CHP'de değişimin önünü Derviş açar
Abone olCHP'nin son durumunu Sazak'a değerlendiren Doğan, partide değişimin önünü Derviş'in açacağını söyledi.
'CHP'de değişimin önünü Derviş açar'
CHP örgütlerinin 15-20 yıldır hep parti içi sorunlarla uğraştığını
belirten Doğan, 'Türkiye meseleleriyle değil, evinizin içiyle
uğraşırsanız o zaman halk unutur, oy alamazsınız' diyor
DERYA SAZAK: 28 Mart seçimlerinde CHP önemli kent merkezlerinde
kaybetti, Gaziantep de buna dahil. Türkiye'de sol oylar her seçimde
biraz daha azalıyor. Solda yaşanan kriz neden?
CELAL DOĞAN: 1960'lardan sonra CHP' nin içinde filizlenen sol
anlayış 12 Eylül 1980 darbesiyle yerle bir edildi. Buna rağmen CHP,
1977 seçimlerinde yüzde 41.2 oy alabilmişti. CHP o zaman 'düzen
değişikliği' ile emekçi kitlelere seslenebilmişti. Ancak bu
sloganın içi doldurulamadı. Zamanla inandırıcılığımızı kaybettik.
12 Eylül'e bir günde gelmedik, terörün durması gerektiği konusunda
hemfikir olmamıza karşın elimiz kolumuz bağlandı, hiçbir şey
yapamadık. Birisi çıksa ölümleri durdursa her şey çok farklı
gelişebilirdi.
CHP niye başarısız, siyaset mi üretemiyor, lider ve kadro
sorunu mu var, 28 Mart yenilgisi, takım oyunu olmayışının ve
sevgisizliğin sonucu mu? Sosyal demokratlar ne zaman iktidar
seçeneği çıkaracak? Sıkıntı nerede?
Doğan: CHP'nin bence birden fazla sorunu var: Bir, CHP'nin siyasi
açılım konusunda eksikleri var. İki, CHP'nin örgütsel yapı sorunu
var. Üç, CHP'nin yönetim sorunu var. Dört, CHP'nin inandırıcılık
sorunu var.
Liderlik sorunu...
Doğan: İnandırıcılıktan kastım o, genel başkan inandırıcı olamıyor.
CHP'nin duruşunda, algılanma biçiminde bir eksiklik var. Emeğe
bakışı konusunda, Kürt meselesinde, hatta laiklik konusunda
kendisini ifade edemiyor. CHP örgütleri 15 - 20 yıldır hep iç
meseleyle meşgul. Siz Türkiye meseleleriyle değil de hep evinizin
içiyle meşgul olursanız o zaman halkı unutursunuz. Oy alamazsınız.
Türkiye'nin sanayii, enerjisi, adliyesi, eğitimi, sağlığı nerede?
Proje üreteceksiniz. Dünya nereye gidiyor, örgütleriniz bunları
izleyecek. Politikalara katılacak. CHP bunlarla meşgul değil.
Partide tek mesele var: Kim delege olacak? Ben size Oxford mezunu
bir profesör getireyim, Ankara, İstanbul'un bir mahallesine
gidelim, ilçe delegesi hatta üye bile yapmazlar.
CHP yönetimi, 28 Mart sonrası bir dizi toplantı
yaptı...
Doğan: Ne yapıldı Allah aşkına!.. Yasak savma kabilinden
toplantılar bunlar. Formalite... Ciddi bir özeleştiri yapılmadı.
CHP'nin tarihinde 7 gün süren kurultay çalışmaları var.
Siz seçim kaybederek bedel ödediniz ama parti yönetiminde hiç
kimse sorumluluğu üstlenmedi. Sadece Derviş istifa etti... Sayın
Baykal'ın da çekilmesi gerekmez miydi? Seçmene saygının gereği
olarak... Kurultay belki tekrar kendisini seçerdi.
Doğan: CHP Parti Meclisi toplanır toplanmaz genel başkan çağdaş bir
ülkede yapılması gereken neyse onu yapardı, en azından istifasını
sunardı. Kendisini başarılı sayıyorsa bile kararı kurultaya
bırakırdı. Ondan vazgeçtim, biz oturduk eksiklerimizi gördük diye
kamuoyuna samimi bir mesaj bile vermiyor. O zaman ne oluyor: Ben
sizi seçiyorum, siz de beni seçerseniz muhafaza için yapacak başka
bir şey kalmıyor.
Politbüro anlayışı...
Doğan: Politbüro ya da başka şey, sonuçta halktan kopmuş olan
insanlar haline geliyorsunuz. Kurumların demokratik işlevini
yapması gerekir. Kurumlar işlevini yapmıyorsa toplumdan da
soyutlanırsınız, parti de bu hale gelir.
'Partiden ayrılmaz'
Derviş ne yapacak, istifası yeni bir yol haritası anlamına mı
geliyor, CHP'de parti içi mücadeleye girecek mi?
Doğan: İstifası Kemal Bey'in bireysel hakkı. Ben ona saygı
gösteriyorum. Edindiğim izlenim, en azından bulunduğu mevki ve
makamdaki başarısızlığın bedeli varsa onun karşılığı da istifa
ediyor.
Derviş'ten önce Baykal'ın istifası gerekmez miydi?
Doğan: Gelişmiş ülkelerde seçim kaybeden liderin çekilmesi
demokrasinin gereğidir. Kemal Bey'i Türkiye'ye geldikten sonra
ekonomide yaptıklarıyla tanıdım. Türkiye'de bugün makro planda
birtakım başarılar varsa bu Derviş'in uyguladığı program ve onu
inatla takip eden hükümetin sayesindedir. Kemal Bey eğer 2002
seçimlerinden önce kendi anlayışıyla ortaya çıkıp devam etseydi
bugün Türkiye'de başka bir manzara ortaya çıkardı. Bunlar artık
geride kaldı. Ben ekonomideki yaptığı kurumsallaşmayı siyasete
taşıyacağı ışıklarını gördüğüm için Kemal Bey'le siyaset yapmak
istiyorum.
CHP'de değişimin önünü açabileceği inancındasınız...
Doğan: Öyle bir anlayışa sahip olduğuna inanıyorum. Toplumsal
teveccüh ona yönelik. Gaziantep'e geldiğinde 400 metreyi 45
dakikada yürüdük. Destek eskiye göre fazla mı az mı derseniz,
azalma olmasına rağmen Türk siyasetine faydalı olacağına
inanıyorum.
Derviş siyasete CHP'de mi devam edecek, üniversiteye mi
dönecek? Türkiye'de aradığını bulmuş gibi görünmüyor.
Doğan: CHP'de devam edecek. Kimsenin yoğurt yeme işine karışmam.
Derviş adına söz söyleme hakkım yok.
'Statükoculuğun bedeli ödeniyor'
CHP neyin bedelini ödüyor?...
Doğan: Koca CHP 1999 seçimlerinde barajın altında kaldı. 2002
seçimlerinde CHP yüzde 19 oy aldı. 28 Mart'ta onun da altına düştü.
CHP devleti kuran ama özünde değişimci olan bir parti, bugün
statükocu hale gelmiştir. Statükocu olmanın bedelini de ağır
ödemektedir. Mustafa Kemal'in kurduğu CHP devrimcidir. Çözümcüdür.
Çoğulcudur. 1961 Anayasası ile getirilen özgürlüklerin, işçi
haklarının, üniversite reformunun ardında CHP'nin 1957 kurultay
kararları vardır. CHP'nin geçmişindeki pragmatik, değişimci ve
devrimci yapısını bugün ne hale getirdik! Solun kitlelere açılma
konusunda sıkıntısı var.
CHP'nin sorunu halkla diyorsunuz...
Doğan: İşçi sınıfında, memurda, esnafta, varoşlarda yok CHP. Son
seçime baktığımızda denize dökülecek noktaya gelmiş. Peki nerede
var? Kişi başına milli gelirin 7 - 10 bin dolar olduğu yerlerde
var. Sosyal demokrat CHP Anadolu'da sadece elit insanların, tuzu
kuru kesimin partisi derseniz partinin geçmişiyle ters
düşersiniz.
CHP bugün sol bir parti mi? Aksini düşünenler çoğalıyor.
Kemal Derviş de 'Atatürkçü çağdaş sol parti sentezi' diye bir görüş
ortaya attı ama sol aydınlardan eleştiri alıyor, sosyal
demokrasinin Avrupa'daki kökleri çok daha farklı değil mi?
Doğan: CHP bugün Sosyalist Enternasyonal'in üyesi. Kendisini solda
konumlandırmış bir parti. CHP eleştirilecekse şunu tartışabiliriz:
Şu anda CHP'nin ortaya koyduğu politikalar sol değildir! Mustafa
Kemal devrimci bir liderdir. Atatürk'ün değişimci, pragmatik
çözümleri o dönemin ihtiyaçlarının sonucudur. Mustafa Kemal'in
Kuvayı Milliyeci, çağdaş, ilerici anlayışa sahip olmasını bugünkü
CHP'yi soldan uzak tutma anlayışıyla niye yan yana getirmek
istiyorlar ben onu anlamıyorum.
Soru: CHP'nin bugün devletçi, statükocu bulunması biraz da
'ulusalcı' söyleminden kaynaklanmıyor mu? Örneğin Kıbrıs
politikası...
Doğan: Kıbrıs'ta çözümü istemek ulusalcılığa ters diyebilir
misiniz? 1920'lerde Türkiye'nin 500 bin dolar dış borcu var, gayri
safi milli hasılası yılda 15 bin dolar. Bu borcu ödeyemeyiz,
yetişmiş insan gücümüz de yok, ülkeyi düzlüğe çıkaramayız, bir süre
ABD bizi idare etsin demediler mi?
Mandacılar...
Doğan: Mustafa Kemal, Anadolu'yu toprak değil, vatan kabul eden
insanlara güvendi ve Cumhuriyet'i kurdu. Lozan'da dünyaya bunu
kabul ettirdi. Kıbrıs eğer başkasının dayatması ve senaryosuyla
değil bizim irademizle çözülecekse mesele yok.
CHP, Kıbrıs'ta ne yapmalı?
Doğan: Çözümü savunmalı. Kendi irademizle savunmalıyız. Mustafa
Kemal, Türkiye'nin ulusal sınırlarını çizdiği Lozan Anlaşması'nda
Musul Kerkük'ü alamazken Atatürk'ün ulusalcılığından bir
şikayetiniz var mı? Ama akılcı olmamız gerekir. 68 kuşağı olarak
bizler ulusalcılıktan çok milliciliği savunurduk. Şuna kaçmamak
lazım, ulusalcılık ile kafatasçılık aynı şey değildir.
'AB bayrağını kaptıramayız'
Solun boşalttığı alanlarda bugün AKP var. Kent, varoşları ve
yoksulları temsil ediyor. AKP, solun paradigması olan özgürlükler
ve demokrasi konusunda da CHP'nin önünde. Nasıl oldu da, AB
bayrağını AKP'ye kaptırdı?
Doğan: CHP'nin özgürlükler konusundaki alanını, AB bayrağı dahil
başkalarına kaptırma hakkı yoktur. CHP, Türkiye'ye demokrasiyi, çok
partili düzeni getiren partidir. Siyasi hak ve özgürlükler
konusunda çekingen davranamaz. Emek dünyasına bakışı da ilericidir.
Ben sendikacılarla konuşuyorum, artık eskisi gibi mülkiyetin kime
ait olduğu önemli değil. Üretimden pay almak, emeğin hakkını vermek
önemli. Şuna da bakmak gerekiyor: İstanbul'un, Gaziantep'in
varoşlarında yükselen başka değerler var.
Dini değerler?..
Doğan: Camilerden çıkan insanlara bakıyorum, yaşı 45 adamın ama
yıpranmış 60 - 65 gibi görünüyor. Çoğunun işi yok, kendisini
ibadetine vermiş. Kendisine yakın parti kimse ona oy veriyor. Bu
dünyadan ümidi kesmiş, ahirete inandığı için dine yaslanıyor.
Bireysel özgürlüğü, yeterince eğitimi olmayan bu kitlelerden nasıl
oy alacaksınız? CHP'nin yüksek oy aldığı yerlere bakın, Şişli,
Kadıköy, İzmir. Laiklik söylemiyle buralara ulaşıyorsunuz ama
yetmiyor. İki şeyin altını çizelim: Ne askere dayanarak siyaset
yapılmalı ne de din üzerinden. İnsanlar inançlarında eksiksiz
özgürdürler. CHP özgürlükçü olursa İslami kesimin de oyunu
alır.
CHP'yi de solun AKP'si olma yolunda bir değişim süreci mi
bekliyor?
Doğan: Siyaset son dönemde laik - antilaik kavgası üzerinden
yapılıyor. Gündemde yoksulluk, işsizlik, eğitim, sağlık gibi daha
somut sorun alanları var. Bunlar unutuldu, türban meselesi öne
çıkarıldı. CHP bundan sonra AKP karşısında sivil, saygın, çözümcü
bir seçenek koyarsa başarılı olur.
'Sosyal devletin yapılanması lazım'
Sayın Derviş'in Yusuf Işık ile yazdığı program da tartışma
yarattı. Kimi çevrelere göre CHP'nin sorunu daha solda olamamak,
Derviş ise liberal sol sentezden yana...
Doğan: Şunu da ekliyor: Sosyal devleti yok sayamazsınız. CHP,
sosyal devlet anlayışını içine sindirmiş bir partidir. CHP aynı
zamanda içinde yaşadığımız piyasa ekonomisini kabullenmiş bir parti
programına sahiptir. Bunun aksini savunmak dünyayı tersine çevirmek
olur. Türkiye'de bugün hala çok ciddi boyutlarda yoksul kesimler
var, sosyal devletin mutlaka yapılanması lazım.
KİMDİR?
1943'te Nizip'te doğdu. Gaziantep Lisesi, İstanbul Hukuk Fakültesi
mezunu. 68'li. 1977'de CHP Gaziantep milletvekili oldu. 1980 askeri
darbesinde 10 yıl siyasi yasaklı kaldı. Zincirbozan'a sürgün
edildi. 1989 yerel seçimlerinden itibaren 3 dönem Gaziantep
Belediye Başkanlığı yaptı. Son seçimde kaybetti. Evli ve iki çocuk
babası.