Chirac Türkiye oyunu açıkladı
Abone olFransa Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakerelerin başlaması için öngörülen 3 Ekim arefesinde kullanacağı oyunu açıkladı.
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakerelerin başlaması
öngörülen 3 Ekim’in arifesinde, görüşmelerin başlamasının önündeki
tek sorun Avusturya’nın itirazı gibi görünse de, 3 Ekim’e kadar
olan süreçte Fransa cephesinden esen rüzgarlar, çoğu zaman tek
başına bile suları bulandırmaya yetti.
AB içindeki belirleyici rolü ve ’krizi çıkaran taraf olmak
istememe’ gibi nedenlerle, Avrupa’nın belki de ’en usta diplomatı’
olarak nitelenebilecek olan Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın
başkentte kontrolü elden bırakmaması sayesinde Türkiye karşıtı
seslere ’ayar verildi’.
Yarın da müzakerelerin başlamasına Fransa’dan bir engel gelmeyecek,
ancak Paris, Müzakere Çerçeve Belgesi’ne koydurttuğu şu cümleyle
uzun vadede her zaman için bir engel çıkarabileceğinin de
sinyallerini verdi: "Üyelik için şartlar yerine gelse bile, Avrupa
Birliği’nin bu büyüklükte bir ülkeyi sindirme kapasitesine
bakılacaktır."
GEÇEN YIL DA TÜRKİYE GÜNDEMİN İLK
SIRASINDAYDI
Geçtiğimiz günlerde 13 sayfalık bir Türkiye dosyası hazırlayan
Fransız ’Paris Match’ dergisi ise geçen yıl ekim ayında yine
Türkiye’ye geniş yer ayırdığı sayısında şu yorumları yapmıştı:
"Elysee Sarayı’nda, Türkiye için imtiyazlı ortaklık dahil olmak
üzere çeşitli seçenekler üzerinde çalışılıyor ve Türkiye
konusundaki karmaşanın yoğunlaşması durumunda 29 Mayıs’ta yapılacak
olan Avrupa Anayasası referandumundan ’Hayır’ sonucunun çıkmasından
korkuluyor." Dergi, dönemin başbakanı Jean-Pierre Raffarin’in de
Türkiye’nin üyeliği konusunda meclis kürsüsünde başka, kulislerde
başka konuştuğunu yazmıştı. Fransa’da 29 Mayıs’ta yapılan
referanduma ’Hayır’ oyu verildi ve AB Anayasası’nı savunan
çevrelerin büyük bir kısmı faturayı Türkiye’ye çıkardı.
VILLIERS VE LE PEN BAŞI ÇEKTİ
Başta aşırı sağcı Fransa İçin Hareket Partisi lideri Philippe de
Villiers olmak üzere, Milliyetçi Cephe lideri Jean-Marie Le Pen,
UDF lideri François Bayrou da Türkiye’nin üyeliğine şiddetle karşı
çıkıyordu.
De Villiers, Avrupa Parlamentosu’nda geçen çarşamba günü yapılan
Türkiye oturumunda, Türkiye karşıtlığını yineleyerek Fransız
hükümetinden Türkiye’ye karşı ’veto kartını’ kullanmasını
istedi.
Le Pen, referandum kampanyası sırasında DHA’ya yaptığı açıklamada,
Türkiye’nin AB üyeliğine karşıtlığını bir kez daha vurgulamış ve
’Türkiye’nin Avrupalı olmadığını’ savunarak, "Futbol takımına
tenisçi ya da rugby oyuncusu çağrılmaz" demişti.
UMP lideri ve İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy ise, Türkiye’nin AB
üyeliğine karşı tutumunu her fırsatta dile getirmiş, daha sert bir
çıkış yapması beklenirken, Cumhurbaşkanı Chirac’ın bir son dakika
manevrası sonucu, tonunu yumuşatmak zorunda kalmıştı.
Sarkozy, geçtiğimiz haftalarda düzenlenen, partisinin Avrupa
Konvansiyonu toplantısı sırasında, "UMP, imtiyazlı ortaklık
istiyordu. Pozisyonu değişmedi. Ama 3 Ekim’de müzakereler
başlamalıdır" diye görüş bildirmişti.
UDF VE PS, SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMINI MALZEME
YAPTI
UDF lideri François Bayrou da, Türkiye’nin AB üyeliğine
karşıtlığını Ermeni sorununu da kullanarak dile getirmekten
kaçınmamıştı.
Bayrou, sözde Ermeni soykırımının 90’ıncı yıl anma törenlerinin
yapıldığı 24 Nisan 2005’te Paris’teki Ermeni anıtının önünde bir
konuşma yapmış ve Ermeni kökenli Fransız seçmenlere oynadığını akla
getiren popülist bir tutum sergilemişti.
Sosyalist Parti (PS) Genel Sekreteri François Hollande da, yine
Ermeni anıtının önündeki gösteride bir konuşma yapmış ve partisi
ile tüm Avrupa Sosyalist partilerinin ortak görüşünün, sözde Ermeni
soykırımının tanınmasını Türkiye için bir ’önkoşul’ haline getirmek
olduğunu söylemişti.
HOLLANDA: TANIMA YOKSA ÜYELİK DE YOK
Türkiye konusunda ’tek başına üyeliği destekleme’ yönünde bir imaj
çizen Fransa Cumhurbaşkanı Chirac dahi, Ermeni meslektaşı Robert
Koçaryan ile Ermeni anıtına çelenk koymuş ve Türkiye’nin sözde
Ermeni soykırımı konusunda ’hafıza ödevini’ yerine getirmesini
istemişti.
Şimdi nefesler tutuldu ve dikkatler İngiliz diplomasisinin
Avusturya’yı ikna edebilme başarısını gösterip gösteremeyeceğine
yoğunlaştı. Ama, Avusturya ikna olsa bile, Paris’ten gelen ’zoraki
onay’ın geçerliliği ve kredibilitesi hep merak konusu olacak.
2007’de yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça,
lider adaylarının başlıca mesajları Türkiye üzerine olacak ve
Fransız iç siyasetinde 2007’ye kadar yükselecek olan tansiyon,
Türkiye-AB ilişkileri açısından suları bulandırmaya devam
edecek.
Haber: Saadet Oruç
Kaynak: