Çetin Doğan’dan Aytaç Yalman’a sert tepki
Abone olEski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman’ın hakkındaki iddialarının doğru olmadığını söyleyen 1. Ordu Eski Komutanı emekl...
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman’ın
hakkındaki iddialarının doğru olmadığını söyleyen 1. Ordu Eski
Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Yalman’ı sert sözlerle
eleştirdi.
1. Ordu Eski Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Kara
Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman’ın iddialarına
yazılı açıklama ile cevap verdi. Doğan, avukatı aracılığıyla
yaptığı açıklamada, Balyoz davasından bu yana Yalman hakkında söz
söylemediğini, imada bulunmadığını belirterek, Yalman’ın kendisi
hakkında Avukatı Celal Ülgen aracılığı ile tehdit mesajı
gönderdiğini ve Yalman’ın yeni iddialarına karşı bir cevap verme
gereği duyduğunu söyledi. Emekli Orgeneral Doğan açıklamasında,
"Balyoz davasının tezgahlanmasından bugüne kadar geçen sürede
iddianameye göre sözde Balyoz darbesini önleyen Yalman’a karşı tek
bir söz söylememiş, bir imada dahi bulunmamıştım. Ancak, 5 Kasım’da
Yalman’ın birdenbire şahsıma saldırmaya karar vermesi üzerine
(Milliyet Gazetesi, ‘Artık Yeter’ başlıklı yazı) aynı gün duruşma
salonundan kendisine yanıt vererek, gerçeklerin nelerden ibaret
olduğunu açıklamaya çalıştım. Yaptığım açıklama Yalman’ın dengesini
tamamen bozmuş olacak ki, kendisi Avukatım Sayın Celal Ülgen
aracılığı ile bana bir tehdit mesajı göndermekte gecikmedi.
Tehdidin içeriği özetle ’bir daha bir tek kelime daha konuştuğum
takdirde farklı sınıflara mensup üç arkadaşımı yakacağı’ şeklinde.
Bu mafya tipi tehdidin benimle ya da Balyoz davası ile ilgisi
olmadığını belirtmeliyim. Ayrıca, tehdit konusu olduğunu
zannettiğim silah arkadaşlarımın da buna pabuç bırakmayacaklarına
inanıyorum. Yalman’ın tehdit mesajına hak ettiği yanıtı, salt bu
düzeysiz tartışmayı sürdürmemek için vermemek niyetindeydim. Ne var
ki, dün Sincan’a beni ziyarete gelen Avukatım Sayın Fırat
Kayaönü’nün bana getirdiği ve Yalman’ın dengesini bütünüyle
yitirdiğini gösteren, yalan ve yanlışlarla dolu yeni demeçlerini
görünce kamuoyunu meşgul etme pahasına bir açıklama daha yapma
gereğini duydum. Bu satırları Yalman’a karşı bir kızgınlıktan
ziyade, bir acıma duygusuyla kaleme almaktayım. Zira, eski bir ordu
mensubunun üstündeki şaibelerden kurtulmak için panik halinde
debelenmesi, bunun sonucu olarak bataklığa iyice battığını görmek
bana üzüntü veriyor. Son olması dileği ile önce Yalman’ın demecinde
yer alan maddi yanlış ve yalanları sıralayarak açıklamamıza
başlayalım. Daha sonra demecinde söz konusu ettiği ‘psikopatik’
eğilimlere de değineceğim. Açıklamasından, Yalman’ın bunca laf
ettiği seminer konusunda hala bilgi sahibi olmadığı görülüyor.
Seminerde Yalman’ın iddia ettiği gibi EMASYA (Emniyet Asayiş)
Planları görüşülmemiş, seminer senaryosunda öngörüldüğü gibi EGEMEN
Harekat Planı ile bu planın Ek-O’su olan sıkıyönetim planları
görüşülmüştür. Sıkıyönetim planı da sadece 1. Ordu Bölgesi’ne
ilişkindir. EMASYA Planları 5442 sayılı İl İdari Kanunu kapsamında,
il valilerinin TSK’dan emniyet ve asayişi sağlamak için kuvvet
talebinde yürürlüğe konan planlardır. Plan seminerleriyle senaryo
ile yaratılan sanal ortamda mevcut planlar irdelenerek,
eksikliklerin tespit edilmesine çalışılır. 2003 Mart ayında icra
edilen plan seminerinde olası bir Türk-Yunan gerginliğinde
yürürlüğe konacak EGEMEN Plan Harekat Planı’nın irdelemesi
yapılmıştır. Seminerde kullanılan Olasılığı En Yüksek Tehlikeli
Senaryo (OYTS), Türk-Yunan gerginliğinin ülkemizin cephe gerisinde
meydana gelen bölücü ve irticai kalkışmalarla paralel geliştiği
betimlenmiştir. Senaryoda hükümetin sıkıyönetim ilan ettiği ‘farz
ve kabul’ edilerek, 1. Ordu Komutanlığı’nın EGEMEN Harekat Planı ve
bu planın eki olan sıkıyönetim planının uygulanması irdelenmiştir.
Genelkurmay Başkanlığı’nca belirlenen tatbikat amaç ve kapsamında
hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Kuvvet Komutanlığı’nın 3 Ocak 2003
tarihinde 1. Ordu Komutanlığı’na gönderdiği mesaj, senaryonun
(OYTS) plan seminerinde oynanmayarak Ocak ayı içinde göndereceğini
belirttiği ‘Kuvvet -2010’un yeterliliğinin irdelemesini
istemesinden ibarettir. OYTS’nin ayrıca düzenlenecek bir seminerde
kullanılmasını istemiştir. Düzenlenecek seminerin tarihinin
tespitini de Ordu Komutanlığı’na bırakmıştır. Ne var ki, Kuvvet
2010 Planı öngörülen zamanda hazırlanamadığı için bu planın
irdelenmesi suya düştüğünden Genelkurmay Başkanı emri uyarınca
seminer dosyalarının seminerin icra tarihinden en geç iki ay önce
gönderilmesi gerektiği için seminer ile ilgili bütün hazırlıklar
bir dosya halinde Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları
dahil bütün katılımcılara 31 Ocak 2003 tarihinde gönderilmiştir. Bu
durumda, Kuvvet Komutanlığı’nın 3 Ocak 2003 tarihinde gönderdiği
mesajda ‘Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo’ adıyla
belirlediğimiz senaryonun Mart 2003’deki seminer tarihinde değil,
Ordu Komutanının uygun göreceği bir tarihte oynanmasını istemiş
olduğunu Yalman’ın unutmuş olması anlaşılır gibi değildir.
Yalman’ın ‘Seminerden sonra disiplini yeniden tesis için müdahalede
bulundum’ sözü, tek kelime ile bir yalandır” dedi.
Doğan, açıklamasına şöyle devam etti:
“Yukarıda açıklamasını yaptığım ve 1. Ordu Komutanlığı ile yapılan
yazışmaların ışığında Yalman’ın hangi hakla ikazlarda bulunmak için
İstanbul’a gittiğini ileri sürebilmektedir? Yalman’ın 1. Ordu
Karargahı’nı tüm ziyaretleri, Ordu Karargahı’nda tutulan ziyaret
defterlerinde kayıtlıdır. Söz konusu defterin kayıtlarının
incelenmesiyle kolaylıkla ortaya çıkacaktır ki, ne 5-7 Mart
tarihlerinde seminerin icrasında ne de icrasından sonra Ağustos
2003 tarihinde ben Ordu Komutanlığı görevini teslim edinceye kadar
Yalman Ordu Karargahı’na hiç uğramamıştır. Dolayısıyla seminer
sonrasında ‘disiplini tesis etmek için’ İstanbul’a geldiği doğru
değildir. Yalman demecinde benim için ‘Kendisinin ikaz edilmeyecek
bir general olduğunu mu anlatmak istiyor’ demiş. Bu noktada
Yalman’ın haklı olduğunu söylemeliyim. Ben değil generalliğimde,
teğmen rütbesinin omuzlarıma takılmasından sonraki bütün askerlik
hayatımda hiç ikaz edilmedim. Bunun nedeni buna fırsat verecek
hiçbir eylemimin olmamasıdır.”
“BENİ YALMAN’IN ORGENERAL YAPTIĞI KESİNLİKLE DOĞRU DEĞİLDİR”
Kendisini Aytaç Yalman’ın orgeneral yaptığının kesinlikle doğru
olmadığını kaydeden emekli Orgeneral Çetin Doğan, “Bilakis Yalman,
terfimi engellemek için kendi çapında kulis yapmıştır ve bunun
tanıkları hayattadır. Yalman’ın 2. Ordu Komutanı iken Kurmay
Başkanı Sayın Tümgeneral Kenan Deniz’e ’yaz bir yere’ diyerek neler
söylediğini bilmekteyim. Yalman’ın bu konuda da hafıza kaybına
uğradığı görülüyor. Yalman’ın küçük hesaplar nedeniyle benim
terfiime mani olmak istediğini sonradan öğrendim. Ayrıca, daha
sonraları bana bizzat pişman olduğunu itiraf ettiği konunun da ne
olduğunu tamamen unutmuş olmalı. Benim ve Yalman’ın söyledikleri,
orgeneralliğe birinci sırada terfiimde oy kullanan Yüksek Askeri
Şura’nın (YAŞ) aşağıdaki üyelerine sorulabilir. 1999 Ağustos YAŞ
Toplantısı’na katılan asker üyeler kıdem sırasına göre
sıralanmıştır: Kara Kuvvetleri: Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu
(Genelkurmay Başkanı), Org. Atilla Ateş (Kara Kuvvetleri Komutanı),
Org. Çevik Bir (1. Ordu Komutanı), Org. Necati Özgen (Harp
Akademileri Komutanı), Org. Doğu Aktulga (Ege Ordu Komutanı), Org.
Hilmi Özkök (Genelkurmay 2. Başkanı), Org. Rasim Betir (Jandarma
Genel Komutanı), Org. Nahit Şenoğul (3. Ordu Komutanı), Org. Necdet
Timur (Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı), Org. Edip Başer (İzmir Nato
Kuvvetleri LSE), Org. Aytaç Yalman (2. Ordu Komutanı). Hava
kuvvetleri: Org. Ahmet Çörekçi (Hava Kuvvetleri Komutanı), Org.
İlhan Kılıç (MGK Genel. Sekreteri). Deniz Kuvvetleri: Oramiral
Salim Dervişoğlu (Deniz Kuvvetleri Komutanı), Oramiral İlhami Erdil
(Donanma Komutanı). Yukarıda isimlerini verdiğim komutanlardan biri
hariç (Org. E. Başer) hepsi (Org. İ. H. Karadayı dahil) Ağustos
1998 YAŞ Toplantısı’nda Yalman’ın orgeneralliğinde oy kullanmıştır.
Bu emekli komutanların büyük çoğunluğu Fenerbahçe Kompleksi’nde
ikamet etmektedir. Dolayısıyla Yalman’ın önerisini (diğer
komutanlara sorulsun, onlar da benim pişmanlığımı duyuyorlardır)
ciddiye alanlar, bu isimlerden hangilerinin benim, hangilerinin
Yalman’ın terfisine onay verdiğine ’esef ettiğini,’ pişmanlık
duyduğunu tespit edebilir, edindiği bilgiyi kamuoyuyla
paylaşabilir. Son olarak komutanları gerçekte üstlerinden çok, daha
yakından birlikte görev yaptığı astları tanır. Psikopatik eğilimler
olarak sıraladığı niteliklerin daha çok kime yakıştığını Yalman’ın
astlarına ve devre arkadaşlarına sormak gerektiğine inanıyorum.
Bugün yakındığı yalnızlığının ve dışlanmasının kaynağını iyi
düşünürse kendisi de aynı sonuca varacaktır. Yalman’ın malum
korkuları nedeniyle de olsa gerçekleri kamuoyu nezdinde
çarpıtmasını kınıyorum. Kendisi bir zamanlar yaşamını borçlu
olduğunu söylediği silah arkadaşlarından ayrı düşerek savrulduğu
yerde neye ve kimlere hizmet ettiğinin çok iyi ayırdında olmalı"
dedi.
(İHA)