Cenazesine sahip çıkmadılar
Abone olOlayla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı, öldürülen kızın ailesinden 16 kişiyi gözaltına aldı.
Büyükçekmece'de tecavüze uğradığı için babası tarafından "töreye
kurban edilip" telle boğularak öldürülen 14 yaşındaki N.H'nin
cesedine bundan önceki töre cinayetlerindeki gibi sahip çıkan
olmadı. Olayla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı,
öldürülen kızın ailesinden 16 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltındaki
aile üyeleri, doktor kontrolundan geçirilirken çevrelerindeki medya
mensuplarına sert tepki gösterdiler. Töre için katledilen talihsiz
N.H'nin cenazesi ise Adli Tıp'ta kaldı. Sabah saatlerinden bu yana
cesedi soran kimsenin olmadığını belirten Adli Tıp Kurumu
yetkilileri, "Ceset kurumumuza dün getirilmiş. Yakınları gözaltında
olduğu için, cesedi arayan soran olmadı. Halitoğulları'nın
cenazesine şu anda sahiplenen hiç kimse yok" dedi. Savcılık,
N.D'nin "ölüm fermanını" veren babası, abisi, amcaları, halası,
eniştesi ve yeğenlerini sorgulamaya devam ediyor. 14 yaşındaki
N.H.'nin babası Mehmet Hanifi H., annesi Zahide H., 17 yaşındaki
ağabeyi A.H., amcası Mehmet Ali H. ve dayısı Şevket K.'nın da
aralarında bulunduğu 16 kişinin, gözaltında tutuldukları
Büyükçekmece İlçe Jandarma Komutanlığı'ndaki işlemleri tamamlandı.
Bu 16 kişi daha sonra Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'na sevk
edildi. Güvenlik güçlerine verdiği ifadesinde ''namusunu
temizlediğini'' söylediği ileri sürülen baba Mehmet Hanifi H.'nin,
30 Mart 2004 günü kaybolan ve Esenyurt'ta bir durakta tanıştığı
Mevlüt S.'nin tecavüzüne uğradığı ileri sürülen kızını,
bulunmasının ardından amcası Mehmet Ali H. ve dayısı Şevket K. ile
Büyükçekmece Türkoba Köyü'ndeki akrabalarının evine götürdüğü,
cinayetin ardından N.H.'nin önce buradaki kümes benzeri bir yerde,
bir gün sonra da çıkartılıp, bir başka akrabalarına ait araçla
götürüldüğü Beykoz'da gömüldüğü öne sürüldü. Ailenin avukatı
Muhammet Aktaş, adliyede basın mensuplarının soruları üzerine,
kızının kaybolduğunu söyleyen babanın kendisine vekalet verdiğini
ifade ederek, ''Durumdan şüphelenip, 'bu kıza bir şey yapmış
olmayasınız?' diye sordum. O da 'hayır' dedi'' şeklinde konuştu.
Avukat Aktaş, ''Aşiret hukukunu savunan insanlar değiliz bizler.
Hukukun üstünlüğüne inanıyoruz'' dedi. Adliyeye sevk edilen 16
kişinin savcılık sorguları sürüyor. İstanbul'da tecavüze uğrayan 14
yaşındaki N.H.'nin ailesi tarafından öldürülmesi konusunda Devlet
Bakanı Güldal Akşit, olay hakkında inceleme başlatıldığını
bildirdi. Akşit, bu tür sorunların bir kalemde düzelebilecek
sorunlar olmadığını belirterek, ''Sadece kağıt üzerinde yasal
düzenlemeler yaparak, ortadan kaldırılacak sorunlar değil. Bundan
önceki cinayette de aynı şeyleri söylemiştik. Bunun içinde gerekli
araştırmaları yapıyoruz. Sebebi nedir, neden bu noktaya gelinmiştir
konusunda... Ancak yasal düzenlemeler caydırıcı olması bakımından
çok önemlidir'' diye konuştu. Toplumsal bilincin geliştirilmesinin
daha önemli olduğunu vurgulayan Bakan Akşit, biz burada bunları
söyleyelim, ama diğer taraftan da töre cinayeti diye adlandırılan
bu tür olayların bölge ve şehirlerde ekonomik sıkıntı ve göç
nedeniyle yaşandığını ifade etti. Akşit, şöyle devam etti:
''Temelinde aynı olaylar, aynı şeyler var. Dolayısıyla yapacağımız
araştırmadan farklı sonuç çıkacağını sanmıyorum, ama bu konudaki
çalışmaları yapıyoruz. Bu konunun tek sorumlusu, ilgilisi bakanlık
değil. Bunun adli boyutu, asayiş boyutu var. Biz, toplumsal
boyutuyla değerlendirme gayretindeyiz. İsveç Tıbbi Bilimler
Akademisi Aile Hekimliği Bölümü'nden 6 kişilik bir heyetin, töre
cinayetlerini araştırmak için Diyarbakır'a geleceği bildirildi.
Dicle Üniversitesi (D.Ü) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mazhar Bağlı, modern toplumlarda töre
cinayetlerinin yeri ve anlamı olmadığını söyledi. Bağlı, ''Töre
cinayetlerinin anlamı olmadığı için insanlara çok garip geliyor.
İsveç Tıbbi Bilimler Akademisi Aile Hekimliği Bölümü'nden 6 kişilik
bir heyet, töre cinayetlerini araştırmak için Diyarbakır'a gelecek.
Cinayetler, dünya kamuoyunu ilgilendiren bir boyuta gelmiştir''
diye konuştu. Türkiye'de en çok Güneydoğu'da töre cinayetleri
işlendiğini, büyük şehirlerde işlenen töre cinayetlerinin de yine
bu bölgeden giden aileler tarafından gerçekleştirildiğini belirten
Bağlı, ''Bölgede namus bedende, beden de kadınla temsil ediliyor''
dedi. Güneydoğu'da kabile anlayışı hakim olması nedeniyle aile ve
akrabalık ilişkilerinin çok güçlü olduğunu ve ailenin çok
kutsallaştırılması sonucu, bir kişinin işlediği bir suç veya
hareketin aileye mal olmuş sayıldığını anlatan Bağlı, büyük
kentlere yerleşen ailelerin de kentleşemediğini, kendi gelenek ve
göreneklerini yaşattığını kaydetti. Hukukun uyguladığı yaptırımlar
vatandaşları tatmin etmediği için, bu ailelerin hukuku kendilerinin
uygulamak istediklerini ifade eden Bağlı, şunları söyledi: ''Bu
nedenle aile meclisleri oluşturuluyor ve bu mecliste alınan
kararlar uygulanıyor. Bölgede birey, toplumda kendi başına bir
varlık veya kişilik sahibi değildir. İçinde yaşadığı toplumla
kendini var ediyor. Dolayısıyla kendine göre değil, topluma göre
kendini sınırlandırıyor ya da hareket ediyor. Bunlardan dolayı
bireyin yaptığı bir şey, tüm aile veya akrabalara mal oluyor. Genç
kız ve kadın gayri meşru bir ilişki yaşadığı zaman da sanki bu
ailenin alnına sürülen bir kara leke gibi görülüyor.'' Yrd. Doç.
Dr. Bağlı, töre cinayetlerinin sona ermesi için ''bireyin kendi
yaşamından ve yaptıklarından sorumlu olduğu'' bilincinin oluşması
ve insanların, ''hukukun, mağduriyeti telafi ettiğine'' inanmaları
gerektiğini belirtti.