CHP'den AK Parti'ye 4 Bakan için kritik mesaj!
Abone olCHP'li Erdoğan Toprak "AK Parti ile koalisyonda 4 bakan ön şart olmamalı, zamanla tabanı ikna ederiz!" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, AK Parti ile
koalisyon ihtimallerine ilişkin olarak, "Aracılarla diplomatik bir
tarafik yürütülüyor. Dört bakanın dokunulmazlığı kalktı zaten. O
süreç istendiği zaman geri gelebilir. Dolayısıyla bunu koalisyonun
ön şartı olarak koymak doğru değil. Zaman içerisinde tabanımızı
ikna edebiliriz" dedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun “AKP ile önyargısız görüşeceğiz,
rövanşist bir tutumumuz olmayacak” açıklamasına da değinen Toprak,
"Geçmişe saplanıp intikam duygusuyla hareket ederek koalisyon
kurulmaz ama toplumda bozulan dengeleri de oturtmak gerekiyor.
Toplum vicdanını yaralayan konuları zaman içinde çözmemiz
gerekiyor" ifadelerini kullandı.
İşte Habertürk'ten Kübra Par'ın sorularını yanıtlayan Erdoğan
Toprak'ın açıklamalarından çarpıcı bölümler:
Kampanyayı ekonomi merkezli yürüttünüz. “Özgürlüklere ya da
başka konulara daha fazla vurgu yapsaydık” diye pişmanlığa
kapıldınız mı?
Kamuoyu, CHP’nin özgürlükler, insan hakları, demokrasi, laiklik
konusundaki tutumunu biliyor. Bizim amacımız toplumun yaşamsal
sorunlarına değinmekti. Kampanyamızın merkezinde, 17 milyon yoksul,
10 milyon emekli, kredi kartı kullanıcıları ve taşeronlar vardı.
‘Emekliye İki maaş ikramiye vereceğiz” dedik, “Nereden bulacaksınız
o parayı” dediler. Hanlar, hamamlar vaat etmedik ki! 90 yıllık
Cumhuriyet bugüne kadar 12 maaş vermiş, batmamış da 14 maaş verince
mi batacak?
Yine de çiftçilerin ve ev kadınlarının çoğunlukla AK
Parti’ye oy verdiğini öğrendik. 1.5 liraya mazot gibi vaatleriniz
neden karşılık bulmadı?
Kampanyamızı yeterince anlatamamış olabiliriz ama bu daha çok
sosyolojik bir durum. Az eğitimli kesimler sağ partilere yatkın
oluyor.
‘4 BAKAN KOALİSYONA ÖN ŞART OLMAMALI’
Gönlünüzde yatan koalisyon seçeneği hangisi?
MHP, koalisyon kurmayacağını söyledi. Dolayısıyla çok fazla seçenek
kalmadı zaten ama MHP-HDP-CHP koalisyonu toplumun uçlardan merkeze
gelmesi açısından iyi olurdu. MHP ve solun birbirine karşı ters bir
bakışı vardı. 1999’da yapılan koalisyon sayesinde çok şey değişti.
Anladık ki perde arkasından kardeşi kardeşe vurduran birileri
varmış. O koalisyonun değiştirdiği algı sayesinde geçen yıl MHP ile
ortak cumhurbaşkanı adayı gösterebildik. Eğer bu seçimden sonra
üçlü koalisyon kurabilseydik, MHP ve HDP birbirini daha iyi
tanıyacak ve daha iyi çözümler üreteceklerdi.
Ama artık muhalefetin üçlü koalisyon kurma ihtimali ortadan
kalktı diyebilir miyiz?
Şu an zayıfladığını görüyoruz ama Süleyman Demirel’in dediği gibi,
24 saat siyasette çok önemli bir zamandır. Her an her şey
olabilir.
AK Parti-CHP koalisyonuna nasıl bakıyorsunuz?
Bu meseleye partiler açısından değil, ilkesel olarak bakarız.
Toplumun temel sorunlarını çözecek politikaları koyabilirsek her
şey mümkündür.
Perde arkası görüşmeler nasıl gidiyor?
Diplomasi bir uzlaşı sanatıdır. Haberler gelip gidiyor. Bunu inkâr
edemeyiz.
AK Parti ile CHP arasında aracılar mı var
yani?
İllaki vardır. Bu da normaldir.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın taşınması, dört bakanın Yüce
Divan’a gönderilmesi gibi görüşmeleri gerecek konuların masaya
koyulmaması söz konusu mu?
Dört bakanın dokunulmazlığı kalktı zaten. O süreç istendiği zaman
geri gelebilir. Dolayısıyla bunu koalisyonun ön şartı olarak koymak
doğru değil.
Ya Cumhurbaşkanı’nın konumu? Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın
Başbakanlık’a devredilmesini şart koşacak mısınız?
Önceliğimiz olan 14 madde belli. Diğerleri kendi içinde çözülecek
şeyler. İntikam duygusuyla, bilek güreşiyle bu işe girersek Türkiye
kaybeder. Güçlü bir iktidar kurarsak herkes kendi sınırlarına doğal
olarak çekilir, Cumhurbaşkanı konumunun dışına çıkamaz.
Eşit sayıda bakanlık ve dönüşümlü Başbakanlık şartı masada
zorlanır mı?
Sonuçta AK Parti yüzde 41, CHP yüzde 25 aldı... Bu meseleye oy
oranlarıyla bakılmaz. Kurucu bir irade gibi çalışıp, güçlü
iktidarlarla Türkiye’nin önünü açmak gerekiyor. Ekonomide, dış
politikada sıkıştık, toplum ikiye ayrıldı. Büyük tamiratlar
gerekiyor. Bakanlık pazarlığı yapılacak kadar basit
düşünülmemeli.
‘TABANIMIZI AK PARTİ'YLE KOALİSYONA ZAMANLA İKNA
EDERİZ’
Kılıçdaroğlu “AKP ile önyargısız görüşeceğiz, rövanşist bir
tutumumuz olmayacak” dedi.
Doğrudur. Böyle olmalı. Geçmişe saplanıp intikam duygusuyla hareket
ederek koalisyon kurulmaz ama toplumda bozulan dengeleri de
oturtmak gerekiyor. Toplum vicdanını yaralayan konuları zaman
içinde çözmemiz gerekiyor.
AKP-CHP koalisyonu kesinleşirse kendi tabanınızı ikna
edebileceğinizi düşünüyor musunuz?
Zaman içinde ikna edebiliriz. Özgürlükler, temel hak ve hürriyetler
konusunda mesafe alırsak, yoksulluğu giderirsek, emeklinin ve
memurun sorununu çözersek, dış politikada gerekli hamleleri
yaparsak, Gezi’nin faillerinin yargılanmasını sağlarsak tabanımız
bize inanacaktır. Bugünkü haliyle bakmamak gerekir.
Bütün bu söylediklerinizden AK Parti-CHP koalisyonu
ihtimalinin güçlendiğini söyleyebilir miyiz?
Hayır, ben ille de AKP ile kurulsun demiyorum. AKP, Meclis’teki
sandalye sayısına güvenip şartlarını dayatmaya çalışırsa seçime
gideriz ama bu bir şey değiştirmez. Bir puan artar ya da azalır,
ülkenin önü açılmaz. Ekonomideki kan kaybı artar, uluslararası
alandaki hamlelerimizi geciktirir. Ama son seçenek seçim olursa CHP
olarak buna da hazırız.
"KEMAL BEY, BAYKAL'A HER ZAMAN ÖNEM VERDİ"
Baykal-Erdoğan görüşmesini nasıl karşıladınız?
Sürpriz oldu ama Deniz Bey saygı duyduğum bir insan. Giderken Genel
Başkan’ımızdan da izin almış.
Bu görüşmenin parti içinde tepki yarattığı doğru
mu?
Bazı arkadaşlarımızın itirazları oldu.
Deniz Baykal’ın Meclis Başkanı olmasını şahsen onaylıyor
musunuz?
Evet, hatta başkan olmasını talep eden ilk dört imza içinde benim
de imzam vardı. Deniz Bey, siyasi tecrübeye sahip, ağırlığı olan
biri. Cumhurbaşkanı ve parlamento arasında iyi ilişkiler
kurabilir.
Kılıçdaroğlu’nun bu görüşmeye ve Baykal’ın Meclis
Başkanlığı’na sıcak bakmadığı doğru mu?
Olumsuz baksa aday göstermezdi.
Deniz Baykal’ın yemekte sitem konuşması yaptıktan sonra
tablonun değiştiği söyleniyor.
Hayır. Sitem konuşmasından önce de Kemal Bey’in aklında Baykal ismi
vardı. Konuşma hiçbir şeyi değiştirmedi. Kemal Bey, Deniz Bey’i her
zaman önem verip ayrı bir yere koymuştur.
Söyleşinin tamamı için