? Başkalarına çamur atarken, zannediyorlar ki, milletin
hafızası balık hafızasıdır ve her şeyi hemen unutur.''
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Başbakan Erdoğan'ın,
''Yahudi Cesaret Ödülü'' olan ''Davut Boynuzu Ödülü''nü 2004 yılı
Ocak ayında ABD'de aldığını, bu ödülün tarihinde ilk kez bir Türk'e
verildiğini anımsatarak, ''Başbakan bu ödülü neyin karşılığında hak
ettiğini eminim çok iyi biliyor. Şimdi başbakanın hak ettiği 2 yeni
Davut Boynuzu ödülü daha var. Bunlardan birisi son açıklanan BM
Mavi Marmara raporunda 'Gazze'ye abluka uygulamak İsrail hakkıdır'
kararının çıkmasına neden olduğu içindir. Bir diğeri ise İsrail'in
güvenliğini sağlamak için Türkiye topraklarında füze kalkanı
kurulmasına izin verdiği içindir'' diye konuştu.
DAVUTOĞLU YÜZÜNE GÖZÜNE BULAŞTIRDI
Türkiye'ye İsrail karşısında yaşattığı tarihi hezimet dolayısıyla
Erdoğan kadar Davutoğlu'nun da bu ödülü almaya hak kazandığını
kaydeden Tekin, şunları kaydetti:
''Sayın Dışişleri Bakanı yanlışa yanlış dediğimiz için bizi
kınamış. Sayın bakan, şu andan itibaren o makamda fuzuli işgalci
konumundadır. Bu kadar kısa zamanda nasıl bu noktaya geldiğini,
Türk dış politikasını nasıl eline yüzüne bulaştırdığını, o meşhur
politik öngörülerinin nasıl birer birer iflas ettiğini iyi tahlil
etmelidir. Sayın Davutoğlu ile birlikte Türk dış
politikasında gerçekliğin yerini megalomani almıştır. Dış politika
bir Davutoğlu şova dönüştürülmüş, dış politika ve Türkiye'nin
yüksek çıkarlarıyla ilgisi olmayan hesaplara kurban
edilmiştir.
AKP sözcülerinden birisi 'Küresel iradenin bir parçası' olmaktan
söz ediyor. Kimdir bu küresel irade? Küresel iradeye ram olmuş bir
dış politikanın milli menfaatlere hizmet etmesi beklenebilir mi?
Beklenmez ama 'Beni deliğe süpürmeyin, ben daha çok işinize
yararım' diyen bir başbakanın sözcüsünden de başka bir açıklama
beklenemez. Millet iradesinin değil, gayri milli bir
iradenin parçası olursanız, 'sıfır sorun' politikanız, 'elde var
sıfır' politikasına dönüşür. İtiraf etmeliyiz ki sayın Ali Babacan
bile Davutoğlu'ndan daha başarılıdır, hiç değilse etliye sütlüye
karışmamış, hükümetin ve Türkiye'nin başına ekstra gaileler
açmamıştır. İsrail ve Yahudi lobisiyle ilişkilerinden
ellerinde sadece 'Davut Boynuzu' isimli 'Yahudi Cesaret Ödülü'
kalmıştır. Sayın Davutoğlu bundan sonra gerçekten Türkiye
Cumhuriyeti devletinin dışişleri bakanı olmak niyetindeyse bu
boynuzu iade ederek işe başlamalıdır.''