CHP seçim bildirgesi Kılıçdaroğlu'ndan çözüm süreci çıkışı

Abone ol

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Önce Türkiye” başlıklı seçim bildirgesini açıkladı. Kılıçdaroğlu'nun hedefinde ekonomi, dış politika ve çözüm süreci vardı.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Ato Kongre Merkezi’nde "Önce Türkiye" başlığı altında 227 sayfadan oluşan seçim bildirgesini açıkladı.

Kılıçdaroğlu, CHP'nin seçim bildirgesinde 7 Haziran'daki vaatlerini korudu. Kılıçdaroğlu, CHP'nin iktidar olması halinde emekliye çift maaş vereceği, mazotun dolardaki artış nedeniyle önceki vaat olan 1.5 TL yerine 1.8 TL olacağı, üniversite öğrencilerine burs sağlanacağı, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yurtdışı imkanı tanınacağı, öğretmenlere yemek imkanı ve öğrencilere de 100 TL verileceğini, yüzde 10'luk seçim barajının kaldırılacağını belirtti. 

Kılıçdaroğlu, demokrasi, ekonomi, dış politika, eğitim, çözüm süreci olmak üzere Türkiye'nin 5 temel sorunu olduğunı söyledi. Bu sorunların sadece CHP iktidarında çözüme kavuşacağını belirtti. Çözüm süreci konusunda Kılıçdaroğlu, CHP'nin süreci yapıcı ve hızlı bir şekilde ele alacağını ve halka açık şekilde yürütüleceğini ifade etti.

CHP İLK YÜZ GÜNÜNDE NE YAPACAK?

Emeklilere Ramazan ve Kurban Bayramlarında birer maaş ikramiye verilmesine dönük düzenleme yapılacak.

Aile Sigortası Kanunu TBMM’den çıkacak. Hiçbir ailenin geliri 720 liradan az olmayacak.

Kamuda taşeron işçiliğe son verilecek, mevcut taşeron işçiler kadroya alınacak.

Kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarında faizlerin en az % 80’inin silinmesine dönük düzenleme yapılacak.

Siyasi Ahlak Yasası çıkacak.

TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kurulacak. Siyasiler vatandaştan topladığı her kuruşun hesabını verecekler.

Passolig uygulaması kalkacak. Her gencimiz maçlara istediği gibi girecek.

Üniversite mezunlarının okurken aldıkları kredilerin faizleri silinecek ana para geri ödemesi iş buluncaya kadar ertelenecek.

CHP İLK 1 YILDA NE YAPACAK?

Çiftçiye mazot 1 lira 80 kuruşa verilmeye başlanacak.

Asgari ücretin vergisi kalkacak net asgari ücret 1500 Liraya çıkacak.

Esnafın emekli aylığından kesilen Sosyal Güvenlik Destek Primi kaldırılacak.

Yüzde 10 Seçim Barajı kalkacak.

Bir yıl içinde öğrencilerin yurt sorunu çözülecek.

Teşvik sistemi değişecek. Katma değeri yüksek üretimi özendiren sektörel teşvik politikası uygulanacak.

Vergi ve sigorta prim borcu olmayan KOBİ’lerin, ödedikleri vergi ve sigorta primi kadar sıfır faizli krediye erişimini sağlayacak düzenleme çıkarılacak.

Vahidi fiyat uygulamasına son verilecek, orman köylüsü sigortalı işçi statüsüyle çalıştırılacak. Böylece emeklilik hakkı kazanacak.

"KÜRT SORUNU BİR-İKİ SİYASİ PARTİNİN ÇÖZEBİLECEĞİ SORUN DEĞİLDİR"

Kılıçdaroğlu, Çözüm süreci ile ilgili şu ifadeleri kullandı:

İki baldırı çıplak hikayesiyle başladı. Bu sorun da bir siyasi partinin çözebileceği sorun olmaktan çıkmıştır. Daha ciddi ele alınması gereken sorundur.

Soru bir, Kürt sorunu güvenlik politikalarıyla çözülür mü? Hepimiz biliyor ki çözülmez, 30 yıllık tecrübe bunu gösterdi.

Soru iki, siyasal partilerin ilk duruşları ne olmalıdır? İlk duruşları, bütün siyasi partilerin teröre karşı ortak tavır takınmalarıdır. Ama fakat lakin olmayacak. Biz teröre, terör örgütüne de karşıyız diyecekler, korkmayacaklar.

Üç, Kürt sorununu nasıl çözeceğiz? Toplumsal uzlaşmayla çözeceğiz. Birlikte çözeceğiz.

Dört, toplumsal uzlaşmanın merkezi neresi olacak? Onun merkezi TBMM’dir.

Soru beş, bu temel sorunu çözmek için siyasi partiler hangi ilkelerden hareketle yola çıkmalı? Onu da söyledim, samimi ve dürüst olacaksınız. Gizli kişisel bir ajandanız olmayacak. Üç, halka hesabını veremeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz, muhalefete ve topluma bilgi vereceksiniz. Birilerinin gizli ajandası vardı, birilerinin halka hesabı veremeyeceği yükümlülüklerin altına girdiklerini biliyoruz. Tutanakları açıklayamıyorlar. Bu sorunu çözmeye talibiz, CHP dışında kimse çözemez, açık ve net söylüyorum.

"CHP DIŞINDA HİÇBİR PARTİ KÜRT SORUNUNU ÇÖZEMEZ"

Sorunun çözümüyle ilgili 6 haziran 2012 yol haritasını dönemin başkanına götürdüm, elden teslim ettim. Parlamentoda uzlaşma komisyonu, parlamento dışında akil adamlar, oturup çalışmalıyız. Kabul etmediler, kanun teklifi verdik. Onu da kabul etmediler. Sorunun çözümüyle ilgili bizim kadar çalışan, emek harcayan, yol yöntem öneren ikinci bir parti yoktur. Bu sorunu kim çözer? Açık net söylüyorum, CHP dışında hiçbir parti bu sorunu çözemez.

Neden biz çözeriz? Bizim gizli ajandamız yok. Bizim halka hesabını veremeyeceğimiz angajmanlara girme düşüncemiz yok. Biz bu ülkenin kurucu partisiyiz, bayrağımız ortak ve bu sorunu çözeceğiz.

KILIÇDAROĞLU'NDAN SURİYE ÇIKIŞI

CHP'nin Suriye konusundaki en önemli çıkışı, iktidar olması halinde, Beşar Esad'ın halen iktidarda olduğu "Suriye yönetimi ile ilişki kurulması" konusunda oldu. "Suriye'de sürmekte olan savaşta taraf tutmayacağız" denilen bildirgede, "Suriye muhalefetiyle ilişkilerimizi sürdürürken, Suriye yönetimiyle de ilişki kuracağız" ifadesi kullanıldı.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının satırbaşları:

Birlikte çalıştığımız değerli yol arkadaşlarım, saygıdeğer yurtdaşlarım ve geleceğimiz olan sevgili gençler hepiniz hoşgeldiniz.

"SUS DEMEYECEĞİZ, ÖNCE SEN KONUŞ DİYECEĞİZ"

Bugün yeni bir seçim bildirgesi ile yeniden huzurlarınızdayız. Bu seçim bildirgesini gençlerimize adıyorum. Ana omurgasını gençler oluşturuyor. Gençleri yarının umudu olarak görüyoruz ama gençler bugünün de ortaklarıdır. Onlara sus demeyeceğiz, önce sen konuş diyeceğiz. Baskıya karşı direnen, özgürlüğü savunan gençlere adıyoruz bu seçim bildirgesini. Ali İsmail'lere, Özgecan'lara adıyoruz.

"SEÇİM BİLDİRGESİNİ MADENCİLERE, İŞÇİLERE VE GENÇLERE ADIYORUZ"

Soma'da, Ermenek'te yaşamını yitiren genç maden işçilerine adıyoruz. İşsizlikten bunalmış, ailesine yük olmaktan ötürü vizdanı rahatsız olan gençlerimize adıyoruz bu seçim bildirgesini. Üniversitelerimizde okuyan 6 milyon üniversite öğrencisine adıyoruz. TOMA'lara, biber gazlarına karşı elinde karanfille bekleyen, diktatöre diz çöktüren gençlere adıyoruz bildirgemizi.

Gençlerin önünde en ciddi sorun olarak işsizlik duruyor. 13 yıldır iktidar olanlar gençlerin hangi sorununu çözdü. Gence sen sus, senin konuşma hakkın yok dediler.

"GENÇLERİ OLAĞAN ŞÜPHELİ SINIFINDAN ÇIKARACAĞIZ"

Yüzde 90 öğrencinin ne evlerde barındığını iktidar bilmez ama bu sorunu çözmek için adım bile atmadılar. Oysa gençlik bu ülkenin en büyük üstünlüğü, 2035'e kadar bu üstünlüğümüz devam edecek. 2035'ten sonra ülke yaşlılar grubuna girecek. Onlar gençleri gözardı ettiler, biz baş tacı yapacağız. Bir süreç başladı. Gençler olağan şüpheli olarak görülüyorlar. Gençleri bu sınıftan çıkaracağız.

"SİYASETİ DİNAZORLARDAN TEMİZLEYİN"

Gençlerden beklediğim bir şey var. Görünmeye gençler var, çöplerden kağıt toplayanlar, taşeron işçiler bu gençler var. Bir de gördüğümüz gençler var.Üniversite gençleri. Biz bu gençlerden ne bekliyoruz? Sizlerden istediğim sadece bir şey var. Siyaseti dinazorlardan temizleyin. Emeğin hakkını sizler verirdiniz, çünkü siz meydanlarda bunları söylüyorsunuz. Siyasete girin aktif bir güç olarak öne çıkın. Sizin arzunuz üzerine yüzde 10 gençlik kotası getirdik. Oran az diyorsanız gelin oranı yükseltin ben size destek vereceğim.

Biz size ne vaadediyoruz? CHP'nin internet sitesine girin, internet üzerinden partiye üye olun. Hiçbir engel yok üzerinizde.

Bir ülkede diktatöre diz çöktüren gençler sizinle gurur duyuyoruz. CHP iktidarında bütün meydanlar sizin olacak. Biber gazı CHP iktidarında olmayacak.

"BİRİSİ GELİP SİZE, “İNANÇ ÜZERİNDEN SİYASET” YAPARSA BİLİN Kİ…"

Ve gençler sakın tuzağa düşmeyin. İster üniversitede, ister meydanda, ister caddede eğer birisi gelip size, “inanç üzerinden siyaset” yaparsa bilin ki o bu ülkeye en büyük ihaneti yapan insandır. Yine birisi gelir “etnik kimlik üzerinden” siyaset yaparsa o kendi ülkesini seven birisi değildir. Ayrıştırıcıdır bölücüdür.

Ve bir başka konu. Yaşam tarzı. Herkesin yaşam tarzına saygılı olacağız. Herkesin inancına saygılı olacağız. Bunları siyasette kullanılan araçlar olmaktan çıkaracağız. Etnik kimlik üzerinden, inanç üzerinden, yaşam tarzı üzerinden siyaset. Bunları kabul etmeyin. Ülkenin dünya kadar sorunu var. Onlara odaklanın. Ama şunu unutmayın, herhangi bir yurttaşımız inancı dolayısıyla ötekileştiriliyorsa onun sorununu çözeceğiz. Etnik kimliğinden ötürü ötekileştiriliyorsa eşit yurttaşlığı savunuyoruz diyeceğiz.

Daha önce bu salonda 19 nisan 2015’te “yaşanacak bir Türkiye” adıyla seçim bildirgemizi açıklamıştık. Bunu açıkladıktan sonra yurtiçi ve yurtdışında ciddi yankıları oldu. CHP’nin ürettiği politikalarının çok önemli olduğu, tutarlılığı pek çok çevre tarafından vurgulandı. Çünkü seçim bildirgesiyle biz, var olan sorunları çözmeye yönelik ciddi öneriler üretmiştik.

"13 YILDIR YURT SORUNUNU ÇÖZEMEDİLER"

6 milyon 62 bin üniversite öğrencisinin sadece yüzde 10'u yurtlarda kalabiliyor. 13 yıldır çözemediler. Sözüm söz 1 yıl içinde hiçbir üniversite öğrencisi benim yurdum yok diyemeyecek. Geniş bant internet erişimi olacak.

"TAŞERON İŞÇİLERİN TAMAMI KADROYA ALINACAK"

En büyük sorun işsizlik. Düşündük taşındık. İşsizlik geleceğin de sorunu, çözmemiz gerekiyor. İş garantili eğitim yapacağız. Bütün OSB'lerde yatılı eğitim olacak. 3. sınıftan itibaren fabrikalarda stajınızı yapacaksınız. Böylece hiçbir sınava girmeden fabrikada çalışacaksınız. Oğlunuzu meslek lisesine gönderdiniz işsiz ama bizim getireceğimiz düzende asla işsiz olmayacak.

800 bin taşeron işçi var. Ömür boyu asgari ücrete mahkumlar. Taşeron işçilerin tamamı kadrolara alınacak. Sözüm söz.

"ASGARİ ÜCRET NET 1500 LİRA"

Asgari ücret 1054 lira. Söz verdim. Size sözüm söz. Asgari ücret CHP iktidarında net 1500 TL olacak. Aylığınızdaki artış yüzde 50 olacak. Mali disiplini bozmadan, işverene ciddi yük getirmeden bu işi çözeceğiz.

"PASSOLİG'İ KALDIRACAĞIZ"

Gençler maça gitmek istiyor, söz Pasolig'i kaldıracağım. O sloganlar boşuna atılmıyor orada. Pasolig'i kaldıracağız herkes özgürce maçına gidebilecek. İstediği sloganı atabilecek.

"YÖK BELASINI KALDIRACAĞIZ"

Biz YÖK belasını kaldıracağız ve öğrencilere üniversite yönetiminde söz ve karar imkanı sağlayacağız. İkinci öğrenimdeki harçları da kaldıracağız. Eğitimi parasız yapacağız.

Herkesin yaşam tarzına saygılı olacağız. Herkesin inancına saygılı olacağız. Önümüzdeki en büyük tehlike etnik kimlik üzerinden siyaset. Bunları kabul etmeyin, bu tuzağa düşmeyin. Herhangi bir yurtdaşımız, gencimiz, inancı dolayısıyla ötekileştiriliyorsa onu kabul edeceğiz. Ayrışmaya son vereceğiz. En ciddi tehlike inanç üzerinden siyasettir.

Bizim seçim bildirgemizi açıkladıktan sonra ciddi yankılar oldu. Seçim birdirgesi ile biz varolan sorunları çözmeye yönelik adımları atacağımızı söyledik.

"BU SEÇİMDE SLOGANIMIZ ÖNCE TÜRKİYE"

Düne kadar milli irade derlerdi. Biz de saygılıyız. Hiçbir zaman saygısızlık etmedik sandıktan çıkan sonuçlara. Varsa haksızlıklar gündeme getirdik. Bütün ülkelerde iktidar vardır ama sadece demokrasilerde muhalefet vardır.

Halk diyor ki ben başkanlık sistemini kabul etmem. İkinci sonuç, 13 yıldır tek başına yönetiyorlar, tek başına yönetime izin vermiyorum. Oturun beraber yönetin. Bunu en iyi okuyan parti hangisi. Sizin oyunuzu, sizin hedefinizi en iyi okuyan parti CHP. Oyuna saygı gösterdik, hemen seçim demedik. Bu seçimde sloganımız önce Türkiye. En iyi okuyan bizsek, 1 Kasım seçimlerinde sandığa giderken elinizi vizdanınıza koyun ve öyle oy kullanın.

Ülkenin koalisyona ihtiyacı var dedik. Bizim gönlümüz yüzde 60'lık bloğun iktidar olmasıydı ama MHP'nin malum nedenleri ile bu gerçekleşmedi. Daha sonra Sayın Davutoğlu geldi. Biz 14 ilkeden yola çıkıyoruz dedik, 5 temel sorun alanını çözmemiz lazım dedik. Bunları yapabiliyorsak koalisyonu yapalım dedik.

"BÜTÜN SİYASİ PARTİLER ÖRNEK ALDILAR"

Bizim seçim bildirgemizi hemen hemen bütün siyasi partiler örnek aldılar. Bunu da alacaklar göreceksiniz. Örnek aldılar diye üzülmüyoruz, tam tersine mutluluk duyuyoruz. Bu şunu gösteriyor demek ki ülkenin sorunlarını en iyi analiz en iyi çözüm üreten parti CHP’dir. Demek ki devlet yönetiminde en iyi kadrolar CHP’de var. İktidar olduğumuzda diyorlar ya CHP’nin kadroları var mı, evet CHP’nin kadroları var. Eğer bu seçim bildirgesini diğer partiler bizi örnek alıyorlarsa, bundan gurur duyuyoruz.

"KAYNAK NEREDE NEREDE DİYE SORDULAR!"

Ve biz ayrıca sadece üreten değil hakça bölüşen bir stratejiyi de izledik. Bir şey daha politikamızı açıkladık önce “kaynak nerede nerede” diye sordular. Onlar da baktılar ki kaynak var, “en iyisi biz alalım biraz değiştirip bunu uygulamaya koyalım” dediler. Seçim bildirgelerimizin ne kadar büyük bir ciddiyetle hazırlandığını gösteriyor bu. Her kuruşun hesabını yaptık. Uygulanması mümkün olmayan bir projeyi asla gündeme getirmedik.

"KOALİSYONA KİM ENGEL OLDU?"

Şu soru akla gelebilir. Beş ay önce bildirgeyi açıkladık. 7 Haziran’da sandığa gittik. 1 Kasım’da gidiyoruz, neden? Hangi gerekçeyle gidiyoruz? Birinci soru bu. İkinci soru, kim engel oldu buna? Koalisyon kurulacaktı kim engel oldu?

Önce şunu söyleyeyim. Düne kadar hep milli irade milli irade derlerdi. Biz de saygılıyız. Hiçbir zaman sandıktan çıkan oylara saygısızlık etmedik. Halk kimi iktidara taşıdıysa ona saygı gösterdik. Ama demokrasinin gereği olarak varsa bir yanlışları onları gündeme getirdik. Haksızlıkları gündeme getirdik. Bu bizim görevimizdi. Bütün ülkelerde iktidar vardır, ama sadece demokrasilerde muhalefet vardır.

Seçimden çıkan sonuç… Bir, halk diyordu ki ben başkanlık sistemini kabul etmiyorum, tek adam yönetimini de kabul etmiyorum. İkinci sonuç, 13 yıldır tek başına yönetiyorlar Türkiye önemli bir noktaya geldi, ciddi sorunları birikti, oturun kendi aranızda anlaşın ve ülkeyi yönetin. Peki bunu en iyi okuyan parti hangisi?

"OYUNA SAYGI GÖSTERDİK, HEMEN SEÇİM DEMEDİK"

Buradan bütün yurttaşlarıma söylüyorum. Sizin oyunuzu yani milli iradeyi, yani sizin hedefinizi en iyi okuyan parti CHP’dir. Oyuna saygı gösterdik, hemen seçim demedik. Ülkenin biriken sorunları var. Bakın bu seçimde sloganımız “Önce Türkiye” biz bir sonraki seçimi düşünmedik hiçbir zaman. Türkiye ciddi sorunlarla karşı karşıya ve bu sorunların önemli bir kısmı bir partinin çözebileceği sorunlar değil. En iyi okuyan biziz, mütevazı değiliz. En iyi okuyan bizsek sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve öyle oy kullanın.

Bu süre içinde MYK’nın il başkanlarını, belediye başkanlarını topladık, çıkan sonucu değerlendirdik. Ve yeni bir anlayışla yol almamız gerektiğini düşündük. Madem ki vatandaşımız, “gerginliklerden uzak durun, siz kavga ediyorsunuz zararı biz çekiyoruz” diyorsa, o zaman yeni bir anlayışı egemen kılmamız lazımdı. Bu toplantılardan sonra dedik ki, “evet ülkenin koalisyona ihtiyacı var.” 14 madde halinde koalisyon ilkelerini belirledik ve paylaştık. Dedik ki “bakın bizim ilkelerimiz bunlar. Sizler de koalisyon yanaysanız sizler de belirleyin. Kimin kiminle koalisyon kuracağı değil, hangi ilkelerle kurulacağı önemli.”

"MHP’NİN MALUM NEDENLERİYLE BU GERÇEKLEŞMEDİ"

Ve şunu da söyledik: “Bizim gönlümüz, yüzde 60’lık blokun ki 292 milletvekili ediyor, hükümet olmasıdır.” Bunu da paylaştık. Ama siz de biliyorsunuz, vatandaşlarımız da biliyor. MHP’nin malum nedenleriyle bu gerçekleşmedi. Daha sonra görev Sayın Davutoğlu’na verildiğinde, sayın Davutoğlu geldi. Biz bir ilki daha gerçekleştirdik. Dedik ki “14 ilkeden yola çıkıyoruz, 5 temel sorunu var. Bunları çözmemiz lazım. Eğer bunları yapabiliyorsak koalisyonu kuralım.” Kendilerine bütün ayrıntıları anlattık. Öyle 30 -35 gün değil, YAŞ ve bayramın girmesi nedeniyle koalisyon görüşmelerinin süresi 10 gündür.

"KOALİSYON HÜKÜMETİ NEDEN KURULAMADI?"

Koalisyon görüşmelerinin süresi 10 gün. Bize dediler ki 3 aylık seçim hükümeti kuralım. Biz bunu kabul etmedik, gayet açık milli iradeye duyduğumuz saygı gereği kabul etmedik. Seçimden sonra aynı tablo çıkarsa ne olacak?

Koalisyon hükümeti neden kurulamadı? Eğer bir siyasi lider özgür iradeye sahip değilse, kendi iradesiniz bir başka otoriteye ipotek etmişse o lider koalisyon kuramaz. Tablo bu. Saray'da oturan zatın baskısını yaşamının her alanında hissediyorsa o kişi lider olamaz. Arkadaşlarıma söyledim, görüşmelerde ne soruyorlarsa cevap verin. Görüşmelerin tamamını tutanaklara aldım. Zaman zaman bize yöneltilen iftiralardan çok rahatsızlık. Bakın kimse bize eleştiri getiremiyor. Kamuoyunu rahatsız edecek söylemler olsaydı zaten paylaşırlardı.

Ülkenin Cumhurbaşkanı meydan meydan dolaşıp 400 vekil verin vermezseniz bu tablo çıkar dedi. Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. CHP olarak biz üstümüze düşen bütün görevleri yerine getirdik. Senin iradene saygılı olduk ama onlar senin iradeni kabul etmediler. Ya oy verirsin ya ben hep seçime giderim diye vatandaşın gözyaşları üstüne şantaj koydular. Senin iraden olarak kabul etmiyorlar.

"TÜRKİYE'NİN 5 TEMEL SORUNU VAR"

Halka ne söz verdiysek tamamını kendilerine söyledik. Bunlar bizim olmazsa olmazımız dedik.

1- Demokrasi ülkede kan kaybediyor. Bu temel bir sorun.

2- Ekonomi, 13 yılda buraya getirdiler.

3- Dış politika, vatandaşa çıkardığı politikaları çok iyi biliyoruz.

4- Eğitim

5- Toplumsal barış (Kürt sorunu)

Bunları yapacak kadroları yok. Bilgileri yok. Sadece ve sadece CHP'de var.

"SARAY’DA OTURAN ZATIN BASKISINI..."

Eğer bir siyasi lider, özgür iradeye sahip değilse, eğer bir siyasi lider kendi iradesini bir başka iradeye ipotek ettiyse o lider koalisyon kuramaz ve o ülkeyi yönetemez. Tablo bu.

Saray’da oturan zatın baskısını omuzunda sırtında düşüncesinde hissediyorsa o kişi lider olamaz. Lider vesayeti reddeden kişi demektir. Özgürce karar alan kişi demektir. Arkadaşlarıma söyledim, “görüşmelerde ne soruyorlarsa bütün samimiyetinizle cevap verin.” Ve görüşmelerin tamamını tutanaklara aldık. Çünkü biz zaman zaman bize yöneltilen iftiralardan çok rahatsızdık. Bakın tutanakları aldık kimse bize yönelik eleştiri dile getirmiyor. Varsa eleştiri, bizim söylediklerimiz kamuoyunu rahatsız edecek söylemlerse zaten çoktan paylaşırlardı. Bu nedenle koalisyon gerçekleşmedi.

"MİLLİ İRADEYİ BİR KİŞİNİN DUDAĞINDAN ÇIKAN SÖZ OLARAK KABUL EDİYORLAR"

Ülkenin cumhurbaşkanı meydan meydan dolaşıp “400 vekil verin, vermezseniz bu tablo çıkar” dedi. Toplumun önüne acı kan ve gözyaşı şantaj malzemesi olarak konmuştur. Şimdi buradan, bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. CHP olarak biz üstümüze düşen görevleri yerine getirdik, kıl payı kadar saygısızlığımız yoktur. Ama onlar senin iradeni kabul etmediler. Önüne bir şantaj tablosu koydular, ya oy verirsin ya ben hep seçime giderim diye. Çünkü onlar milli iradeyi bir kişinin dudağından çıkan söz olarak kabul ediyorlar. Ben milli iradeyi senin iraden olarak kabul ediyorum.

"EĞER KOALİSYON KURULSAYDI EMEKLİLERİMİZ İLK İKRAMİYELERİNİ ALMIŞ OLACAKLARDI"

Eğer koalisyon kurulsaydı. Geçen kurban bayramında emeklilerimiz ilk ikramiyelerini almış olacaklardı. Halka ne söz verdiysek, tamamını kendilerine söyledik. Bunlar bizim olmazsa olmazlarımızdır. Ne veriyoruz emekliye zaten? Asgari ücretliye ne veriyoruz? Bizi işverenlere şikayet ettiler, CHP’ye niye karşı çıkmıyorsunuz diye? Aslında iktidarsız olan bir iktidar, tablo bu.

"HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ"

Bir ilki daha başardık. Dedik ki ülkenin beş temel sorununa çözüm üretmemiz gerekiyor. Nedir o beş temel sorun?

Bir, Türkiye’de demokrasinin hukukun üstünlüğü. İki, ekonomi. 13 yılda buraya getirdiler. Üç, dış politika. Dört, eğitim, ve beş toplumsal barışımız yani Kürt sorunu. Şimdi buradan diğer siyasetçilere sormak istiyorum. Bizim dışımızda, Türkiye’nin beş temel sorununu dillendiren başka bir siyasi parti var mı? Herkes bir ucundan tutuyor. Oysa sorunu bileceksiniz. Neden bizim seçim bildirgelerimiz örnek alınıyor? Çünkü bunları yapacak kadroları yok, bilgileri yok, birikimleri yok. Bilgi birikim ve kadro sadece ve sadece CHP’de var.

Hukukun üstünlüğü… Eğer siz 12 Eylül darbe hukukunu değiştirmezseniz hangi demokrasiden söz edeceksiniz? Darbe hukukunu tahkim ederseniz hangi demokrasiden söz edeceksiniz? Yargı bağımsızlığının olmadığı ülkede demokrasiden mi söz edeceğiz? Bir kişi konuştuğu zaman bütün savcıların harekete geçtiği ortamda demokrasiden mi söz edeceksiniz? Lise öğrencilerinin hapse atıldığı ülkede demokrasiden mi söz edeceksiniz?

"YÜZDE 10 SEÇİM BARAJINI KALDIRACAĞIZ"

“Ben anayasaya uymuyorum, anayasayı bana uydurun” denilen bir ülkede demokrasiden mi söz edeceksiniz? Yasama yargı ve yürütme organlarının, güçler ayrılığı ilkesini getireceğiz. Yüzde 10 seçim barajını kaldıracağız, YÖK’e tamamen sona erdireceğiz. Anayasayı değiştireceğiz. Eşit yurttaşlığı getireceğiz. Hiç kimse etnik kimliğinden ötürü ötekiyim diye düşünmeyecek. Siyasi ahlak yasası getireceğiz. Her kuruşun hesabını siyasetçi vermek zorundadır.

"KESİN HESAP KOMİSYONUNU KURACAĞIZ"

Ödenen vergiyi vatandaş ödüyor. Gençlerimiz de ödüyor, otobüse binerken vergi ödüyorlar. Vergi ödüyorsam, verginin nerelere harcandığının hesabını vermek zorunda. Kesin hesap komisyonunu kuracağız.

"CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKANDAN GİZLİ ÖRTÜLÜ ÖDENEĞİ NASIL KULLANACAK?"

İki örtülü ödenek kullanan makam var. Biri cumhurbaşkanlığı, biri başbakan. Cumhurbaşkanı, başbakandan gizli örtülü ödeneği nasıl kullanacak? Ne için kullanacak? Aklınız kabul ediyorsa bir sorun yok. Ya böyle bir şey olmaz diyorsanız elinizi vicdanınıza

"BENİM VATANDAŞIM NEDEN ÜÇÜNCÜ SINIF DEMOKRASİDE?"

Bu garabete beraber son vereceğiz. Can ve mal güvenliğinin olmadığı bir yerde üretim olmaz. Demokrasinin olmadığı bir yerde üretim olmaz. İş adamının elinde vergi sopasıyla üretim olmaz. Makul şüpheyle iş adamını, öğrenciyi, genci içeri atacaksın. Dosyaya gizlilik kararı koyacaksın, avukat savunamayacak. Kaldıracağız bunları. Tamamını çöp sepetine atacağız.

Benim insanım neden üçüncü sınıf demokrasiye layık olsun? Neden bu ülkenin insanları düşüncelerini özgürce dile getirmesinler? Düşünceyi kabul eder etmeyiz, ama mutlaka birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz.

"CHP’YE OY VERMEK ZORUNDASINIZ"

Ayrıca eğer Türkiye bölgesinde ve dünyada saygınlık kazanmak istiyorsa birinci sınıf demokrasiyi getirmek zorundadır. Yabancı sermaye Türkiye’den kaçıyor. Neden? Mal güvenliğimiz yok. Hatta bazı Türk işadamları şirketlerinin merkezlerini yabancı ülkeye taşıdılar. Buradan iş dünyasına da sesleniyorum. Bu seçimlerde CHP’ye oy vermek zorundasınız. Üretmek istiyorsanız, çalışmak istiyorsanız, düşüncelerinizi özgürce dile getirmek istiyorsanız oy vermek zorundasınız. Ha vermeseniz ne olur? Bize bir şey olmaz, biz maaşımızı alırız. Nasıl olsa vergiyi sen ödüyorsun, dert senin derdin olacak. O derdi çözmek istiyorsan, demokrasi istiyorsan CHP iktidarında CHP’yi açık yüreklilikle açık net eleştirme özgürlüğüne kavuşmak istiyorsan oyunu CHP’ye vereceksin.

"TÜRKİYE'NİN EKONOMİSİNİN GELDİĞİ DURUM..."

Bunlar bunu görmüyor, göremiyorlar. Türkiye ekonomisi “orta teknoloji” ve “orta gelir” tuzağına yakalanmış durumdadır. 10 bin Dolar olan kişi başına milli gelir 9 bin dolara düştü. Teknoloji? İleri teknoloji yok. Katma değeri yüksek ürün yok. Üretemiyoruz, çakıldık kaldık. Güven endeksi yerlerde sürünüyor, güvenmiyorlar. Türkiye iyi yönetilmediği için, iki başlı bir yönetim olduğu için Türkiye toparlanamıyor. Toparlamak mı istiyorsun adres belli. Adres CHP.

Bakın size Haziran 2015’ten rakamlar vereyim.

Tüketici kredisi ve Kredi kartı borcu: 396 milyar TL.
Bankalara borcu bulunan vatandaş sayısı: 24 milyon 800 bin. Bunun adı iyi ekonomi mi?
Bankaların takibe aldığı kişi: 2 milyon 600 bin. İcra dairelerinden kaçıyor bunlar, yakalanıp içeri atılmayalım diye.
Son 7 yılda vatandaşların Tüketici kredisi ve kredi kartları için bankalara ödediği faiz: 205milyar TL.

"CHP GELİRSE DOLAR ARTARDI? KİM İKTİDARDA ŞİMDİ"

Ne diyorlardı? Sakın ha CHP’ye oy vermeyin, iktidar olursa dolar fırlar. E dolar 3 lirayı geçti, kim iktidarda? CHP’ye oy vermeyin sakın faizler fırlar… E faizler fırladı kim iktidarda? Biz bunları biliyorduk. Kendisi sorun olan bir siyasal iktidar sorunlara çözüm bulamaz.

"EKONOMİDE EN İYİ KADROLAR BİZDE"

Vatandaş borç batağında. Kim borç batağından kurtaracak? Bir daha sorayım vatandaşı kim kurtaracak? Buradan tüketici kredisi ve kredi kartı borcu dolayısıyla sizin omuzlarınıza yüklenen faizlerin en az yüzde 80’ini silme sözü veriyorum. Diyorlar ya nasıl? Şimdi diyemiyorlar. Biz dünya uygulamalarına da baktık, hiç endişe etmeyin. En az yüzde 80 diyorum. Ekonomide en iyi kadrolar bizde. Türkiye’yi krizden çıkaran kadrolar şu an CHP’de.

"ESNAF KARDEŞİM, EMEKLİ KARDEŞİM BENİ DİNLESİN"

Esnaf kardeşim, o da beni dinlesin. Çalışıyor, emekli oluyor. Emekli maaşıyla geçinemiyor, dükkanda devam edecek. Vay sen misin devam eden, sosyal güvenlik destek primi kesiliyor. Esnaf kardeşim, maaşını tam almak istiyorsan oyunu CHP’ye vereceksin.
Prim borcu olan esnaf… Sağlık hizmeti alamıyor yasak. Böyle bir kanun çıkardılar. Eşine de bakmıyorum diyor. Eğer sen borcun dahi olsa hastanelerde insanca tedavi olmak istiyorsan, oy vereceğin tek parti var CHP.

"CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK BÜROKRATİK DEVRİMİNİ YAPACAĞIZ"

Buradan bürokrasi konusunda yapacağımız bir değişiklikten söz ediyorum. Cumhuriyet tarihinin en büyük bürokratik devrimini yapacağız. Bir iş veren düşünün. Yanında çalıştırdığı işçiler için beyannameyi SGK’ya veriyor. Vergiyi gelir idaresine, işçilerin beyanlarını da veriyor. Esnaf da iki ayrı yere veriyor. Niye iki ayrı yere veriyorlar? Milyonlarca kağıt harcanıyor. Milyonlarca harcamalar yapılıyor. Biz bütün gelirleri sadece ve sadece gelir idaresi başkanlığının toplayacağı bir düzenleme yapacağız. En büyük kağıt tasarrufunu gerçekleştirmiş olacağız. Bir yere muhatap olacaklar. Yeminli mali müşavirler, muhasebeciler sizin de eliniz rahatlayacak.

"MAZOTU SADECE DOLARDAKİ ARTIŞ NEDENİYLE 1 LİRA 80 KURUŞTAN VERECEĞİZ"

Ve çiftçi kardeşim. Ekonomide biliyorum sorun olduğunu. Mazotu sana 1,5 liradan vereceğimizi söylemiştim. Çiftçi kayıt sistemine göre. Kimin ne kadar ekeceği, ne kadar yakıt kullanacağı belli. Buna göre mazotu sadece dolardaki artış nedeniyle 1 lira 80 kuruştan vereceğiz. Her kuruşu hesaplıyoruz.

Bugüne kadar orman köylüsüyle ilgili hiçbir şey denmedi. Kişi başına gelirin en az olduğu kesimdir orman köylüleri. orman genel müdürlüğü kaçak işçi gibi çalıştırır onları. Bu uygulamaya son vereceğiz, orman genel müdürlüğü seni çalıştıracak, sigortalı yapacak ve sen çalışacaksın ve zamanı geldiğinde emekli olacaksın. San bu hakkı biz vereceğiz.

"BİR ÜLKENİN GÜCÜ ÜRETMESİYLE OLUR"

Bir ülke nasıl güçlü olur? Bir ülkenin gücü üretmesiyle olur. Eğer üretmiyorsanız güçlü Türkiye olmaz. Tüketen hiçbir toplum güçlü olmamıştır. Saygınlık kazanmamıştır.

Birinci soru şu… Türkiye nasıl rekabetçi bir ülke olacak? Üreterek. İki, uluslararası alanda güçlü olması için neyi üretmesi gerekiyor? Katma değeri yüksek ürün üretmesi gerekiyor. Soru üç, katma değeri yüksek ürünü nasıl üreteceğiz? Türkiye’yi bilgi toplumuna taşıyarak öğreteceğiz. Soru, bilgi toplumuna nasıl taşıyacağız? Üniversiteleri bilgi merkezi haline dönüştürerek. Neden YÖK’ü kaldıracağız diyoruz, üniversitelerde her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı her görüşün özgürce dile getirildiği mekanlar haline gelmesi lazım.

Bizim bir projemiz var. KOBİ’lere ve esnafa, sigorta ve prim borcu olmayanlara ödediği vergi ve sigorta primi kadar sıfır faizli kredi açacağız. Alacak, işini büyütecek. Bütün işveren kardeşlerim dinlesinler. Bir tahsilat sorunu kalkacak. İki, kayıt dışı kalkacak. Üç, yatırım artacak. Krediyi alıp ne yapacak, yatırım yapacak. Dört, işsizlik azalacak. Yatırım yapınca işsizlik azalmış olacak. Beş, devlet daha az borçlanacak ve faiz ödemeyecek. Bir taşla üç kuş değil, beş kuş.

"EĞİTİMSİZ BİR TOPLUMUN DEMOKRASİYİ YAKALAMA ŞANSI YOKTUR"

Üçüncü sorun alanımız eğitim, milli eğitim. Ne kadar milli onu bilmiyorum. 12 yılda 13 kez eğitim politikaları değişmişse orada millilikte sorun var. Bakın şuradan söylüyorum, hiçbir anne ve baba bu eğitim sisteminden memnun değildir. Bir sefer anne baba çocuğunu hangi okula göndereceğin bilmiyor. Çocukların neyi nasıl okudukları da belli değil. Velilerin isyanlarını zaman zaman görüyoruz. Eğitim aklın özgürleşmesi demektir. Eğitim dünyayı iyi okumak demektir. Eğitim bir ülkenin geleceği demektir. Eğitimsiz bir toplumun demokrasiyi yakalama şansı yoktur.

"ÜÇÜNCÜ SINIF YURTTAŞ KONUMUNA GETİRİLDİ ÖĞRETMENLER"

Hele öğretmenler… Üçüncü sınıf yurttaş konumuna getirildi öğretmenler. Toplumun lideri ve önderi olacak öğretmenler. Gençlerimize iyi eğitim vermiyoruz… OECD PİSA sonuçlarına göre bizim çocuklarımız matematik, okuma becerisi ve fen alanlarında en sonlarda.

Taşımalı eğitime son vereceğiz. Nerede öğrenci varsa, öğretmen orada olacak. Tam gün eğitim yapacağız, tam gün. Çocuk öğle yemeğini okulda yiyecek, beslenme çantası değil. Öğretmeniyle beraber oturacaklar, ücretsiz yemeklerini yiyecekler. Sonra okullarına devam edecekler. Ankara’daki beyler öğle yemeği yer, taşradaki öğretmene yasak. Niçin yasak? Çocuklarımızı teslim ettiğimiz kişidir öğretmen. Boşuna demiyoruz, öğretmeni toplumun lideri yapacağız diye.

"HER YIL EN AZ 15 BİN ÜNİVERSİTE BİTİREN ÇOCUĞUMUZU YURTDIŞINA DOKTORAYA GÖTÜRECEĞİZ"

YÖK’ü kaldıracağımızı söyledim. O beladan kurtaracağız. Her yıl en az 15 bin üniversite bitiren çocuğumuzu yurtdışına doktoraya götüreceğiz. Bu politikayla beş yıl, sonra Türkiye çok farklı bir noktaya gelecektir. Biz şu hedefi güdüyoruz. Şu anda insani gelişmişlik endeksinde Türkiye 69’ncu sırada, biz yirmi yıl içinde Türkiye’yi ilk yirmiye sokmak istiyoruz. Amaç ne? Türkiye’yi uygar dünyanın parçası haline getirmek.

Okul aile birlikleri. Onlarla da toplantı yaptık. Bir dokunun bin ah işitirsiniz. Yasal statüye kavuşturacağız. Öğretmen ve aile bir arada çocukları yönetecekler. Okulu da beraber yönetecekler.

"İMAM HATİPLERİ AÇAN PARTİ CHP’DİR"

Özellikle bir kesimin beklediği, zaman zaman bize suçlama olarak yöneltilen İmam hatipler… Hep bize diyorlar ki, CHP gelecek imam hatibi kapatacak. Hayatımda duyduğum en büyük iftiralardan birisidir. Hiç kimse şunu unutmasın, imam hatipleri açan parti CHP’dir. Orada okuyan çocuklarımız bizim çocuklarımız. O çocukların da öğle yemeklerini okullarında yemesini isteriz, oradaki öğretmenlerin de toplumun lideri olmasını isteriz. Hiçbir okulun bir siyasi partinin arka bahçesine dönmesini kabul edemeyiz. Bizim imam hatipleri kapatma gibi bir düşüncemiz asla ve asla yoktur.

Sayın Davutoğlu geldiğinde de söylemiştim, dış politikanın 180 derece değişmesi gerekir. Biz Cilvegözü’nü unutmadık. Biz Reyhanlı’yı unutmadık. Niğde’yi unutmadık. Biz Suruç’u unutmadık. Tamamı yanlış dış politikanın bedelidir. Bu dış politikanın değişmesi lazım.

"SURİYE POLİTİKASININ YANLIŞLIĞINI ANLATAN BİR MEKTUBU 24 AĞUSTOS 2012’DE DÖNEMİN BAŞBAKANINA GÖNDERDİM"

Suriye konusu… İki milyonu aşkın mültecimiz var, onlara bakıyoruz. Suriye’de barışı inşa ettikten sonra, Suriyeli kardeşlerimizi göndereceğiz. Bunu hemen çarpıttılar. Evet göndereceğiz, Suriye’de barışı sağlayacağız. Suriye’de de Ortadoğu’da da barışı sağlayacağız. Yurtta sulh, cihanda sulh. Kural budur. Suriye politikasının yanlışlığını anlatan bir mektubu 24 ağustos 2012’de dönemin başbakanına gönderdim.

"AĞIR AĞIR DÖNÜŞ YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR"

Bize dediler ki “hayır biz bildiğimizi okuruz.” Bugün ağır ağır dönüş yapmaya çalışıyorlar. Sanki beylerin gücü yetkisi var da bunu yapacaklar. Şimdi onu kaybettiniz, trenden ayrıldı Türkiye. Kuzey Irak dışında hiçbir yere mal satamıyoruz. Böyle bir dış politika olabilir mi? Herkesle kavgalı bir Türkiye. Herkesin içişine

"MÜDAHALEYİ ASLA KABUL ETMİYORUZ"

Sana ne Mısır’dan kardeşim sana ne. Biz demokrasiyi savunalım, kim baskı yapıyorsa eleştirelim. Ama onların içişlerine doğrudan müdahaleyi asla kabul etmiyoruz. Doğru değil. sözde biz oyun kurucu olacaktık, hadi buyur git bakayım Ortadoğu’ya. Beş ülkede büyükelçimiz yok. Cumhuriyet tarihinde bir ilktir. Biz gönderiyoruz, onlar almıyorlar. Türkiye’yi bu hale soktular. Ürettiğimiz ürünleri satamıyoruz.

“Yurtta sulh cihanda sulh” Atatürk’ün sözü. Ömrünün büyük kısmı savaş meydanlarında geçmiştir. Savaş ve savaşın getirdiği acımasızlığı en iyi bilen kişi odur. O savaşın yarattığı atmosferi çok iyi bildiği için yurtta barış dünyada barış demiştir. Ama şimdi bu sözcüğün içi bile boşaltılmaya başlandı. Avrupa Birliği, tamamen unuttuk. Yurtdışındaydım, Strazburg ve Brüksel’de yetkililerle görüştük. Bizim taşıdığımız bütün kaygıları onlar da taşıyorlar.

"AB YETKİLİLERİNE ŞUNU SÖYLEDİM"

Biz espri için de soruyoruz ya “ne olacak bu memleketin hali” diye, inanın onlar da soruyorlar. Şimdi ağır ağır U dönüşü başladı. AB yetkililerine şunu söyledim, “Türkiye 2 milyon mülteciyi alarak görevini yaptı. Ama siz sesinizi kestiniz, Türkiye’yi sadece alkışladınız. ne zaman ki mülteciler Avrupa kapılarına dayandı, o zaman bağırmaya başladınız. Suriye’de kan akarken siz de ses çıkarmıyordunuz. Şimdi mülteciler geldiler, aman önlem alın.”

Sordular nasıl çözülür? “Önce iç savaş bitecek” dedim, “sonra yıkılan kentlerin tekrar yapılması lazım. Sonra Suriyeliler kendi ülkelerine dönerler” dedim. Ve şu cümleyle bitirdim “mülteci sorunu Türkiye sorunu değil artık Avrupa dünya sorununa dönüşmüştür” neden? Nedeni sizsiniz dedim.

"ŞEHİDİN OLDUĞU HER EVE ATEŞ DÜŞÜYOR"

Bugün müziğimiz yoktu, şehitlerimiz olduğu için. Şehidin olduğu her eve ateş düşüyor. Anneler ağlıyor. Düne kadar ne söylüyorlardı, bugünkü tablo ne? Ben şehit yakınları ve gazilerle zaman zaman bir araya geliyorum. Hep şikayet ediyorlar, bir protezi almak için ne tür zorluklarla karşılaştıklarını bana anlatıyorlar.

"MİLLETVEKİLLERİNİN SAĞLIK HAKLARINI SİZE DE TANIYACAĞIZ"

O gazi kardeşlerime sesleniyorum. CHP iktidarında milletvekillerinin sağlık hakları neyse aynı hakları size tanıyacağız. Hatta mümkün olsa daha ilerisini sağlamak zorundayız. Bu ülke için canını bedenini veren insandan ne fedakârlık bekliyoruz? Her şeyden tasarruf edilir, gazinin taleplerinden, şehit yakınlarının taleplerinden tasarruf edilmez. Hepimizin onlara minnet borcu var. ve yine şikayet ediyorlar, derdimizi anlatacak makam bulamıyoruz diyoruz. beni iyi dinlesinler, başbakanlığa bağlı, şehitler ve gaziler yüksek kurulu oluşturacağız. Ve bütün sorunlar buradan çözülecek. Öyle kapı kapı kimse dolaşmayacak. Bu kadar açık ve net. Tedavi mi? Kapı kapı dolaşmak yok, dert anlatmak yok. Milletvekili nereye gidiyorsa aynı haklar sağlanmış olacak.

Beş sorun alanı birbiriyle bağlantılıdır. Toplumsal barışı sağlayamazsanız, ekonomide, dış politikada sorunlar çıkar. Dış politikayı sağlam temele oturtamazsanız, ekonomide, AB’de sorunlar çıkar. Siz eğitim sorununu çözemezseniz, dünya lideri Türkiye’yi yaratamazsınız. Bütün bunlar hepsi iç içe geçen mekanizmalar. Beş sorun alanını bizim kadar açık ve net ortaya koyan ikinci bir parti yoktur. Sizin önünüze bir siyasetçi geldiğinde ona şu soruyu sorun. Türkiye’nin beş temel sorununu sayın kardeşim deyin. Biz bütününü görmek zorundayız.

Günün Önemli Haberleri